1. 101.
    0
    Tamam dedim. "nasıl yani ya!?" oldu telefonda. "Tükendim gördüğün üzere." dedim. Bir şeyler daha geveledi telefonda, sonra, "iyi.. hoşçakal.." diye kapattı telefonu. Ben mesaj attım buna "bir çözüm getirememiş olsak da dinlediğin için sağol." "önemli değil en iyi çözüm budur belki" demişti, böyle klişe bir cümle kullandığına göre bir aksilik olduğunu anladım. "bu bir çözümden daha çok bahane" dedim ama sadece demek için, içimden bir şey gelmiyor. aradan bir 10 dakika geçti, aradı beni, açtım.

    sular seller gibi ağlıyor, hıçkıra hıçkıra. açtığım gibi "ben seni çok seviyorum." diye girdi lafa. elim ayağım titredi beyler, ne hüküm vereceğimi bilemedim. Sakin bir ses tonuyla, "elini yüzünü yıka, tamam mı? ben de seni çok seviyorum, bir daha böyle bi halde olmayalım." diyorum. Sesi soluyor gibi, titrek ve gittikçe az duyulan, tamam diyor ardından. Kapatıyor telefonu. tak gibi hissediyorum. Şimdi ne yapıcam dıbına koyim ben?

    edit: sabahtan akşama kadar bu şarkıyı dinledim beyler o gün.
    http://www.youtube.com/watch?v=c1UCuYMgFRI
    ···
  2. 102.
    0
    Resim çiziyormuş, tuval resmi yolladı. Bütün gün boyunca bir şey söylemedim. Akşam biraz konuştuk. işin içine geleceğe dair konuşmalar girmeye başlayınca durum gibiliyordu, bu sene benim istanbul'da olma durumum falan. YGS'ye de 1 hafta var ama gibimde olmamış bunca zaman boyunca. Ertesi sabah beni yine aradı. "bin olduğunu düşünüyorum" falan saçmalıyo bir şeyler. "Kes şunu" dedim, "yoksa diplomamı elime mi verirsin?" dedi. nutkum tutuldu lan, yiyemeyeceğim yannanın altına yatmış gibi hissettim kız bana böyle diyince. sabah sabah niye gerilimle açıyorsun ki günü dıbına koyim?

    kapattım telefonu. konuşmadık bir süre, ben bursaya döndüm öğlen saatlerinde. Buluşmaya ikna ettim onu, geldi falan. ilk defa uzun süre sonra böyle, ilk haftalardaki gibi taze hissediyorum. O ilişkiyi "öncesi / sonrası" diye ayırdığım dönemin "sonrası" kısmına dair en ufak bir şey yok. Kendisi biraz yıpranmış, biraz daha samimi olmuştu ve nedense cidden kıymete binmiştim. Sarıldık vesaire.
    ···
  3. 103.
    0
    Beraber biraz dolaştıktan sonra, Namazgâha doğru gittik. Oradaki playstation salonlarından birine girdik ve tabiri caizse eline verdim beyler blur'da burdan da onu deklare edeyim. Oyunda üstünlük sağladığım zaman boynuma doğru ciksi dokunuşlar vb. cazibesini kullanıp beni geçmeye çalışıyo ama nafile. dıbına koyim bi oyunu kazancaz diye yaptığım odunluğa bak. her neyse beyler, tanıştığımız kitapçıya geldik böyle. Adam bizi görünce içi açılıyor dıbına koyim, öyle olmuşuz.

    Çıktık, yukarıda BKM var bilen bilir. Stephen King manyağıydı, dıbına koyim ne varsa. Her neyse gitti bi king kitabı aldı. O sırada orada boyalı kalemlerin olduğu bir reyon var, üzerinde kağıtlar falan. Deneme kağıtları böyle işte. Bir kalem aldı Kenny falan çizdi. sonra "seni seviyorum gnrlies" yazdı, ben elinden tutuyorum. ulan çok garip oluyor insan, bir gıdım ilgi insanı çığrından çıkarıyor dıbına koyim. kızları şimdi anlıyorum, fool's extacy dıbına koyim. insanı cidden tazeleyen bir his o. aşağı doğru onu durağa bırakacakken yine, "dudak okuyabilir misin?" dedim. baktı böyle, dudaklarımı oynatarak "seni seviyorum" dedim falan. uzun bir süre sonra insan gibi bir gün yaşamıştım lan.
    ···
  4. 104.
    0
    artık o kadar sorunsuz ilerliyoruz ki, daha rahat uyanıyorum. yıpranmıyorum, gülüyorum yavaştan. sınava bir hafta varmış falan gibimde değil. hatunla sanırım hiç olmadığı kadar iyiyiz. sadece bir gün ufak bir sürtüşme yaşadık ve onda da adamakıllı anlattı durumunu nihayet, yaklaşık olarak şöyle bir şeydi: "açım, matematik çözemiyorum, galu (kuş) sürekli beni ısırıyor ve babam beni iki yıldır aramıyor." aslında çok daha uzundu ama hatırlamıyorum. her birine adam akıllı cevaplarla yaklaşıyorum, eskiden olsa bomba imha gibi kırmızı-sarı-yeşil tel kesmek gibiydi. yok kuşun aynasını kaldır falan.
    ···
  5. 105.
    0
    tek bir pürüz daha önce bahsettiğim gözüm tutmuyor dediğim çocuk, buna ben "tüm erkekler yavşaktır ama bazıları daha çok yavşaktır, onun gibi." falan diyorum. şikayetçi değil dıbına koyim ilgiden, kızların hepsi böyle. erkeklerde de hata var dıbına koyim arkadaş ayağına yaklaşıp, ilgi gösterdiğinizde kaçmadıkları zaman ümitlenmeyin lan. sadece ilginiz hoşuna gitmiştir ve ondan bir şey bekleme hakkınız da yoktur aslında. bunun gibi ufak tefek şeyler var işte, şikayetçi değilim durumumdan. sınava üç gün var, hatunla aram iyi ve işin garibi bir sorun da burda nüksediyor, sanki kendisi sınava girecekmiş gibi ve sınav hakkında herhangi bir şey söylemeye müsaade etmiyor, kendisi evham yapıyor, kendisi geriliyor. nedenini idrak edemedim ama oraya da gelicez cidden.

    her neyse, haftanın son günü. öğlen okuldan çıkıyorum, buluşma ayarlıyoruz. bu günü hala unutmam ve cidden ibretliktir.

    ccc doluşun ccc
    ···
  6. 106.
    0
    altıparmak burç'talar bunlar. sinemaya girecekler girememişler falan böyle. kent meydanı'ndaki sinemaya gideceğiz ancak vakit daha bol. ara sokaklara saptırıyorum bunları, yanımızda bir üçüncü olması ikimizin de hoşuna gitmiyor ama yapabilecek pek bir şey yok, ben sadece bastet'e odaklanmış haldeyim. filme çok var, bastet ve ben oyuncakların içinde kayboluyoruz böyle. ben oyuncak klavyelerde hava nagila falan çalıyorum. dıbına koyim. neyse çıktık yukarı aldık biletleri girdik açlık oyunları'na. film başlamadan baktı böyle "sinemada öpüşen tiplerden değilim" dedi bana. ben çok öyleyim dıbına koyim. gördük. bu kızlar neden sinemaya gidip filmi izlemez hala anlamıyorum dıbına koyim, film kötüymüş gerçi. sürekli bi oynaşma, elimi bırakmama falan. parmaklarımı çıtlatıyor, yaslanıyor omzuma falan, bi izleyemedim filmi.
    ···
  7. 107.
    0
    neyse çıktık sinemadan. fark ettiğim üzere yanında biri varken pek fazla trip atamıyor ya da kaçık imajı çizemiyor ve bu hoşuma gitti açıkçası. neyse, çıktık dışarı. bir yağmur bastırdı bardaktan boşalırcasına. üçüncül şahsın ne işi var orda dıbına koyim, o da algılamıştır durumu soyutladı kendini zaten. aşırı derecede bir yağış var ve sırıksıklam olmuşuz, koşturuyor sokakta. dıbına koyim mahalle çocuğuyuz nereye koşuyon sen. iki depara yakalıyom zaten öyle bir durumda. gülüşüyoruz. yavaştan yaklaşıyorum. buz gibi yağmur suları arasında temas eden dudakların o kaygan ve sıcak hissi, aşık olduğunuz kimseyle ise hele, cidden ibretlik. bırakmak istemiyor, o an bitmesin istiyor insan.
    ···
  8. 108.
    0
    evlerinin oraya doğru geldi otobüs. üçüncü olan benimle konuşuyor işte. "bastet her şeyini anlatıyor bana. sevgililer gününde yaptığın jestten bahsetti mesela çok etkilenmiş, o kitap, yazdığın o mektup her şey. nasıl anlatsam, bir dünya şey var.. ama seni çok seviyor. çok." benim hatun bu üçüncüyü susturmaya çalışıyor amk. ben cool olucam ya, yansıtmıyorum bir şey hani. içten içe nasıl zütüm kalkıyor ama var ya. gerçi bu burnu havada olma vasfı benim için anlıktan daha öteye gidemedi hiçbir zaman.

    her neyse. indik otobüsten. akşam karanlığı, yağmur hala boşalırcasına yağıyor. kimsecikler yok sokaklarda. bastet yanıma geliyor, otobüste kızın söylediklerini toparlamak istiyor böyle. ilk defa onun karşımda böyle eli ayağı birbirine girmiş ve kelime seçemez bir halde olduğunu gördüm. en sonunda "evet, doğru, seni çok seviyorum." dedi. sarıldık birbirimize, kontrolsüzce ve yarın yok gibi öpüyoruz birbirimizi sokağın ortasında. yolun kenarında bir şemsiye bulmuş, uzattı bana. kırık falan ama idare ederdi, o uzatması bile. hem ben yağmurdan pek şikayetçi olmam, yol kenarında yürümeyi bilmeyenler düşünsün. en son sokak lambaları eşliğinde yavaştan uzaklaştığımı ve uzun süredir böyle mesut olmadığımı hatırlıyordum. huzur içinde kasvetten uzaktı her şey.
    ···
  9. 109.
    0
    ayraç olsun beyler, kastırdık yine, mola vereyim.
    ···
  10. 110.
    0
    bu hikayenin sonunda kız kendini asıcak heralde dıbına koyim ya veya oğlana gibtiri basacak başka bi oğlanla devam
    ···
  11. 111.
    0
    rezervuar
    ···
  12. 112.
    0
    reserved
    ···
  13. 113.
    0
    lan ben durumu kıza anlatmaya çalışıyorum, nuh diyor peygamber demiyor, gelicem. ben sabah kitap fuarına gitmişim, hafif vurgun misali, para bulucaz falan cebimde 5 kuruş yok. 12 gibi bu ben geldim diyor. lan bende bir telaş, gelme diyorum geliyo amk. gittim eski adliye'ye. bekledim biraz, geldi. diyorum ki arkadaşla beraber yaşıyorum ama haftasonu, anne babası gelmiş, diyorum. ne olcak? diyo bana. nasıl nolcak dıbına koyim. her neyse ikna olmuş bi şekilde eski adliyenin ordaki merdivenlerde oturuyoruz. laflıyoruz biraz böyle, yine uçuk. bu 500 days of summer izlemiş anladığım kadarıyla, ordaki bebeler gibi penis penis diye bağırıyo, benden de daha çok bağırmamı bekliyo amk. filmi izleyen bilir o sahneyi. ben de "geri zekalı mısın sus" dedim. birden ibretlik bir yüz ifadesi değişimiyle fırladı yanımdan, koştum falan. lan o benim gibilmedik yerimi bırakmasın, ben ona öyle bir durumda "gerizekalı mısın" diyorum, kabak zütümde patlıyor. kurtuldu elimden. kafkasın ordan falan alabildiğine koşuyor işte. ben de koşuyor durdurmaya çalışıyorum bunu. neyse abi ben ona bakarak koşarken levhalardan birine bir gömdüm kafayı. yığıldım oraya, devam etti o. kalktım, tam yakaladım falan bindi otobüse. çekirge'ye gider diye ben de arkadan koşturup çekirge dolmuşlarına bindim, evin ordaki durakta bekliyorum gelsin diye amk.
    ···
  14. 114.
    0
    rezerved
    ···
  15. 115.
    0
    yok amk bir dünya otobüs geliyor geçiyor hatun yok. cebimde para da bitmiş, boşbukart basıp, insanlara bakıyorum biri uzatıyor bukartını. istanbuldaki gibi hemen avcunu açmıyor huur çocukları bursa insanı harbi iyidir. yurda geri dönüyorum, nerdesin falan diyorum buna. "bana gerizekalı demeyen bir çocuğun yanındayım." al bir de burdan yak dıbına koyim. resimden neresi olduğunu idrak ediyorum, hızla gidiyorum oraya. geleceğimi bildiğini söyledi bana sonraları. çocuklar normal ama bi tanesini gözüm tutmadı ki bu tip konularda hiç mi hiç yanılmam, yanılmadım da. çocuklar gitti. hatun bana gülümseyerek "beni üzersen repçilerle takılırım" diyor böyle, sarıldı falan. "ben senden doğal olarak çok başka şeyler bekliyorum, sen bana gerizekalı diyorsun" dedi. ilk defa onu bir şeyi adamakıllı açıklarken gördüm anasını satıyım, sevindim bir an. altıparmağın oradaki çekirge durağına gittik, atladık otobüse. bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum ama alttan alta açıp, gülüyor, aklınca zor durumdayım ya amk. her neyse eve bırakıyorum bunu geri dönüyorum. geçirdiğimiz zaman dilimleri arasından en sorunsuzlarından biri.
    ···
  16. 116.
    0
    ya hadi ben dıbını feryadını gibicem
    ···
  17. 117.
    0
    beyler bir sabah beraber okula gidiyoruz. birini gördüm. erol hoca, 9. sınıfta sınıf öğretmenimdi. onu gördüğümü zannettim daha doğrusu, inanamadım. sonra bastet'e gösterdim emin olunca, bu adam benim sınıf öğretmenimdi diye. neyse pek önemsemedim, geri döndüm. benim okul çıkışında telefona mesajlar yağıyor "eski edebiyat öğretmeninin bu kadar sert bir insan olduğunu söyleseydin, okula gitmezdim. her neyse ben ayrılmak istiyorum." vay dıbına koyayım, şimdi neden? atladım gittim yanına yine. geldi aşağı. anlatıyo durumu yavaştan. erol hoca bunların boş dersine girmiş. çekmiş bunu bir köşeye.
    ···
  18. 118.
    0
    başlamış işte "davul davulla beraber çalar. aranızda yaş farkı var. hem o seneye üniversiteye gidecek, başka kızlar bulur, seni unutur, derslerine odaklan" temalı bir dünya şeyler söylemiş dıbına koyim. ben de "sen bunlardan mı etkilendin" diyorum. bana "bilmiyorum, onunla konuştuktan sonra sana dair hiçbir şey hissetmiyordum." diyo. içimden ben "be dıbına koyayım biri gelip nutuk attı diye böyle oluyorsan gibeyim senin ızdırabını" diyorum. sonra yavaştan yine ısınıyo bu bana, yine bir 180 ardından o günü de kurtarıyorum adeta, artık sürekli "acaba bugün de ayrılacak mıyız?" falan diye düşünüyorum. dikiş tutturamamışız bir türlü.
    ···
  19. 119.
    0
    biliyorum o duyguyu panpa. aslında bitirmek istiyosun ama lanet bi duygu hayır şimdi olmaz diyo sana sonunda da üzülüyosun. normalde bu kızdan ayrılman gerek ama yapamıyosun aaahh aah
    ···
  20. 120.
    0
    yine sorunlara eğimli dönemlerden geçiyoruz böyle. bana yine söyleniyor bu. "matematiğin iyi, iyi gitar çalıyorsun, her şeyi kabul edip düzeltmeye çalışıyorsun, mükemmelsin ve bu benim canımı sıkıyor. bin." falan diyor böyle. ben buna diyorum ki "bunların nesini beğenmiyorsun?" hayır inkar ettikçe daha taka sarıyor, ben nereye mükemmelim amk diyorum ama o zaman daha fena, en azından böyle sorayım diyorum. "çünkü ben öyle değilim." "çünkü sendeki o vasıflar bende yok." falan diyor ben bir şey diyemiyorum, ne diyeyim anasını satayım. her neyse, biraz susuyorum. gönlünü almak için böyle, ortam yumuşasın diye "özledim." yazıp yolluyorum. internet cafe'de cs atıyoruz. yollamaz olaydım.
    ···