lise1di yeni kayıt olduğum lise hayatına başlayıp hayatıma yon verecektim. okul başladı herkes selamlaştı okulun serserileri çoktu malum o yerde herkesin bi arkası vardı, hiç kimse kendine guvenmezdi, okulun ilk haftası mevzum olmuştu anasını gibmiştim çocuğun çıkışta 20ye 1 daldılar iflahımı gibtiler daha birini arayıpta yardım istemedim, delikanlılıktan değil, başkasından medet umacaksam niye yaşayayim ki ? neyse konumuz bu değil, ilk donem ortamı yakalayamamıştım ama ikinci donem sınıfta populer cocuk olmustum hiç memnun değildim ama şikayetçi de değildim binlik yaparım ama binlik yaptığım kişiyi de guldurebilirim, boyle bi yeteneğim var, zekiyim ama çalısırsam, herkes benim iyi bir yerlere geleceğimi soyler ama ben zerre inanmam, farklı bi kişilik oldugum soylenir toplum tarafından. ikinci donem tenefuste bankta oturuyorum yanımda birileri var bir kız geldi 'can?' dedi 'evet?' dedim 'bakar mısın sana kızlarla bişe soylicez' dedi, hayırdır inşallah diyip 6 kişilik kız çetesinin içine daldım.

baya katlamış soktuğum, aç aç bi hal oldum, kağıtta yazanı yazıyorum, aklımda kalmadı ama şunlardı 'can ben senden çok hoşlanıyorum, nasıl desem, yani tamam konuşmuşluğumuz yok ama senin tavrın, hareketlerin, bakışların çok etkili, n'olur bana bi şans ver, seni seviyorum' yazıp kalp çizmiş, kalp olduguna uzun sure sonra karar verebildim, gizem gitti, elif benden bir karsılık bekliyodu, ama o karsılığı alamayacaktı. bufede tostumu bitirip okulun yolunu tutarken, elif ve tayfası yanıma doğru geliyordu, benim yanımda da oktay ve erkan var, kavga etsek dayak yeriz yani o derece, yuruye yuruye geldiler, grubun lideri, boydan ve mantığından dolayı olacak ki gizem 'hadi konusun bakalım' dedi, herkes sustu, elif bana bakıyor, alexis texasın esmerini ve kısa halini duşunun beyler, tıpkısının aynısı, herkes susmus mal mal bakınırken fatma konustu, 'simdi konusmayacaksanız pazart. gunu konusun' dedi helal lan kara fatma dedim içimden, evet bende biraz dusuneyim dedim olayı kapatıp okula gittik, son dersin tenefusunde, samet koşa koşa yanıma geldi, lan can kızlar senin için kavga ediyor dedi hasgibtir lan dedim tuvaletten bağırış çağırış sesleri geliyor, birinin sesi meryem, diğeri elif ve tayfasıydı. galiba meryem konunun yalan oldugunu iddia edince çete sinirlenmiş olmalı.

'can kız senden çok hoşlanıyor yani baya baya aşık' dedi ben hala şoktayım, nasıl olur da konusmadan bana aşık olmuş olabilir ki? tamam fatma, ben halledicem dedim, sınıfa girdim, ders geçti, sonra ki tenefus gene fatma geldi, 'can kız senin için ağlıyor, bak taşınacaklar, eğer sen elife şans vereceksen o burda kalacak' dedi, lan ne oluyor, kızın hayatı resmen benim kararıma bağlıydı. çok saçmaydı ama gerçekti, ben ne desem diye duşunurken, 'can bişe desene' dedi fatma, ne diyim fatma ben hiç bişe hissetmiyorum ona karsı tanımıyorum bile dedim, 'can tanısırsınız ya kağıda mağıda bişe yaz onu burda bırak nolur' dedi, ve sağ gozunden bir damla yaş aktı, hasgibtir çektim içimden, hemde kocaman olanından

okuyorsunuz değil mi lan muallakler. hikaye sıktıysa, sizi aksiyonu bol lise2 anıma atliyim

tamam ben yazarım bişeyler dedim, derse girdik defteri açtım, sayfanın altından kağıt yırttım, aldım kalemi sol elime, karaladım bişeyler, ama yaptığımı ne ben biliyorum ne de kalem. napıyorum ben ya diyip kağıdı yırttım, giderse gitsin dıbına koyim banane, tanımıyorum bile dedim kendi kendime. oğle arası meryem geldi, 'can çabuk dısarı gel sana onemli bişe dicem' dedi, hemen çıktım, 'can bak, bunlar seni kandırıyor elifin taşındıkları falan yok' dedi, n-ne nasıl ya niye yalan soylesinler ki dedim 'ya bilmiyorum işte, sen yalan soylediklerini bil yeterli' dedi, lan ne oluyor boyle, resmen aksiyon filminin içine duşmuştum, bir yerde benden hoşlanan bir kız, o kızla sevgili olmamı sağlamak isteyen reyis kız, bir yerde de olayların yalan olduğunu iddia eden başka bir kız, tamam dedim sağol. ayrıldım okuldan, büfeye tost yemeye gidicem arkadan bi kız seslendi, can can diye, canınızı gibim sizin dedim, dondum arkamı, çetenin en uzunu olan gizem koşa koşa bana geliyordu, nihayet geldi, can al şunu oku dedi elime kağıt sıkıstırdı, kaş göz yaparak ne bu dedim, eliften dedi. baya boş boş baktım, kağıdı açtım

melikeyle goz goze gelmeye bile korkuyordum, çok saf guzelliğe sahipti kendisi, gri formanın ustune giydiği mavi siyah gomleği, beyaz yeleği ile Allah'ın meleklerinden biri olmaya en buyuk adaydı, mavi gozleri sarı saçları, beyaz yeleği, gomleği ile harika bir kombin oluşturmuş, beni kendine iyice bağlamayı başarmıştı. artık her anım onla dolarken, hayallerimi onla suslerken, layık olmak istediğim hayata adım adım ilerliyordum. benim kurtarıcımdı o, defterde ki her kağıtta melike ismiyle dolan yazılar vardı, bunu sadece ben ve Allah biliyordu. ta ki o gune kadar

okuyan var mı arkadaşlar

kapıdan girdim, 'gun..' aydın diyemeden 'meryem sana ne dedi elif hakkında?' dedi tahmin ettiğim gibi o meseleden çıkmıştı kavga, 'bak kim ne derse desin elif sana aşık sen bunu boyle bil' dedi, 'meryemin dediği bişe yok, siz de ona buna saldırıpta mevzu yaratmayın' dedim sanki erkek kankamla konuşuyorum. girdik sınıflara, samet geldi, lan dun ne oldu oyle bee off dedi, ne olmuş lan yarram dedim seni gibi coni can demesiyle sınıf bi uçlu çekti amk sanki anlaşmışlar. hepsi bi anda oooooo 1-2-3 coni can coni can diye bağırmaya başladılar, ben olayın şokunu ustumden atamadan, kendimi onların ellerinin ustunde buldum, gerdekten sonra tebrik edilen erkek moduna sokmuslardı beni

ama bulamadım amk nasıl olurda boyle bir kızın facesi olmaz dedim kendime, şansımı bir kez daha gibtim, bir kez daha ve bir kez daha. şans gibilince yeni bir şans olması gerekirken daha da berbar hale geliyordu. zaten bizde şans olsaydı şuan burda olmazdık. ertesi gün okula gittim direk rıdvanın yanına uçtum, lan olum kızın facesi yok napıcaz dedim, tamam sen dert etme ben bulurum dedi, tamam o iş sende ha ona gore dedim tamam olum ya sen kafa yorma dedi, oğle arası tost ısmarladım buna, internet kafeye gittik sonra, bu baktı baktı bulamadı, hani bulacaktın lan binoz dedim ya kanka facesi yokmuş demek ki dedi tamam lan tamam dedim, o gun de boş geçti, hay anasını facesini gibmeye başladıgım dakikalarda telefona mesaj geldi, rıdvandan, kanka yarına bomba gibi bir planım var yazmıs, ne planı lan okulumu uçuracan yazdım, yok amuğa, melikeyle nasıl konuşacağını buldum yarram yazmıs lan bi sevindim bi sevindim anlatamam, tamam yarın haberleşelim diyip telefonu kapattım, uyku tutmadı o gece bin rıdvanın planını merak etmekten uyuyamadım çünkü

beni çağıran kız dahil 6 kişi vardı, aralarından en kısası ve en az bıyığı olan kız bana karşı bişeyler hissediyomuş sonradan oğrendim bunu, kızlardan biri konustu, 'can bizim bi arkadasımız var, senden çok hoşlanıyor' dedi bende aşırı bir kuullukla 'tamam, olabilir' dedim çok meraklıyım ama belli etmemeye çalısıyorum. 'ne tamam? kim olduğunu sormayacak mısın?' dedi, 'kim?' dedim, 'ya soyleyemem, ama senden çok hoşlanıyor' dedi. madem soylemicen niye sordurtuyon kancık. peki diyip oradan ayrıldım, yanından ayrıldıgım arkadasım tek kasını yukarı kaldırıp elini ve kafasını sallayarak, 'ne iş la yarram' demek istiyodu, bişe yok kanka diyip konuyu kestirip attım, eğer soylersem sınıfın diline duşebilirdim. sonra ki tenefus kız tekrar geldi, 'can sana kızın kim olduğunu soylicem' dedi, 'tamam dinliyorum' dedim, 'ya hani bizim sınıfta kısa bir kız varya, o' kızı daha hiç tanımıyorum, konuşmuşluğum bile yokken kendime aşık etmişim. 'elif can elif' 'haa tamam ya biliyorum o kızı' dedim, o 6 kişilik kız çetesi arasında kendisi de vardı, bana karşı derin bakışlarından anlamalıydım

kendimi melikeye aşık olduğumu inandırıp rıdvanın yanına gittim, onla aynı servistelerdi, ismini ve soy ismini biliyodur diye dusundum, gittim rıdvana son çarem rıdo, kendisi 1.75 civarı boyunda 90 kilo bir sumo gureşçisi izlenimi yarattırıyordu. ama hakikatlı çocuktu, kral cocuktu kendisiiii,
+rıdo, kanka napıyon
-oturuyom kanka sen
+rıdvan sana bişe soracam ama birinden duyarsam fena bozusuruz dedim
-tamam kanka ayıp ediyon ne zaman ispiyonculuk yaptım dedi haklıydı olanı biteni anlattım şu kızın ismini bide soy ismini biliyosan versene dedim, oyle bi bakış attı ki bir an herşeyimi bildiğini duşundum, adam binliğin en ala bakışını atmıştı, seviyon mu lan dedi, ya karıştırma orasını dedim sen bul gerisine karısma dedim tamam dedi 9lardan birini çağırdı, lan şu melikenin soy ismi neydi şu soruyo dedi, bin rıdvana oyle bi sovdum ki haddi hesabı yok, anası hariç--, soylediler soy ismini, tamamdır kanka eyvallah dedim, ne demek kardesim her zaman dedi, 9lu çomezlere tembih ettim bir kişiden duyarsam bunu sizi giberim diyip artis artis sınıfa gittim. çok mutluydum, eve gidip facesi olup olmadıgına bakacaktım, zaman geçmek bilmedi, sonunda zil çaldı eve gittim, aldım klavyeyi parmaklarımın altına 'melike aksoy' yazıp aramaya başladım

o yeni gelen kızlardan birisiydi melike, kızlara olan nefretimi o kız yıkıp geçmişti adeta, 1.60-65 boyunda, 55-60 kilo, saçını toplayıp yana bırakan, saçının onunu kahkul yapıp yana yatıran, sarı saçlı, mavi gozlu melek gibi bir kızdı, okul ceketi bile yakısıyordu, okul forması bile yakısıyordu, gerisini siz duşunun artık. ben o saç ve tiple yanına gitmeye cesaret edemedim, gerçi hiç bir zaman edemedim, aşkı ilk kez o kızda tatmıştım, elife dediklerim varya, eğer benim kalbim seni gorunce yerinden çıkarcasasına çarpıyorsa, elim ayağım birbirine dolaşıyorsa, uykularım kaçıyorsa, boğazımdan yemek geçmiyorsa dediğim soz, bu kız resmen bu sozume tepki olarak doğmuş olabilirdi.

ama nasıl, nasıl diye duşundum, bi yandan da inanmadığın bir ilişkiye başlasan da sonu gene husran olacaktı olum ne duşunuyosun dedi iç ses, orası oyle ama ne bilim uzdum kızı ya diye cevap verdim, sinirlendi içim karnım falan guruldadı amk, tamam tamam ince dusunmicem, kendi kendine duzelsin dedim, oğle arası gene bufeye gittim, tostumu yiyip okula koyuldum, yuruyorum, gelirken kapıda elifi gordum, yuzune bile bakmaya utanıyorken yanından nasıl geçicem amk dedim, bekledim biraz neyse ki gitti, bende girdim sınıfa, oğle arasının bitmesini bekliyorum

gene uyumaya çalıstım, ama uyandıktan sonra uyumak çok zor bişe, tenefus zili yeni çalmıs, bende uyuyamamısım, en iyisi gidip elimi yuzumu yıkayım, acılırım biraz dedim kendi kendime çok konuşuyorum ben, yalnızlığımdan galiba. gittim tuvalete, elimi yuzumu yıkadım, bide kuçuk abdesti yapıp cıktım, cıkarken elifi gordum, kapıya yaslanmış, ellerini birleştirmiş sağ ayağını sol ayağının bileğine koyup tek kasını kaldırarak dalmıstı uzaklara, gidip konussam mı acaba diye dusundum, belki de onemli bişeydi, kız o kadar uzuldu amk lan dedim gittim sol elimle durttum, birden bana baktı, elif konusalım istiyosan dedim, az once uykuluydun ne oldu dedi, şuna bak sevgili olmadan trip atıyor, ya kaçtı uykum dedim, benim yuzumden mi dedi hayır ya ne alakası var dedim, biraz sevinçlendi, tamam konusalım dedi indik aşağı, kantine iki çay aldım, çaya attığımız şekerleri dalgın gozlerle karıstırırken bir yandan da konuyu sindirmeye çalısıyordum

buldum lan buldum dedim, bağırarak yanına gittim, rıdvan bu sefer kufurlerime maruz kalacak şey soyledi, ne işine yarayacak numarası , seni tanımıyor bile dedi. haklıydı amk. beni tanımayan bi kızın telefon numarasını aldım, telefona kaydedicem, ama ne işe yarayacak. utancımdan yuzune bile bakamıyorken, tanısmayı nasıl ayarlayacaktım?. gerçekten aşk meşk işleri çok zor bir o kadar da güzel, sonuçta sevdiğin kişiyle yan yana olacaksın, her işin bir zorluğu var işte. bir taraftan da leyla mesaj atıyor, seni seviyorum, beni bırakma, sen benim guneşimsin falan gibi şeyler yazıp yolluyordu. ne yapacagımı bilmiyordum, gibiş mi aşk mı ? hangisi?

zil çaldı, yavaş adımlarımla, birini uzdum ben, kendisine bile yararı olmayan kişinin başkasına da yararı yoktu, annem bana hep 5 kuruş yararın yok 10 kuruş zararın var derdi hep, nasılda tanımıs oğlunu, o oğlu, şimdi başka kızların, başka insanların canını yakmak için nefes alıyordu. o oksijeni boşuna kullanıyordum. sınıfa girdim samet bini gene yanımda, soru sordu, allah kitap aşkına sus dedim namazında niyazında biri oldugu için o ders ağzını bıçak açmadı muallaknin, bende rahat rahat dusunme şansı elde etmiştim, duşunuyordum. o kızın tek suçu, beni sevmek, kalbine soz dinletememek, benim tek suçum bu dunyaya gelmek. o yuzden o kızı üzmeye hakkım yok diye yakınıyorum. ama ne fayda, kırılan kalp geri birleşmiyor ki, ama ben kendime guveniyorum, o kalbi yeniden birleştirecektim

hadi konuşsana amın feryadı, zil çalıcak şimdi bakışlarıyla elifi izliyorum, elif de anlamıs olacak ki konusmaya basladı, 'can, bu olaylar sana saçma gelebilir ama hepsi gerçek, yemin ederim ki gerçek' diye başlayan sozlere 'ben sana okulun ilk gununden beri aşığım, neden bilmiyorum, sen çok farklısın, parlıyorsun adeta' sozleriyle devam etti, ben de 'bak elif, gerçek olup olmaması beni ilgilendirmez, eğer benim kalbim seni gorunce yerinden çıkarcasasına çarpıyorsa, elim ayağım birbirine dolaşıyorsa, uykularım kaçıyorsa, boğazımdan yemek geçmiyorsa istersen kurana el bas, beni zerre ilgilendirmez, onun için benden bişe bekleme' sozlerimle adeta masaya yumruğu vurarcasına yapıştırdım lafı, elif bozuldu, hemde baya bozuldu, benden boyle bişe beklemiyor olacak ki gozleri doldu alt dudagını koparırcasına ısırıp, titreyen gozleriyle masayı terk etti, bende iki elimi birleştirip, başparmaklarımı çene altıma alarak duşunmeye başladım.
-ben ne zaman birini mutlu edicem, senin varlığın zarar bin oğlu- gibi duşuncelerle, kızıyordum kendime

o an hocanın gelmesini o kadar çok istedim ki, gelsin de şu durum bi dursun diyodum içimden, nihayet huurcocugu gelmeyi başardı, ve beni o durumdan kurtardı, oturduk sıralara, dersi anlatıyor ama ben her zaman ki gibi yastık gibi çantamı sıraya koyup uyumuşum bile, tenefus olmuş, bi kol durtmesiyle irkildim, uykumdan uyandırılmasından nefret ederim, kendi kendime uyanmak daha iyi amk, neyse kaldırdım kafamı baktım elif, ne geziyosun sen burda dedim, can biraz konusalım mı dedi, ya şuan çok uykum var, sonra konussak dedim, hayal kırıklığına uğramıs olacak ki yuzu duştu tmm diyip yavaş adımlarla sınıfı terk etti.

beyler pederin dukkanındayım, muşterilerle ilgilenmem lazım, akşama devam ederim hepinize iyi gunler

devam et reis