+5
"O kale (yani Alamut) çok sağlam bir şekilde inşa edilmişti. Demir bile bu duvarlara işlemez, oradaki küçük bir taş parçasını yerinden oynatamazdı. Taşların ve kayaların içinde çeşitli uzunlukta ve genişlikte taş ve kireç kullanılarak büyük hacimli su depoları yapmışlardı. 'Kayadan evler yonttuğumuz' ayetinin dediğini yerine getirmişlerdi. Bunun dışında şarap, sirke,bal ve çeşitli sıvı ve katı yiyecekler için ambarlar ve mahzenler inşa etmişler, 'sanki bina kuran dalgıçlık yapan şeytanları onun buyruğuna verdi' tarifine uymuşlardı. Bu binaları etraflı olarak Kısas-ı Mübin'de anlatmış olan insan eliyle yapılmış olan görkemli binalara benzetebiliriz. O kale yağma edilip yiyecekler çıkartılırken yağmacının biri bal deposunu su havuzu sanmış ve yunus balığı gibi oraya dalıvermişti. Bahru ırmağından kalenin dibine kadar bir su yolu açmışlar ve kalenin yarısını dolaşan o su kanalının önünü taşla kesmişlerdi. Kalenin biraz aşağısında dizini andıran taştan havuzlar vardı. Kaleden inen su depolanmak için orada birkir, fazlası dışarı atılırdı. Ta ki Hasan Sabbah'ın zamanında, yani 170 yıl önce konmuş olan bazı sıvı ve katı yiyecekler oradaki depolarda bozulmadan kalabilmişti. ismaililer onların bozulmadan kalmasını Hasan Sabbah'ın kerametine bağlamışlardır. Buunlardan başka orada bulunan savaş araç ve gereçlerini, burada anlatacak olsak bir kaç cilt kitap daha yazmamız gerekir.."
Cuveyni, Tarih-i Cihan-güşa