1. 26.
    0
    @41 sağol kardeşim. işte senin gibi destekçiler olduğu sürece yazmaya devam edeceğim!
    ···
  2. 27.
    0
    telefon numarasını aramam gerektiğini biliyorum. bu çıkmazdan beni kurtarabilecek tek yol o gibi gözüküyor. antikacı kadının dükkanı tam karşımda duruyor. dükkanın kapısını açıyorum, kapı açıldığında çok sinir bozucu bir çan sesi yankılanıyor. kadın arkadaki odadan çıkıp bana doğru ilerliyor. "sanırım tabloyu aklınızdan çıkaramadınız" diyerek genişçe sırıtıyor.
    ···
  3. 28.
    +1
    kadına "acilen telefon etmem gerektiğini, cüzdanımın çalındığını" söylüyorum. o sahte yardım etme isteğini ateşlemeye çalışıyorum. genişçe sırıtan ağız düşmanca bir şekilde yerini incelmiş ve kapanmış dudaklara bırakıyor. istemeyerek de olsa dükkanın telefonunu kullanmama izin veriyor. içerideki toz kokusu boğazımı kaşındırıyor. şu anda bir kadını öpmek ve saatlerce uyumak istiyorum. telefon numarasını çeviriyorum, üçüncü çalışta karşı taraf aramamı cevaplıyor.
    ···
  4. 29.
    0
    "daha erken aramanı beklerdim" diyor karşıdaki baskın ve ciddi ses. kadın tam da yanı başımda dikiliyor. bu anlamsız girişe çok şaşırmamış gibi karşılık veriyorum. "şimdi fırsat bulabildim", "neden kontrol hala sendeymiş gibi davranıyorsun?" diye alaycı bir cevap veriyor bu çok sinir bozucu sesin sahibi. "ben, ben anlamıyorum" evet tam olarak böyle cevap veriyorum. bu kekeleyerek söylenmiş cümle kontrolü elinde tutan bir adamın cümlesi değil. "endişelenme, antikacının karşısındaki biraz önce oturduğun bankın altına bak, şimdilik o seni idare edecektir." "bankın? yani?" yine kekeliyorum. kahrolası bir dostoyevski karakteri gibi...
    ···
  5. 30.
    0
    biraz daha destek gelirse devam etmek isterim. okunmuyor... :(
    ···
  6. 31.
    0
    @51 yavaş değil de hikayeyi ben de şimdi uyduruyorum. biraz mantıklı ilerlesin istiyorum.
    ···
  7. 32.
    0
    karşıdaki o kaba ses telefonu kapatıyor. o an kalkıyorum, kadına yarım ağızla "teşekkür" ediyorum. kadın oralı olmuyor. sanki o anda bir dış ses benim kim olduğumu aslında neden orada olduğumu adeta en sevdiğim filmin açılış sahnesindeki gibi anlatıyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=r2gY_e1ZKD8

    ama ben kendimi güneyli bir kanun kaçağından çok, dayak yemiş bir hanım evladı gibi hissediyorum. banka doğru ilerliyorum. etrafta pek insan yok. eğilip bankın altını aramak fikri garip gelse de bir şekilde kendimi ikna ediyorum. tam altında, ortasında bantlanmış ufak bir paket beni bekliyor. az bir uğraştan sonra çekip çıkartıyorum.
    ···
  8. 33.
    0
    kahverengi kasap kağıdına sarılmış paketi yavaşça açıyorum. içinden bir paket sigara, eski bir cep telefonu, çok az bir para, bir iş yerinin kart viziti ve ortasında işlenmiş siyah bir taş bulunan o güzel kolye çıkıyor. o diyorum çünkü kolyeyi hatırladığım kızın boynunda hayal edebiliyorum.
    ···
  9. 34.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=PX2oYPzr3jY

    hava daha da bozdu. kartvizitteki adrese göre gitmem gereken yer beyoğlu. vapur iskelesine doğru yürümeye başlıyorum. önümde yürüyen köpekli adamı tanıdığıma yemin edebilirim. moda'nın ve hatta kadıköy'ün bu havalarda çok sevimsiz olduğunu söylemiş miydim? dükkanların arasından geçiyorum, tatsız kahveler yapan ve en orijinal olduklarını iddia eden simsarlar, metrelerce koyun bağırsağıyla bezenmiş karanlık dükkanlar ve onların bir o kadar karanlık satıcıları, bir anda herkes ve her şey kötücül gözükmeye başlıyor. sokakta fazla insan yok, trafiğe takılmadan yolun karşısına geçiyorum. büfelere doğru ilerliyorum, bir su içmem şart. vapurun kalkmasına fazla bir vakit yok. o çok sıkıcı turnikelerden geçerek daha önce bindiğimi hatırladığım tek vasıtaya biniyorum. karaköy'e geçmem gerekiyor.
    ···
  10. 35.
    0
    vapurun dışındaki bankta yerimi alıyorum. bir tek ben varım. sol şakağım hala ağrıyor. ceketimin yakalarını kaldırıyorum. içeri alınmazmışım ya da içeride ayıplanırmışım gibi hissediyorum. ya da zihnim denize bakarak ya da denizin sesini duyarak daha çabuk açılır diye düşünüyorum. aklımdaki kadını belki bulabilirim. sahi ben bir kadını öpmek istiyorum diye düşünüyorum. bunca sıkıntının arasında erkek aklımın bana verdiği en güzel öğüt bu sanırım. yeni bulduğum paket sigaradan bir tane çıkartıyorum. kolumda bir saat olmalı, kadına saati sordum ama saat yerinde durmuyor ilerliyor, kolumda bir saat olmalı diye düşünüyorum. kırık bir saatle başbaşa kalıyorum. saat 12'yi 12 geçiyor. kadına sorduğumda 2'ydi, kör kütük bozulmuş diye düşünüyorum. kolumdaki saat bozuk olduğu kadar güzel de, çıkartmıyorum.
    ···
  11. 36.
    0
    arkadaşlar okuyan varsa yorum yazsın. çünkü yarın gece devam etmek üzere şimdilik bırakıyorum. fikirlerinizi de merak ediyorum.
    ···
  12. 37.
    0
    yazıklar olsun...
    ···
  13. 38.
    0
    arkadaşlar hikayeyi takip etmek isteyenler varsa bu gece 1 civarı tekrar yazmaya başlayacağım. desteklerinizi görmek istiyorum.
    ···
  14. 39.
    0
    evet arkadaşlar hikaye diyorum. saat yaklaşıyor yok mu ilgilenen?
    ···
  15. 40.
    0
    @73 neden küfür ettin dostum... zaten kimse ilgilenmese de ben bu gece yazmaya başlayacağım bunu...
    ···
  16. 41.
    0
    vapurun, tarihi yarımadaya bakan tarafında oturuyorum. soluk gri bir gökyüzü bütün istanbul'un üstünü örtmüş, boğazın dalgalı suları şehrin silüetini canlandırmak için doldurulmuş kıyıları tokatlıyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=B7UMu--wplI

    yüzmek istiyorum, belki her şeyi hatırlarım, bileğimdeki kırık saat belki çalışır. sigara içiyorum, sonsuz griliğe biraz daha destek olmak için dumanı gökyüzüne üflüyorum. dünyanın sonunu merak eden maceraperestlerden biri olabilirdim diye düşünüyorum, sadece karaköy'e gidecek bir adam için o kadar uzak hayaller kuruyorum ki zihnim uçup gidiyor.
    ···
  17. 42.
    +1
    soğuk çok etkilemiyor artık. sanırım alıştım. başımdaki ağrı ise neredeyse uyuştu, o da beni rahatsız etmekten yoruldu ve dinlenmeye karar verdi sanırım. saçlarım çok karışık, vapurun camında kendime bakıyorum ama pek tanıdık bir yüz değil diye düşünüyorum. gözümde hafif bir morluk var kavga etmeyi sevmem diye düşünüyorum. o sırada ufak bir balıkçı teknesi küçüklüğünden mahçup olacak kendini hatırlatmak için bir selam veriyor. vapurun camından görüyorum. içerideki o sonradan sarışın kadın bana mı bakıyor? saati sorsam gidip ama zaten sormuştum. saçımı düzeltiyorum, zihnim bir görüntüyü canlandırıyor. çocukken çok dik diye saçlarımı kestiğimi hatırlıyorum, hafifçe saçımın tepesinde dikilmiş güruhu düzeltmeye çalışıyorum. nafile... rüzgarın da yardımı ile bana karşı açtıkları isyan bayrağını cesurca dalgalandırıyorlar.
    ···
  18. 43.
    +1
    bana karşı isyan etmiş saçlarımı düşünürken çay isteyip istemediğimi soruyor bir adam. elinde tepsi denizin ortasında çay dağıtıyor. sesimi çıkarmıyorum elindeki tepsiye bakıyorum sadece "vereyim mi abi?" diyor. gözlerimi yüzüne çeviriyorum, çok kısa bakıştıktan sonra söylenerek uzaklaşıyor. biz karaköy'e yaklaşıyoruz.
    ···
  19. 44.
    +1
    bu arada denizde bir adam yüzüyor kıyafetleri ile uzun süredir gözüme takılıyor ama inanmak istemediğim için bakmıyorum. belli belirsiz görüyorum. bir süre izliyorum, uzaklaşıyor ve dalıyor. sesimi çıkartmıyorum yanımda oturan ve soğuk bir çayı büyük bir iştahla içen adamın, benim gördüklerimi görüp görmediğini merak ediyorum. ayağa kalkıyorum, iskeleye yanaşmak üzereyiz. bir an önce inmek istiyorum.
    ···
  20. 45.
    0
    vapur iskeleye yanaştığında kıyıya yanaşmadan çevik bir hamle ile atlıyorum. yerler ıslak, yosunlar içerilere kaçabileceklerini düşünüyorlar olsa gerek denizden yukarı doğru beton zemine çıkmışlar. cam bir kafesin içinde bekleyen insanlardan bazıları için ilgi odağı oluyorum. bana bakıyorlar. yapacak bir şeyi olmayan insanların donuk ifadesi var yüzlerinde, camdaki yansımam yürümeye devam ediyor, ona yetişmek için hızlanıyorum. iskeleden insanlar yavaş yavaş çıkışa doğru ilerliyorlar sağdaki tahta yolu ve dar koridoru bir tek ben mi görüyorum?
    ···