1. 1.
    0
    türkiyenin önde gelen tasarımcılarındandır.
    herifin çizdiği her taku beğeniyorum amk.
    yani tuvalete sıçsa onu bile beğenirim

    not: ılık değilim

    edit: http://www.hasanyalcin.com
    ···
  1. 2.
    0
    29 ağustos 2002 de kalp krizinden vefat eden işçi partisi genel başkan yardımcısı güzel insandır hasan abim..

    doğu perinçek`in yakın arkadaşı yoldaşı hakkında yazdığı yazı ise şöyledir:

    özet yok isteyen okusun dıbına koyim.

    "arkadaş"

    devrim, benim açımdan arkadaşlığın önündeki dağları yarmak, duvarları yıkmak, herkesle arkadaş olabilmek içindir. devrimcilik, bu anlamda arkadaşlık sevdasıdır.

    insan kavrdıbının arkadaş kavrdıbına dönüşmesi, insanlığın en büyük davasıdır. arkadaş olmak, ucu sonsuza açılan bir eylemdir.

    panait istrati’nin “arkadaş” romanını lise 2. sınıfta okumuştum. mecnunlar gibi oldum. başımı alıp bilmediğim yerlere gitmek istedim. akşamdı. bursa otobüsüne bindim. muradiye’de osman gazi ve orhan gazi türbelerinin asırlık ağaçlarının serinliği altında panait istrati’nin mihail’ini düşündüm.

    en yoğun yalnızlıkta, arkadaşın serinliğini duymak ne büyük mutluluktur, ne derin duygulardır. şimdi de öyleyim, hasan yalçın’ı düşünüyorum, kaybettiğim arkadaşımı. ancak sonsuzda bulunabilecek arkadaşı.

    devrim herkesle arkadaş olmak içindir
    “arkadaş”, benim hayatımdaki en dolu kavramdır. yaşama amacımı tanımlar. çocukluğumdan beri öyleyim, yaşamak benim için, arkadaşlık etmektir.
    geniş bir nefes alınca, mücadelemin amacı da, arkadaşla tanımlanır: arkadaşlar toplumu kurmak, arkadaşlar dünyası kurmak.

    devrim, benim açımdan arkadaşlığın önündeki dağları yarmak, duvarları yıkmak, herkesle arkadaş olabilmek içindir. devrimcilik, bu anlamda arkadaşlık sevdasıdır.
    insan kavrdıbının arkadaş kavrdıbına dönüşmesi, insanlığın en büyük davasıdır. ve sonu yoktur bu büyük davanın. arkadaş olmak, ucu sonsuza açılan bir eylemdir.

    birbirimizin seslerine sarılarak yaşadk
    kolunuzu arkadaşınızın omuzuna atmak dağlara yaslanmak gibidir. ama arkadaş her zaman kol uzaklığında değildir. şimdi daha iyi anlıyorum, hasan yalçın’la biz birbirimizin seslerine sarılarak yaşardık. her gün birbirimizin sesini duymalıydık. bizim mehmet bedri arkadaşımız benim gibidir, telefonda uzun konuşmasını pek sevmez, daha çok tutumluluktan. hasan yalçın ise, lafı tatlı tatlı uzatırdı, arkadaşının sesine sarılırdı uzun uzun, doya doya. “daha daha nasılsın” türünden sözler, çoğumuza sıradan laflar gibi gelir. ama şimdi daha iyi anlıyorum, o sözler hep bir daha sarılmak, bir daha kucaklaşmak, arkadaş sıcaklığını bir daha duymak gibidir.

    arkadaş olmak, insanın en yoğun insan ilişkisi içinde öncüleşmesi, kendi derinliğine yeni derinlikler katması, beynini çoğaltarak dünyayı daha iyi anlaması, daha derin ve daha revnaklı tadlara ulaşmasıdır. arkadaşlık, bencillikten kurtulmaktır; nefsi öldürürken derindeki benlere ulaşmaktır; diğer insanların üzerinden insanın kendi sınırlarını aşması, derinlik ötelerini keşfetmesidir.

    bütün arkadaş ölümleri 29 ağustos günündedir
    hasan yalçın’ı 30 ağustos zaferine bir gün kala kaybetmemiz, bende çok çapraşık duygular uyandırdı. burca tırmanan kahraman, bir parmak kala yığılıp kaldı gibi geldi bana. ne var ki, bütün arkadaş ölümleri aslında 29 ağustos günündedir. bütün devrimci ölülerin doruğa uzanan parmaklarının hemen ucunda büyük zaferler vardır. çünkü devrimci, insanlığın arkadaş olma özleminde yaşar. “devrimciler ölmez”in anlamı galiba budur.

    piyasanin küreselleşmesi mi
    yoksa arkadaşlıgın küreselleşmesi mi
    devrim, arkadaşlığın tadının kamusallaşması ve küreselleşmesi olarak tanımlanacak olursa, her devrimci bu tadı kendi arkadaşlık ilişkileri içinde sınırlı olarak yaşamaktadır zaten. hasan yalçın’ı ve biz aydınlıkçıları devrime bağlayan da işte bu taddır ve o derin mutluluğu bütün kıtaların insanlığıyla paylaşma özlemidir. yüreğimizde çağlayan ırmakların okyanusa koşması gibi bir duygudur bu.

    bu anlamda dünya çapındaki büyük savaş, bugün piyasanın küreselleşmesi ile arkadaşlığın küreselleşmesi arasındadır. ya piyasadaki gözü doymaz bencillik arkadaşlığı ezerek, yırtıcılık çağını açacaktır. ya da arkadaşlık, gözü dönmüş çıkarcılığı altederek büyük uyum çağının ufkunu açacaktır.

    aydınlıkçı olmak
    arkadaş özlemi meğerse nasıl uçsuz bucaksızmış.
    arkadaş olmak, soyuttur. ama hasan yalçın’ın arkadaşı olduğunuz zaman, arkadaşlık somutlanır, tekilleşir. o nedenle hiçbir arkadaş, birbirinin yerini tutmaz. eğer bir dostluk, artık yerine konamaz, eşi bulunmayan duygulara varmışsa, işte orada arkadaşlık başlamıştır.
    aydınlıkçı olmak, türkiye tarihi içinde yoğun düşünce ve duygularla yüklü bir kavram olmuştur. aydınlıkçı olmak, en derin anlamıyla arkadaş olmaktır. hasan yalçın, soyadı gibi bir aydınlıkçı idi. benzeri yoktu. sofrasında herkese yer vardı. her şeyini sonuna kadar paylaşmaya açıktı. ama o paylaşılacaklar hep yalçınlıklardaydı, doruklardaydı ve derinlerdeydi. o nedenle arkadaşlığının tadı, bir doruğun fethedilmesi gibiydi.

    iranlilarin atasözü
    hasan yalçın’la insanlardan söz ettiğiniz zaman, hep iranlıların atasözünü hatırlatırdı. “bir insan hakkında ölmeden karar vermeyin” dermiş farslar. hasan yalçın, gerçek ve büyük bir arkadaş olarak öldü. onun arkadaşı olmak, başlı başına bir mutluluktur. hiçbir şeye değişilmeyen bir mutluluk.

    bu açıdan her arkadaşın ölümü, geride bıraktığı arkadaşa dünyanın tadının tuzunun kalmadığı duygusunu bırakır.

    arkadaş, ayrılıp giderken, gerçeklik dünyasında büyük bir boşluk, düşünce ve duygu dünyasında ise tarif edilemeyen kavramlar ve güzellikler bırakır. hasan yalçın’ı özlemek, çok derin acılarla çok büyük mutlulukların sarmaş dolaş olması, iç içe geçmesi, birbirine karışıp hemhal olmasıdır."
    Tümünü Göster
    ···