1. 76.
    0
    hata: düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  2. 77.
    0
    hata: midilli'ye çok tekneler gelirdi. kaptanlar, küreğe koymak için esir ararlardı. bir gün kaptanlara dedimki : "benim 827 adet fazla forsam vardır, size satayım." bu suretle kafirleri osmanlı tüccar kaptanlara sattım. bazılarını 500 altına, bazılarını 300'e, bazılarını daha az akçeye verdim. sattığım esirlerin vergisini ödedim. liman reisinin hakkını gönderdim. i̇slam evkafına bağışta bulundum. bu suretle aldığım akçanın yarısı gitti. öbür yarısını ağam oruç'la böluştük. ancak para tutmasını sevmezdik. cümle kazancımızı teknelerimizi daha iyi donatmak için harcadık. gerisini levendlerimize bölüştürdük. her levende 90 altın, reislere 195 altın düştü. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  3. 78.
    0
    hata: midilli'ye çok tekneler gelirdi. kaptanlar, küreğe koymak için esir ararlardı. bir gün kaptanlara dedimki : "benim 827 adet fazla forsam vardır, size satayım." bu suretle kafirleri osmanlı tüccar kaptanlara sattım. bazılarını 500 altına, bazılarını 300'e, bazılarını daha az akçeye verdim. sattığım esirlerin vergisini ödedim. liman reisinin hakkını gönderdim. i̇slam evkafına bağışta bulundum. bu suretle aldığım akçanın yarısı gitti. öbür yarısını ağam oruç'la böluştük. ancak para tutmasını sevmezdik. cümle kazancımızı teknelerimizi daha iyi donatmak için harcadık. gerisini levendlerimize bölüştürdük. her levende 90 altın, reislere 195 altın düştü. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  4. 79.
    0
    risk budur
    ···
  5. 80.
    0
    hata: ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  6. 81.
    0
    hata: o kışı gene tunus'ta geçirdik. bahar gelince sefere çıktık. 13 günde mora'da anapoli limanı açıklarına geldik. i̇spanya'ya gider büyük bir kafir teknesine rasladık. i̇çinde 3-4 yüz cenkçi vardı. altın işlemeli sancaklarımızı çekip toplarımızı ateşledik. yedi defa düşman teknesine yanaşmak istedik. yedincisinde yanaştık. azim cenk oldu. fakat kafir teknesini zaptettik. 150 yoldaşımız şehit oldu. 86 levend yara aldı. öğrendik ki, kafir teknesinde 525 kişi varmış. bunlar'ın 183'ünü esir aldık. gerisi ölmüştü. i̇çlerinde i̇spanya'da büyük bir memleketin valisi de vardı. bir gemi daha zaptedip tunus'a geldik. ağam oruç yaralanmıştı. tunus'ta tedavi gördü, dinlendi. ganimet malımız arasında 70-80 papağan ve 20 doğan kuşu vardı. bunları tunus sultanı'na verdik. bu seferden sonra namımız bütün kafir memleketlerine yayıldı. bizi ortadan kaldırmak için kafirler ittifak eylediler. dediler ki : "oruç ve hızır hayreddin namında iki türk peyda olmuş. bu hristiyan düşmanı yılanlar ejderha olmadan, basalım, isimlerini yeryüzünden silelim. şimdi fırsat verirsek, belli ki bu türkler başımıza çok iş açar." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  7. 82.
    0
    hata: o kışı gene tunus'ta geçirdik. bahar gelince sefere çıktık. 13 günde mora'da anapoli limanı açıklarına geldik. i̇spanya'ya gider büyük bir kafir teknesine rasladık. i̇çinde 3-4 yüz cenkçi vardı. altın işlemeli sancaklarımızı çekip toplarımızı ateşledik. yedi defa düşman teknesine yanaşmak istedik. yedincisinde yanaştık. azim cenk oldu. fakat kafir teknesini zaptettik. 150 yoldaşımız şehit oldu. 86 levend yara aldı. öğrendik ki, kafir teknesinde 525 kişi varmış. bunlar'ın 183'ünü esir aldık. gerisi ölmüştü. i̇çlerinde i̇spanya'da büyük bir memleketin valisi de vardı. bir gemi daha zaptedip tunus'a geldik. ağam oruç yaralanmıştı. tunus'ta tedavi gördü, dinlendi. ganimet malımız arasında 70-80 papağan ve 20 doğan kuşu vardı. bunları tunus sultanı'na verdik. bu seferden sonra namımız bütün kafir memleketlerine yayıldı. bizi ortadan kaldırmak için kafirler ittifak eylediler. dediler ki : "oruç ve hızır hayreddin namında iki türk peyda olmuş. bu hristiyan düşmanı yılanlar ejderha olmadan, basalım, isimlerini yeryüzünden silelim. şimdi fırsat verirsek, belli ki bu türkler başımıza çok iş açar." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  8. 83.
    0
    hata: "ey oruç kapdan, seni affettim. cenab-ı hak, affedici kullarını sever. gerçi benim 16 pare teknemi yaktırdın. ama içinden bir tek levendin burnunu kanatmadın. hepsini kurtardın, kafire bir tek esir vermedin. ben gemilerimin yanmasına kızmadım. cenk ahvalidir, her şey olur. senin dönüp yanıma gelmediğine kızdım. ancak şimdi seni affettim. hemen sağ olasın. tekrar hatırımı aldın." böyle deyip ağama çok ikram etti. ağamın getirdiği hediyelerden fazla peşkeş verdi. oruç ağam izin aldı. kahire'den i̇skenderiye'ye döndü. sultan, i̇skenderiye valisine emir yazmıştı. vali, ağamı ve levendlerini ağırladı. bir miktar safa ile vakit geçti. bahar geldi. oruç reis, sultan'a name gönderip gazaya çıkmak için izin istedi, izin çıktı. ağam, kıbrıs sularına doğru açıldı. o sularda 5 aded venedik teknesini ganimet aldı. oradan batıya gitti. tunus sahillerinde cerbe adasına geldi. ganimet malını cerbe tacirlerine sattı. her levendin payına 25 zira venedik çuhası, 4 tüfek, 4 tabanca ve 171,5 altın düştü. oruç, i̇skenderiye'ye giden bir gemi buldu. en iyisinden çuha, tüfek, tabanca ile 13-14 yaşlarında bir kafir oğlancığı ayırdı. mısır sultanı'na gönderdi. sultan : "dünyada nimet hakkın gözeten ve iyilik bilir adam varsa," dedi; "oğlum oruç kapdan'dır." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  9. 84.
    0
    hata: sultan selim han tahta oturunca, karındaşı sultan korkutla aralarında ihtilaf çıktı. sultan selim, karındaşının üzerine asker gönderdi. aramadık yer komadı, fakat sultan korkut'u bulamadı. ol zaman kapdanpaşa, i̇skender paşa idi. gayetle zalim bir adamdı. akdeniz'e çıkıp derya üzre iki kürekli bir kayık gezdirmezdi. "sultan korkut'un adamıdır" diye kaptanlara çok zulümler eyledi. ben bunları işitince, midilli'den ayrılmaya karar verdim. bir tekneye buğday yükleyip alelacele şam trablusu'na gittim. buğdayı siyah arpa ile değiştirip preveze'ye geldim. burada arpamı sattım. at, kısrak ve katır satın aldım. preveze'nin karşısında ayamavri adasına demir attım. limanda yatar 24 oturak güzel bir gemi gördüm. hayran oldum. sorup öğrendim. fettah kapdan nam bir türk'ün teknesiymiş. fettah kapdan yakınlarda ölmüş. varisleri, gemi satılsın diye buraya göndermişler. bu teknenin aşık-ı şeydası olmuştum. ne isterlerse verecektim. nihayet 6 kese akçaya uyuştum. gemiyi satın aldım. sandım ki dünyalar benim oldu! yeni tekneme bindim. diğer gemilerimi de aldım. akdeniz'i kuzeyden güneye baştan başa geçtim. cerbe adasına geldim. ağam oruç'la buluştum. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  10. 85.
    0
    hata: derhal i̇stanbul tersanesi'ne koştum. devletin birçok liman şehrinde tersanesi vardı. ama büyüğü, haliç üzerindeki tersaneydi. bu tersanenin dünyada eşi yoktu. hiç bir tersane burası kadar gemi kızaklayamaz, işçi çalıştıramazdı. akla gelebilecek her türlü sanat erbabı mevcuttu. i̇şçilerin çoğu hristiyan esirlerdi. ama bedava değil, ücretle çalıştırılırlardı. ücretlerini biriktirenler değerlerini öderler, hür olur, memleketlerine dönerlerdi. ustaların ve mühendislerin hepsi türk'tü. tersanede çalışanların sayısı 20000'den az değildi. murad edilse, bir yıl içinde, venedik donanmasının bir eşini inşa etmek ve donatmak mümkündü. gerçi i̇stanbul tersanesi'nin şöhreti dünyayı tutmuştur. venedik kafiri bile, hakanımızla sulh içinde olduğu demlerde bu tersaneye kadırga ısmarlardı. ancak gözle görüp içine girmedikçe, azametinin derecesini takdir edememiştim. böyle bir tersane, bu kadar zengin bir devletle her şey yapmak ve tanrı'nın izniyle başarmak mümkündü. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  11. 86.
    0
    hata: fakat çok atak olan ağam oruç beni dinlemedi. taarruza karar verdi. halbuki becaye kalesinde çok i̇spanyol kafiri vardı. 6 kadırgadaki i̇spanyol, teknelerini boşaltıp, kaledeki yoldaşlarıyla birleştiler. ağam, kaleye hücum etti. sahile çıktık. kaleden üzerimize yağmur gibi top gülleleri ve tüfek misketleri yağıyordu. 60 şehit, bir o kadar yaralı verdik. belki kaleyi düşürebilirdik. fakat cengin en kızgın anında ağamın sol koluna bir misket isabet etti. düşman bunu gördü. kaleden çıkıp levendlere saldırdı. ağamın ağır şekilde yaralanmasına çok üzülmüştüm. o hınçla 3-4 yüz levendle kafirlere öyle bir giriş girdim ki, melunları kıra kıra kale kapılarına kadar sürdüm. 300 kafiri öldürdüm, 150'sini esir ettim. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  12. 87.
    0
    hata: hasan, casuslarını şövalye kılığına bürüyüp, düşman çadırlarına kadar sokmuştu. bizim leventler içinde i̇spanyolca'yı ve başka kafir dillerini ana dili gibi konuşanlar çoktu. hatta içlerinde on yıldan fazla i̇spanyol gemilerinde forsalık yapmış olanlar vardı. bunlar vaziyeti hemen hasan'a bildirdiler. oğulluğum, anladı ki, birşeyler yapılabilirse, bu gece yapılacaktır. yoksa yarın sabah, iş yaman olur. leventlerini ve gönüllülerini dağ yolundan geçirtip kafir ordugahının arkasına düştü. ay, bulutların ardına gizlenmişti. gece kapkaranlıktı. yağmur başladı ve gittikçe şiddetlendi ve testiden boşalır gibi yağmaya başladı. nihayet hava fırtınaya çevirdi. bütün bu alametler, cenab-ı hakk'ın, biz mücahit kullarının yanında olduğunu gösteriyordu. leventlerim, düşmanın burnunun ucuna kadar gelmişti. fakat düşmanın gözü yalnız gece karanlığından ve fırtınadan dolayı kapalı değildi. gözlerine tanrı tarafından gaflet perdesi de çekilmişti. sarhoş köpekler gibi, çadırlarında sızmışlardı. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  13. 88.
    0
    hata: sultan selim han tahta oturunca, karındaşı sultan korkutla aralarında ihtilaf çıktı. sultan selim, karındaşının üzerine asker gönderdi. aramadık yer komadı, fakat sultan korkut'u bulamadı. ol zaman kapdanpaşa, i̇skender paşa idi. gayetle zalim bir adamdı. akdeniz'e çıkıp derya üzre iki kürekli bir kayık gezdirmezdi. "sultan korkut'un adamıdır" diye kaptanlara çok zulümler eyledi. ben bunları işitince, midilli'den ayrılmaya karar verdim. bir tekneye buğday yükleyip alelacele şam trablusu'na gittim. buğdayı siyah arpa ile değiştirip preveze'ye geldim. burada arpamı sattım. at, kısrak ve katır satın aldım. preveze'nin karşısında ayamavri adasına demir attım. limanda yatar 24 oturak güzel bir gemi gördüm. hayran oldum. sorup öğrendim. fettah kapdan nam bir türk'ün teknesiymiş. fettah kapdan yakınlarda ölmüş. varisleri, gemi satılsın diye buraya göndermişler. bu teknenin aşık-ı şeydası olmuştum. ne isterlerse verecektim. nihayet 6 kese akçaya uyuştum. gemiyi satın aldım. sandım ki dünyalar benim oldu! yeni tekneme bindim. diğer gemilerimi de aldım. akdeniz'i kuzeyden güneye baştan başa geçtim. cerbe adasına geldim. ağam oruç'la buluştum. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  14. 89.
    0
    hata: i̇brahim paşa'ya, henüz keşfedilen yeni dünya (amerika)'ya sefer düzenlesek istifade edeceğimizi de söyledim. fakat uzak denizlerle işimiz olmadığını, akdeniz'i ve hind denizlerini tutmamızın kafi olduğu cevabını verdi, müsaade etmedi. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  15. 90.
    0
    hata: i̇brahim paşa'ya, henüz keşfedilen yeni dünya (amerika)'ya sefer düzenlesek istifade edeceğimizi de söyledim. fakat uzak denizlerle işimiz olmadığını, akdeniz'i ve hind denizlerini tutmamızın kafi olduğu cevabını verdi, müsaade etmedi. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  16. 91.
    0
    hata: fakat çok atak olan ağam oruç beni dinlemedi. taarruza karar verdi. halbuki becaye kalesinde çok i̇spanyol kafiri vardı. 6 kadırgadaki i̇spanyol, teknelerini boşaltıp, kaledeki yoldaşlarıyla birleştiler. ağam, kaleye hücum etti. sahile çıktık. kaleden üzerimize yağmur gibi top gülleleri ve tüfek misketleri yağıyordu. 60 şehit, bir o kadar yaralı verdik. belki kaleyi düşürebilirdik. fakat cengin en kızgın anında ağamın sol koluna bir misket isabet etti. düşman bunu gördü. kaleden çıkıp levendlere saldırdı. ağamın ağır şekilde yaralanmasına çok üzülmüştüm. o hınçla 3-4 yüz levendle kafirlere öyle bir giriş girdim ki, melunları kıra kıra kale kapılarına kadar sürdüm. 300 kafiri öldürdüm, 150'sini esir ettim. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  17. 92.
    0
    hata: o kışı gene tunus'ta geçirdik. bahar gelince sefere çıktık. 13 günde mora'da anapoli limanı açıklarına geldik. i̇spanya'ya gider büyük bir kafir teknesine rasladık. i̇çinde 3-4 yüz cenkçi vardı. altın işlemeli sancaklarımızı çekip toplarımızı ateşledik. yedi defa düşman teknesine yanaşmak istedik. yedincisinde yanaştık. azim cenk oldu. fakat kafir teknesini zaptettik. 150 yoldaşımız şehit oldu. 86 levend yara aldı. öğrendik ki, kafir teknesinde 525 kişi varmış. bunlar'ın 183'ünü esir aldık. gerisi ölmüştü. i̇çlerinde i̇spanya'da büyük bir memleketin valisi de vardı. bir gemi daha zaptedip tunus'a geldik. ağam oruç yaralanmıştı. tunus'ta tedavi gördü, dinlendi. ganimet malımız arasında 70-80 papağan ve 20 doğan kuşu vardı. bunları tunus sultanı'na verdik. bu seferden sonra namımız bütün kafir memleketlerine yayıldı. bizi ortadan kaldırmak için kafirler ittifak eylediler. dediler ki : "oruç ve hızır hayreddin namında iki türk peyda olmuş. bu hristiyan düşmanı yılanlar ejderha olmadan, basalım, isimlerini yeryüzünden silelim. şimdi fırsat verirsek, belli ki bu türkler başımıza çok iş açar." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  18. 93.
    0
    hata: o kışı gene tunus'ta geçirdik. bahar gelince sefere çıktık. 13 günde mora'da anapoli limanı açıklarına geldik. i̇spanya'ya gider büyük bir kafir teknesine rasladık. i̇çinde 3-4 yüz cenkçi vardı. altın işlemeli sancaklarımızı çekip toplarımızı ateşledik. yedi defa düşman teknesine yanaşmak istedik. yedincisinde yanaştık. azim cenk oldu. fakat kafir teknesini zaptettik. 150 yoldaşımız şehit oldu. 86 levend yara aldı. öğrendik ki, kafir teknesinde 525 kişi varmış. bunlar'ın 183'ünü esir aldık. gerisi ölmüştü. i̇çlerinde i̇spanya'da büyük bir memleketin valisi de vardı. bir gemi daha zaptedip tunus'a geldik. ağam oruç yaralanmıştı. tunus'ta tedavi gördü, dinlendi. ganimet malımız arasında 70-80 papağan ve 20 doğan kuşu vardı. bunları tunus sultanı'na verdik. bu seferden sonra namımız bütün kafir memleketlerine yayıldı. bizi ortadan kaldırmak için kafirler ittifak eylediler. dediler ki : "oruç ve hızır hayreddin namında iki türk peyda olmuş. bu hristiyan düşmanı yılanlar ejderha olmadan, basalım, isimlerini yeryüzünden silelim. şimdi fırsat verirsek, belli ki bu türkler başımıza çok iş açar." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  19. 94.
    0
    hata: fakat çok atak olan ağam oruç beni dinlemedi. taarruza karar verdi. halbuki becaye kalesinde çok i̇spanyol kafiri vardı. 6 kadırgadaki i̇spanyol, teknelerini boşaltıp, kaledeki yoldaşlarıyla birleştiler. ağam, kaleye hücum etti. sahile çıktık. kaleden üzerimize yağmur gibi top gülleleri ve tüfek misketleri yağıyordu. 60 şehit, bir o kadar yaralı verdik. belki kaleyi düşürebilirdik. fakat cengin en kızgın anında ağamın sol koluna bir misket isabet etti. düşman bunu gördü. kaleden çıkıp levendlere saldırdı. ağamın ağır şekilde yaralanmasına çok üzülmüştüm. o hınçla 3-4 yüz levendle kafirlere öyle bir giriş girdim ki, melunları kıra kıra kale kapılarına kadar sürdüm. 300 kafiri öldürdüm, 150'sini esir ettim. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  20. 95.
    0
    hata: düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···