harbi ibretlik lise aşkı hikayesi

tam o sırada bir arabanın yanından geçerken arabanın tavanında ne kadar birikmiş kar yığını varsa üzerime yıkmaz mı amk. ebeni gibiyim nasıl üşüyorum ben, ne oldu demeye kalmadan kartoplarını fırlatıyor ardı ardına, ben de atıcam ama zarar veririm diye bilerek sağa sola atıyorum, iyice hızlandırdı bu kartopu ataklarını ben artık savuşturmuyor üzerine doğru yürüyorum böyle. son bir kartopunu fırlatacakken kendime doğru çektim onu. bir an durduk, kıpkırmızı olmuşuz hava buz gibi ve hızlı nefes alış verişlerimizden başka bir ses duymuyorum ben. bunların hepsi çok çok çok kısa bir an ama sezdiğim detaylar bunlardı. o anın hemen ardından yavaşça kenetlendi dudaklar. bir on saniye falan bir ahenk içindeydik, ibretlik bir his, dışarısı buz gibi, gibmişim soğuğu.

beyler ben ciddi kötü oldum. devam edicem hikayeye daha sonra, söz. kafam attı amk. gelicem.

am var beyler koşun

http://goo.gl/cgh5n

am var beyler koşun

http://goo.gl/cgh5n

sınav sonuçları da açıklanmış. hedefim istanbul ingiliz dil ve edebiyatı'ydı. 456 puanla ama 1850. sıradan kapatmıştı geçen sene. ben 470 yaptım bu sene ama 3075. olmuşum dıbına koyim ona da moralim bozuk bir de

reserved

hadi canım

evet beyler kaldığım yerden anlatayım. kapılmış gidiyorum böyle, o anki his cidden tarif edilemez. sonra suratıma hafiften bir tokat çarptı amk. kendime geldim o an ben, onu eve bıraktım geri döndüm. okul da tatil dıbını gibeyim ne yapsam ne etsem. bir arkadaşım vardı kendisinin lakabı ciksmendir okuyorsa burdan onu şukuya boğuyorum. evine davet etti beni, gittik memento falan izliyoruz. neyse filmleri izlerken aradı beni. uzun soluklu bir şekilde konuşuyoruz, elimde gitar telefonda benden şarkı çalmamı istiyo falan. hep o mu yapacak bir de ben yapayım diye şöyle bir diyalog yaşadık:

+bastet -ben

+bana bir şarkı söyle'yi çalar mısın?
-neyi?
+bana bir şarkı söyle
-ne söyliyim?
+gece bana bir şarkı söyle
-bu gece mi?
+gece'nin kendi adını taşıyan ikinci albümlerinin ikinci parçası olan bana bir şarkı söyle'yi çal.
-bilmiyorum onu.

eğlenceliydi binler, kıza hak verdim ahah, beceremezdim pek ama.

sonra telefonla ben bişeyler anlatırken arada ilk defa "seni seviyorum" demiş. duyamadım amk metroları falan anlatıyodum sokakta kaldığım zamanlardan falan kupleler böyle. kaynadı arada. insan az çok bilincinde ama duymak güzel oluyo, hayatımda ilk kez duydum desem bunu yeridir beyler. kulak kesilmezdim zaten. ilk kez kulak kesildiğim bir ağızdan çıkması itibariyle daha da mutlu kıldı beni bu durum. ama arada duyamadım diye yine bilinçli salağa yatmalı tripleri oynuyor amk. ben de sabırlı bir şekilde konuşuyorum telefonda. sonra bu şekilde karşıladığımı görünce, bana her şeyi açıklayan o cümleyi kurdu:
"15 yaşında olduğum için özür dilerim."

lan tavırları nevrotik, obesesif, komplusif, paranoyak dedik. işin çok daha korkunç kısmı kızın bunun bilincinde olması, zamanla da bunu bir silah olarak kullanabilmesi, yavaşça kafama oturdu bazı şeyler ama pek fazla üzerine düşmezdim, keyfime bakmaya ve anı bozmamaya çalışırdım.

ciksmen bana kızın alabildiğine özgüvenli ve rahat, insan ilişkilerinde gayet tecrübeli olduğunu ve beni parmağında oynatıp gibebileceğinden bahsetmişti. ama ben seviyorum, böyle ağırlık koymak, otorite falan gibimde değil ve üç kuruşluk emeller peşinde koşmaktır benim için. ben diye bişey var doğru ama, ego... ııh.

2 mart beyler. cuma günü. neyse buluşmaya ikna ettim onu, okuldan çıkacak eve gelecek falan. biraz vakit alabilir diye bi keps yollamış, sesli gülmüştüm.

http://imgim.com/33k6cuv.jpg

(resimde kendisi yok tabiiki de dıbına koyim, bu tip şeylerden nefret ederdi, gizliden çekmiş işte)

hikayenin devdıbına geçmeden önce bu entry'de sizi kepse boğmak istiyorum. yine ve kesinlikle ifşa yok. ccc doluşun ccc

http://inciswf.com/takipteyim.swf

dolduk bekliyoruz

reserved

bu kapı kepsiyle evini bulmuştum kapısına gittiğimde (şimdi orda deel): http://imgim.com/5n4y0l.jpg

o meşhur kitap: http://imgim.com/149md6r.jpg

o ibretlik kalp: http://imgim.com/flzzt2.jpg

yavaştan siliniyo :( diye bana yollaması: http://imgim.com/fp0yaa.jpg

amk çok resim varmış lan bluetoothla yolluyom bi de. teknolojiye laf atıyoz bi de.

reserved

bana yolladığı kahve üzerine kalp allah aşkına söyleyin neresi benziyo amk: http://imagenic.net/viewe...=ysgjkz886ftr5yyuehqp.jpg

takmaya bayıldığı kolyeler, ben de çok severdim: http://imagenic.net/viewe...le=pe11nc0fpcs9dn7fnz.jpg

kiril rezaleti: http://imagenic.net/viewe...=0nnz3jo31dsnt4w9l1yy.jpg

okuldan kaçtığım spot: http://imagenic.net/viewe...=kn8k4pigxhikry1762rp.jpg

hayatımın özeti: http://imagenic.net/viewe...=e8ye7e3my0371s6jqwb4.jpg

hikayeye tam gaz devam ediyorum beyler daha fazla caps çıkarsa ileride size yollarım zaten.

yine arapşükrü'nün ordaki tarihi gecekondu mahallesinde bekliyorum onu. bileklerime kadar kar var. kulaklarımda http://www.youtube.com/watch?v=cVcucPhko70 ne zaman bu şarkıyı dinlersem hep o an gelir oldu aklıma. yavaştan geldi, ruj sürünmüş bu sefer hahahah. içimden "niyetini yerim" falan diyorum içimden. geldi yanıma, biraz konuştuk. geçen zaman ardından gördüğüm üzere hayvansal dürtüler biraz daha ön plandaydı o gün, kimseler yok sokakta, karların arasında kendimizden geçiyoruz o şehvetle. bu bana uyuzluğuna yine sigara yakıyor falan. ama beceremiyor böyle. yılların tiryakisi ben, "bak böyle olur" dercesine bir nefes alıyorum, yavaşça yaklaşıyorum dudaklarına ve öpecekken nefes vermeden, ağzımı açıp dumanın kütle halinde uzaklaşmasını sağlıyorum falan. tahrik edici minik unsurlar. her neyse kendimize geldik yavaştan, kalktık gidiyoruz. kitap alacakmış.

kitapçıda oyalanırken köşedeki gitarı aldım. normalde gitar çalmamdan, şarkı söylememden ciddi ciddi nefret ederdi. hani bu "çünkü o vasıfların bende yok" meselesi. ama biraz toleranslı gördüm onu o gün. gerçi gitar bu dıbına koyim, toleransa mı ihtiyaç duyacaktım bi de çalmak için. şu iki şarkıyı akustik olarak icra ettim:
http://www.youtube.com/watch?v=3dm_5qWWDV8
http://www.youtube.com/watch?v=sz3AL5w1Rfs

muse'u zaten seviyordu, diskografisi vardı. ilk defa diskografi barındıran bir kız görmüştüm müzik çalarında, pek çok grubu bu şekilde dinliyordu. arşivci ruhum biraz daha ısınmıştı orda "vay dıbına koyim istesem böylesini denk getiremezdim" diyorum. two door cinema club'ı ise benim ona verdiğim dvd'deydi. bir dvd'yi müzikle doldurup vermiştim, sakin, the maccabees, bombay bicycle club, mor ve ötesi falan vardı. böyle detaylar da geliyo arada aklıma flashback yapıyoruz.

neyse şarkıyı çalarken benim sıra arkadaşım aşrak ve sınıftan yakın bir birader taban geldiler kitapçıya. şans amk.

lan arkadaşlarım geldiği gibi sıvıştı kız. şimdi kızla ilgilenmezsem kaçıp gidicek. arkadaşlarla konuşuyoruz falan kız biraz kulak misafiri olmuş anlaşılan. bir arkadaşın doğumgünü için toplanacaktık, onun planını yapıyoruz. konuştuk hallettik falan arkadaşlar gitti. kız bana karşı zaten somurtuyor. işhanından dışarı çıktık. birden tsubasa gibi koşmaya başladı, düztabandı koşmayı beceremezdi aslında hahah, lan ben anlamadım. peşinden iki adımda yakaladım bunu durdurdum. çektim köşeye, ne oluyo? diye. haşin bi bakış atıp koşmaya başladı yeniden. kaçıyor bildiğin benden amk.