-
151.
0hata: hasan’a gereken buyrukları gizlice gönderdim. karlos kral’ın elçilerini oyalamasını, bu müddet içinde de ülkeyi büyük ölçüde bir çıkartmaya karşı hazırlamasını yazdım. bir müddet sonra karlos kral’ın elçileri cezayir'e geldi. bunlar, alonso dö alarkon ve kaptan vergara adlı iki i̇spanyol kafiri ile tabip romeo adlı türk tebaası bir yahudi idi. bir müddet müzakereden sonra hasan, iki i̇spanyol kafirini cezayir’den kovdu. fakat yahudi’yi türk tebaası olduğu için tevkif ettirip i̇stanbul’a gönderdi. yedikule’ye hapsettirdim. karlos kral’ın bu acı tecrübeden sonra artık boş hayallerle oyalanmaması gerekti. fakat ne kadar olsa frenk aklı, türk aklına benzemez. bu sefer de, sonradan hasan’ın bana yazdığına göre, hasan’a cezayir krallığı teklif etmiş. hatta hasan’ı ihanete teşvik etmek için vahran umumi valisi kont alkodet’i vazifelendirmiş. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
150.
0hata: tam gece yarısı hasan bey, düşman ordugahını tarumar etmeye başladı. "i̇stanbul’dan barbaros, belki büyük türk gelmiş!" diye feryat eden kafirlerden üç bini, leventlerin palaları altında can verdi. kafirler sabaha kadar uyuyamadılar. bitkin bir halde güneşin doğduğunu gördüler. ancak yeni gelen gün, haklarında daha hayırlı akıbetler getirmiyordu. kral karlos, asabiyet, tereddüt ve korku içindeydi. her an donanmay-ı hümayun ufukta görünür telaşındaydı. ancak oğulluğum kara hasan bey’in vaziyeti de iyi değildi. cezayir halkı, birkaç yıl önce tunus şehri halkının başına gelenleri hatırlıyor, türkler’i teslime zorlamak istiyordu. hangi taraf sebat gösterirse, o taraf kazanacaktı. kral karlos, bu sebatı gösteremedi. gittikçe bozan hava, yabancı topraklarda bulunan kafirlere, tanrı’nın bir gazabı gibi görünüyordu. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
149.
0hata: sultan süleyman han, benimle beraber yalnız mehmed reis’i ve kaptanların ileri gelenlerinden dört, beşini huzuruna kabul buyurdu. diğerleri dışarıda beklediler. hasan bey’in namesini hakanımıza verdim. usul harici olarak bizzat açıp okudular. yüzleri aydınlandı. kaptanlara 200 altın, leventlere 100 altın, huzura girenlere hıl’atler verilmesini buyurdu. hasan’ın forsa olarak gönderdiği 1000 kafir bilhassa makbule geçti. hasan’a beylerbeyilik ve paşalık payesi verdi ki, hayatımda oğulluğumun bu saadetini görünce gözlerim yaşardı. çünkü benim de rütbem beylerbeyi idi. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
148.
0hata: haçlılar’ın vaziyeti, kelimelerle anlatılamayacak derecede kötüydü. bizzat karlos kral, ki avrupa’nın yarısına sahipti, değerine paha biçilemez atını kestirip afiyetle yedi. cezayir’den kaçarken, başındaki tacı fırlatıp deryaya attı. hakanımız sultan süleyman han’a özenip ordusunun başına geçmek istemişti. fakat hakanımız gibi asker olarak yetişmiş bir hükümdar değildi. ömründe tek başına bir orduya kumandanlık etmemişti. askerlik ve derya ilimlerinin külli cahiliydi. karlos kral, az daha esir düşüyordu. ancak kendisini koruyan malta şövalyeleri sayesinde ve hasan bey’in askerinin az olması yüzünden kurtulup kaçtı. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
147.
0hata: oruç, i̇skenderiye’ye giden bir gemi buldu. en iyisinden çuha, tüfek, tabanca ile 13-14 yaşlarında bir kafir oğlancığı ayırdı. mısır sultanı’na gönderdi. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
146.
0hata: oruç’a dedi ki: "sana karındaşın hızır hayreddin reis çok selam ve dualar eder. senin kafir elinde esir olmana çok üzülmekte, gece gündüz ağlamaktadır. beni sana gönderdi. şimdi karındaşın bodrum’dadır. bir hayır haber beklemektedir." - gazavat-ı hayrettin paşa
-
145.
0hata: oruç’a dedi ki: "sana karındaşın hızır hayreddin reis çok selam ve dualar eder. senin kafir elinde esir olmana çok üzülmekte, gece gündüz ağlamaktadır. beni sana gönderdi. şimdi karındaşın bodrum’dadır. bir hayır haber beklemektedir." - gazavat-ı hayrettin paşa
-
144.
0hata: haçlılar’ın vaziyeti, kelimelerle anlatılamayacak derecede kötüydü. bizzat karlos kral, ki avrupa’nın yarısına sahipti, değerine paha biçilemez atını kestirip afiyetle yedi. cezayir’den kaçarken, başındaki tacı fırlatıp deryaya attı. hakanımız sultan süleyman han’a özenip ordusunun başına geçmek istemişti. fakat hakanımız gibi asker olarak yetişmiş bir hükümdar değildi. ömründe tek başına bir orduya kumandanlık etmemişti. askerlik ve derya ilimlerinin külli cahiliydi. karlos kral, az daha esir düşüyordu. ancak kendisini koruyan malta şövalyeleri sayesinde ve hasan bey’in askerinin az olması yüzünden kurtulup kaçtı. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
143.
0hata: tam gece yarısı hasan bey, düşman ordugahını tarumar etmeye başladı. "i̇stanbul’dan barbaros, belki büyük türk gelmiş!" diye feryat eden kafirlerden üç bini, leventlerin palaları altında can verdi. kafirler sabaha kadar uyuyamadılar. bitkin bir halde güneşin doğduğunu gördüler. ancak yeni gelen gün, haklarında daha hayırlı akıbetler getirmiyordu. kral karlos, asabiyet, tereddüt ve korku içindeydi. her an donanmay-ı hümayun ufukta görünür telaşındaydı. ancak oğulluğum kara hasan bey’in vaziyeti de iyi değildi. cezayir halkı, birkaç yıl önce tunus şehri halkının başına gelenleri hatırlıyor, türkler’i teslime zorlamak istiyordu. hangi taraf sebat gösterirse, o taraf kazanacaktı. kral karlos, bu sebatı gösteremedi. gittikçe bozan hava, yabancı topraklarda bulunan kafirlere, tanrı’nın bir gazabı gibi görünüyordu. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
142.
0hata: fakat satış muamelesi olmadan işler bozuldu. şövalyeler oruç’un namlı bir tacir olduğunu öğrendiler: "karındaşı hızır hayreddin reis, bodrum’dadır," dediler; "ağası için 10000 altın vermeye hazırdır. 10000 altın verilen bir esir 800 altına satılır mı?" - gazavat-ı hayrettin paşa
-
141.
0hata: alkodet’i tanırdım, gayetle mutaassıp bir i̇spanyol kafiri olmakla beraber, hakkaa ki yiğit bir ihtiyardı ve benim oğulluğum ve vekilim olan bu adamın bir krallık tacı için hakanına ve devletine ihanet etmeyeceğini bilirdi. fakat adamcağız ne yapsın, emir büyük yerden geliyordu. hasan’a, kont’u ne şekilde oyalaması icap ettiğini yazdım ve bu hususta vezir-i azam paşa ile mutabık kaldım. hasan, kont’a demiş ki: - gazavat-ı hayrettin paşa
-
140.
0hata: tam gece yarısı hasan bey, düşman ordugahını tarumar etmeye başladı. "i̇stanbul’dan barbaros, belki büyük türk gelmiş!" diye feryat eden kafirlerden üç bini, leventlerin palaları altında can verdi. kafirler sabaha kadar uyuyamadılar. bitkin bir halde güneşin doğduğunu gördüler. ancak yeni gelen gün, haklarında daha hayırlı akıbetler getirmiyordu. kral karlos, asabiyet, tereddüt ve korku içindeydi. her an donanmay-ı hümayun ufukta görünür telaşındaydı. ancak oğulluğum kara hasan bey’in vaziyeti de iyi değildi. cezayir halkı, birkaç yıl önce tunus şehri halkının başına gelenleri hatırlıyor, türkler’i teslime zorlamak istiyordu. hangi taraf sebat gösterirse, o taraf kazanacaktı. kral karlos, bu sebatı gösteremedi. gittikçe bozan hava, yabancı topraklarda bulunan kafirlere, tanrı’nın bir gazabı gibi görünüyordu. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
139.
0hata: oruç’a dedi ki: "sana karındaşın hızır hayreddin reis çok selam ve dualar eder. senin kafir elinde esir olmana çok üzülmekte, gece gündüz ağlamaktadır. beni sana gönderdi. şimdi karındaşın bodrum’dadır. bir hayır haber beklemektedir." - gazavat-ı hayrettin paşa
-
138.
0ata: tahmin ettiğim gibi, emrimdeki 6000 arap gönüllüsü öyle zararlı bir hareketle ihanet ettiler ki, bir an önce güneye çekilmek vacip oldu. bu sözde gönüllüler, kral karlos’a yaranmak için, ben 6000 türk levendiyle surların önündeyken, şehrin hapishanelerini açıp, 10000 hristiyan esirini serbest bıraktılar. i̇çlerinde türkler’i seven, böyle bir alçaklığı irtikap etmeyecek derecede dinine bağlı kimseler vardı. fakat sözde hükümdarları mevlay hasan tarafından kandırılmışlardı. mevlay hasan’ın casusları, tunus şehrinde havayı bulandırıyor, i̇spanyollar’ın ülkeyi türkler’den kurtarmak için tunus’a geldiklerini, hükümdarlarının karlos kral’la müttefik olduğunu ağızdan ağza yayıyorlar, i̇spanyollar’ı şehre alırlarsa, bir tek müslüman’ın burnunun kanamayacağını söylüyorlardı. öyle bir an geldi ki, bu düşman muhit içinde, bir yandan şehirdeki 10000 hristiyan esirin muhafazası, diğer taraftan kafirlerle savaşmak, imkansız göründü. tam bu sırada halkulvad kalesi de düştü. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
137.
0devam et dinliyorum ben panpa seni
-
136.
0hata: "bu oruç, dedikleri adamdan sakının. onunla fazla konuşmayın. okumuş ve bilmiş bir adama benzer. müslümanlık üzerindeki bilgisi, benim hristiyan dinindeki bilgimden fazladır. gaflet etmeyin. sizin cümlenizi tepetaklak etmeye kadir bir dinsizdir." rodos gemisi, antalya yakınlarında ıssız bir yere yanaştı. sultan korkut'un kapıcıbaşısı ile 100 türk esiri buraya çıkarılıp bırakıldı. o gece rüzgar muhalif esiyordu. hareket etmeyip sabahı beklemeye karar verdiler. teknenin sandalını indirip, balık avlamak üzere açıldılar. bu sırada büyük bir fırtına koptu. sandal gemiye yanaşamadı. uzakça bir yerde sahile demir attı. oruç reis, bu fırsatı ganimet bildi. göz gözü görmüyordu. her yer karanlık ve fırtına içindeydi. zincirlerinden boşandı. "bismillahirrahim" deyip kendisini denize attı. yüze yüze sahile çıktı. selamete erişti. yüzünü toprağa sürüp tanrı'ya hamdeyledi. yola çıkıp bir türk köyüne geldi. i̇ki tarafına bakınırken bir kocakarıcık önüne çıkadüştü : "ey oğul, dedi; müşkül yoldan gelmişe benzersin. gel, bu gece bana konuk ol." kocakarıcık oruç reis'i evine zütürdü. önüne yemek getirdi. yedirip içirdi. urbacığını değiştirdi. oruç reis o köyde 10 gün eğlendi. köylüler, geceleri oruç'u konuk etmek için biribiriyle kavga ettiler. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
135.
0hata: ağam i̇shak, midilli kalesinde otururdu. ağam oruç'la ben, derya seferlerine merak sardık. oruç reis, bir gemi edindi, onunla ticaret maksadıyla denize açıldı. ben de 18 oturak bir tekne edindim. önce selanik ve ağrıboz'a gidip geldik. midilli'ye mal getirip satıyorduk. fakat ağam oruç, bu yakın seferlerle kanaat etmedi. şam trablusu'na gitmek istedi. bir gün, küçük karındaşım i̇lyas'la beraber, trablus'a gitmek üzere midilli'den ayrıldı. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
134.
0ata: düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin paşa
-
133.
0hata: düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin paşa
-
132.
0hata: levendler yemek, içmek için ceplerinden harcamazlardı. her teknenin kazanı kaynardı. haftada iki kere et verilirdi. ancak levendler çok kere kendi ceplerinden yer, teknede pişen yemeğe iltifat etmezlerdi. levendlere kış için sılalarına gitmeye izin verdim. anadolu'nun ve rumeli'nin yakın yerlerinde olanlar gittiler. uzak sılası olanlar bizimle midilli'de kışladılar. bu kış içinde midilli tersanesine üç gemi ısmarladım. biri 25 oturak, diğer ikisi 24 oturak olacaktı. bu suretle ol baharda 10 pare teknemiz oldu. yeni teknelerden birine ben, diğerine ağam oruç reis bindi. yeni gemilerimizi de allah'ın inayetiyle gayetle güzel donattık. bahar yaklaşırken anadolu'dan ve rumeli'nden şanımızı ve şöhretimizi işiten dilaver yiğitler fevc fevc midilli'ye gelmeye başladılar. levend yazılmak için rica ve niyaz ederlerdi. gözümüzün tuttuğu denizci yiğitleri aldık. ağamız i̇shak'ın elini öptük. akraba ve ehibbamızla vedalaştık. deryaya açtık. mübarek bir mevsimdi. - gazavat-ı hayrettin paşa
-
sağdaki neyse de
-
tylerr dursun burayaa gel
-
bu elaman akil hastasi hayalinde ulke
-
cccrammsteinccc günaydın başlığı cügü rekoru
-
türkiyenin dünyadan övgü aldığı video
-
nurten ve elmas hanimlar evde vakit geçiriyor
-
beyler en son ağladığınız filmin adı neydi
-
sözlük sayfaları neden sıfırlanmamiş
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 15 01 2025
-
uzun sure inciye giremiyen memati
-
lahana haşlamiştim kendime
-
baslik acmicaksaniz yatacam
-
gapdan girk beri bag hele
-
evvel zaman içinde kalbur 560bin olan mal
-
kafkas manla teke tek çıksak acaba
-
kendimle ilgili beklentileri baya dusurdm
-
bazı bayanlar başına gelenleri hak ediyor
-
beyler bu sene antalya manavgata gittim
-
ilk önce iş
-
hey incici oç
-
buyuk fontla yazi yazan
-
insanlar doğuştan taşaklarını
-
560 bin iti
-
neyse yarın mesai var
-
wow girl olarak meme uçlarim
-
ne oldu lan gotunuzmu titredii dava
-
atatın neden hiç erkek evlatlığı yok
-
başı açık bayanların namusu
-
kargo da kağıt göndericem
-
oç incici yurda kaydolursa
- / 2