-
13.
0Okudum hâlâ hayır diyorum
-
12.
0Reserved
-
11.
0HAYIR HAYIR HAYIR
-
10.
+1Başlar ikna edici
Sonlar çomar işi
Çuku -
9.
0Sonuna Kadar EVET
-
8.
-1KARDAŞiM YAŞIN KAÇ BiLMiYORUM BEN 24 YAŞIMDAYIM ASKERLiĞiMi YAPTIM. ASKER DE ASKERLERiN ARASINDA BABASI EN ZENGiN OLAN MUHENDiS Di DiĞELERi HEP DEVLET MEMURU YADA GARiBAN ÇOCUĞU NiYE BAKAN M.VEKiLi OĞLU YOKTU. OLAMAZ ÇÜNKÜ HEPSi ÇÜRÜK ALIYOR.
ŞiMDi GELMiŞLER 18 YAŞINDA M.VEKiLi OLUNCAK VE ASKERLiK YAPMICAK ULAN SiZi M.VEKiLiMi YAPARLAR KiMi YAPACAKLARI BELLi. DEĞiLMi SiZ HALA KOYUN GiBi TAKILIN -
7.
0Hayır diyorum.
-
6.
0Okudum hala hayır diyorum
-
5.
0Rez degerlenir
-
4.
-1
Koalisyonlara tak atıyorsunuzda,Atatürk zamanından sonra en büyük ekonomik büyüme koalisyon döneminde yaşanmış
-
3.
+1Okumayın nikah masasında hayır dedim
-
2.
+1 -6Hav hav hav
-
1.
+16 -28Türkiye'nin ilk hükümeti 30 Ekim 1923'te kuruldu, 6 Mart 1924'te sona erdi. Kaderi görüyor musunuz? ilk hükümetin ömrü bile sadece birkaç ay. inönü'nün istifasıyla hükümet sona erdi.Tümünü Göster
1946'da çok partili hayata geçilmesine rağmen, ilk demokratik seçim 1950'de yapıldı ve aynı yılın Mayıs ayında Birinci Menderes Hükümeti kuruldu. Sonra, Menderes ikinci kez kazandı ve 1960 darbesine kadar tek parti iktidarını sürdürdü. Ondan sonra ne oldu? 1960 ile 2003 yılları arasında (sıkı durun) tam 51 hükümet kuruldu. Dile kolay, 43 yılda 51 hükümet! Bölün 43'ü 51'e, her hükümetin ortalama ömrü sadece 0.84 yıl.
Böyle yönetilen bir ülkenin, gelişme, büyüme şansı olur mu? Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin Türkiye'yi koalisyonlara mahkum bir ülke olmaktan çıkaracağı için, “Evet” diyeceğim.
Atatürk, Menderes, Özal ve Tayyip Erdoğan, parlamenter sisteme rağmen, güçlü kişilikleri ve büyük kamuoyu destekleriyle ülkeyi, Başkanlık Sistemi şeklinde yönettiler ve başarılı oldular. Adı konulmamış başkanlık sistemi bu dört lider tarafından uygulandığı ve başarılı olunduğu için, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine “evet” diyeceğim.
Cumhurbaşkanı, devletin başıysa, orduların başkomutanıysa ve halk tarafından seçilecekse, O Cumhurbaşkanının ülkeyi yönetmesinden daha doğal ne olabilir. Seçimle iş başına gelecek Cumhurbaşkanı'nın, bugüne kadar olduğu gibi başbakanlarla didişmek yerine, icranın başı olmasının mantıklı ve daha güvenilir olduğuna inandığım için “evet” diyeceğim.
Bu ülkenin çoğunlukla seçtiği, güvendiği bir Cumhurbaşkanı'nın, ülkeyi diktatörlüğe zütürmek gibi ahmakça bir yöne tevessül edeceğine milyarda bir bile ihtimal vermediğim için, bu ülke insanının, hangi şart altında olursa olsun bir dikta yönetimine geçit vermeyeceğine adım gibi emin olduğum için “Evet” diyeceğim.
Anayasa değişikliğine ilişkin TBMM'de kabul edilen 18 Maddeyi defalarca okudum. Özeti şudur, Başbakan'a ve Bakanlar Kurulu'na verilen yetkiler, bu kez de Cumhurbaşkanı ve kabinesine veriliyor. Bunda ne kötülük var? Şimdiye kadar siyasetin realitesinde, başbakanlar tek belirleyici iken, şimdi Cumhurbaşkanı belirleyici oluyor. Halkın çoğunlukla seçtiği Cumhurbaşkanı'na, yine halkın seçtiği Başbakan kadar güveneceğim için, “Evet” diyeceğim.
MHP gibi bu ülkenin en köklü partilerinden biri, sistem değişikliğine destek verdiği ve anayasa değişikliğini Ak Parti ile birlikte hazırladığı için, “Evet” diyeceğim.
Anayasa değişikliği aylardır tartışıldığı ve daha birkaç ay tartışıldıktan sonra, referanduma zütürülerek, bu yüce milletin takdirine sunulacağı ve sonuca herkesin istese de istemese de rıza göstereceği, demokratik bir tercih olacağı için “Evet” diyeceğim.
CHP, Cumhurbaşkanlığı sistemini bilinçli bir şekilde, Erdoğan ile özdeşleştiriyor. Oysa, sistem, Erdoğan'dan sonra da, Ak Parti'den sonra da Türkiye'nin istikrarına ve geleceğine hizmet edeceği için “evet” diyeceğim. Olur da bir gün CHP'li bir Cumhurbaşkanı seçildiğinde, bu sistemi getirenlere dua edeceğine emin olmam nedeniyle “evet” diyeceğim.
Yeni sistemde, milletvekilleri seçime giderken, “bakanlık hayali” kuramayacak. Zira, milletvekilleri bakan olamayacak. Vekiller sadece yasama işine yoğunlaşacak. Bu da meclisin yürütme üzerindeki etkisini artıracak. O nedenle de “Evet” diyeceğim.
On Beş Temmuz'u yaşamış bir Türk vatandaşı olarak, haçlı dünyasının ülkemiz üzerindeki emperyalist emellerinin canlı tanıklarından biriyim. Erdoğan gibi güçlü bir lider ve Ak Parti gibi tek başına güçlü bir iktidar olmasaydı, bugün Türkiye'nin işgal edilmiş olacağının da bilincindeyim. Ve bu yüzden, “evet” diyeceğim.
Yapılan anayasada, ilk dört maddenin çakı gibi duruyor olması, herkes gibi benim de en büyük güvencemdir. Anayasalar, Allah tarafından gönderilen ilahi metinler değildir. Daha önce defalarca değişen Türkiye Anayasası'nın ileriki yıllarda ihtiyaç olursa yine değişeceğini bildiğim için “evet” diyeceğim.
Globalleşen dünyada, savaşların bilgisayar ekranlarından yönetileceği gelecekte (ki şimdi bile böyle olduğu söylenebilir) Türkiye'nin var olması için, yüz yıldır sömürülen islam Coğrafyası'na umut aşılayabilmesi için, enerjisini siyasi çekişmelere harcadığı için, ülkeyi yönetecek dermanı kalmamış siyasetçilere mahkum olmaması için, “Evet” diyeceğim.
En önemlisi, FETÖ gibi ihanet çetelerinin bu devletin içinde yeniden yapılanmaması, güçlü bir devlet yönetimi ile mümkündür. Mevcut sistemde, FETÖ'nün, PKK'nın, ya da onların uluslar arası destekçilerinin finanse edeceği partilerin, bir gün hükümet ortağı olmalarını mümkün gördüğüm için, Cumhurbaşkanını halkın seçtiği bu yeni sisteme “EVET” diyeceğim.
başlık yok! burası bom boş!