Koridorun ucundaki adamı tabancası ile kafasından vurdu. Bir kat aşağı tahta merdivenlerden indi fakat bu merdiven iki tarafıda kapalı bir yere açılıyordu. Tekrar yukarı çıkmak isterken tahta merdivenlerin altında bir patlama meydana geldi ve Sercan aşağı düştü.
Yerinden kalktığında Burak ve Kutay yukardan iyimisiniz komutanım diyerek seslendiler.
Evet dedi Sercan iyiyim….burada duvar biraz yıkılmış içeri giricem….dışarda buluşalım dedi.
Anlaşıldı dedi Kutay ve Burak’la beraber ayrıldılar.
Sercan yıkık yerden içeri girdi ve karanlık odalardan geçmeye başladı.
ilerdeki kapının altından ışık sızıyordu. Kapıya doğru ilerledi ve kapıyı yavaşça açtı.
Karşısında ışığın ortasında bir adam vardı. Silahını ona doğrulttuğu zaman
“ DURUN KOMUTANIM…DURUN LA BEN BURAK” dedi.

Ortalık fena karışacak dedi sessiz bir şekilde.
Tren raylarından geçmesi gerekiyordu. Bunu yapması içinde gelecek adamlardan gizlenerek bunu yapması lazımdı.
Raylardaki vagonlardan patlama sesleri gelmeye devam ediyordu.
Trenin etrafından dolaşmayı düşündü ama kaza alanı çok geniş bir bölgeye yayıldığı için bu yapamazdı.
En son planı devreye sokacaktı…..
Trenin içinden geçecek ve kimseye görünmemeye çalışacaktı…..
Yavaşça ilerledi…..
Tren raylarındaki kazayı tam tepeden görebilecek bir yere yerleşip durumu gözlemeye başladı.
Trenin etrafı asker dolmuştu…..
Birine görünmese diğerine kesin görünürdü……

Buzu kontrol ederek üzerinden geçmeyi düşündü. Buz çok kalındı ve yürümeye elverişliydi…..
Üzerinden geçerek ilerledi…..
Uzaktan bir adam daha gördü….
Dürbünlü tüfeğini hazırladı ve dürbünden adama nişan aldı….
Ateş edeceği sırada sol ayağının olduğu yerdeki buz biraz aşağı çöktü dolayısıyla hedefi vuramadı ve asker kafasını milim geçen merminin sesini fark ederek arkasını döndü….
Sercan’ı görmüştü.
Rusça bir şeyler bağırarak koşmaya başladı.
Artık çok geçti…
Fark edilmişti.

Belindeki susturuculu tabancayı çıkardı ve koşarak gelen adamı vurdu…..
Ama sorun bitmemişti adam ölmeden önce parmakları kasılmış olacak ki elindeki AK-47 nin tetiğine basarak bir şarjör mermiyi havaya sıktı.
Çatışmaya girmesi kaçınılmaz olmuştu Sercanın.
Telsizden…..
- YELiZ….AÇIĞA ÇIKTIM……ÇATIŞMAYA GiRMEK DURUMUNDAYIM…..
- ALLAH KAHRETSiN…..NE OLDU……
- BU RUS ASKERLERi ADAM GiBi ÖLMEYi BiLE BECEREMiYOR……iLLA ATEŞ EDECEKLER….
- TAMAM ORTADAN KAYBOL VE GÖRÜNMEMEYE ÇALIŞ…..OPERASYONA DEVAM ET…
- ANLAŞILDI……
Sercan karların arasında bekleyerek yerdeki adamın yanına gelecek diğerlerini gözlemeye başladı.

Sercan Burak’ı gördüğü zaman gülümsedi ve tekrar bayıldı…..
Sıçrayarak Kendine geldiği zaman bir helikopterin içindeydi Sercan başında Burak ve Kutay vardı…
Şehrin hali harabe gibiydi…..
helikopterler şehrin üzerinde dönüyor sivil halka yardım ediyordu...
her yerde askerler vardı...
Neredeyse şehir dümdüz olmuş ve her yerinden dumanlar çıkıyordu….
Burak’ın kaşı açılmış ve kanıyordu, Kutay’ında dudağı patlamıştı.
Neler oldu diye sordu Sercan….
KIZIL GÜNEŞ AKDENiZ ÜZERiNDE PATLADI dedi Burak...

Dürbünü ile baktığı zaman adamın cama yakın bir yerde olduğunu gördü.
Yere yattı ve kendini kuleyi görebilecek bir şekilde ayarladı.
Nefesini tuttu ve dürbünden tekrar adamın kafasına nişan aldı.
Tetiğe bastı.
Tek mermide adamın kafasının patladığını görmüştü.
Yerinden kalkarak diğer kuleye ilerlemeye başladı. Bu kulede, ilk kulede olduğu gibi iki kişi olmalıydı.

On dakika sonra gelen Azerbaycan Askeri Kuvvetlerine ait bir helikopterle bulundukları bölgeden alındılar ve yaklaşık 1 saat sonra Lübnan’a doğru ilerleyen geminin üzerindeki uçakta son hazırlıklarını yapıyorlardı.
Sercan Mert ve Batura gemi hakkında kısa bilgi vermeye çalıştı.

Ana kapıdan “ MERHABA BEN TÜRK ZABITA MÜDÜRLÜĞÜNDEN GELiYORUM…BURADA BiR BOMBA SATIŞI VARMIŞ…FATURA KONTROLÜ YAPMAK iSTiYORUZ” diyemeyeceği için en az kullanılan girişten içeri girmeliydi.
Ve gördü….
TEMiZLiK PERSONELi GiRiŞi…..PERSONEL HARiCi GiRiŞ YASAKTIR…..
Bende bir bakıma temizlik için geliyorum sayılır dedi kendi kendine ve kapıya doğru yöneldi….
içeri girdiği zaman susturuculu tabancasının mühimmatını kontrol etti.

VLADiMiR iLE ARANIZDA 15 METRE VARDI VE BUNA RAĞMEN KAÇIRDINIZ MI YANi ? dedi sinirli bir şekilde..
Adam derken bir daha düşün dedi Sercan…..öncelikle adamın adı Vladimir değil…..Sonrasında O normal bir adam değil….HAYALET TiMiNDEN BiRiSi…..AYNI TAKIMDAYDIK…
Ne yani adam Türk’mü ?
ADAMIN ADI EMiR POYRAZ….EN SON iRAN’A YAPILAN OPERASYONDA BERABER AYNI TAKIMDA GÖREV ALMIŞTIK VE ORADAKi BÜYÜK PATLAMADAN SONRA HELiKOPTER ONU ALMADAN GERi GELMiŞTi….BUDA SiZiN OLMAYAN KOL OLAYINI AÇIKLIYOR HERALDE, ORADA KAYBETMiŞ OLMALI……BOMBA ŞU ANDA ELiNDE…..HER iKi DURUMDA iKi BOMBANINDA YERiNi BiLMiYORUZ…..EĞER EMiRi TANIYORSAM iKiSiNiDE ELE GEÇiRMEYE ÇALIŞACAKTIR….
iki bomba mı dedin sen dedi Nıkolai…
Evet dedi Sercan Galena’ya dönerek anlat hadi…
KIZIL GÜNEŞ BOMBASINDAN iKi TANE VAR….BiRiSi ŞU AN EMiR DENEN ADAMIN ELiNDE….DiĞERiNiN NEREDE OLDUĞUNU BiLMiYORUM….BOMBAYI AKTiVE EDECEK iKi KiŞiDEN BiRiSiNi ORADA ÖLDÜRDÜ….DiĞER ADAM ERMENiSTANDA BULUNAN BiR ADAM….YERiNi BiLiYORUM…..
Tamam dedi Sercan ben takımımı hazırlıyorum…..sizde Ermenistan’a gidecek uçağı hazırlayın….adamı Emir bulmadan bizim bulmamız lazım….

Sercan hızlıca kilisenin köşesinden baktı ve hedef binamız bu tarafta dedi….
AYNI ESNADA PROFESÖR Geregin ARAKELYAN’ın Ofisi…….
Emir Poyraz yanındaki 2 silahlı adamıyla birlikte Profesörün ofisindeydi….
- Vladimir bey…..bomba hazır ve aktive edildi…..
- Zahmetleriniz için minnettarım Profesör…..istediğiniz gibi paranız hesabınıza yatırılacaktır…
- Çok teşekkür ederim Vladimir bey…..ama kabalığımı affedin lütfen….para kimin adına yatacak peki….biliyorsunuz ben devlet adına çalışan bir bilim adamıyım bu sorun çıkarabilir….
- Anlıyorum Profesör…..paranız hesabınıza iki adet AK-47 ismiyle yatırılacak…..
- Anlamadım AK-47 mi ded……..
Emirin yanındaki silahlı adamlar Profesörün üzerine tüfeklerindeki tüm mermileri boşalttılar….

Bu yüzden ilk başta kuledeki ışığı vurmayı sonrada olayı anlamak için dışarı çıkacak olan adamı vurmayı düşündü ama kulede kaç kişi olduğunu bilmediğinden bu riske girmedi.
Kulenin arkasından ağaçları kendine siper ederek yaklaştı sonra kulenin etrafından dolanarak yukarı çıkan merdivenlere yöneldi. Ayaklarından çıkan seslerin içerdekileri uyarmaması için azami dikkat ediyordu. Hızlı bir şekilde kapının yanına geçti ve orada durdu.
Bir defa kapıyı çaldı.
içerden Rusça bir şeyler söyleyerek bir adam çıktı. Elindeki tabanca ile adamı kafasından vurdu sonra bir refleks ile içeri girerek sandalyede oturan adamı göğsünden iki mermi ile öldürdü.
Telsizleri çalışıyor ama kuleler hakkında bir bilgi geçmiyordu. Duvardaki harita dikkatini çekti Sercan’ın.

Uluslararası havalimanında kendilerini bekleyen özel jete binip QATAR’ a gittiler.
Yol boyunca hiç konuşmadılar.
Tek bir kişinin bile ağzından bir cümle çıkmadı.
Uçak özel askeri bir alana indiği zaman beraberce büyük hangar gibi bir binaya girdiler.
Sercan önce temizlenerek kendisi için hazırlanmış üniformalarını giydi.
Sonra hangarın içinde özel olarak ayrılmış bölmede Yeliz Üsteğmen ve Rus ajan ile birlikte bir masanın etrafında toplandılar.
Hemen masanın karşısında bir perdeye görüntü yansıtılıyordu.

O kadar insan patlamanın etkisiyle yıkılan köprünün ya altında kalarak ya da alevlerin arasında kalarak ölmüştü……
- BURASI HAYALET 1…..CEVAP VERiN….
- DEVAM EDiN HAYALET 1…..
- KÖPRÜYÜ HAVAYA UÇURDUK……EMiRLERiNiZ NELERDiR ?
- BEKLEMEDE KALIN…HAYALET 1 BÖLGEYE iKi HELiKOPTER GÖNDERiYORUZ….BiRiSi SADECE SENiN iÇiN…..DiĞER HELiKOPTER HAYALET 2 VE HAYALET 3’Ü ALACAK.
- ANLAŞILDI…..
Neler oluyor komutanım dedi Furkan…..
Bilmiyorum dedi Sercan…bekleyip göreceğiz….
Aradan çok fazla zaman geçmeden tepelerinde bir UH-60 BLACKHAWK helikopteri belirdi.
Helikopter iniş yaptıktan sonra içinden bir kadın ve bir adam indi….
- SERCAN KARAKUŞ BENiM ADIM ÜSTEĞMEN YELiZ YILMAZ…….TÜRK SiLAHLI KUVVETLERi HABER ALMA DAiRESiNDENiM…..BU YANIMDAKi KiŞiDE RUS DIŞ iSTiHBARAT SERViSiNDEN NIKOLAI IWANOW……ÇOK GiZLi BiR GÖREV iÇiN SiZE iHTiYACIMIZ VAR….BiZiMLE GELMENiZ GEREKiYOR…..

Fransız hava kuvvetlerine ait bir UH-1 tipi helikopter Yeliz’in olduğu yere bir halat sarkıttı ve kadını almak için harekete geçti.
Sercan hızlı davranarak kulenin üst tarafına çıkmayı başardı ve helikoptere ateş etmeye başladı.
Helikopter üzerine ateş edilmesinden sonra iki tarafındaki makinalı tüfekleri Sercan’ın olduğu yere yöneltip ateş etmeye başladı.
Minigun’dan çıkan mermiler doğruca Sercan’ın ve polislerin üzerine geliyordu. Bir polis bir aralığını bulup kafasını çıkarıp ateş etmek istedi fakat helikopter adamı orada kelimenin tam anlamıyla biçti.
Sercan’ın bu durumdan çıkmasının olanağı yoktu.
Ya burada ölecek yada uzaklaşmak isterken ölecek ti….
Bildiği bir tek şey varsa oda durum bu şekilde ilerlerse burada kesinlikle ölecekti.
Telsizinden bir hışırtı duydu ve Frekansa tanıdık bir ses takıldı.

ilk ateşte iki Sovyet askerini düşürmeyi başardı fakat diğer askerlerin sayısı çok fazlaydı ve mücadele esnasında Yeliz bombayı her an patlatabilirdi.
Elinden geldiğince hızlı davranmaya çalıştı.
Her ateş ettiğinde birini indirmeyi düşünüyordu fakat her şey düşündüğü gibi olmuyordu maalesef.
Polislerinde ateş kabiliyeti çok üstünde değildi maalesef çünkü içinde bulundukları durum tam bir şehir çatışması şeklindeydi.
Kulenin içinden gelen silah seslerinin yanında aşağıda şehrin içinden de sürekli olarak ateş edilme sesleri geliyordu.
Durum gittikçe büyüyordu ve içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Her yerde askerler vardı her köşeden bir tane çıkıyordu.
Sercan polislere bakarak durum hiç iyi değil dediği an kulenin tepesinde bir helikopter görüldü.

Odaların duvarlarında onlarca mermi izi ve boş kovanlar göze çarpıyordu. Koridorun sonu bir patlama ile deforme olmuş kısmen yıkılarak yapışığındaki yan binaya bir yol açmıştı.
Yıkıntıların arasından yan binaya geçtiler ve ilerlemeye başladılar.
Şehrin içinden silah ve çatışma sesleri yükselmeye başlamıştı. anlaşılan gönderdikleri askerler çatışmaya girerek ilgi odağını Sercan’ın grubundan çekmek niyetindeydiler.
Sessiz bir şekilde ilerlemelerini söyledi Sercan gruba ve o şekilde ilerlemeye başladılar.

Sercan ve Furkan yoluna çıkan adamları vurarak yere seriyorlardı. Arif içeri girdiği zaman radyo alıcısı olan fitilin bombadan düştüğünü gördü. Tekrar yerine takarken uçağın yan kapısı açıldı ve içeri üç kişi girdi. Arif ateş ederek onları öldürdü ve girdiği yerden çıkarak Sercan’a doğru ilerledi…
Koşarken aynı zamanda Tetiğe bas diye bağırmaya başladı. Sercan tetiğe bastığı zaman uçağın içindeki bombalar büyük bir gürültü ile patlamaya başladı. Uçağın bütün parçaları etrafa doğru saçılıyordu.
Grup saklanarak parçalanarak jilet gibi olmuş parçalardan saklanmaya çalıştı.
Oluşan patlamadan sonra çıkan kargaşadan faydalanıp bölgeden uzaklaştılar.
Uzaklaştıkları yerden köprüyü net olarak görebiliyorlardı. Hızlı bir şekilde büyük tahta köprüye ilerlediler.

Bomba aradan üç saniye geçtikten sonra patlamıştı.
içeri ilk giren Kutay oldu arkasından Burak ve en son Sercan.
Hemen sol taraflarındaki merdivenlerden çıktılar. Merdivenin başında bir adam belirdi hemen Sercan belindeki DESERT EAGLE tabancasını çekerek iki el ateş etti.
Bu silahın mermilerinin ucunun küt olması verdiği hasarı daha çok artırıyordu.
Adam göğsüne aldığı mermilerin etkisiyle geriye doğru savruldu.
Yukarı vardıkları zaman sola doğru uzun bir koridora çıktılar.

inanın durum bildiğiniz gibi değil…..şu anda EYFEL KULESiNE DOĞRU GiDEN PATLAMAYA HAZIR BiR BOMBA VAR….YARDIM ETMEZSENiZ FRANSA VE TÜM AVRUPA ZARAR GÖREBiLiR……
Pekala dedi Polis….amirimin yanına gidelim o bize bir yol gösterecektir…..zaten bu durumdanda bi b.k anlamadık..en azından neler olduğunu anlatırsınız…
Grup Fransız polisinin peşine takılıp şehirdeki operasyonu yöneten emniyet amirinin yanına gittiler….
Amirim bu kişiler Türk Silahlı Kuvvetleri Özel Operasyonlar Gücünden kişiler….olayın aslını bildiklerini iddia ediyorlar.
Sercan, Burak ve Kutay Polislere her şey anlattılar…..
Emir Poyraz’ı…..
Bombayı….
Yeliz Üsteğmeni….
Bilmeleri gereken her şeyi…..

Bebeğin o hareketi taklit edeceğini nerden bildin ?...
“Ailenin tek erkek evladı ve en küçük çocuğu benim komutanım…..benden büyük 5 tane ablam var…..bir sürüde çocuk….hepsinin dayısı benim. Ve hepsi de elime doğdu diyebilirim, hepsiyle ben ilgilendim….bu yaştaki çocuklar siz ne yaparsanız aynısını taklit ederler….bu Ce-eeee oyunuda dünyanın her yerindeki her çocuk tarafından bilinir….tıpkı ali babanın çiftliği gibi….tüm dünyada farklı isimlerle bütün çocuklar bilir bu şarkıyı….”
Yollarına devam ettiler.