/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +113 -41
    --spoiler--

    --spoiler--

    Aslında 7. Sınıfa kadar normal bir yaşam sürüyordum. 7. Sınıfa gelmiştim ve liselere giriş sınavı yaklaşmaya başlamıştı. Derslerim güzeldi fakat bu sınava önceden hazırlanmaya başlamak gerekiyordu, çoğu arkadaşım dershanelere gitmeye başlamışlardı bile. Ben de bu dershanelerin yaptığı ücretsiz sınavlara girip kendimi geliştirmeye ve indirim kazanmaya çalışıyordum. Bu şekilde yaklaşık 5-6 dershanenin sınavına girdim. Fakat içlerinden birinin sınavına girmek istemiyordum. Çünkü bu dershaneye gidenlerin veya herhangi bir bağı bulunanların askeri liselere alınmadığını duymuştum. Ben pilot olmayı kafaya koymuştum, askeri liseye girip savaş pilotu olmak istiyordum. Bu yüzden bu dershanenin sınavına girmek istemiyordum fakat annemin dershaneye gitmeyeceksin ya sınava gir sadece demesi üzerine sınava kaydımı yaptırdım. Sınav günü geldi ve çok büyük katılım vardı. Sınav zor geçmişti pek istediğim gibi değildi açıkçası fakat çok kötü de değildi hani. Sınava girenlerden kimseyi tanımadığım için biter bitmez eve dönmüştüm. Yine aynı şekilde devam ediyordu hayat; okul, ödev, sınavlar, televizyon derken zaman geçiyordu. ikinci dönemin başlarıydı; okuldan eve gelmiştim biraz dinlenip derse geçmiştim bir ara telefon çaldı; bizim evde telefonları ben açardım genelde, arayan malum dershaneden olduğunu söyledi ve sınav sonuçlarının açıklandığını ve benim de bir hediye kazandığımı söyledi ve ertesi gün dershaneye uğrayıp hediyeyi kendisinden almamı istedi.

    -Beyler Devam edicem ilk defa duycanız şeyler söylicem bi şuku ekgib görmeyin Üste çıksın herkes görsün

    --Yav sizi anlamak zor böyle anlamlı başlıgı yukarı çıkarmıyonuz size hiçbişey katmıycak başlıkları yukarı çıkarıyonuz beyler Bunlar okuduktan sonra Fetö nün nasıl oldugunu anlıycaksınız ve Bunu Okuduktan Sonra Darbenin 2 Dalgası nasıl gelcek Kendi gözlerinizle Görceksiniz
    ···
  2. 2.
    +28
    Öğrenci seçme uçuşunda 4 kere uçmuş ve kontrol uçuşum kalmıştı. Uçuşlarını bitiren diğer arkadaşlar çoktan evlerine gitmişlerdi bile. Ben ise burada gece gündüz eğitim yapıyordum. Artık Harbiyeliler beni nerde görse çağırıp eğitim yaptırıyorlardı. Geceleri özellikle çadırdan çağırtıp uyutmamaya çalışıyorlardı. Kontrol uçuşumun olduğu gün uçuş komutanım kol komutanımızdı. Uçuştan önce biraz bağırıp çağırarak moralimi bozmuştu ama olsun dayanmalıydım sonuçta. Havada kalktığımızda kumandalar bana geçti ve kullanmaya başladım. Komutanıma gerekli direktifleri verirken bana birden bağırmaya ve bana söyleme sadece yap dedi. Ama bize söylememiz emredilmişti. Neyse böyle devam edeyim derken birden kızmaya başladı. Gereksiz yere bağırıyordu, o bağırdıkça ben stres yapıyordum fakat neden böyle bir şey yapıyordu ki sonuçta uçağı ilk defa kullanmaya başlıyorum. Bana bağırarak stres altındaki uçuşumu ölçmeye çalışıyor desem değil çünkü daha uçmayı doğru düzgün bilmiyorum stres ile nasıl başa çıkayım. Neyse uçuşumu tamamladıktan sonra aşağı indik ve havada bana yapılan hakaretler ve bağırmalara kulak asmadım çünkü bir ara uçaktan kendimi atmayı düşünecek kadar çok bunalmıştım. Aslında bu notlar bizim için önemli değildi ama yine de geçer not almak güzel bir şeydi. 50 alan başarıyla tamamlıyordu.
    ···
  3. 3.
    +27
    Aslında ne hediye kazandığımı da merak etmiyor değildim, indirim veya kırtasiye ürünleri, dershane kitapları verirler diye düşünüyordum en fazla. Ertesi gün dershaneye öğleden sonra gittim. içeri girdiğimde kiminle görüşeceğimi bilmediğim için oradaki görevliye sordum ve kendisinin beni kantinde beklediğini söyledi. Kantine girdiğimde uzak köşede, masa tenisi oynayan çocukların ilerisinde yaklaşık 22-23 yaşlarında biri oturuyordu. Başka da kimse olmadığı için onun olabileceğini tahmin ederek masanın yanına gittim ve beni dün arayan sizdiniz galiba ben fahri dedim ve o da bana isminin Yunus olduğunu söyledi. Nerden bilebilirdim ki hayatımın bu tanışmadan sonra değişeceğini, yaşamımı yeniden çizmem gerekeceğini…
    Bana dershanede kendisinin üniversite öğrencisi olduğunu, matematik okuduğunu ve dershane adına çalıştığını söyledi. Aslında sınavdan maddi bir hediye kazanmadığımı, eğer istersem haftada birkaç gün dershanede ücretsiz olarak birebir ders anlatabileceğini söyledi. Ben de bunu aileme sorduktan sonra kabul ettim, ne zararı olabilirdi ki dershanede ders anlatacaktı sonuçta. Aslında bu tam benim ihtiyacım olan bir şeydi. Çünkü maddi yetersizlikten dolayı dershaneye gidemiyordum. Yunus abiyle bu şekilde dershanede 3-4 hafta çalıştıktan sonra bir gün bana eğer istersem diğer derslerden de yardımcı olabilecek kişileri tanıdığını ve bir grup ile haftada iki gün ders çalıştıklarını fakat bunun bir evde olduğunu söyledi. Ben Yunus abiye çok güvendiğim için olur tabi ki dedim. Sonuçta sadece ders çalışacaktık.
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Sonrasini tahmin ettim anlatma
      ···
  4. 4.
    +27
    Artık sınav yaklaşmaya başlamış bizler de stres yapmaya başlamıştık ve Yunus abi bize izmir’e geziye gideceğimizi söyledi. izmir’e gittiğimizde ilk olarak altınoluk adlı bir kahvaltı yerine gittik ve denize sıfır bir restauranttı. Burada mükemmel bir kahvaltı yaptıktan sonra oranın çok yakınında olan Maltepe askeri lisesinin önünden geçtik. Galiba buraya kahvaltıya gelmemizin bir nedeni vardı yoksa izmir’de başka kahvaltı yapılacak yer mi yoktu. izmir gezimiz çok güzel geçmişti ve eğlenmiştik. Nisan ayına gelmiştik ve sınavlara tam anlamıyla hazırdık ve dini bakımdan Mehmet abinin değimiyle şakird olmaya başlamıştık. Abilerin konuşmalarında cemaat yerine hizmet öğrenci yerine şakird kelimelerini duymaya alışmıştım.

    Dini günlerde toplanıp hep beraber ibadet eder vaazları dinler ve kitaplar, kuranlar okurduk. Bazı sıkıldığımız günler evde abiler tarafından sadece bize özel günler tertip edilir ve güzel yemekler yenir, yarışmalar yapılır, ödüller verilirdi. Böyle zamanlarda daha bir ayrı şevkle giderdim oraya. Artık çok sevmeye başlamıştım bu ortamı çünkü ailemden bile fazla zaman geçirir olmuştum abilerle. Sınav günü geldi ve ben babamla birlikte izmir’e gittim. Babam benim asker olmamı çok istiyordu ve sınav günü de beni yalnız bırakmadı. Sınav yerine gittiğimde karşımda Mehmet abileri görünce biraz şaşırdım ama sevindim de. Çünkü onu görmek bana iyi gelmişti. Sınava girdiğimde sorular kolay gelmeye başlamıştı ve ben hepsini yapıyordum aslında bazı soruları daha önceden çözdüğüme eminim de. Evet ya ben bu soruların benzerlerini, birkaçının aynısını abilerdeki denemelerde çözmüştüm şimdi hatırladım.
    Sınav çok rahat geçmişti ve ben çok mutluydum.

    Artık rahatlamıştım çünkü sınav geçmişti ve galiba başarabilecektim. Fakat bir sınav daha vardı fakat ben bu sınavı kazandığı düşündüğüm için liselere giriş sınavına pek çalışmak içimden gelmiyordu. Abilere gidip gelmem devam etti fakat dersler azalmıştı ve Mehmet abi artık senin dini yönünü geliştirmemiz gerekli diyordu ve bana kurandan belli sureleri ezberlememi ve risale-i nurları tekrardan okumamı söyledi. Ben bunları okumaya çalışıyordum fakat risale-i nurlardan hiçbir şey anlamıyordum. Daha 13 yaşındaydım bu kadar eski kelime bilmiyordum çünkü. Ama iki kez bütün kitapları okudum. Zaman hızla akıp geçti liselere giriş sınavına girdim ve iyi geçmişti. Hala abilere gidip gelmeye devam ediyordum fakat çok sık değildi
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +25 -1
    Babam beni üniformayla gördüğünde çok gururlanmıştım ilk defa bir erkek olduğumu orda anladım, çakı gibi olmuştum tam da istediğim şekilde. Babamla bahçeye çıktık çam ağaçlarının altında bir bankta oturduk. Konuştuk ama öyle mutluyduk ki hiçbirini hatırlamıyorum. Aslında biraz hüzün vardı o anda çünkü biliyordum ki 13 yaşında ilk defa ailemden ayrılacaktım. Babamın gitmesi gerekiyordu, gitmemesini istiyordum ama bunu ona söyleyemezdim çünkü ben bir askerdim artık. Babam ayağa kalktı vedalaştık ağlamamak için o kadar sıkıyordum ki kendimi anlatamam. Babam yavaş yavaş yürümeye başladı, ben ağlamaya başladım. Babam benden uzaklaştıkça benim hıçkırıklarım artıyordu. “Baba gitme, beni bırakma” diyemedim. Şimdi bu yazıyı yazarken bile ağladım, gerçi her aklıma geldiğinde ağlarım ya her neyse…

    Artık koca okulda tek başıma kalmıştım. Fakat zaman geçtikçe alışmaya başladım; hem arkadaşlarıma, hem okula, hem de yalnızlığa. intibak kampı boyunca okuldan dışarı çıkmadık. Askerlikle ilgili temel şeyler öğretiliyordu. Kurallar, selamlamalar, talimatlar derken zaman geçiyordu fakat bana abilerin dediklerini aklımdan çıkarmamaya çalışıyordum. Arkadaşlarıma belli etmeden gözle namaz kılıyordum. Askeri ortama alışmam biraz zor olsa da bunu başardım artık yeminimizi etmiş ve birer subay namzeti olmuştuk. Okulda üst sınıflarla olan ilişkilerimiz biraz karışıktı. Birinci sınıflar her gördükleri yerde çağırıyorlar, çeşitli bahanelerle azarlıyorlar fakat ben yine okulu sevmiştim sonuçta ast üst ilişkisi olacaktı.

    Artık izne çıkma vakti gelmişti ve ilk defa izmir’de yalnız başımıza dolaşacaktık. Devre arkadaşlarımla birlikte konakta dolaşmaya başladık, ilk izin olduğundan beşerli onarlı gruplar halinde dolaşıyorduk. izin bitiminde okula döndük ve yine normal aktivitelere devam ediyorduk. Zamanla alışınca burada hayat çok güzel geçiyordu. Hafta içi ders sonralarında konferanslar oluyordu ve bunlarda bize değişik konularda bilgiler veriliyordu. Derslerden ve konferanslardan arta kalan zamanlarımızda ise spor takımlarına seçmelere katılıyorduk ilk zamanlarda.
    ···
  6. 6.
    +23
    Bir tarafı seçmem gerekiyordu, doğru olan tarafı. Mehmet abiyle tekrardan buluşmuş ve artık bana okulla ilgili sorular sormaya başlamıştı. Bana kendimi belli etmemem gerektiğini, namazlarımı göz ile dikkat çekmeden kılmamı söylüyordu. Yine vaaz dinledikten sonra bana çok pahalı olan sony marka bir walkman hediye etti. Ayrıca cemaatin bana ayda 50 lira verdiğini almamı istediğini söyledi. Fakat ben benim ihtiyacım yok abi sen bunu ihtiyacı olan bir öğrenciye verirsen beni mutlu edersin dedim. Israr etti fakat kabul etmedim çünkü daha fazla yük altına girmek istemiyordum. Aslında ihtiyacım da vardı ama alamadım. Cemaat neden benimle bu kadar ilgileniyordu, para veriyor, hediye alıyor, memleketten izmir’e adam yolluyor. Benimle ilgili ne gibi planları vardı anlayamıyordum.

    Fakat okula gittiğimde Necip Hablemitoğlu’nun kitabı olan “köstebek” i aldım ve okumaya başladım ve anladım ki gerçekten kandırılmışım. Aslında oynanan oyunlar çok büyükmüş ve ben maşa olarak kullanılacakmışım. Kurban bayramı için tatile memlekete gittiğimde beni birçok kez aradılar fakat açmadım. Çünkü artık onlardan kurtulmak istiyordum. Onların kirli oyunlarını az da olsa anlamıştım. Beni sürekli arıyorlar ve görüşmek istiyorlardı. Yine dışarı çıktığım bir gün evin hemen yanında Mahmut abiyi gördüm. Sanki orada beni bekliyormuş gibiydi. ilk başlarda normal havadan sudan konuşmalar geçti ve benimle konuşmak istediğini ve pastaneye gitmemizi söyledi ben de kabul ettim. Fakat kararlıydım artık ilişkimi kesecektim onlarla.

    Pastaneye gittiğimizde yunus abinin ve Mehmet abinin orada olduklarını gördüm ve hep beraber konuşmaya başladık. Ben artık devam etmek istemediğimi ya askeriyenin yalan söylediğini, ya da cemaatin yalan söylediğini düşündüğümü ve ben askeriyeye inandığımı araştırıp gerçekleri gördüğümü söyledim fakat onların beni bırakmaya niyeti yoktu. Artık görüşmek istemediğimi sanki kendimi kötü bir şey yapıyormuş gibi hissettiğimi ve ajan gibi yaşamaktan sıkıldığımı söyledim. Bunun üzerine benim biraz aklımın karıştığını, korktuğumu ve düşünmem gerektiğini söyledi. Ben de oradan ayrılarak eve gittim ve düşünmeye başladım.
    ···
  7. 7.
    +21 -2
    Hikaye Tamam Gerçek ama anlamadıgım bişey var Neden Saçma sapan başlıklar Yukarı çıkıyorda bu anlamı ve size hainlere karşı bildiricegim şey Yukarı çıkmıyor
    ···
  8. 8.
    +23
    Benim notum açıklandığında ise biraz şaşırdım, çünkü havada kusana, hiçbir şey yapmayana bile 80-90 verilirken, bana kasıtlı bir şekilde 49 verilmişti anlamamıştım neden böyle bir şey yaptığını, gerçekten çok garipti. Belki 20-30-40 alsam anlarım da 1 puandan kalmak da neyin nesiydi. En azından uçuşlarımı tamamlamış ve artık bu eziyetlerden, bu işkence kampında kurtulacak olmama seviniyordum.

    Herkesle birlikte eşyalarımı toplayıp hazırlandım fakat komutanım beni çağırtıp girişte verdiğimiz eşyalarımdan biri olan künye zincirimin kayıp olduğunu ve bulunmazsa gidemeyeceğimi söyledi. Ben ilk başta inanmadım ve şaka olduğunu sandım fakat komutanım çok ciddiydi. Aradan 10 dk sonra başka bir komutanım beni yanına çağırdı ve beni birinci sınıfların kampına zütüreceklerini tatile gitmeyeceğimi söyledi. Ben nedenini sorduğumda eğitimimi birinci sınıflarla birlikte bir ay sonraki kampa kadar sürdüreceğimi söyledi. Eşyalarımı toplamamı ve diğer arkadaşlarımla birlikte hazır olmamı söyledi. Ben hala şaka yaptıklarını düşünüyordum fakat içtimaya çıktığımızda komutanım bana arkadaşlarımla vedalaşmam gerektiğini söyledi ve mavi bir minibüsü göstererek seni bekliyor dedi. Ben arkadaşlarımla vedalaştıktan sonra komutanımla birlikte araca bindik ve ilerlemeye başladık,
    ···
  9. 9.
    +23
    Tamam, güzel askeri açıdan gelişiriz diye düşünmeye başladım. Fakat eğitim yaparken ben ve 5-6 arkadaşım hep ayrı bir grup oluşturup farklı bir eğitim tarzıyla baş başa kalıyorduk. Diğer arkadaşlarımız yürüyüş, selamlama gibi eğitimler yaparken bizler süreli hızlı koşular, çök kalklar, güneşe bakmalar ve çeşitli hakaretlerle baş başa kalıyorduk. Telafi sınavına girdik ve bu sefer bundan geçtik. 12-13 gün geçmesine rağmen uçamamıştım üstüne çok kötü günler geçiriyordum. Bazı arkadaşlarımız bize uygulanan özel eğitimlere daha fazla katlanamayarak ayrılmak istediler. Sanki birileri bizleri yıldırmak için elinden geleni yapıyordu. Özellikle bizim eğitim yaptığımız grup seçilmişti sanki. Geceleri herkes yatarken komutanlar çağırır ve eğitim yaptırırdı.

    Nihayet ilk uçuşum gelmişti ve çok mutluydum, hayatımda ilk defa uçacaktım sonuçta. ilk uçuşumdan sonra yapılan o kadar eziyeti biraz unutur gibi oldum. Fakat uçuşlara önceden çalışmam gerekiyordu ve boş zamanlarda son sınıf Harbiyelilerin özellikle benim içinde bulunduğum 6-7 kişiye bunu yapmaları bizi çok zorluyordu ve uçuşlara çalışamamakla birlikte pgibolojimizi alt üst ediyordu. Neden bize bunu yapıyorlardı ki? Sebebi neydi, onca kişi varken bizim suçumuz neydi?
    ···
  10. 10.
    +21
    yaklaşık 5 dk gittikten sonra arkaya dönüp nasıl yuttun ama diye gülmeye başladı. Koskoca Harbiyelinin işi gücü yok bana oyun hazırlıyordu. Beni arkadaşlarımın önünde küçük düşürmüştü. Fakat eve gidebileceğim için mutluydum çünkü annemin sesini bile duymamıştım bir aydır.

    eve geldiğimde artık dünyadan soyutlanmış gibiydim hep bana yapılanları düşünüyordum, bir neden arıyordum fakat bulamıyordum. Bedenim vardı fakat ruhum yoktu sanki annemler ne zaman görseler bir köşede düşünürken bulurlarmış beni. Yani o tatil bana zehir oldu anlayacağınız. Hatta liseden arkadaşlarım bana yapılanları duymuş ve benim hakkımda iddiaya girmişler. Çünkü herkes şahitti orada yapılanlara. Zaman geçti ve intibak kampına gitme günü geldi.

    Hayatımda hiç duygusal bir andan ağlamadım. Fakat Yalova otobüsüne binmeden önce abimle konuşmak istedim, konuşamadım ilk başta çünkü ağlıyordum, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Annem babam görmesin diye uzaklaştık onlardan. Anlattım abime korkuyorum abi dedim, bana yapılanlardan görüyorum ki gidince daha kötü şeyler olacak ama ben onlara inat dayanacağım abi, son noktaya gelene kadar orada kalacağım. Ben bunları yazarken sanki o anları tekrar yaşar gibi oluyorum. Neyse devam edelim; abimle konuşuyoruz dayan diyor, yaparsın diyor fakat baktın olacak gibi değil ucunda ölüm yok ya benim düğün için biriktirdiğim para var onu veririm diyor. Ben yine ağlıyorum, beni bu kadar çok seven var mıdır dünyada... Annemle babamın yanına geçiyoruz anneme sarılıyorum sanki bir daha göremeyecek gibi sıkı sıkı çekiyorum annemin kokusunu içime, zor ayrılıyorum babama geçiyorum babama baktığımda ağlıyorum nedensizce bilmiyorum korkuyorum sadece babama o kelimeyi söylemekten. ”Baba ben ayrılmak istiyorum demekten.” Otobüse biniyorum en arka koltuktayım yine ağlıyorum hayatımda bu kadar çok ağladığımı bilmem. Ailemden ayrılmak değil beni ağlatan, o kamptan nasıl çıkacağım ağlatıyor beni. O kampta neler yaşayacağım düşündürüyor.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz pnp okuom
      ···
    2. 2.
      0
      Yaz yaz
      ···
    3. 3.
      0
      Hadisene lan
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 11.
    +20 -1
    Beraber eve gittiğimizde Lütfi isimli bir abiyle daha tanıştım ve bu abinin benim genel sorumlum olacağımı öğrendim. Gittiğimiz evde benim yaşlarımda iki kişi daha vardı, onlar da benim gibi ders almak için gelmişlerdi. Bu olaylar rutin bir şekilde her hafta sonu öğlenden akşama kadar ders yapıyorduk. Fakat zamanla ders aralarında namaz kılmaya başlamıştık, bu ilk zamanlar biraz garip gelse de sonradan alışmaya başlamıştım. Sonuçta namaz kılmanın ne zararı olabilirdi ki? Daha sonraları evlere birkaç büyük abiler gelmeye başlamıştı, bizlerle konuşuyorlar sohbet ediyorlardı. Hepsinin ortak özelliği sakin konuşan ve sohbetlerde dini konulara yer veren kişiler olmasıydı.

    Bir hafta sonra Mehmet diye bir abinin evine gittik ve bana artık Mehmet abinin grubunda olduğumu söyledi. Mehmet abi kısa boylu, Adıyamanlı ve iyi birine benziyordu. Ona kanım ısınmıştı, daha samimi gelmişti. Bu evde ise sezgin ve veli isminde iki arkadaş daha vardı ve ben onların grubuna katılmıştım. Onlarla tanıştığımda arada biraz soğukluk oldu fakat zamanla alıştık birbirimize. Bu ev daha farklı gelmişti bana, ders aralarında çayın yanında bisküvi, simit gibi şeyler geliyor ve sohbet ediyorduk. Mehmet abi iki haftada bir kitap verirdi ve okumamızı isterdi.

    Zaman böyle geçerken bir gün sohbet esnasında Bedüizzaman Said Nursi’yi tanır mısınız dedi. Fakat bizler kim olduğunu bilmediğimiz için cevaplayamadık. O bize kim olduğunu asrın müceddidi olarak bilindiğini anlattı ve bana “nur dede” adlı masalsı kitabı okumam için verdi. Ben fantastik roman okumayı çok severdim. Bu kitap da onlardan biri gibiydi ama beni etkilemişti. Çünkü nur dedeyi insanüstü güçlere sahip, havada namaz kılan bir masal kahramanı gibi anlatıyordu fakat Mehmet abi sohbetlerde bahsettikçe bana inandırıcı gelmeye başladı. Bir gün yine çay içip, simit yerken Fethullah gülen hoca efendiyi bilir misiniz dedi. Veli ben biraz biliyorum abi kitapları var kendisinin görmüştüm dedi. Ben hiç bilmediğim için bir şey söyleyemedim fakat bu isim bana yabancı gelmiyordu. Bunu üzerine Fethullah Gülen’i bir din âlimi ve Said Nursî’den sonra gelen kişi olarak anlatmaya başladı.
    Biz bu şekilde derslerimize devam ederken namaz kılmayı, sohbetler etmeyi ve kitaplar okumayı sürdürüyorduk. Eve yine büyük abiler ara sıra gelip bizlerle konuşuyordu. Olaylar böyle devam ederken bir gün bizlere ne olmak istediğimizi sordu Mehmet abi. Ben savaş pilotu deyince herkes biraz şaşırdı. Bir gün yine ders arası verdiğimiz vakitlerde Mehmet abi 37 ekran bir tv ile içeri girdi ve sehpanın üzerine koydu. Daha sonra bir cd taktı ve bizden namazdaki oturuş pozisyonundaki gibi oturmamızı istedi. Ekrana baktığımda bir adam vardı ve dini konulardan konuşuyordu. Hz Ömer diyordu, Enes bin Nasr diyordu fakat pek bir şey anlayamıyordum konuşmanın genelinden. Bir süre sonra fethullah hocanın olduğunu öğrendim ve ekrana baktığımda ağlamaya başlamıştı, o ağladıkça cemaat coşuyor Allah sesleri yükseliyordu. Benim biraz tuhafıma gitti ama sonradan etkilenmeye başladım anlamasam da. Artık Fethullah hocayı da biliyorduk, Said Nursi’yi de.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +21
    Revirde yatarken devre arkadaşım devamlı su içiriyordu fakat içtikçe içiyordum çünkü ihtiyacım vardı, çok su kaybetmiştim. Bir süre sonra odaya komutan geldi ve hiçbir şey olmamış gibi saçımı okşamaya başladı dalga geçer gibi. işte ne olduysa o revirde oldu yatabildiğim nadir anlardan olduğu için düşünme fırsatı buldum ve buradan ayrılmalı mıyım diye sordum kendime. Çünkü birileri benim burada kalmamam için uğraşıyordu sanki. Zaten okula devam etsem de bir süre sonra disiplin puanlarımı düşürerek atacaklardı beni okuldan diye düşünüyordum. Fakat bir şey vardı tazminat çok pahalıydı. Ben babama nasıl yapardım bunu. Ama sonradan anladım ki babam ödemese de ben gerekirse çalışır yine öderdim. Yeter ki bu lanet yerden kurtulayım da…

    Ertesi gün eğitime çıktım ve komutan ayrılmak isteyenler gelsin dediğinde koştum ve beklemeye başladım. Komutanla her konuşan en erken bir hafta sonra ailesini aramak üzere randevu alıyordu. Sıra bana geldiğinde komutanın yanına gittim ve ben artık dayanamayacağımı ailemi arayıp buradan gitmek istediğimi söyledim. Herkese randevu veren bir hafta sonra ara diyen komutan benim ismimi duyunca tamam arayabilirsin diyerek beni babamla görüşmem için yolladı. Artık içimde garip bir duygu vardı. Babama nasıl söyleyebilirdim ki böyle bir şeyi, otogardaki konuşmaları hatırlayıp ilk başta abimi aramak geldi aklıma ve abimi aradım ve haberi verdim. Babama söylemesini istedim.
    ···
  13. 13.
    +19
    Kampa varıyoruz. Eşyaları çadırlara yerleştiriyoruz. Sonra eşya dağıtımı için sıraya geçiyoruz. Kampa geldiğim daha ilk gün eşyalarımı yerleştirmeden komutan çağırıyor yine. Eğitim yapıyoruz yine gece herkes çadırını düzenlerken. ilk günden de nöbet varmış bana bir de onu söyledi. ilk günü bu şekilde atlattıktan sonra o gün 3 saat uyuyabildim şükürler olsun.
    Sabah sporu için kalktık ve hazırlandık koşmaya başladık,(bu arada her sabah 14 km kamp turu koşusu yapardık) kahvaltıdan sonra eğitime çıktık. Eğitimde her ne hikmetse yine ben ayrıldım ve özel bir gruba alındım. Yine çök kalk, koş, sürün gibi eğitimleri yaparken diğer arkadaşlar oturmuş komutanı dinliyorlardı. Ben neden bu gruptaydım, neden diğer arkadaşlarımın yanında değildim bilmiyordum. Fakat bir şeyi çok iyi biliyorum ki bana karşı farklı bir muamele vardı. Sanki tüm komutanlar Fahri’ye karşı düşmandılar. Benim yılmam, ayrılmam için her türlü pgibolojik baskıları yapıyorlardı. Eğitimler bu şekilde devam ederken birçok arkadaşım ayrılmaya başlamıştı çünkü gerçekten bazı kişilere karşı farklı bir eğitim uygulanıyordu.

    Bir süre sonra pgibolojim alt üst olmaya başlamıştı. Arkadaşlarımın yanında ağlamıyordum fakat tuvalete her gittiğimde kabinde gözümden yaşlar akardı. insanın bu şartlarda eğitimlere dayanması hem fiziken hem de ruhen gerçekten çok zordu. Fiziken sabrediyorduk ve dayanabiliyorduk fakat pgibolojik olarak çökmüştüm. intibak kampında kaldığım 8 gece boyunca diğer arkadaşlarımdan bir kez bile nöbet tutmamış olan olmasına rağmen her gece nöbet tuttum. Ayrıca her gece diğer arkadaşlarım yatmak için gittiklerinde bizler 17 kişilik bir grup olarak her gece saat ikiye kadar eğitim yaptırılıyorduk. Artık komutanımız yorulunca, uykusu gelince bizi bırakıyordu. Fakat bıraktıktan sonra ya nöbetim oluyor ya da gece bir komutan gelip kaldırıp ben gelene kadar çadırının önünde esas duruşta bekle der ve esas duruşta 2 saat beklememizi isterdi. Bu olaylar istisnasız her gün olurdu ve bana en fazla bir saat uyuma fırsatı verilirdi. Fakat ağrılarımızdan dolayı bu sürede bile uyuyamadığımız günler olurdu. Günde 22 saat eğitim yaptığım zamanlar olurdu.
    ···
  14. 14.
    +17 -2
    Ertesi gün uyandığımda telefonuma bir mesaj gelmişti: “evin karşısındaki duvara bak” hemen gidip balkona çıktım ve caddenin karşısındaki duvarda “bizi bırakmayacağını biliyoruz” yazıyordu. Bu adamlar gerçekten çok kararlıydı fakat benim artık aklım başıma gelmişti ve görüşmeyecektim onlarla. Tatil bitene kadar peşimdelerdi.

    Ertesi gün uyandığımda telefonuma bir mesaj gelmişti: “evin karşısındaki duvara bak” hemen gidip balkona çıktım ve caddenin karşısındaki duvarda “bizi bırakmayacağını biliyoruz” yazıyordu. Bu adamlar gerçekten çok kararlıydı fakat benim artık aklım başıma gelmişti ve görüşmeyecektim onlarla. Tatil bitene kadar peşimdelerdi.

    Gitmeden önce Mehmet abi aradı ve beni her zaman buluştuğumuz yer olan basmane garının karşısındaki camide bekleyeceğini ve her ay aynı gün aynı saatte orada olacağını ben gelsem de gelmesem de bekleyeceğini söyledi. Bu adamlar gerçekten inatçıydı. Fakat artık canımı sıkmaya başlamıştı. Çünkü eğer komutanlarım duyarsa okuldan atılabilirdim ve hayallerimden vazgeçmek zorunda kalabilirdim. Ben artık hiçbir yabancı numarayı açmamaya başladım. Tatilden sonra olan ilk buluşmaya gitmedim artık normal bir askeri öğrenciymişim gibi yaşamaya başlamıştım. Hentbol takımına girmiş ve güzel vakitler geçiriyordum okulda. Artık her açıdan kendimi geliştirmeye başlamıştım fiziksel açıdan sporla bedenim gelişiyor, zihinsel açıdan kütüphaneden aldığım kitaplarla besliyordum kendimi. Diğer ayki buluşma geldiğinde Mehmet abinin sözleri aklıma geldi ve sen gelmesen de ben her ay burada olacağım demesi beni meraklandırdı. Acaba orada bekleyecek miydi gerçekten.
    ···
  15. 15.
    +19
    Ertesi güne 17 kişilik grup ile eğitime başladım. Bu gün benim hayatımın değiştiği gün olmuştur. Grupla beraber diğer arkadaşlarımız yürüyüş eğitimi yaparken, biz bir düdük çömel, bir düdük koş şeklinde yaklaşık 2 saat boyunca komutan eşliğinde sıcak asfalt ve güneşte eğitim yaptık. Tam bu grupla eğitim bitmiş diğer gruba geçerken hasan adlı başka bir komutan beni tekrar eğitime aldı ve bu eğitimde üç kişiydik. Aynı şekilde bir düdük yat veya çömel, diğer düdük koş olacak şekilde 2 saat te bu grupla devam ettim. Fakat 4 saat boyunca ağzıma bir damla su girmedi. Bir süre sonra hasan komutanımız beni italyan çukuruna attı ve oradan çıkmamı istedi fakat o kadar yorulmuş güçsüz kalmıştım ki yarım saat sonunda çıkabildim oradan. Ben hareketleri yapamayınca emre itaatsizlikten savunma veriyor ve ceza almamı istiyordu. Sanki bana bunları yaptırırken ayrı bir haz duyuyordu. Ben inlerken o zevk alıyordu sanki.

    Çukurdan çıktıktan sonra koşturmaya başladı meydanda ağaçlık yerlere zütürdü ve devam ediyorduk. Bir süre sonra kendimi yerde buldum, ne olduğumu sorduğumda koşarken ağaca çarpıp düştüğümü söylediler. Koskoca ağacı nasıl görememiştim ki acaba. Daha sonra komutan geldi ve elimi yüzümü yıkamam için gönderdi ve daha sonra ana gruba geçmemi söyledi. Ana grupta yürüyüş eğitimine devam ederken birden bayılmışım ve revirde açtım gözlerimi. Artık dayanamamıştım yapılan eğitimlere zulümlere işkencelere…
    ···
    1. 1.
      0
      huur çocukları
      ···
  16. 16.
    +18
    Ben artık abilerle ilişkimi bitirmeye karar vermiştim ve yunus abiyi arayıp konuşmamız gerektiğini söyledim. Bunun üzerine yunus abi ve Mehmet abi geldiler ve beni alıp bir pastaneye gittik ve orada artık devam edemeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine bana ihtiyacı olduklarını ve benim için çok uğraştıklarını ve beni öven sözler sarf ederek beni ikna etmeye çalıştılar ve bana düşünmem gerektiğini söylediler. Bunun üzerine eve gittim ve bir yandan askeriye için hazırlık yapıyor, diğer yandan da bu konuyu düşünüyordum. Fakat evden her çıktığımda; fırına ekmek almaya bile gitsem mutlaka tanıdık bir abiyi görüyordum, sanki bütün abiler sırayla nöbet tutuyormuş gibi oradalardı. Bir süre sonra Mahmut abi adında üst düzey bir abi dışarı çıktığımda karşımda belirdi ve telefonlarını neden açmadığımı sordu ve konuşmaya devam etti. Ben Mahmut abiyi de çok severdim fakat korkuyordum, beni bu kadar önemli yapan neydi. Daha sonra Yunus abi geldi ve konuştuk. Yunus abiyi çok seviyordum ve ona güveniyordum, bana hiçbir tereddüdümün olmamasını yanımda olduklarını söylediler.

    ve ben Yunus abiyi çok sevdiğim için görüşmeye devam edeceğimi söyledim. Bana beni arayacaklarını ve izmir’de de görüşeceğimizi söylediler. Birkaç gün sonra babamla izmir’e gittik ve kayıt için Güzelbahçe’ye geçtik. Maltepe Askeri Lisesi’ne girdiğimde her şey çok farklı gelmişti, etrafta üniformalı insanlar, her şey bir düzen içinde, kısacası çok farklıydı burada hayat. Fakat hayatımda en çok istediğim şeyi gerçekleştirdiğim için mutluydum. işlemlerden sonra berbere gidip saçlarımız kesildi ve üniformalarımızı giyip okul komutanının huzuruna çıktık.
    ···
  17. 17.
    +18
    Bir gün telefonumu yabancı bir numara aradı ve açtığımda yunus abinin sesini duymuştum. Aslında biraz tedirgin oldum ama tanıdık birinin sesini duymak hoşuma gitmişti. Bu hafta sonu izinde benimle görüşmek istediğini ve izmir’e geleceğini söyledi ve ben de kabul ettim. Okulda hayat normal bir şekilde devam ederken aile özlemim artmıştı. Bir gün yine derslerden sonra konferansa gittik ve istihbarat subayı irticaa faaliyetleri konulu konferansı anlattı. Ben ilk defa Fethullah Gülen hakkında gerçekleri bu konferansta öğrenmiştim. Daha sonra merak ettim ve bu konuyla ilgili araştırmaya başladım. Kafam karışmıştı artık bir kere…

    Hafta sonu izne çıktığımda arkadaşlarıma belli etmeden Yunus abiyle görüşmeye gitmiştim. Biraz dolaştıktan sonra arabaya binip Buca taraflarında bir yerlere gittik ve üzerimde üniforma olduğu için dikkat çekmemem gerekiyordu ve bunun için bana sivil elbiseler, ayakkabılar alındı. Mehmet abi bana artık izinlerde buluştuğumuzda bunları giyeceğimi söyledi. O gün izmir’de bulunan bir esnaf abinin evine gittik ve artık ayda bir defa buluşup sivil elbiseleri giydikten sonra buraya geleceğimizi söyledi ve o gün evde fethullah Gülen’in vaazlarını izledik, namazı kıldık ve risale okuduktan sonra bir ay sonra görüşmek üzere üzerimi değiştirip ayrıldım.

    Ben artık bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştım çünkü ajan gibi gizli işler çeviriyordum ve yasak şeyler yapıyordum, konferansta anlatılanlara göre bunlar irticai faaliyetlerdendi. Bir ay süre içerisinde düşünmeye çok fırsatım oldu ve artık ya askeriyenin doğru söylemediğine ya da abilerin yani cemaatin doğru söylemediğine karar verdim. Askeriye yanılıyor olamazdı sonuçta Türkiye’nin en güvenilir kurumuydu ve bu faaliyetler yasaktı ve ben de pilot olmak istediğime göre cemaatten uzak durmalıydım. Fakat onlardan ne zarar gelebilir diye düşünmeden edemedim çünkü şu ana kadar hep bana yardım etmişlerdi. Artık Mehmet abi son konuşmamızda sen bize ilerde lazım olacaksın, çok önemli yerlere geleceksin inşallah gibi söylemlerde bulunmaya başlamıştı. Kafam karışıktı.
    ···
  18. 18.
    +16
    Beyler bazı mesajlar geldi işte 2nci Dalga felan Beyler emin olun şuan daha çok kripto var ve inanın Terfi eden generalde var kendini darbecilerin karşısında gösterip Rütbe alanlarda var yakaşık 15 bine yakın fetöcü subay var veya daha fazla Astsubay kadrosu 50 bine yakın yani içerde daha çok adamı var
    ···
    1. 1.
      0
      Devam mı panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Tamam mı devam mı
      ···
    3. 3.
      0
      Bittimi bu arada şuan napiyosun okul bittimi
      ···
    4. 4.
      0
      Rez alalim
      ···
    5. 5.
      0
      Devlette paralel yok paralelde devlet var anasını satayim.
      ···
    6. diğerleri 3
  19. 19.
    +16
    Hafta sonu izne çıktığımda ilk işim buluşma yerine gitmek oldu. Evet, ordaydı ve içinde sivil giysilerim eşyaları elinde bekliyordu fakat beni göremiyordu çünkü uzaktaydım. Üstümüzü her zaman değiştirdiğimiz kuru temizlemecinin önünden geçtim ve sessizce oradan uzaklaştım. Bu adamlar için gerçekten önemliydim fakat benim için artık bitmişti, kimsenin maşası olmayacaktım. Atatürk’ün çizdiği yolda çağdaş, dinamik bir Türk genci olarak kullanılmayacaktım. Çünkü Maltepe’de bunlar öğretilmişti bize geçen sürede. Artık onlarla ne konuşuyor ne de onları düşünüyordum. Sadece okula ve derslere vermiştim kendimi.

    ilk dönem bittikten sonra tatil için memleketlerimize dağıldık. Eve geldiğimde annem bana büyümüşsün dediğinde şaşırmamıştım çünkü gerçekten büyümüştüm. Aslında bedenimde bir farklılık yoktu ama ruhumdaki farklılık başkaydı. Artık doğruyu bulmuştum, kimseye hizmet etmeyecektim Türk ordusundan başka. Tatilde evden çıkmaya korkar oluştum çünkü her dışarı çıktığımda farklı bir abiyi görüyordum. Veli ile görüşmeye devam ediyorduk. O da bir Anadolu lisesini kazanmış ona gidiyordu. Fakat cemaate hala devam ediyordu. Artık benim için insanlar ikiye ayrılmıştı. Cemaatçi olanlar ve olmayanlar.
    ···
  20. 20.
    +16
    Artık bütün eğitimlerde 5-6 kişilik ayrı bir grup oluyor ve ben o grupta oluyordum. Teorik derslerden sonra uçuşlarımız başlayacaktı. Yaklaşık bir hafta teorik dersler sürdü. Fakat geceleri herkes istirahat edip ders çalışırken ben ve birkaç arkadaşım eğitim yapıyorduk. Fiziksel eğitimleri yapabiliyorduk fakat. Bu eğitimler sırasında pgibolojik baskılar, dalga geçmeler insanın sinirini alt üst ediyordu. Bir haftayı tamamladıktan sonra teorik sınavları olmaya başladık. Geceleri arkadaşlarım gibi çok çalışamıyordum çünkü bizler eğitim yapıyorduk fakat yine de sınavdan başarılı oldum. ikinci sınav yazılı sınavdı ve noktasına kadar acil durumlarda uçakta yapılması gereken hareketlerdi. Ben çok çalışmıştım ve noktasına kadar ezberledim fakat notum açıklandığında geçemediğim söylendi. Fakat ben emindim iyi geçmişti sınavım. Bu sınavların ikisinden de başarılı olanlar uçuşlara başladı fakat bizler geçemediğimiz için komutanlarımızın tabiriyle 0 feet te uçacakmışız. Sonradan öğrendim ki arkadaşlarımız uçarken bizler eğitim yapacakmışız.
    ···