tıpın ve bilimin gelişmesinden yana biri olarak bu hikayem de ülkemizin sağlık sektöründeki rezilliğini anlatacağım.
beni bilen bilir iyi sıçarım, zaman mekan ve yer kavramım yoktur
hatta bazen kendim evde tak yapabiliyorum.
ama dışarıda ki lezzeti vermiyor tabii.
hastanelerle aram pek iyi değildir, iğneden ve bunun gibi tetkiklerden korktuğum için grip olsam bile burnumu tak kokusuyla tedavi ederim. bunun için küçük bir tezim bile var bunuda daha sonra anlatacağım beyler.
gelelim o elim vakaya...
işten eve döndüğüm bir temmuz akşamı, ziyafet yapmak için bir takım şeyler aldım. bimden temin ettiğim çif köftelerin yanı sıra, dost sütümüde alıp ( yarım yağlı ) evime döndüm.
4 dürüm çiğ köfteyi sütle cilaladıktan yarım saat sonra karnımın orta yerinde müttiş bir ağrı başladı.
işin kötü yanı karnıma indirilen darbe yarım saat sonra taşşaklarıma inmiş ve beni böğürtecek seviyeye gelmişti.
hayatımda ilk kez sıçamıyor ve çöğdüremiyordum. bu sağlık açısından benim en büyük kaybımdı. bunun için anıra anıra hastanenin yolunu tuttum.
acil girişteki tatlı bayana taşaklarımı sıkarak
doktor nerde bacım, olay ciddi
dedim.
ve iki kişi beni omuzlayarak odaya aldılar, yapılan muayenin ardından bi gibim anlaşılmadığı ve idrar tahlili yapmam gerektiğini söylediler.
dıbına koduğumun oğlu ne idrar tahlili istiyorsun sıçamıyorum ulandiyerek söylendim.
hayalarımı tuta tuta tuvaletin yolunu tuttum.
bunu yapmam gerekiyordu, söz konusu taşaklarım ve zütümün sağlığıysa herşeyden vazgeçebilirdim.
dediğim gibi beyler, o zamana kadar hiç idrar tahlili yapmamıştım ve ne olduğu hakkında en ufak fikrim yoktu.
küçücük tüpe bakıp ben buna nasıl sıçıcam amk diye düşünürken tuvalet kabını gördüm, elimdeki tüpü çöpe atıp tuvalet kabının yanına cenin pozisyonu alarak takumun gelmesini bekledim.
bir saatlik bekleyişin ardından tuvalet kabına gümbür gümbür sıçmaya başladım .
yarıya kadar gelen takların üstüne işeyip, güzel bir sos kıvdıbına getirdim. ve üstünü peçeteyle kapatıp soğumaya bıraktım.
müttiş bir tabak hazırlamıştım ve kesinlikle hastalığım neyse ortaya çıkacaktı bunun gururuyla, kabı laboratuvara doğru zütürdüm.
bu ne beyfendi diyen kadına şaşkın şaşkın bakıp
tak hanfendi yerseniz dedim.
suratıma yine anlamsız bi bakış atıp anlamadım dedi.
hanfendi idrar tahlili için getirdim dedim ve kabı tekrar uzattım.
peçeteyi kaldırır kaldırmaz çığlık atması ve kabı fırlatması bir oldu taklar havaya saçılmış sonuç bekleyen kel amcanın kafasına yapışmıştı.
kokudan mıdır bilmem, laboratuvar daki hanfendi yere düşmüş nefes alamıyordu. kadını morga doğru taşıdılar. allah taksilatını affetsin.
olayın şokunu henüz atlatamamışken, güvenlik görevlilerinin üstüme doğru koştuğunu gördüm. insan olduğunu iddia eden 5 hayvan kolumdan tutarak hastaneden dışarı attılar.
unutamadığım son kare ise, kel amcanın kafasındaki taklara dokunupsaçlarım gürleşmiş kızım '' demesiydi...
edit sözümü tutarım işte mucize formül
(bkz:
gribe karşı tak kokusu tedavisi)