Uçağın enkazından uzaklaştıkları zaman…..
Her yerden ateş edilmeye başandı….
Arif gruba bakarak PUSU KURMUŞLAR……diyerek bağırdı.
Ağaçların arkasına saklanarak çatışmaya girdiler, her yerden ateş ediliyordu, her noktadan atış alıyorlardı.
Furkan kendine uygun bir siper bularak ateş etmeye başladı.
Sercan, Arifle beraber yıkılmış bir ağacın arkasından ateş ediyorlardı.
Bombaları patlat….bu sayede dikkatleri dağılır bizde buradan kaçabiliriz dedi Sercan’a bakarak.

Sercan elindeki kumandanın tetiğine bastığı zaman……
Bomba patlamadı….
Tekrar ve tekrar bastı ama bombalar patlamıyordu…..
Patlamıyor dedi Sercan….
Fitilde bir şeyler olmalı dedi Arif….beni koruyun…..uçağın içine girerek fitilin ne durumda olduğuna bakayım…..
Tamam dedi Sercan…
Furkan….Arifi koruyoruz….uçağa girerek fitilin durumuna bakacak….
Anlaşıldı dedi Furkan ateş ederken….
Arif içinden üçe kadar saydı ve uçağa doğru koşmaya başladı…

Sercan ve Furkan yoluna çıkan adamları vurarak yere seriyorlardı. Arif içeri girdiği zaman radyo alıcısı olan fitilin bombadan düştüğünü gördü. Tekrar yerine takarken uçağın yan kapısı açıldı ve içeri üç kişi girdi. Arif ateş ederek onları öldürdü ve girdiği yerden çıkarak Sercan’a doğru ilerledi…
Koşarken aynı zamanda Tetiğe bas diye bağırmaya başladı. Sercan tetiğe bastığı zaman uçağın içindeki bombalar büyük bir gürültü ile patlamaya başladı. Uçağın bütün parçaları etrafa doğru saçılıyordu.
Grup saklanarak parçalanarak jilet gibi olmuş parçalardan saklanmaya çalıştı.
Oluşan patlamadan sonra çıkan kargaşadan faydalanıp bölgeden uzaklaştılar.
Uzaklaştıkları yerden köprüyü net olarak görebiliyorlardı. Hızlı bir şekilde büyük tahta köprüye ilerlediler.

“ BEN AŞAĞI iNiP ELiMiZDE KALAN iKi BOMBAYI KÖPRÜNÜN AYAKLARINA BAĞLIYACAĞIM…..SiZDE GELEN OLURSA BENi BURADAN KORUYACAKSINIZ…..”
Furkan köprünün sağ tarafında bir kayanın arkasında nişan aldı ve etrafı izlemeye başladı. Arif te tüfeği ile alt taraftan geleceklere karşı teyakkuzda bekliyordu.
Furkan iki kişi geliyor dedi iki el ateş etti sonra temiz dedi.
Arif alt taraftan da geliyorlar dedi ve ateş etmeye başladı.
Sercan bir süre sonra yukarı çıktı ve tamam hadi uzaklaşalım buradan diyerek grubu uzaklaştırdı.
Güvenli bir yere geldikleri zaman köprüyü izlemeye başladılar. Bir yığın eli silahlı adam köprünün üzerindeydi yanlarında jipler ve roket atarlı adamlar bile vardı.
insan kalabalığının en yoğun olduğu zaman Sercan tetiğe basarak köprüyü havaya uçurdu.

O kadar insan patlamanın etkisiyle yıkılan köprünün ya altında kalarak ya da alevlerin arasında kalarak ölmüştü……
- BURASI HAYALET 1…..CEVAP VERiN….
- DEVAM EDiN HAYALET 1…..
- KÖPRÜYÜ HAVAYA UÇURDUK……EMiRLERiNiZ NELERDiR ?
- BEKLEMEDE KALIN…HAYALET 1 BÖLGEYE iKi HELiKOPTER GÖNDERiYORUZ….BiRiSi SADECE SENiN iÇiN…..DiĞER HELiKOPTER HAYALET 2 VE HAYALET 3’Ü ALACAK.
- ANLAŞILDI…..
Neler oluyor komutanım dedi Furkan…..
Bilmiyorum dedi Sercan…bekleyip göreceğiz….
Aradan çok fazla zaman geçmeden tepelerinde bir UH-60 BLACKHAWK helikopteri belirdi.
Helikopter iniş yaptıktan sonra içinden bir kadın ve bir adam indi….
- SERCAN KARAKUŞ BENiM ADIM ÜSTEĞMEN YELiZ YILMAZ…….TÜRK SiLAHLI KUVVETLERi HABER ALMA DAiRESiNDENiM…..BU YANIMDAKi KiŞiDE RUS DIŞ iSTiHBARAT SERViSiNDEN NIKOLAI IWANOW……ÇOK GiZLi BiR GÖREV iÇiN SiZE iHTiYACIMIZ VAR….BiZiMLE GELMENiZ GEREKiYOR…..

Furkan arkadan Komutanım Emirleriniz nelerdir…….sadece söylemeniz yeterli dedi. rus adama bakarak.
Yeliz Üsteğmen Furkan’a bakarak sizi almak için başka bir helikopter gelecek…..bizim işimiz yüzbaşı ile….dedi.
Sercan arkasını dönerek Furkan ve Arifle tokalaştı ve SiZiNLE GÖREV YAPMAK ONURDU dedi ve helikoptere bindiler….

Uluslararası havalimanında kendilerini bekleyen özel jete binip QATAR’ a gittiler.
Yol boyunca hiç konuşmadılar.
Tek bir kişinin bile ağzından bir cümle çıkmadı.
Uçak özel askeri bir alana indiği zaman beraberce büyük hangar gibi bir binaya girdiler.
Sercan önce temizlenerek kendisi için hazırlanmış üniformalarını giydi.
Sonra hangarın içinde özel olarak ayrılmış bölmede Yeliz Üsteğmen ve Rus ajan ile birlikte bir masanın etrafında toplandılar.
Hemen masanın karşısında bir perdeye görüntü yansıtılıyordu.

Masanın üzeri dokunmatik bir ekrana sahipti.
Buraya seni neden çağırdık biliyor musun diyerek söze başladı Yeliz Üsteğmen.
Bilmiyorum dedi Sercan……masadaki dokunmatik ekranla hava atmak için değil heralde.
Yeliz elindeki kumandanın bir tuşuna bastığı zaman ekranda protez bir kol göründü.
Bu adamın adı Vladimir dedi…..
Adamın adı mı yoksa protez kolunun adı mı diyerek ekrana baktı Sercan.

Bu elimizdeki adama ait tek fotoğraf…..adamın sağ kolu yok…..hedefimizdeki adam bu…..
Peki bu adam ne yaptı diye sordu Sercan….adamın sırf kolu yok diye peşine düşmediniz heralde….
Rus ajan KIZIL GÜNEŞ HAKKINDA NE BiLiYORSUNUZ…..YÜZBAŞI….. dedi…
Sovyet Rusya dönemine ait çok gizli bir nükleer bomba……bütün bildiğim bu dedi Sercan.
KIZIL GÜNEŞ diyerek söze başladı kadın aynı zamanda masadaki dokunmatik ekran aktive olmuştu…

“KIZIL GÜNEŞ….SOVYET RUSYA ZAMANINDA AMERiKAYA KARŞI YÜRÜTÜLEN SOĞUK SAVAŞ ZAMANINDA YAPILMIŞ BiR NÜKLEER BOMBA……HiROŞiMADA PATLATILAN ATOM BOMBASINDAN 20 KERE DAHA BÜYÜK BiR HASAR ÖZELLiĞi VAR…..BU iŞiN TEKNiK KISMI….iŞiN KÖTÜ KISMI iSE ŞU ANDA NEREDE OLDUĞUNU BiLMiYORUZ….BiLDiĞiMiZ TEK BiR ŞEY VARSA YENi TANESiNiN ÜRETiLMiŞ OLMASI VE BU GECE KAZAKiSTANDAKi DEVLETE AiT ARAŞTIRMA VE GELiŞTiRME TESiSiNDE SATIŞ iŞLEMiNiN YAPILACAĞI….”
Beni neden çağırdınız dedi Sercan ekrana bakarken….

“ HAYALET TiMiNDEKi BAŞARILARINDAN HABERDARIZ YÜZBAŞI…..BU iŞ iÇiN SiZDEN BAŞKASINADA GÖREV VERiLMEDi BU GECE KAZAKiSTANA DOĞRU GiDEN BiR ASKERi KARGO UÇAĞINDAN ATLAYARAK BiNAYA GiRECEK VE BU SATIN ALMA iŞiNi KiMiN YAPTIĞINI ÖĞRENECEKSiNiZ….”
Peki neden bu işi TÜRK SiLAHLI KUVVETLERi alıyor…..başka ülkeler neden hiç bulaşmadı bu işe diye sordu Sercan….

istihbarat konusunda bizden başka güvenecekleri kimse yok SERCAN YÜZBAŞI….BiZiMDE SiZDEN BAŞKA GÜVENECEK KiMSEMiZ YOK….EĞER BU BOMBA DÜNYANIN HERHANGi BiR YERiNDE PATLATIRLIRSA….iNANIN ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLABiLiR….OLAY MEDYADAN TAMAMEN GiZLENECEK…YAPTIĞINIZ HER NE VARSA…TAMAMEN GiZLi OLACAK….
Tamam dedi Sercan….Ne zaman harekete geçiyoruz.
HEMEN ŞiMDi dedi kadın….uçak dışarda bekliyor…..
Sercan hazırlanmaya başladı.

Dışarda onu bekleyen bir B2-SPiRiT uçağı vardı. Uçağın arkasında US NAVY yazısı dikkati çekiyordu.
Yelize bakarak BU BiR AMERiKAN UÇAĞI dedi.
Evet diyerek cevap verdi Yeliz Üsteğmen….bu operasyonda imkanları oldukça zorladık…..hem gizli bir operasyonda kamyon gibi bir kargo uçağı kullanmamızı beklemiyordun heralde…..
Uçağa bindi Sercan ve kısa süre sonra havalandı…
QATAR’dan KAZAKiSTANA kadar kısa bir süre içinde geldiler.
Kırmızı yanan ışıklar yeşil yanmaya başladığı zaman uçağın tabanındaki bölme açıldı ve Sercan kendini boşluğa bıraktı.

Bir süre aşağı düştükten sonra paraşütünü açtı ve yavaşça aşağı doğru inmeye başladı….
Vakit gece yarısına geliyordu ve ortam sadece dolunayın oluşturduğu aydınlık ile aydınlanıyordu.
Telsizden Yeliz üsteğmen bağlandı….
- Sercan…..şu anda bulunduğun yer Kazakistan TiEN ŞAN dağları…burada Kazakistan hükümetine bağlı nükleer araştırma ve geliştirme tesisi var…içerdeki ajanımızın ilettiğine göre birkaç saat içinde KIZIL GÜNEŞ’i satın almak için birisi gelecek….bu yüzden hızlı olmalısın….silahlarındaki susturucu göze batmaman için…..sessiz bir şekilde ilerle ve bombanın kim tarafından satın alındığını bize ilet…
- Anlaşıldı….

Sercan karların arasında kimselere fazla görünmeden ilerlemeye başladı.
ilerde tam teçhizatlı bir adam gördü. Ya ona görünecek yada yakınına kadar yaklaşıp onu öldürecekti.
ikisinide yapmadı.
Silahın dürbününden baktı ve adamın kafasına nişan aldı

Yavaşça tetiğin boşluğunu aldıktan sonra nefesini hafifçe vererek tetiğe hafifçe bastı. Kısa bir TIFFFF sesinden sonra dürbününde adamın kafasının parçalandığını gördü. Ölen adam hiç ses çıkarmamıştı.
Yavaş adımlarla yanına giderek cesedi alıp üzerini karla kapattıktan sonra kan izlerini de yok etti.
Yavaşça ve dikkatli bir şekilde ilerlemeye devam etti.
Yolun ilerisinde bir kule ve üzerinde büyük bir ışık vardı. Işığa yakalanırsa eğer açığa çıkabilir ve operasyonu zora sokabilirdi.

Bu yüzden ilk başta kuledeki ışığı vurmayı sonrada olayı anlamak için dışarı çıkacak olan adamı vurmayı düşündü ama kulede kaç kişi olduğunu bilmediğinden bu riske girmedi.
Kulenin arkasından ağaçları kendine siper ederek yaklaştı sonra kulenin etrafından dolanarak yukarı çıkan merdivenlere yöneldi. Ayaklarından çıkan seslerin içerdekileri uyarmaması için azami dikkat ediyordu. Hızlı bir şekilde kapının yanına geçti ve orada durdu.
Bir defa kapıyı çaldı.
içerden Rusça bir şeyler söyleyerek bir adam çıktı. Elindeki tabanca ile adamı kafasından vurdu sonra bir refleks ile içeri girerek sandalyede oturan adamı göğsünden iki mermi ile öldürdü.
Telsizleri çalışıyor ama kuleler hakkında bir bilgi geçmiyordu. Duvardaki harita dikkatini çekti Sercan’ın.

Bölgenin tam bir haritası duvarda asılıydı. işin güzel tarafı kulelerin yerleri de işaretlenmiş ve kulelerde kaçar kişi olduğu da yazıyordu. Araştırma merkezine gitmek için bu kuleleri geçmek gerekiyordu.
Mesela bir sonrakinde bir kişi vardı.
Haritayı iyice ezberleyip kuleden çıktı.
Karların arasında yavaşça ilerleyerek diğer kulenin yolunu tuttu.
Kule az sonra göründü.

Dürbünü ile baktığı zaman adamın cama yakın bir yerde olduğunu gördü.
Yere yattı ve kendini kuleyi görebilecek bir şekilde ayarladı.
Nefesini tuttu ve dürbünden tekrar adamın kafasına nişan aldı.
Tetiğe bastı.
Tek mermide adamın kafasının patladığını görmüştü.
Yerinden kalkarak diğer kuleye ilerlemeye başladı. Bu kulede, ilk kulede olduğu gibi iki kişi olmalıydı.

Yavaş hareketlerle ilerlemeye devam etti.
Kulenin yakınlarına geldiği zaman bir adamın dışarda sigara içtiğini diğerininde içerde olduğunu gördü.
Burada bir hesap yapması gerekiyordu.
ilk dışardaki adamı vurursa içerdeki durumu görüp alarmı harekete geçirebilirdi.
ilk içerdekini vursa dışardaki adamın görmeyeceği açı ile bunu yapması gerekirdi.
Şöyle yapacaktı.