1. 51.
    0
    bana "bir daha beni üzersen senden nefret ederim :(" dedi. ben de "kendi iradem dahilinde kesinlikle üzmem" dedim. çünkü buluttan nem kapabilirdi ama çoğu kez sorumlusu ben olmazdım. "o da olur, sevgilim*" diye vurgulamış. sonra bana " 'sana da' dedin, gibtir gitle aynıydı. onu söylerken aklından ne geçiyordu. benden ve tüm bu saçmalıklarımdan sıkılmış olabileceğini düşündüm." dedi. ben de ona " 'iyi geceler' dedin, gibtir gitle aynıydı. onu söylerken aklından ne geçiyordu. benden ve tüm bu saçmalıklarımdan sıkılmış olabileceğini düşündüm." dedim. sonra sinirleri bozuldu yine. "bugün sana dair daha fazla bir şey duymak istemiyorum, başka zaman konuşuruz." dedi. vay dıbına koyayım arkadaş, gel de baş et. cambaz olmak durumundayım, onun bende bugüne değin birikmiş yaşanmışlığın yüklediği mantıkla düşünmesini bekleyemem ama bu kadarı da fazlaydı. hem onu idrak edemiyorsam ben de yetersizim diye düşünürdüm. ya da onun çok çok çok farklı olduğunu. sonuçta ortada kırılacak, darılacak bir şey hala göremiyorum ben dıbına koyim ama bunun vicdan azabını çok uzun süre çektim.
    ···
  2. 52.
    0
    o dönem, regl olduğunu sonradan öğrendim ama ben kızların regli dramatize ettiğini düşünürüm hep. en azından bu kadar ekstrem tepkilere bir bahane olamazdı. akşama doğru biraz daha açmak istedim konuyu. onu ilk defa böyle ciddi ve anlayışlı gördüm, bugüne kadar bir daha öyle olduğunu görmedim desem yeridir. bana "kendime kızıyorum, beraberiz ve birbirimizi seviyoruz ve ben sorun çıkarıyorum." dedim. ama ben her şeyin mesulüymüşüm gibi, aman kırılmasın, aman incinmesin şeklindeyim ve bunun ceremesini çeker insan, bilirsiniz. ama benim hiç öyle egoya dair bir derdim olmadığı için hep elinden tuttum. elinden tutmak için uçurumda yardım dilenmesini beklemedim, hep bir temkin vardı.
    ···
  3. 53.
    0
    o akşam çok yorulmuştum. biraz uyudum. bana şey dedi bu "senin bir de böyle evimdeyken yanımda olabilecek bir tane dişi klonuna ihtiyacım var" dedi. sonraları ben "ne gerek var ben buradayım" falan diyorum. sonra bu "vazgeçtim, senin gibi bir dişi olsa yanımda ağzını yırtardım o kevaşenin, yanında ezik dolaşmak istemezdim." gibilerinden bir şeyler söylüyor, ben hep teessüf ediyorum bu duruma. sonuçta sevgilisiydim amk. önceleri yakın bir kız arkadaşım vardı. reyiz okuyormusun bilmiyorum. kızları ve arkadaşlıklarını sayesinde yakından gördüğüm için uzun bir süre kızlardan soğudum, cinsel anlamda değil tabii ama, soğudum işte. sonra ben ona "kızların arkadaşlıklarında ne kadar mezarcı olduklarını, nasıl birbirlerinin mezarlarını kazdıklarını, onların hiçbirine ihtiyacı olmadığını çünkü benim burada olduğumu" söyledim. bana yine "iyi geceler." dedi. şimdi ne oldu amk. söylemez olaydım.
    ···
  4. 54.
    0
    ben bu durumu biraz daha idrak etmeye çalıştım. geç saatlere kadar uyuyamadım sinirlerim bozuldu. beni aradı. telefonda hüngür hüngür ağlıyor, öyle böyle değil beyler. bana ağlayarak, o titrek ses tonuyla "kızları nasıl bu kadar iyi tanıyabiliyorsun?" dedi. bir şey diyemedim nutkum tutuldu cidden. sonra biraz daha duraksadıktan sonra "benim yanımda o bahsettiğinden (mezarcı) bile yok." dedi. ağlayarak. telefonu kapattı sonra. yemin ediyorum içim cız etti dıbına koyayım, sorunlu, obsesif, pgibiyatriste gitsin diyebilirsiniz ama o an benim yerimde, aynı konumda olup da içi dağlanmayacak adam yoktur. (çevresinde nerdeyse hiç arkadaşı olmadığını söylemiştim. arkadaş edinememek nasıl bir şeyse artık.)
    ···
  5. 55.
    0
    sonraları ben yine biraz daha gönlünü almaya çalıştım. bir vazife olarak görmüyordum yaptıklarım, bir vasıf, övünülecek ya da yerinecek bir şey değildi. kendi içimden bir şeyler hasar görmüş gibiydi, kendimi onarmaya çalışıyor gibiydim. gecenin geç saatlerine doğru bana, biraz daha iyi bir hale bürünmüş olduğunu ifade eden bir mesaj yollamış, salağa yatma şeysini de barındırıyor ama mesajı yine veriyor: "ra güneş tanrısı mıydı yoksa kahve çekirdeği tanrısı mı sevgilim? bunu çevremde bilebilecek senden başka kimse yok da... " ikinci cümle her şeyi özetliyor binler. yanında olmam müthiş onun için ama etrafında benim gibi birisinin, "benim kız klonumun" olmamasının acısını benden çıkarıyor. kendisi mısır mitolojisiyle ilgili olduğu için topu ona atıyorum falan.

    biraz daha laflıyoruz. ben "diğer insanlara ve arkadaşlara" değiniyorum. hava motifini kullanıyorum. "insan nüfüsu fazla ama pek çoğu havadaki azot, karbondioksit ve diğer gazlar gibi. sen ise benim oksijenimsin" diyorum. "hiç bilmediğim kimyamla bile bunu anlıyorum, teşekkür ederim sevgilim, bunun böyle olduğunu benim adıma da belirtmen güzel" benzeri bir şeyler söylüyor. biraz kafasını dağıtmak için ilk zamanlardan bahsediyorum, tatlı anılara değiniyorum. huzur içinde uyukuya daldığını belirttiği zaman dünyalar benim oluyor ve ben de o kar kıyamette kafayı dağıtmak için çıktığım yürüyüşten gece iki gibi geri dönüyorum.
    ···
  6. 56.
    0
    sabaha gözlerimi açıyorum, sıra arkadaşımın evindeyim. madagascar izliyoruz beraber. bir cumartesi* sabahı. bizim ev geniş aileydi beyler. ben dedemi geçen temmuz, babaannemi de bir yıl önceki ocakta kaybettim. öyle ayrı gayrı, biz şehirde büyük ebeveynler köyde tipi bir ilişki yoktu. beni anam gibi, babam gibi büyüttüler. soframız her daim ekgibsiz 8 kişi olur, akşam çayları, sohbetleri, her bir şeyi müthiş bir keyif olurdu. özellike pazar sabahı kahvaltıları. babam işe gitmez, cümbür cemaat oluruz. dedem baş köşeye oturur. aynı o iç huzurla uyandığım bir pazar sabahına benzer bir güne uyandım onun iyi olduğunu hissedince. madagascar izlediğini söylüyordu bana. bir yandan da bateri almak için para biriktirdiğine falan değiniyor böyle, "iş bulalım, vampirli kitaplarımı satıyım * ))" falan. yine o bilinçli salağa yatmalar tatlı bulduğum. güzel bir sabah.

    • cumartesiydi beyler düzeltiyim. ama keyif yine aynı benzetme dairesinde.
    ···
  7. 57.
    0
    akşdıbına doğru buluşmaya ikna etmeye çalışıyorum. hiç böyle düzgün bir şekilde buluşmamışız. hep yarım yamalak, ama güzeldi. hasta olduğunu falan söyledi işte. burnum akıyo falan. sıcak mekan diye ikna etmeye çalışıyorum, tamam olur yarın saat ikide? falan dedi anlaştık. akşam bir arkadaşımın evindeydim. ona yemek falan hazırladım ortalığı topladım işte. yanımdaydı ilişkiye dair sorular soruyodu. kızla pek ilgilenemedim. "yarın ikide olmasın" dedi. hayrola? falan diyorum sebebini öğrenmek istiyorum sadece, daha önemli ne işi olabilir diye. "bilmiyorum belki o saatlerde saçları ojeli pençelere (kuaför) sevdirmeye çalışabilirim, belki de uyurum" dedi. şöyle derinden bir oha dedim. neye oha dedin ki falan, gülüyodur belki o anda. ben "uyurum mu?" dedim. "evet ne var ki bunda gayet normal" dedi bana. benim kayış koptu o an ama sadece şöyle bir cümleyle izah bekledim:

    "ikiye kadar uyuman mı yoksa benimle buluşmayı uyumaya yeğlemen mi?"

    aldığım karşılık şu oldu: "etrafındaki mavi ışınları üzerine toplamaya çalış çünkü seni 'mavilemiyorum'."

    ergenlik icraası zor, katlanması daha da zor bir meslek beyler.

    ccc mavi ccc
    ···
  8. 58.
    0
    gel de şimdi idrak et ne olduğunu. yurda geri döndüm tepem atmış. izah etmeye çalışıyorum. bana diyor ki "pek çok konuya dair çok engin bir bilgiye sahipsin ama romantik ilişkilerde ne söylemen ve ne yapman gerektiğine dair bir bilgiye sahip olmaktan oldukça uzaksın." bu ciddi üslubu gibip attı beni, normalde taşak geçen hatun. ben durumu yine toparlamaya çalışıyorum. arada bir dünya şey söyleniyor. en sonunda bana "ben sana beni üzersen senden nefret ederim demedim mi? şimdi nasıl devam etmemi bekliyorsun?" diyor. be dıbına koyayım böyle işin "irademle üzmem" dedim ben. buna darılacağını nerden bilebiirim. (daha sonradan bundan bahsedince 'ne odunmuşum, sen de hemen geri vites yaptın tabii' demişti dıbına koyayım orası da ayrı bir olay, bir de o koydu.) ben ikna etme gayretindeyim. geçti artık diyor. sen hala burda mısın falan. giberim ızdırabını dedim kendime atladım dikenli tellerden doğru intam. in aşağı konuşucaz. yok.
    ···
  9. 59.
    0
    şöyle bir diyalog geçti.
    +o -ben
    +seni sevmediğimi biliyorsun değil mi?
    -hayır.
    +iyi, seni sevmiyorum.
    (nutkum tutuldu burda)
    +ama seninle mutluyum.

    bu cevap benim o liseli aklıma yetti dıbına koyayım. "mavinin en uçuk tonlarında gidiyoruz sevgilim, şimdi geri dön, dışarısı soğuk." falan dedi. ben huzurluyum yine ama durum o kadar taktan ki. gece uyumadan önce uzunca bir mesaj atmış bana bir sonraki yolla panpa'da yazıyım hatırladığım kadarını
    ···
  10. 60.
    0
    bereni seviyorum
    gömleklerini
    fakir ayakkabılarını (gayet ciksi ayakkabılardı ama yine bir bilinçli salağa yatma mahsülü ahah)
    sol elinin parmaklarını (gitar çalmaktan soyulmuş deriler, nasırlaşmış, emek belli oluyo bildiğin)
    şarkılarını
    hayal gücünü
    kirpiklerini
    kitaplarını
    vs. vs. vs.
    uzayan giden bir liste

    seviyorum.
    (bir süre sonra)
    ama bir seni sevmiyorum işte.

    ben de "ha" diyince bırakamamaktan daha çok kendime yediremiyorum. ulan emeksiz yemek olmaz, sık dişini gör, 2 haftada kim neyi görmüş ki, 2 hafta ne ki falan diyorum. ibretlik sabır sürecine giriyorum bu olaydan itibaren.

    bir sigara molası, sabır beyler.

    http://www.youtube.com/watch?v=ErvgV4P6Fzc
    ···
  11. 61.
    0
    internetten sigara transferi mümkün olana kadar elimizdeki imkanlara teknoloji demiycem amk. üç tane sigara kalmış bitmez bu gece. neyse olduğu kadarıyla.
    ···
  12. 62.
    0
    @111 2012 şubattayız şu an reyiz.
    ···
  13. 63.
    0
    kaldı 2 sigara. beyler 3 saatlik uykuyla duruyorum. uyumuycam söz verdiğim gibi ama şimdi kahve yapayım anlatıcam, nevrim döndü amk
    ···
  14. 64.
    0
    @116 tavsiyelerin için teşekkür ederim reyiz. mutluluğumun tek kaynağı o olsa, ona endeksli olsa ya da ne bileyim "onsuz yapamam" durumum olsa belki zırlar, belki duvarlara kafamı vururum, bilinmez. ama benim fıtratımda "biri olmadan yapamama" gibi bir durum pek hakim değil, bu ilişki süresince de bana aşılanabilecek birşey değildi, biliyorum çok değiştim, eskisi gibi hissiyatsız kendi çapında dünyasını çevirmeye çalışan taş kalpli duygusuz bir huur çocuğu değilim ama eski halimden hala kaybetmediğim bir şeyler var. iyi ki. mutsuzluğun kaynağı çoğu kez başkaları olur takdir edersin ki.
    ···
  15. 65.
    0
    evet beyler devam ediyorum. ben de benzeri bir mesaj attım fakat gib gibi onu sevdiğimi söyledim. sabahında dershanedeydim. bir yazı yazmıştım, bir defter vardı. şimdi kayıplarda. üzerimde tarif edilemez bir yük, sanki dün gece marmara depremi oldu enkaz altında kaldım ben. mutsuz değildim ama ciddi acı çekiyordum ve kafamda büyütüyordum pek çok şeyi. onun bana evvelden anlattığım üzere, iyi geceler demesine "sana da" demem, ya da o benim bir kız klonumun olmasını dilediğinde ona kızların arkadaşlıklarıyla ilgili detayları anlatmam (gerçi niye anlattıysam amk) ya da o "uykuyu bana mı yeğliyorsun" muhabbeti... onu kırdığını düşündüğüm her şey üzerime bir yük olmuş ve kendimi bildiğin suçlu addediyordum, küresel ısınmaya ben sebep olmuşum gibi.
    ···
  16. 66.
    0
    ertesi sabah okula gitmedim. yanına gittim, görüşememiştik bir süredir. beni gördüğüne pek bi tepkisizdi. bilmiyorum. durumumuz muallaktaydı zaten, hoş, şimdi düşününce pek büyük bişey gibi gelmiyo aklıma ama. durakta bekledim onu. geldi yanıma. saçmalıyoruz biraz. ben bir önceki gece ona pek tepki vermemeyi tercih etmiştim beddualarla dolu bi mesaj atmış böyle ahah "umarım rüyanda bi dozerin altında kalırsın" falan. beni gördüğünde "pek dozerin altında kalmış gibi görmedim seni" falan dedi böyle. laflar tükenmiş gibi. ben bir şey diyemiyorum cidden. bir ara böyle ellerini boğazıma doğru zütürdü sıkarcasına, sonra yanağımı öptü. hem giberim hem severim der gibi. okula geri dönmedim ben, onu otobüse bindirdim. dolaştım biraz. hala birtakım sorunları idrak etmeye çalışıyorum. aklıma bir şeyler gelmiyor. bir günü böyle boş geçiriyoruz, ona bir şeyler söyledikçe duvara konuşuyormuş gibi hissediyorum.
    ···
  17. 67.
    0
    akşdıbına beni telefonla arıyor falan. evvelinde edebiyat soruları soruyor. edebiyatım cidden kuvvetlidir, konularda yardımcı oluyorum. lan bir de ne göreyim. soruları çözemiyor, şöyle bir tepkiyle karşılaşıyorum. "okuldan nefret ediyorum, edebiyattan nefret ediyorum, bunlardan bu kadar iyi anladığın için senden de nefret ediyorum." ben hala, sabır, diyorum, durumu toparlama baabında. herhangi biri olsa, benim için ortada "yeter artık gibtir git" demem için yeterli sebepler var fakat ben sadece kendimi meşakkatli bir süreçten geçiyormuş gibi kandırıyorum, belki de gerçekten öyleydi.
    ···
  18. 68.
    0
    ertesi gün sıkıntıdan uyanamadım bildiğiniz beyler. bi salı günüydü işte. hiçbir şey yapmadım koskoca gün boyunca. benimki de hüsnü kuruntu dıbına koyayım. sürekli bir şeyleri izah etmek, bir şeyleri berraklaştırmak ve hatalarımı onarmak istiyorum ama şöyle bi durum var: dıbına koyayım ortada bir şey yok. böyle bir durumda neresinden el atsan zarar, elimden bir şey de gelmiyor ama bir şeyler söylemek istiyorum hep. akşam 4 gibi beni telefonla aradı. belki görüşürsek bir nebze hafifletirim bu hissi, aradaki duvar biraz daha kalkar diye düşündüm. "neden buluşamıyoruz" dedim buna. "neden buluşalım ki? seni önemsemiyorum. seni önemsesem 'gnrlies yarın buluşalım mı?' derdim ama hayır." ben hiçbir şey demiyorum. sessizlik çoğu zaman en büyük tepkim olmuştur gandhi gibi beyler. çok acizdir belki ama, karşıdakini o kadar iyi anlarsın ki bir şey ekleme gereği duymazsın. bir şeyler söylemem şart olurdu tabii, ama söyleyemedim, söylemedim. sadece onun da benim anladığımı, anlamamam için bir gerizekalı olmam gerektiğini düşünürdüm. kafa biraz gidiyo beyler.
    ···
  19. 69.
    0
    hava kararmaya doğru ben kayhan sokaklarında dolaşıyordum. "sana bir şey soracağım" dedim. "sor?" dedi. telefonu kapattım, şarjım da azdı ama kapattım. sormadım hiçbir şey. etrafta mal mal dolaşıyorum sokak kedisi gibi. arkadaşın evine geldim, şarja taktım telefonu. telefon kendine geldi biraz böyle mesajlar yağıyor falan. ardı ardına bir dünya mesaj. "hadi ama." "sorsana." "ne bekliyorsun." "başıma bir ağrı girdi bile." "sonra niye 'bastet tırnaklarını yiyorsun?' dersin bi de bana" "gösterip kaçmak erkekliğe sığar mı ha sığar mı söylee" "bin" "görünmez 'tanıdığım insan' senden nefret ediyorum." ben bir şey diyemiyorum. şarjım bitmişti ama ne bileyim, hafiften yalan söylediğim için bir suçluluk da var içimde.

    "şarjım bitti kusura bakma." dedim. o da bana "özür dilerim sevgilim." demişti. "senden önemli değil" dedim. "ama birikirse içinde benden önemli olur" dedi. ben de "biriktireceğim bir şey yok yaptıklarını biriktirip yüzüne vuracak biri değilim." dedim. "sana çok saygı duyuyorum" dedi. "bu iyi bişey mi bilmiyorum ama kafam nefret meselesine takıldı biraz." dedim. hemen ardından şöyle bir diyalog gelişti:
    ···
  20. 70.
    0
    +kız -ben

    +senden nefret etmiyorum, hiç etmedim. buna izin vermedin. ama seni sevmiyorum buna da ben izin vermiyorum
    -(boğazımda düğüm, diyecek bir şeyim yok)bu ne zamandan beri böyle?
    +çok uzun bir süredir.
    -bir aralar beni seviyor olman gibi bir durum vardı yani?
    +hayır seni en başından beri sevmiyorum.
    ···