1. 151.
    0
    hata: "bu oruç, dedikleri adamdan sakının. onunla fazla konuşmayın. okumuş ve bilmiş bir adama benzer. müslümanlık üzerindeki bilgisi, benim hristiyan dinindeki bilgimden fazladır. gaflet etmeyin. sizin cümlenizi tepetaklak etmeye kadir bir dinsizdir." rodos gemisi, antalya yakınlarında ıssız bir yere yanaştı. sultan korkut'un kapıcıbaşısı ile 100 türk esiri buraya çıkarılıp bırakıldı. o gece rüzgar muhalif esiyordu. hareket etmeyip sabahı beklemeye karar verdiler. teknenin sandalını indirip, balık avlamak üzere açıldılar. bu sırada büyük bir fırtına koptu. sandal gemiye yanaşamadı. uzakça bir yerde sahile demir attı. oruç reis, bu fırsatı ganimet bildi. göz gözü görmüyordu. her yer karanlık ve fırtına içindeydi. zincirlerinden boşandı. "bismillahirrahim" deyip kendisini denize attı. yüze yüze sahile çıktı. selamete erişti. yüzünü toprağa sürüp tanrı'ya hamdeyledi. yola çıkıp bir türk köyüne geldi. i̇ki tarafına bakınırken bir kocakarıcık önüne çıkadüştü : "ey oğul, dedi; müşkül yoldan gelmişe benzersin. gel, bu gece bana konuk ol." kocakarıcık oruç reis'i evine zütürdü. önüne yemek getirdi. yedirip içirdi. urbacığını değiştirdi. oruç reis o köyde 10 gün eğlendi. köylüler, geceleri oruç'u konuk etmek için biribiriyle kavga ettiler. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  2. 152.
    0
    hata: fakat çok atak olan ağam oruç beni dinlemedi. taarruza karar verdi. halbuki becaye kalesinde çok i̇spanyol kafiri vardı. 6 kadırgadaki i̇spanyol, teknelerini boşaltıp, kaledeki yoldaşlarıyla birleştiler. ağam, kaleye hücum etti. sahile çıktık. kaleden üzerimize yağmur gibi top gülleleri ve tüfek misketleri yağıyordu. 60 şehit, bir o kadar yaralı verdik. belki kaleyi düşürebilirdik. fakat cengin en kızgın anında ağamın sol koluna bir misket isabet etti. düşman bunu gördü. kaleden çıkıp levendlere saldırdı. ağamın ağır şekilde yaralanmasına çok üzülmüştüm. o hınçla 3-4 yüz levendle kafirlere öyle bir giriş girdim ki, melunları kıra kıra kale kapılarına kadar sürdüm. 300 kafiri öldürdüm, 150'sini esir ettim. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  3. 153.
    0
    hata: derhal i̇stanbul tersanesi'ne koştum. devletin birçok liman şehrinde tersanesi vardı. ama büyüğü, haliç üzerindeki tersaneydi. bu tersanenin dünyada eşi yoktu. hiç bir tersane burası kadar gemi kızaklayamaz, işçi çalıştıramazdı. akla gelebilecek her türlü sanat erbabı mevcuttu. i̇şçilerin çoğu hristiyan esirlerdi. ama bedava değil, ücretle çalıştırılırlardı. ücretlerini biriktirenler değerlerini öderler, hür olur, memleketlerine dönerlerdi. ustaların ve mühendislerin hepsi türk'tü. tersanede çalışanların sayısı 20000'den az değildi. murad edilse, bir yıl içinde, venedik donanmasının bir eşini inşa etmek ve donatmak mümkündü. gerçi i̇stanbul tersanesi'nin şöhreti dünyayı tutmuştur. venedik kafiri bile, hakanımızla sulh içinde olduğu demlerde bu tersaneye kadırga ısmarlardı. ancak gözle görüp içine girmedikçe, azametinin derecesini takdir edememiştim. böyle bir tersane, bu kadar zengin bir devletle her şey yapmak ve tanrı'nın izniyle başarmak mümkündü. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  4. 154.
    0
    ata: "bu oruç, dedikleri adamdan sakının. onunla fazla konuşmayın. okumuş ve bilmiş bir adama benzer. müslümanlık üzerindeki bilgisi, benim hristiyan dinindeki bilgimden fazladır. gaflet etmeyin. sizin cümlenizi tepetaklak etmeye kadir bir dinsizdir." rodos gemisi, antalya yakınlarında ıssız bir yere yanaştı. sultan korkut'un kapıcıbaşısı ile 100 türk esiri buraya çıkarılıp bırakıldı. o gece rüzgar muhalif esiyordu. hareket etmeyip sabahı beklemeye karar verdiler. teknenin sandalını indirip, balık avlamak üzere açıldılar. bu sırada büyük bir fırtına koptu. sandal gemiye yanaşamadı. uzakça bir yerde sahile demir attı. oruç reis, bu fırsatı ganimet bildi. göz gözü görmüyordu. her yer karanlık ve fırtına içindeydi. zincirlerinden boşandı. "bismillahirrahim" deyip kendisini denize attı. yüze yüze sahile çıktı. selamete erişti. yüzünü toprağa sürüp tanrı'ya hamdeyledi. yola çıkıp bir türk köyüne geldi. i̇ki tarafına bakınırken bir kocakarıcık önüne çıkadüştü : "ey oğul, dedi; müşkül yoldan gelmişe benzersin. gel, bu gece bana konuk ol." kocakarıcık oruç reis'i evine zütürdü. önüne yemek getirdi. yedirip içirdi. urbacığını değiştirdi. oruç reis o köyde 10 gün eğlendi. köylüler, geceleri oruç'u konuk etmek için biribiriyle kavga ettiler. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  5. 155.
    0
    sakının. onunla fazla konuşmayın. okumuş ve bilmiş bir adama benzer. müslümanlık üzerindeki bilgisi, benim hristiyan dinindeki bilgimden fazladır. gaflet etmeyin. sizin cümlenizi tepetaklak etmeye kadir bir dinsizdir." rodos gemisi, antalya yakınlarında ıssız bir yere yanaştı. sultan korkut'un kapıcıbaşısı ile 100 türk esiri buraya çıkarılıp bırakıldı. o gece rüzgar muhalif esiyordu. hareket etmeyip sabahı beklemeye karar verdiler. teknenin sandalını indirip, balık avlamak üzere açıldılar. bu sırada büyük bir fırtına koptu. sandal gemiye yanaşamadı. uzakça bir yerde sahile demir attı. oruç reis, bu fırsatı ganimet bildi. göz gözü görmüyordu. her yer karanlık ve fırtına içindeydi. zincirlerinden boşandı. "bismillahirrahim" deyip kendisini denize attı. yüze yüze sahile çıktı. selamete erişti. yüzünü toprağa sürüp tanrı'ya hamdeyledi. yola çıkıp bir türk köyüne geldi. i̇ki tarafına bakınırken bir kocakarıcık önüne çıkadüştü : "ey oğul, dedi; müşkül yoldan gelmişe benzersin. gel, bu gece bana konuk ol." kocakarıcık oruç reis'i evine zütürdü. önüne yemek getirdi. yedirip içirdi. urbacığını değiştirdi. oruç reis o köyde 10 gün eğlendi. köylüler, geceleri oruç'u konuk etmek için biribiriyle kavga ettiler. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  6. 156.
    0
    hata: ümitsiz bir cenk başladı. leventler kaçar, kafir kovalardı. kafir yetiştikçe ağam cenk veriyor, fakat her vuruşmada birkaç levent daha şehit düşüyordu. zaten cümlesi 340 leventti. nihayet oruç reis, bir ırmağa can attı. leventlerin yarısı da köprüyü geçmişlerdi ki, i̇spanyollar yetişti. köprüyü atmaya hazırlanan ağam, levendlerinin feryadına dayanamadı, hepsini bir baba evladını nasıl severse öyle severdi. geri döndü. askerlik ve tedbir onu icap ettirirdi ki, ağam, yanındaki leventlerle beraber cezayir'e gele ve sonra dönüp yoldaşlarının öcünü ala. fakat oruç reis'e leventleri: "baba" derlerdi. bir baba ne mümkündür ki oğullarını kılıç altında bırakıp kaça. oruç reis köprüyü gerisin geriye geçti. kafir deryasına dalıp kılıç üşürmeye başladı. ancak leventler o kadar mecalsizdiler ki, bazılarında, kılıç kaldıracak güç kalmamıştı. zaten afrika'nın kızgın bir günüydü. susuzluktan dudaklar şerha şerha çatlamıştı. oruç reis'e belki yüz kişi birden kılıç üşürdü. ağam şehit düştü. mübarek başı kesilip i̇spanya kralı'na gönderildi. büyük ağam i̇shak bey de bir kaç ay önce kal'atu'l-kıla'da şehit düşmüştü. dört karındaştık. üçünün şehadetini gördüm. ne hikmettir ki ulu tanrı yalnız bana şehadeti nasip buyurmadı. demek karındaşlarım benden çok mübarek kullarmış. tanrı hepsine rahmet, makamlarını cennet eylesin! amin, bi-hürmeti seyyidi'l-mürselin! - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  7. 157.
    0
    hata: levendler yemek, içmek için ceplerinden harcamazlardı. her teknenin kazanı kaynardı. haftada iki kere et verilirdi. ancak levendler çok kere kendi ceplerinden yer, teknede pişen yemeğe iltifat etmezlerdi. levendlere kış için sılalarına gitmeye izin verdim. anadolu'nun ve rumeli'nin yakın yerlerinde olanlar gittiler. uzak sılası olanlar bizimle midilli'de kışladılar. bu kış içinde midilli tersanesine üç gemi ısmarladım. biri 25 oturak, diğer ikisi 24 oturak olacaktı. bu suretle ol baharda 10 pare teknemiz oldu. yeni teknelerden birine ben, diğerine ağam oruç reis bindi. yeni gemilerimizi de allah'ın inayetiyle gayetle güzel donattık. bahar yaklaşırken anadolu'dan ve rumeli'nden şanımızı ve şöhretimizi işiten dilaver yiğitler fevc fevc midilli'ye gelmeye başladılar. levend yazılmak için rica ve niyaz ederlerdi. gözümüzün tuttuğu denizci yiğitleri aldık. ağamız i̇shak'ın elini öptük. akraba ve ehibbamızla vedalaştık. deryaya açtık. mübarek bir mevsimdi. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  8. 158.
    0
    ata: levendler yemek, içmek için ceplerinden harcamazlardı. her teknenin kazanı kaynardı. haftada iki kere et verilirdi. ancak levendler çok kere kendi ceplerinden yer, teknede pişen yemeğe iltifat etmezlerdi. levendlere kış için sılalarına gitmeye izin verdim. anadolu'nun ve rumeli'nin yakın yerlerinde olanlar gittiler. uzak sılası olanlar bizimle midilli'de kışladılar. bu kış içinde midilli tersanesine üç gemi ısmarladım. biri 25 oturak, diğer ikisi 24 oturak olacaktı. bu suretle ol baharda 10 pare teknemiz oldu. yeni teknelerden birine ben, diğerine ağam oruç reis bindi. yeni gemilerimizi de allah'ın inayetiyle gayetle güzel donattık. bahar yaklaşırken anadolu'dan ve rumeli'nden şanımızı ve şöhretimizi işiten dilaver yiğitler fevc fevc midilli'ye gelmeye başladılar. levend yazılmak için rica ve niyaz ederlerdi. gözümüzün tuttuğu denizci yiğitleri aldık. ağamız i̇shak'ın elini öptük. akraba ve ehibbamızla vedalaştık. deryaya açtık. mübarek bir mevsimdi. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  9. 159.
    0
    hata: fatih sultan mehmed han hazretleri, midilli'yi kafirlerin elinden fethedince, adaya türkler'in yerleşmesini buyurdu. i̇lk yerleşenler arasında babam da vardı. babam yakub ağa, bir sipahinin oğlu idi, kendisi de sipahi idi. selanik civarında vardar yenicesi'nde tımarı vardı. midilli'ye yerleşince, şevketlü fatih sultan mehmed han hazretleri'nin emriyle kendisine adada bir tımar verildi. bu suretle yeni dirliğine kavuşan babam, ada halkından bir kızla evlendi. babam, yakışıklı bir yiğitti. anam ona dört oğul doğurdu. i̇shak, dört oğulun ulusu idi. sonra ağam oruç, sonra ben hızır, sonra i̇lyas doğdular. cenab-ı hak her birimize uzun ömürler, nice cengler ve zaferler ihsan buyurdu. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  10. 160.
    0
    hata: hasan, casuslarını şövalye kılığına bürüyüp, düşman çadırlarına kadar sokmuştu. bizim leventler içinde i̇spanyolca'yı ve başka kafir dillerini ana dili gibi konuşanlar çoktu. hatta içlerinde on yıldan fazla i̇spanyol gemilerinde forsalık yapmış olanlar vardı. bunlar vaziyeti hemen hasan'a bildirdiler. oğulluğum, anladı ki, birşeyler yapılabilirse, bu gece yapılacaktır. yoksa yarın sabah, iş yaman olur. leventlerini ve gönüllülerini dağ yolundan geçirtip kafir ordugahının arkasına düştü. ay, bulutların ardına gizlenmişti. gece kapkaranlıktı. yağmur başladı ve gittikçe şiddetlendi ve testiden boşalır gibi yağmaya başladı. nihayet hava fırtınaya çevirdi. bütün bu alametler, cenab-ı hakk'ın, biz mücahit kullarının yanında olduğunu gösteriyordu. leventlerim, düşmanın burnunun ucuna kadar gelmişti. fakat düşmanın gözü yalnız gece karanlığından ve fırtınadan dolayı kapalı değildi. gözlerine tanrı tarafından gaflet perdesi de çekilmişti. sarhoş köpekler gibi, çadırlarında sızmışlardı. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  11. 161.
    0
    hata: ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  12. 162.
    0
    hata: levendler yemek, içmek için ceplerinden harcamazlardı. her teknenin kazanı kaynardı. haftada iki kere et verilirdi. ancak levendler çok kere kendi ceplerinden yer, teknede pişen yemeğe iltifat etmezlerdi. levendlere kış için sılalarına gitmeye izin verdim. anadolu'nun ve rumeli'nin yakın yerlerinde olanlar gittiler. uzak sılası olanlar bizimle midilli'de kışladılar. bu kış içinde midilli tersanesine üç gemi ısmarladım. biri 25 oturak, diğer ikisi 24 oturak olacaktı. bu suretle ol baharda 10 pare teknemiz oldu. yeni teknelerden birine ben, diğerine ağam oruç reis bindi. yeni gemilerimizi de allah'ın inayetiyle gayetle güzel donattık. bahar yaklaşırken anadolu'dan ve rumeli'nden şanımızı ve şöhretimizi işiten dilaver yiğitler fevc fevc midilli'ye gelmeye başladılar. levend yazılmak için rica ve niyaz ederlerdi. gözümüzün tuttuğu denizci yiğitleri aldık. ağamız i̇shak'ın elini öptük. akraba ve ehibbamızla vedalaştık. deryaya açtık. mübarek bir mevsimdi. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  13. 163.
    0
    hata: düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  14. 164.
    0
    ata: düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  15. 165.
    0
    hata: ağam i̇shak, midilli kalesinde otururdu. ağam oruç'la ben, derya seferlerine merak sardık. oruç reis, bir gemi edindi, onunla ticaret maksadıyla denize açıldı. ben de 18 oturak bir tekne edindim. önce selanik ve ağrıboz'a gidip geldik. midilli'ye mal getirip satıyorduk. fakat ağam oruç, bu yakın seferlerle kanaat etmedi. şam trablusu'na gitmek istedi. bir gün, küçük karındaşım i̇lyas'la beraber, trablus'a gitmek üzere midilli'den ayrıldı. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  16. 166.
    0
    hata: "bu oruç, dedikleri adamdan sakının. onunla fazla konuşmayın. okumuş ve bilmiş bir adama benzer. müslümanlık üzerindeki bilgisi, benim hristiyan dinindeki bilgimden fazladır. gaflet etmeyin. sizin cümlenizi tepetaklak etmeye kadir bir dinsizdir." rodos gemisi, antalya yakınlarında ıssız bir yere yanaştı. sultan korkut'un kapıcıbaşısı ile 100 türk esiri buraya çıkarılıp bırakıldı. o gece rüzgar muhalif esiyordu. hareket etmeyip sabahı beklemeye karar verdiler. teknenin sandalını indirip, balık avlamak üzere açıldılar. bu sırada büyük bir fırtına koptu. sandal gemiye yanaşamadı. uzakça bir yerde sahile demir attı. oruç reis, bu fırsatı ganimet bildi. göz gözü görmüyordu. her yer karanlık ve fırtına içindeydi. zincirlerinden boşandı. "bismillahirrahim" deyip kendisini denize attı. yüze yüze sahile çıktı. selamete erişti. yüzünü toprağa sürüp tanrı'ya hamdeyledi. yola çıkıp bir türk köyüne geldi. i̇ki tarafına bakınırken bir kocakarıcık önüne çıkadüştü : "ey oğul, dedi; müşkül yoldan gelmişe benzersin. gel, bu gece bana konuk ol." kocakarıcık oruç reis'i evine zütürdü. önüne yemek getirdi. yedirip içirdi. urbacığını değiştirdi. oruç reis o köyde 10 gün eğlendi. köylüler, geceleri oruç'u konuk etmek için biribiriyle kavga ettiler. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  17. 167.
    0
    devam et dinliyorum ben panpa seni
    ···
  18. 168.
    0
    ata: tahmin ettiğim gibi, emrimdeki 6000 arap gönüllüsü öyle zararlı bir hareketle ihanet ettiler ki, bir an önce güneye çekilmek vacip oldu. bu sözde gönüllüler, kral karlos’a yaranmak için, ben 6000 türk levendiyle surların önündeyken, şehrin hapishanelerini açıp, 10000 hristiyan esirini serbest bıraktılar. i̇çlerinde türkler’i seven, böyle bir alçaklığı irtikap etmeyecek derecede dinine bağlı kimseler vardı. fakat sözde hükümdarları mevlay hasan tarafından kandırılmışlardı. mevlay hasan’ın casusları, tunus şehrinde havayı bulandırıyor, i̇spanyollar’ın ülkeyi türkler’den kurtarmak için tunus’a geldiklerini, hükümdarlarının karlos kral’la müttefik olduğunu ağızdan ağza yayıyorlar, i̇spanyollar’ı şehre alırlarsa, bir tek müslüman’ın burnunun kanamayacağını söylüyorlardı. öyle bir an geldi ki, bu düşman muhit içinde, bir yandan şehirdeki 10000 hristiyan esirin muhafazası, diğer taraftan kafirlerle savaşmak, imkansız göründü. tam bu sırada halkulvad kalesi de düştü. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  19. 169.
    0
    hata: oruç’a dedi ki: "sana karındaşın hızır hayreddin reis çok selam ve dualar eder. senin kafir elinde esir olmana çok üzülmekte, gece gündüz ağlamaktadır. beni sana gönderdi. şimdi karındaşın bodrum’dadır. bir hayır haber beklemektedir." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  20. 170.
    0
    hata: tam gece yarısı hasan bey, düşman ordugahını tarumar etmeye başladı. "i̇stanbul’dan barbaros, belki büyük türk gelmiş!" diye feryat eden kafirlerden üç bini, leventlerin palaları altında can verdi. kafirler sabaha kadar uyuyamadılar. bitkin bir halde güneşin doğduğunu gördüler. ancak yeni gelen gün, haklarında daha hayırlı akıbetler getirmiyordu. kral karlos, asabiyet, tereddüt ve korku içindeydi. her an donanmay-ı hümayun ufukta görünür telaşındaydı. ancak oğulluğum kara hasan bey’in vaziyeti de iyi değildi. cezayir halkı, birkaç yıl önce tunus şehri halkının başına gelenleri hatırlıyor, türkler’i teslime zorlamak istiyordu. hangi taraf sebat gösterirse, o taraf kazanacaktı. kral karlos, bu sebatı gösteremedi. gittikçe bozan hava, yabancı topraklarda bulunan kafirlere, tanrı’nın bir gazabı gibi görünüyordu. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···