-
51.
0tahta yoldan ilerliyorum, kimsenin bu tarafa gelmemesi ilginç, solumda kocaman bir otopark var, koridora girmeden önce son gördüğüm yapı bu karanlık beton kütlesi. koridor biraz ileride bitiyor. sonunda sadece denizi görebiliyorum, ilerliyorum. koridorun sonuna doğru zeminde ıslaklık var ufak çakıl parçaları dikkatimi çekiyor.
-
52.
0@90 google yap bak bakalım bulabiliyor musun bir şey? kendim uyduruyorum.
-
53.
0koridorun sonunda bir gölete çıkıyorum. buna çok şaşırmıyorum hatta bekliyordum bile diyebilirim. August Strindberg'in romanlarından fırlamış gibi duran renksiz, duru bir göl ve cansızlığın en güzel simgesi olan taşlarla kaplı bir sahil beni karşılıyor.
-
54.
0içinde bulunduğum manzaranın bütün karamsarlığına rağmen yüzümde sonsuz bir rahatlık ifadesi belirdiğini hissedebiliyorum. kendimden ayrı bir bilincim var şu anda. Havanın soğukluğunu hissetmiyorum, sahildeki suyun soğukluğunu hissediyorum, ayakkabılarım ayağımda değil, uyanık olmama rağmen çok güzel bir rüya görüyorum hatta çok değil sadece saatler önce bir banka soygunu gerçekleştirmiş olabilirim, bilmiyorum. beni seyreden kimsenin ruh halimi tahmin edemeyeceği kadar durgun bir ifadeyle, puslu bir göl kenarında, çam ormanlarının içinde gri bir doğada öylece dikiliyorum.
-
55.
0gölden, elbiseleriyle birlikte bir kız çıkıyor, benimle konuşan kızın ta kendisi biraz ileride duran eski bir kabine doğru ilerliyor. aramızdaki mesafe biraz fazla. o tarafa doğru yürümeye başlıyorum. bu soğuk havada bir insan neden kıyafetleri ile yüzer ki? O'nu öpmek istiyorum, uzun zamandır istiyordum. Saatim çalışmıyor, yerdeki ufak taş parçaları kaygan ve yuvarlak hızlı yürümemi engelliyor hafiften yağmur yağmaya başlıyor, kız ufacık kabinin içine giriyor. yanına gitmeliyim.
-
56.
+2Sahilde yürürken, hiçbir keskin ucu ya da köşesi olmayan, su tarafından yıllar boyunca mükemmel bir şekilde işlenmiş ve evcilleştirilmiş, ufak, yer yer yosunlu, taşlarla temas ediyorum. Etrafıma donuk gözlerle isteksizce bir göz atıyorum. Günün solgunluğuna eşlik eden, mat yeşile boyanmış çam ağaçları, taşları denize dökmek istercesine bir yay çizmiş ve küçük bir koy oluşturmuşlar. Tehditkar bir manzara, kimsenin ormana girmesini istemiyor gibi bir halleri var. Hava son derece durgun, rüzgarın böyle havalarda esmeyi unuttuğu bir anın içinde buluyorum kendimi. Yüzümü gökyüzüne doğru çeviriyorum bulutlardan başka birşey gözükmüyor, ıslanmama rağmen üşümediğimi hissediyorum.
-
57.
+1O esnada kendimi dışarıdan görüyorum, beni üşütmeyen su damlaları göle gidebilmek için olacak, saçımdan ve uzamış sakalımdan aşağı doğru hızla süzülüyorlar. Hırpani bir görünüşe sahip olduğumu görüyorum, keskin yüz hatlarım daha ilk bakışımda dikkatimi çekiyor. Bu Düzgün ama hafif sivri bir burnum, canlı çakır gözlerim, küçük fakat biçimli bir ağzım olduğunu görüyorum. dikkatle inceliyorum. Zihnim neredeyse boşmuş gibi durgun gözüküyorum. ne çok zayıf ne de çok uzun olduğumu söylemek mümkün değil.
Siyah saçlarım ve koyu renk elbiselerim yağmurun etkisiyle bir ton daha kararmış durumda. Bulunduğum doğal ortamın bir parçası olmak ister gibi... Yürümekten yorulmuş olacağım, bu yüzden sakin görüntümün aksine derin derin nefes alıp veriyorum. Sanki bu nefes alışı civardaki herkes duyabilirmiş gibi geliyor. Az ilerideki köhne kabine biraz daha yaklaşıyorum. iki kişinin zar zor sığacağı büyüklükte, boyaları kısmen dökülmüş, diplerindeki yosunlar yüzünden kahverengi ve yeşilin amansız bir savaş verdiği, menteşelerin artık eski görevlerinden memnun olmadığı hatta üstteki menteşenin ayrılmak için yavaş yavaş valizini topladığı eski ve küçük bir kabin... Kız henüz kabinden çıkmış değil... -
58.
+1Kabine doğru ağır adımlarla ilerliyorum. O sırada ortamın sessizliği bir kuş sürüsü tarafından bozuluyor. Çam ağaçlarının arasından gelen bu sürü ufak bir daire çizdikten sonra tekrar ağaçların arasına geri dönüyor. Kendi aralarında bütün gölü geçebilecekleri konusunda anlaşmışlar fakat yola henüz çıkmışken bu anlaşmadan vazgeçmişlercesine bir görüntü sergiliyorlar. O anda kafamdan bu düşünce geçiyor, bastığım taşların bana kızgın olup olmadığını düşünüyorum. Çünkü üzerimdeki ıslaklığı geçtiğim her noktaya bulaştırıyorum. Neden o kabine gidiyor olduğunu düşünüyorum. O sırada kabindeki kızla yediğim bir yemek geliyor aklıma. Kendisine musallat olan arıyı kovmaya çalıştığında yanlışlıkla bütün yiyecekleri yere döktüğünü ve nedense buna çok sinirlendiğimi hatırlıyorum. Öpmek istediğim kadına dair kafamda 2 sahne ve 3 cümle var daha fazlası değil. Uzamış sakalım çenemi kaşındırıyor. Sonsuz
ihtimalli bu düşünce denizinde fazla açılmaya vakit bulamadan kısa ve taşlı parkurun sonuna geldiğimde kabinin önünde sessizce kısa bir süre dikiliyorum. -
59.
+1yarın devam edeceğimdir.
-
60.
+1evet bu başlığı okuyan ya da okuyacak var mı? devam etmeyi planlıyorum bu gece.
-
61.
0O sırada güneş, bulutların arasından aniden yüzünü göstermeye başlıyor. Denizden kıyıya doğru vuran hafif rüzgar vücudumda kısa süreli bir ürpertiye yol açıyor. Öpmek istediğim, bana fısıldayan kız içeriden çıkmış değil. Kabinin yarı açık duran kapısını açıyorum ve içeriye göz atıyorum. Kabin bomboş... kız orada değil... ilk gözüme çarpanlar; tahta bir zemin, o zeminle bir yaşam kavgası veren otlar ve yarısı kırılmış üstelik paslı vidalarla duvara zar zor tutunmakta olan artık asli görevlerini yerine getiremeyecek durumda bir oturma yeri oluyor.
-
62.
0Hemen girişin sol yanında açık mavi renkte, dört ayaklı, sağlam bir askılık, askılıkta gayet düzgün bir şekilde katlanmış sanki özellikle onun için hazırlanmış bir takım elbise ve hemen dibinde boş mavi renkte bir poşet görüyorum. Askılığın yanındaki duvarda ise neredeyse tamamen kararmış eski bir ayna olduğu gözüme çarpıyor.
-
63.
0Kabinin içine giriyorum, kapıyı sanki kıyafetlerimi değiştirirken onu görme ihtimali olan birileri varmışçasına ardından kapatıyorum, fakat kapı eski alışkanlıklarını bozmayarak yarı açık kalmaya devam ediyor. Islak kıyafetlerimi tek tek çıkartırken dışarıda canlanan hava gözümden kaçmıyor. Az önce sessizce uyuyan o soğuk manzara adeta yeni uyanmış gibi hareketleniyor, güneş ışığı aralık kapıdan, çatlak tahtalardan ve yer yer delik tavandan içeri doğru hücum ediyor. iskandinav kıyılarını andıran doğa, dakikalar içerisinde adeta bir Ege adacığına dönüşüyor.
-
64.
+1Hava değişikliği Öyle çabuk ve kesinlikle meydana geliyor ki, olup bitenin bir rüya olup olmadığını ilk kez o an merak ediyorum. Öte yandan yağmur suyu ve havanın soğukluğu yüzünden sertleşmiş olan cildim, birbirine yapışmış olan saçım ve sakalım, kıyafetlerimi çıkardıkça şaşırtıcı bir biçimde sanki üstlerindeki ağırlıklarından arınıyorlar. Yüzüm artık daha parlak gözüküyor. Saçım
daha az karışık, sakalım ise daha kısa sanki. Kazağımı çıkardığımda biraz daha, tişörtümü yerdeki mavi poşete çıkarıp koyduğumda biraz
daha... Sonunda tamamen çıplak kaldığımda kararmış aynadaki silüetimi görüyorum az önceki adamla aynı kişi olmadığımı düşünüyorum fakat bu mucizevi değişikliğe rağmen şaşırmak adına en ufak bir belirti dahi oluşmuyor yüzümde. Elbiselerimi koyduğum mavi poşeti,
giyinirken bana engel olmaması için alıp hemen arkamda duran oturma yerine bırakıyorum. Gri renkte, parlak olmayan moherden, Fas
kumaşını andıran yumuşak görüntüsüyle, usta bir terzinin elinden çıkmış gibi duran bu güzel takım elbiseyi üzerime giymeye başlıyorum.
Yüzüm her zamankinden daha temiz ve güzel gözüküyor. Saçlarım düzgün bir biçimde taranmışa benziyor, sakalım ise sanki az önce usta bir berber tarafından usturaya vurulmuş gibi adeta yüzümden uçup gitmiş. Aynaya değil de "Dorian Gray'in Portresi"ne baktığımı düşünüyorum bir an. -
65.
0bu hikayeyi şu anda kafamda öyle bir kurguladım ki okumayan binler pişman olacak. aklı olan okusun.
-
66.
+1Aynadaki yansımamdan gözümü alabildiğim zaman, aynanın eski karaltısından eser kalmadığını fark ediyorum, çıplak ayaklarım, altımdaki
zeminin artık tahta olmadığını bana anlatıyorlar. Hemen arkama dönüp eşyalarımı almak istediğimde artık tahta ve eski bir kabinin içinde değil, yerleri beyaz karolarla kaplı uzunca bir koridorun en başında olduğumu fark ediyorum. Bembeyaz duvarları ve karo taşları ile insanın gözünü kamaştıran bir yer burası. Koridor boyunca, sağda ve solda düzenli bir şekilde asılmış resimler olduğunu görüyorum. Yine koridorun iki tarafında birkaç kapı olduğu gözüme çarpıyor. Işıklandırma o kadar fazla ki bu ışık, gözlerimi rahatsız ediyor. Kabine girerken kullandığım, menteşeleri bozuk, ahşap kapı ise aynı şekilde aralık ve eski haliyle hemen arkamda yer alıyor. Doğa bütün davetkârlığı ile modern mimarinin bir parçası olduğu aşikâr olan koridora, dışarıdan meydan okuyor. Poşete koyduğum elbiselerim, koridorun sonundaki kapının hemen dibinde, yerde duruyor. Elbiselerimi almak için koridorun sonuna doğru harekete geçiyorum. -
67.
0yarın devam edeceğimdir.
-
68.
0@126 sallamadan yazılır mı?
-
69.
0aklıma güzel fikirler geldi bu gece biraz daha devam edebilirim. okuyan bin var mı?
-
70.
0yazıyı ihmal ettim ama takip eden arkadaşlara söylüyorum, hikayeyi senaryolaştırmak için çalışmalara başladım. hatta bugün cemal hünal ile görüştüm, capsini yolla diyene kanıt için özelden yollayabilirim. sinemalarda ödüllü film seyredeceksiniz yavşaklar.
-
bakircanda kişiliksizlik hastalığı var
-
cccrammsteinccc ve jordi el nino adlı yazarlar
-
bu evrende ölürsek diğer evrenlerde de
-
40 yasında abınız olarak sozlugu bırakıyorum
-
dindar degilim yanlis anlasilmasib
-
keske turkiye gelseydin
-
keşke manifest grubundan bir kızla sevgili
-
1 ekimden itibaren yazarların zamlı maaşı
-
güzel yazmış herif
-
23 yasinda genc bi ukreynali kiz
-
ultra zengin olsam münzevi olurdum
-
başladıysa geç yazmalar
-
aceyip iti hangi ilde okuyacan
-
incici cuck aile ziyareti
-
charlie kirk denilen adi herif
-
beyler bir kızın sevdiğini nasıl anlarım
- / 1