-
26.
0@55 hikayeyi metin belgesine yazmış olsam bile bitmez bu gece reyiz. cidden uzun soluklu. bana övgüler gelecek, sonra söveceksiniz, sonra anama söveceksiniz, adammışsın falan diyeceksiniz, kıza söveceksiniz, sonra aklımı gibeceksiniz, bir dünya dalga var yani.
akşama doğru yine böyle konuşuyoruz. ben "allahım neden bu kadar müthiş hissediyorum? yok... neden bu kadar müthiş hissediyorum? yok... neden bu kadar müthiş hissettiriyorsun?" dedim. o da bana "bir cevap veremem ama seninle her an büyülü" gibilerinden bir şey söylemişti. ben böyle muallakta kalsın, kafasını karıştırıyım diye arap ve kiril alfabeleriyle, türkçe olarak, seni seviyorum yazmıştım. bana cevap verdi "ah neler çektim bu kiril alfabesinden" dedi. ben de kiril alfabesiyle "neler çektin bu kiril alfabesinden" yazdım. o da kiril alfabesiyle "önemi yok" diyerek cevap verdi. kız meğer rusça biliyormuş yazıyı okudu amk. acayip utandım, konuyu dağıtmak için insanlığa lanet'in capsini falan atıyorum böyle. böyle bir süreç içindeyken bir sabah "günaydın hayatım #)" şeklinde bir mesajla uyandım. ulan uyandım ölmek istedim o an bildiğin mutluluktan. ne hüküm vereceğimi bilemiyorum. annemi öpüyorum falan böyle. kızkardeşime sarılıyorum falan. iştahla yemek yiyorum. hayatımın en iyi sabahıydı. -
27.
0karşılıklı kepsleşiyoruz böyle. yüzü nedense bana hep müthiş gelmiştir. bir şeyin tamamiyle mükemmel olması için içinde bir kusur olmalıdır derim ben, yapay bir mükemmeliyet addederim aksini. benim için tamamiyle mükemmeldi. içim açılıyor, içime güneşler doğuyor, yedi iklim, yedi mevsim içimde. kızla muhteşem bir diyalog dahilinde ilerliyoruz.
pazar akşamı, ben konuşurken telefonla uyuyakaldım. pazartesi sabahı ikinci dönemin ilk günü. normalde 7-8:30 arası uyanırdım. o gün 5'te uyandım anasını satıyım. ne yapayım ne edeyim. giyindim okul kıyafetlerimi aldım çantamı yanıma. normalde yağmur yağsa ölürüm lan dediğim buzlu o dikenli tellerin ordan atladım yine aşağı. sabah içimde bir şevk. yürüyüşüm değişmiş lan. simitçiye uğruyorum, insanları selamlıyorum, simiti kemire kemire maksem'den çekirgeye doğru yavaştan yürüyorum. ona haber vermeden durağın önünde bitip onu okula bırakıcam, sürpriz olacak ayağına. -
28.
0saat 7 sularında vardı yanıma. benim saçlar o sıra 3 numaraydı. kafamda babamın beresi falan. south park'taki stan gibiyim. sonraları baktım zaten beni telefonuna stan diye kaydetmiş, o da ayrı nokta eheh. neyse, belirdi bu uzaktan. o mesafeden yüzündeki o mahmur ifadenin gülümsemeye evrilişini izledim. muhteşemdi. salına salına uykusu açılmış bir halde yanıma doğru geliyor, yanağına bir öpücük kondurup ellerinden kavrıyorum, otobüs bekliyoruz. otobüs geldi atladık biz. yanyana oturuyoruz, ellerimi bırakmazcasına kenetliyor ve böyle olmasını diliyor daima. ben de realistim dıbına koyim sami gibi diyorum "mayıs gibi zaten raporluyum her sabah görüşme imkanımız var" diye. öküzüm dıbına koyim. kız gülüyor falan. indik otobüsten. acemlerin orda, okuluna bıraktım yanaklarına iki minik öpücük kondurarak. o kış kıyamette yanıma yanaşmasının verdiği sıcaklık tarif edilemez beyler. o eller, o sarılma hissi. allah hepinize yaşatsın.
-
29.
0yazıyorum beyler hemen hızınıza yetişilmiyo mübarek
-
30.
0işte bir ara telefonuna el konmuş annesine sözler vermiş falan. derste benimle mesajlaşıyor. onun için bir sakıncası olup olmadığını soruyorum. "kurallara göre senin elini tutmamam ve sana hayatım dememem de gerekirdi. kuralları gibeyim, sevgilim" diyor ben pastoralliğini bile seviyorum dıbına koyim. gelmişim okula sabahtan. adliyenin orda bizim sınıfın kızları toplanmış dedikoduya çağırıyor beni. çay ocağında böyle. anlatıyorum durumları. okula geliyoruz bende öyle bir şevk var ki herkese sarılıyorum herkesi öpmek istiyorum böyle. müthiş gidiyo her şey, hayatım rayına tam oturmuş hissediyorum. her bir gibim tastamam.
-
31.
0ertesi sabah yine gittim erkenden. 1 saat bekledim kimse yok piyasada dıbına koyim. devamsızlık sorunu da vardı okula geç kalma ihtimali olamaz falan diyorum mesaj atıyorum cevap yok. telefonu annesine kaptırmış olabileceğini düşünüyorum, pek bir hassstı zaten bu tip ilişki aleyhinde sözler verdirmesinden de anlaşılıyo. ben buna "iyi misin?" gibilerinden mesaj atıyorum. 1 saat sonra cevap geliyor "iyi miyim diye sorma, geç kaldığım için bana kız" diyen. ben de "ne kızması, sen iyiysen sorun yok hadi gel aşağı" diyorum.
-
32.
0
-
33.
0her neyse. yanıma geldi. benden özür diliyor beklettiği için, insanlık halidir falan diyorum ben, aslında gibim dondu soğuktan ama zerre şikayetim olmadı, dürüst olayım. sonra bana ne zamandır buradasın dedi. 10 dakika dedim. yalan söyleme dedi. ne yani sana yediden beri burada beklediğimi söylememi mi bekliyorsun? dedim. (saat 8'di.) bana sarıldı birden. o müthiş sıcaklık hissine bayılırdım hep. otobüs geldi atladık yanaştı yine acemler durağına. biraz laflıyoruz, zaten geç kalmışız. bir şeyler söylememi bekliyor benden. bir şey demedim. suratını astı yavaştan ilerliyor.
-bastet! diye bağırdım. döndü. dudak okuma yeteneğin var mı? dedim. sessizce, dudaklarımı oynatarak "seni seviyorum" dedim ona. geldi yanıma, yine sarıldı. ben onu belinden kavrıyorum, elleri yanaklarımda iflah olmaz bir sıcaklık yayıyor. burunları süreterek eskimo öpücüğü yapıyoruz, kahkülleri altında bir at gözlükleriyle dünyaya bakıyor gibiyim. böyle at gözlüğüne can kurban, onun o vaziyetinden başka bir şey görmesem gam yemezdim inanın beyler. sonra bir arkadaşı geldi döndü gitti yavaştan. ben yine büyük bir şevkle okuldayım. -
34.
0o günün akşamı kitapçıda rastladım ona yine. işte elimde gitar bişeyler çalıyorum falan. yavaştan olumsuz yönlerini görmeye başladığım zamanlar. bunlardan birinin de iyi olduğum yönlere karşı beslediği nefret olduğunu görüyorum. kalkıyoruz, ellerinden tutuyorum. bir sorun mu var? falan diyorum suratını asıyor falan bana akşamında "sen irdele diye demiyorum." diyor. ben de biraz odunum, ona hitabım falan ne bileyim, pek naif değil ama ben bir karıncayı bile incitemem, onu nasıl kırayım lan?
-
35.
0bu soğuk tavra karşı kötü hissediyorum çünkü daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamışım anasını satıyım. mesajlar cevapsız falan. daha 1 hafta anca olacak böyle garip bir sürtüşme yaşıyoruz. ertesi sabah uyanmak istemedim. okula gitmedim. yattım öğlene kadar çıkışında yanına gittim. bir şeyler saçmaladım yanında ve bana yüksek sesle "ne saçmalıyosun ya?" dedi. lan sorunun ne olduğunu bilmiyorum, seni o halde görmek beni üzüyo işte ne diyebilirim, ortada bir şey yok? uzaklaştı yanımdan. ben oturduğum yerde bekledim. geri döndü. oturdu yanıma kenetlendi bana. hiçbir şey demedim, yanında olduğumu belirtmekten başka. bana gülümsüyor "odunsun" falan diyor böyle. lan ne diyecektim ki? ama en azından bu sürtüşmeyi atlatmak güzeldi, yavaştan tanıyordum onu. o da bana "rispeek may otorataay" falan diyor ama taşak geçiyor zannediyorum. harbiden zamanla ağırlığını koymaya çalışıyormuş. böyle de ilk gibik durumlar başgösteriyor işte.
-
36.
0evde biraz aksi durumlar var beyler ben gelicem, sabahlıycam bu gece ayrıca haberiniz olsun, bu akşam pek bi numara göremeyenler yarın sabah takip edebilir
-
37.
0bu hafif sürtüşme gelecekteki kavgaların prototipi olacaktı adeta ama nerden bilebilirdim. şu sıralar sadece müthiş bir şekilde ilerliyorduk, intam'ın ordaki türbenin yanında ufak bir çimenlik alan vardı. orada görüşüyorduk falan. bir akşam beni yanına çağırdı. yağmur falan yağıyor böyle. aramız hala kıyak, o kapışma üzerinden pek birşey geçmemiş. kimseler yok, yağmur altında bi biz varız. yağmur romantizmini sevmeyiz ikimiz de ama o an müthişiz. ben onun belini kavramış gözlerine odaklanıyorum, gözlerinin güzel olduğunu inkar edercesine kafasını çeviriyor. bana esad'da, suriyedeki barlara ve oradaki şarkıcı kara çarşaflı karılara ve hint demografisine kadar sorular soruyor, boşver diyip ona odaklanıyorum sadece.
-
38.
0ertesi gün yine buluştuk aynı yerde açık bir hava. bana 3 gün sonra ne yapıyosun? dedi. üç gün sonrası sevgililier günüydü işte. bilmem dedim. en sevdiğim huylarından biri salağa yatması ve cin kelime oyunlarıydı. hmm beraber oluruz herhalde diyorum, suratıma "sapık" diye bir tokat yapıştırıyor ama aslında gayrıciddi olduğunu ikimiz de biliyoruz. müthiş eğlenceli geçiyor her şey, her geçen gün daha da çok samimi oldukça ve ısındıkça birbirimize kalkıyor aradaki bariyerler. ben ise sevgililer günü için ibretlik bir hediye tasarlamışım kafamda.
-
39.
0önce bir mektup yazdım. "inşaa ettiğim satırların anlatım bozukluklarıyla dolu olmasına sebep yegane heyecanım" gibi bir hitap cümlesiyle başlamıştım. tam olarak hatırlamıyorum. o güne kadarki sivri noktaları samimi bir dille yazdım, verdiğim hediyenin "bir tane farkında olduğun, bir tane farkında olmadığın mükemmeliyet abidesi" olduğunu söyledim. kendisi the kooks'u çok severdi. the kooks'un junk of the heart albümünü aldım. ayrıca sabahattin ali'den kürk mantolu madonna'yı. kürk mantolu madonna'da okuyan bilir beyler maria puder vardır. maria puder'la o kadar çok ortak yönü vardı ki. ben de raif efendi gibiydim. tıpkı ordaki gibi, bana bir insan olduğumu, bana bir ruhumun olduğunu hatırlatmıştı. aynı şekilde ben de ona. o kitap benim için hâla çok şey ifade eder.
-
40.
0sevgililer gününde buuşmaya ikna etme gayretindeydim, neyse ayarladım ama son anda caydı. bir gün devamsızlık girdi bana ama girsindi. ama o hediyeleri teslim etmem lazımdı neyse. annesinin evde olduğunu söyledi. saat dört suları, hava kapalı. ben dedim bi bakkal izni al çık. yine parkın orda bekliyorum. biraz konuştum, senin için bir şeylerim var dedim. önce kürk mantolu madonnayı çıkardım, bu farkında olmadığın kısmı, diyerek. içine de mektubu yerleştirmiştim. sevindi. sonra the kooks albümünü çıkardım. beyler inanamazsınız kız durdu bir an. nefesini tuttu. birden çığlık attı yemin ediyorum ne olduğunu şaşırdım. bana bir sarıldı o şevkle anlatamam sizlere.
-
41.
0"ama ben sana bişey almadım ki" falan dedi. öküz olan ben değilmişim dıbına koyim. allahtan bu hediye olayını pek takan bir adam değilim, benim gündelik hayatta çok sık kullandığım kalıplardan biridir, bunu duyan "aha gnrlies" der, o lafı söyledim hafif bir gülümsemeyle: ziyanı yok. sarıldı bana daha çok, seni seviyorum dedim. bir şey demedi, teşekkür ederim dedi. ulan çıldırıyorum içten içe ama bir şey de diyemiyorum. üzerinde pembe bir mont vardı "istersen onu vereyim sana?" dedi. "işportacılık yapıp zabıtaya yakalanmam için mi?" dedim. (düşündüm de asıl öküz olan benmişim amk) güldü, en sıcak gülümsemelere şahit oluyordum hayattaki. aşık olmuşum dıbına koyayım ben kör kütük, hem de hayatta bunca zaman kendimi sakladığım, bunca zaman aradığım, aşık olabileceğim tek kişiye.
-
42.
0kusura bakmayın beyler biraz caps ayarladım ileride koymak için. pek matah değil ama vakit aldı biraz. devam ediyorum.
her geçen gün daha iyiye gidiyorduk. bildiğin böyle şimşekli bi havada falan "bana böyle bir havada evlenme teklifi et." falan diyodu. ulan insan o an mantığını dinleyemiyor, hayal alemi, liselisin, aşıksın, ne yapabilirsin ki? -
43.
0bir sabah yine yanına gittim. bunun bu salağa yatma huyunu bir de inat destekler. salağa yatmaya inat etti mi uzar gider bi diyalog böyle. ama keyiflidir. anlatması güç pek. çocukken verdiğimiz "hıı tabi tabi, ne demezsin canım" diye uzun uzadıya sinir bozucu laflar olur ya, gayrıciddi bir şekilde. sabah yine konuşuyoruz kafamı attırıyor falan. duraktayız. benden uyuyakaldığım için şikayetçi oluyor ama bilmiyor ki amk ben sabah 6'da kalkıyorum, dikenli tellerden atlayıp 1 saat yürüyorum yanına gelebilmek için. böyle sinirimi bozduğu bir an ona "buraya nasıl geldiğimi biliyor musun?" dedim. anlatmamı istedi. anlatmak istemedim sadece dikenli tellerden bahsettim biraz. yanağıma bir öpücük kondurdu. kardeşlerim o yanağa konan çocuk masumiyeti ve samimiyetindeki öpücük insanın aklını başından alır. demedi demeyin. otobüs geldi, sen gelme dedi bana. nedenini anlamadım ama bozuldum biraz yoluma devam ettim.
-
44.
0@87 kızı ifşa yok.
onun en sevdiği renk maviydi. benim de. renkler bizim için bir anlaşma öğesi olmuştu "nasılsın bugün / gayet mavi" falan. çok iyi anlamında olurdu bu. pembe ise en kötü hali temsil eden renk. bana otobüse bindiğinde "seni maviliyorum." diye mesaj atmıştı. acayip duygulandım beyler öyle böyle değil. ama sms paketim o gün bitmişti, bir karşılık vermedim, sonrasında benim otobüsle onunla beraber gelmeme izin vermemesine bozulduğumu düşünmüş. "senin de işlerin vardır diye düşündüm" falan. şey ayağı "ulan çocuk buralara kadar geliyor bir de alıkoymayalım" ya da özetle "size de zahmet oldu." halbuki benim için yok öyle bişey ama kendi vicdanı. neyse ben cevap veremeyince hafiften kuruntu yapmaya başladı kırılmış olabileceğime dair, okulda önümdeki ilk kişiyi durdurdum tanıdığım, mesaj attım sorun olmadığını belirtmek için. böyle güzel gidiyordu. öğlene doğru kızkardeşimi kandırdım kontör yolladı bana ulan kızkardeşimi de bir ayrı severim. -
45.
0neyse mesaj attım ona falan. böyle çeşitli dillerde sevgi sözcükleri yazıyorum böyle. bu da bu salağa yatma modunda "küfür mü ettin?" falan diyor. ulan dedim bu salağa yatıp inat yapıyosa ben de yapıyım eğlencelidir dedim. "hee küfür ettim hee" falan böyle, ben de gayet gayrıciddiyim ama. "seni terbiyesiizz" gibilerinden bişeyler söylüyo böyle alabildiğine saçmalıyoruz. en sonunda bu "iyi geceler." demiş bana. sinirlendiği zaman konuşmak istemediğini belirtmek baabında "iyi geceler" derdi hep. ben de taşak geçiyodur diye "sana da" dedim. "nasıl böyle dersin?" dedi. ben 'lan ne oluyo şimdi ne oldu dıbına koyayım' modundayım. "ne dedim ki ben?" diyorum. "umrumda değil senin de olmasın artık" dedi.
vay dıbına koyayım ulan ne oldu şimdi? telefonunu kapattı yine. ben yine durumu izah etmeye, toparlamaya çalışıyorum. dil yarası diyecem bir şey demedim ki dıbına koyayım. sonra cevap attı "biraz ağlayıp geldim." dedi. "yapma ama neden" falan diyorum ben. "bir an benden ve tüm bu saçmalıklarımdan sıkılmış olabileceğini düşündüm." dedi. ona bunun aksini ıspatlayacak şeyler söylemek istiyorum çünkü gerçekten böyle renkli birinden sıkılmam mümkün değil ama ortada böyle fevri ve pgibolojik desteğe ihtiyacı varmış portresi çizen tavırlar da biraz bozdu moralimi. daha çok destek olmak istedim, sıkılma hissi daha da uzaklaştı böyle.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 11 01 2025
-
beyler 4 şubatta 36 yaşında olacağım
-
x de fenayım başa belayım
-
11 01 2025 tyler dursun ananıııı siii
-
gırgır değil cidden sosyopatım
-
müminn cinn davet etmek
-
yüzüme gülüp arkamdan tuzak kuranlar var
-
uremek icin yaratildiysak
-
2025 de çocuklar duymasın başlıyacakmış
-
çaycı hüseyin makat deliğine dinamit sokup
-
mentalcelin sanki karilarla muhabbet edebilme
-
5 s3ne önce zengincrossdresser doyumsuz kevaşe
-
ne yapiyorsunuz lan kader mahkumlari
- / 1