hastanede kızı nasıl siktiğimi anlatıyorum

ne yapabilirdim diye düşünmeye başladım. masallarda ki gibi kızı öpsem uyanırmıydı acaba? sanmıyorum. hayaller kurmaya başladım. bu kızı uyandırsam bana tapardı. onunda bir ömür mutlu mesut yaşar giderdik. aklıma bir an eskilerden okuduğum gazete haberi geldi. felçi hastalarda ex. işe yarıyormuş diye. ulan dedim olurmu olur. kız zaten malak gibi yatıyo denesem ne kaybederim. en fazla ölür. ölmek bile onun için daha iyi bie seçenekti. onun tekrar elini tuttum. şimdi gidiyorum dedim fakat senin için seni iyileştirmek için geri geleceğim. gözleri farkedilmeyecek derece kısıldı ve bir kez gözünü kırptı. elimin tersiyle yanağını okşadıktan sonra odadan çıktım.

hayatımın böyle taktan bir duruma gelmesinin sebebi insanlara güvenmem değil miydi? Anladığım bir şey varsa
kimsenin karşılıksız sadakatla birine bağlı olmamasıydı. insanların fiyat yaftaları vardı. kimi ucuza satardı
kimi çok paraya. kimi daha çok sevdiği biri için satardı, kimi de inandıkları yüzünden. Nitekim herkes satardı.
Bundan da pek gocunmazdı, haklı bahanelere saklardı kötülüğünü. Zaten dünya da kim kötü insan olduğunu kabul ederdi ki?
Herkes yaptığı kötülüklere güzel bir kılıf bulur. binlerce kadın ve çocuğu öldüren hitler bile kavgam adlı bir kitapta
kendine haklı gerekçeler göstermiyormuydu.

Benim bu insanlara güvenimin sebebi babasız büyümemden geliyordu. babam ben doğmadan ölmüştü. annemin anlattığına
göre iyi bir adamdı. Sırtını dayayabileceğin bir baba olmayına sende dışarıda ki insanlardan medet umuyorsun.
Birçok babasız çocuğun kaderidir bu durum ne yazık ki. her seferinde de sırtından bıçaklarlar seni.

Şu an da durumum böyleydi. kele güvenmiştim fakat o zaman kaybetmeden silahı kafama dayadı. Dua etmeye başladım.
bu sefer dedim bu sefer farklı olsun. bir kişide beni haksız çıkarsın. ona olan güvenimi ziyan etmesin. Kelin eli
titremeye başladı. birden gözleri yaşardı ve ağlamaya başladı. silahı yeri atıp boynuma sarıldı. özür dileyerek
ağlıyordu. acaba hasan bunu gibince muallakleştimi? neyse önemli olan kelin güvenimi zayi etmemesiydi.

senin nasıl bir hayatın var oç seni, baban kim belli değil anan bi garip, arkadaşın oğlancı, felçli karılara göz dikiyon sen nasıl bir manyaksın be amında birdirbir oynadığım?

sonlara doğru sıçmasan iyiydi ama sıçtın sıvıyon şu anda

sonra hemşireyi gibmeye yeltendim başhekim gelip beni gibti. gözlerimi açtığımda soğuk bir hastane odasındaydım. göğsüme bağlı kablolar, burnumda oksijen, ve karnımda dayanılmaz bir acı vardı. elimi yüzüme zütürdüğümde sakallarımın hafif çıktığını farkettim. demek oluyor ki en az 24 saattir burada yatıyorum. bir iki dakika sonra başıma ne geldiğini anca hatırlayabildim. yaşadığıma şükrettim. yanımda kimse yoktu. anlaşılan huur çocuğu hakan cüzdanımı almıştı. kimliğime ulaşamayan doktorlarda kimseye haber vermemişlerdi. aslında güzel haberdi. annemin ve arkadaşlarımın beni böyle görmesini katiyen istemezdim. kimse varmı diye bağırdım. tabi bağırmak denirse benimkine, sesim zütümden çıkıyordu. içeri bir hemşire girdi. bana doğru yaklaşıp, buraya ağır yaralı vaziyette getirildiğimi, dün komaya girip yoğun bakıma alınığımı, bugün hayati tehlikem geçince, buraya alındığımı söyledi. ben de tebessüm ederek hemşireye, ne zaman gidebileceğimi sordum. bir kaç gün daha misafir edeceklerini daha sonra taburcu olabileceğimi belirtti.

inandırıcılık %0
sürükleyicilik %15
işsizliğin verdiği okuma isteği, paha biçilemez :(

panpa okuycam da hikayen rezalet, bitince çükü vercem şuku yerine.

lan bu kel gene ne işler çeviriyordu. ne anlatmadı bu dıbına kodumun keli bana. neyse muhtemelen birazdan ahmet bey anlatacaktı. ahmet bey anlatmaya devam etti, yağmur doğduktan sonra evimize neşe geldi. hergünümüz ayrı güzel geçiyordu. ta ki yağmurun başına bu elim kaza gelene kadar. eşim yağmurun başına gelen olaydan beni sorumlu tutuyordu. gün be gün bana olan sevgisi azaldı. yüzüme bile bakmıyordu kimi zaman. hergün kavga eder olduk. eşim o zamanlar hamileydi. ikinci çocuğumuz olacaktı. fakat yağmur bu haldeyken onunla nasıl ilgilenebilirdik, bilemiyordum. eşim 4 aylık hamileydi. bir gün büyük bir kavga sonucu, eşyalarını toplayıp evi terk etti. bir süre ondan haber alamadım. daha sonra adamlarım nerde olduğunu buldular. doğum yapmış, bir erkek çocuğumuz olmuştu. ziyaretine gitmeyi denedim bir kaç defa. beni her seferinde kovdu. benimle görüşmedi. ben de ısrar etmedim daha fazla. fakat onu takip etmeyide ihmal etmedim. oğlumu ve eşimi hep uzaktan sevdim. bir gün gördüklerime inanamadım. bahçemde bir adam duruyordu. rüyada mıydım acaba? karşımda duran kişi benim oğlumdu. sen benim oğlumsun evladım. tek oğlum.

Amkk kopyala yapıştır bile yapamıyon

hakan ince zayıf uzun boylu, koca burunlu elemanın biriydi. fakat son zamanlar iyice zayıflamıştı. maddenin kölesi olmuş anlaşılan. beni görünce yalandan gülümsedi, selamlaştık falan. biraz muhabbetten sonra ben karın ağrımı söyledim. suratını biraz ekşitse de hallederiz kanka ayağına yattı. vay huur çocuğu dedim içimden herhalde kendi satmaya başlamış. zaten üstünü başını biraz inceledğimde kaliteli giyinmiş olduğunu gördüm. akşam dedi beni ara senin işi halledelim. iyi dedim cafeden çıktım. yanlız beni merak ettiren yağmurun neden felç olduğu ve kurtulma ihtimalinin olup olmamasıydı. hastene ye gidip doktoruna sormaya karar verdim. taksiye atlayıp hastane yoluna koyuldum. yolda aklımdan pis pis fikirlerde geçmiyo değildi. kızı iyileştirip ne yapıcaktık. gidip gibseydim. kim ne anlayacaktı. hatta hergün gidip düzenli gibebilidim. kız da memnun olurdu aslında. bu pis fikirler eşliğinde hastaneye vardım.

eve gidip bir kaç bişey atıştırdım. biraz tv izledim. o arada hava kararmış hakan ipnesini arama vakti gelmişti. hakanı arayıp ne zaman buluşacağımızı sordum. 1 saat sonra eski ptt nin oraya gel dedim. izbe bir yerdi onun için orda buluşmak istediğini düşündüm. fakat bana 1 çanta dolusu toz vermiycekti altı üstü 2-3 hap dıbına koyim. neyse dedim tırsıyo hherhalde. iyi dedim orda görüşürüz. üstümü giyindim. yanıma bir miktar nakit alıp evden çıktım. eski ptt binası eve 15 dk lık uzaklıktaydı. yürüyerek gideyim dedim. 2-3 dk yürüdükten sonra arkamda bir araba olduğunu farkettim. ben yürüdükçe arkamdan ağır ağır geliyordu. o muhiti iyi bilirdim, kaçıp ara yollardan izimi kaybettireyim diye düşünürken, peşimdekinin polis olduğunu düşündüm. muhtemelen hakanla olan tel. konuşmamızı dinlemişlerdi.

eve gidip bir kaç bişey atıştırdım. biraz tv izledim. o arada hava kararmış hakan ipnesini arama vakti gelmişti. hakanı arayıp ne zaman buluşacağımızı sordum. 1 saat sonra eski ptt nin oraya gel dedim. izbe bir yerdi onun için orda buluşmak istediğini düşündüm. fakat bana 1 çanta dolusu toz vermiycekti altı üstü 2-3 hap dıbına koyim. neyse dedim tırsıyo hherhalde. iyi dedim orda görüşürüz. üstümü giyindim. yanıma bir miktar nakit alıp evden çıktım.

hasan, ismetin arabaya atladı gitti. 10 dakka geçmeden geldi. ne çabuk geldin lan dedim. pis pis sırıtıp, eczacı tanıdık var ondan aldım dedi. aldım elinden şırıngayla, adrenalin ampülünü, ilacı hazırladım. hart diye kelin kalbine saplayıp ilacı zerkettim. bağırarak uyandı. uyanır uyanmaz hasan kelin suratına, this is sparta tekmesi yapıştırdı. kel tekmeyi yiyince nevri döndü, küfür ederek bağırmaya başladı. huur çocuğu öyle bir bağırıyorki pavarottinin yannanını yemiş. hasan buna hiç aldırmadan, domalttı keli. gibini hart diye geçirdi. kel bağırıyor, hasan gibiyor. hasana tamam artık yeter çok uzadı bu iş diyordum ki dışardan polis sirenleri gelmeye başladı.

bacisini once kel gibti sonra da kendi gibti. sira bizde beyzler. 1im!

edit; sirma sacliyim

adam öluye yakın bsy gibmis

az gittik uz gittik. saraydan bozma, şatodan olma lüks bir villaya geldik. arabayla bahçesinden geçtik. bahçe de ne bahçe ama envai çeşit çiçek börtü böcek. arabadan indik ayakta dineliyoruz. evin arka tarafından bir adam geliyordu. bizim keli görmeniz lazım. demin asıp kesen adam, bakkal çırağı gibi kısa adımlarla koşarcasına adamın yanına gitti. eğildi falan önüne, sanırsın roma kralı önünde reveransta. neyse bizden uzakta biraz konuştuktan sonra. adam önde kel arkada geldiler. muhtemelen kel benim ona anlattıklarımı nakletmişti adama. adamın da meşhur ahmet olduğunu ilk gördüğümde anlamıştım. fakat ahmet hiç beklediğim gibi çıkmadı. yüzünde oturmuş bir tebessümle bana yaklaştı. güzelce selam verdi.

hastenin lobisine yürüdüm. duvarda asılı hastane şemasını gördüm. en alt kat morg, onun bir üstü yani -1 arşiv yazıyordu. asansöre binip -1 de indim. isimsiz odalar vardı. kapıları kontrol ettim biri hariç diğerleri açılmıyordu. açılan odada da boş bir masadan başka birşey yoktu. kapıları incelediğimde kredi kartıyla açabileceğimi farkettim. fakat cüzdanımı gavat hakan çarpmıştı. bu saatte nerden bulabilirm diye düşünürken, aklıma hastane de burnundan ameliyat olup yatan arkadaşım geldi aklıma. başta da dediğim gibi sevdiğim bir çocuktu. bana bu işte de yardım edebilirdi. asansöre binip onun katına çıktım.

5 tane filmin hikayesini birleştirmiş

lan bu ahmet johhny sins çıkmasın amk kel mel

yola çıktık, kel arabaya bindikten 2-3 dakka sonra sızdı. hemen hasanı aradım. olanları anlattım. mekanı hazırlamasını istedim. arabayı son gaz, hasanın babasının kullanmadığı eski depoya zütürdüm. hasan arabadan keli indirmeme yardım etti. keli depoya soktuk, ordaki kalorifer borularına ayaklarını bacaklarını bir güzel bağladık. bana kalsa kelin oracıkta boğazıını kesip öldürürdüm ama hasan keyif alma peşindeydi. hasan benim kolumdan tutup dur dedi hemen öldürmeyelim, o hasta kızcağıza ne yaptıysa biz de ona aynısını yapalım, sonrada heryerini kırarız dedi. ulan anlamadım ki kel ismetimi gibecektik.

3 gündür işe gidemiyorum atılacam senin yüzünden bin. bitir artık şunu. yannan gibi üfürüyon ama sarıyo, gibtirtme ızdırabını bana. ayrıca felçli kızı niye gibiyon oç.