1. 491.
    0
    bir saat boyunca sigara içip bu şarkıyı dinliyorum, bir aptallık yapıp ona bi mesaj atıyorum:

    "sevgilim" mi? "oyuncağım" falan diyecektin galiba. sesimi duyman gerek değil, o anda istediğin şeyi doyurman gerek. o ana da sesimi duyman denk gelmiş ama aslı önemli olan benliğini tatmin etmen. duyma sesimi falan, neme lazım? (burdan sonra yazarken ciddi ciddi matematik sınavında soruları çözemezken gülersiniz ya kahkahalarla, aynen öyle gülüyorum) lan her şeyi geçtim, tek koyan tarafı en çekilmez, en katlanılmaz dönemlerinde seni büyütmem ve hastalıklardan büyük ölçüde arındırdığım karakterinin ekmeğini başkalarının yiyecek olması. cidden koyuyo ama ne yapayım. ben sadece senden hep bir yol olu diye ümit ettim. sana katlanabilecek ve seni anlayabilen tek insan olduğumu biliyorum sen de inkar edemezsin. ama sevmiyorsun, o halde ben seni sevsem bile bir yükten başka bir şey değilsin. ben de hamal değilim. özetle: sleep inside the eye of your mind, don't you know you might find a better place to play?
    ···
  2. 490.
    0
    gelmiş bana, öyle bir şey olmasa dahi, böyle bir üsluptan sonra "sevgilim?" diye mesaj atıyor. yine ve yeniden o ucuz kaçanı kovalama oyunundan bir piyes sergiliyor bana. arıyor, dört defa falan ard arda. kapatıyorum telefonu, bir dahaki aramasında ulaşamayıp pes etsin diye. açıyorum telefonu sonra. "sesini duymam lazım :( " diyo bana. sesimi duyman lazım, tabii.
    ···
  3. 489.
    0
    olma, olma çünkü ben üzgün değilim, diyorum. adına sevinmeye devam et. kaldırıp atıyorum telefonu bir köşeye, bir dal camel black yakıyorum. açıyorum oasis - don't look back in anger. http://www.youtube.com/watch?v=qA3r_QiYsME
    "please don't put your life in the hands of a rock n roll band, who'll throw it all away."
    "hayatını, onu buruşturup atacak bir rock n roll grubunun ellerine teslim etme." diyor seslendiği her kimse. ben teslim etmişim, buruşturulup, atılmışım çöp tenekesinin yanına çözüldükten sonra bir şey ifade etmeyen edebiyat teksirleri gibi. üzgün değilim, cidden. sinirliyim sadece biraz. öfkem daha da çok kabarıyor telefona bakınca:
    sevgilim?
    ···
  4. 488.
    0
    akşdıbına bana, "I follow he. :(" diye mesaj atıyor. susmuşum işte amcık bana niye yazıyorsun detayları. "why? follow me : ))" diyorum. verdiği cevap "we kissed." oluyor. ingilizce yazınca sanki dozajı düşüyor içimdeki nefretin amk. "leave me alone." diyorum. "I'm sorry (for you)" diyor. nasıl sövüyorum, diyorum nerden buluyo bu cesareti dıbına koyayım böyle işin.
    ···
  5. 487.
    0
    ccc grand finale ccc

    her neyse, bana mesaj atıyor işte "ilk defa bu sabah otele bu kadar erken geldim eheheh * " falan diye. hiçbir şey diyemiyorum, ciddi ciddi diyecek bir şeyim yok. "çocuk anne babasından yanıma gelemiyo ki :(" falan diyo, gayrıciddi bir üslup çiziyo. ama o esnada benim aklım çoktan bana "your accent is beautiful : )))" diye yazan irlandalı kızlara sırf bu var diye koyduğum posta falan geliyo böyle. "neyse belki aklımdan çıkar çocuk senin hipap işleri nasıl gidiyor : )))" falan diyor bana. ben ona sadece şey dedim. "şu üslubundan sonra bile seninle hala konuşuyorum ya, ne yüzsüz, ne kendine saygısı olmayan bir huur çocuğuyum ben." diyorum. susuyorum.
    ···
  6. 486.
    0
    reserved
    ···
  7. 485.
    0
    gayet iyi gidiyorduk işte zararsız ziyansız. işte bi gün yine buna yavşayan bir çocuğun ona attığı mesajlarını yolladı, çocuğu reddetmiş falan. bana şey diyor "bu bizim okulun en iyi yüzlerinden biriydi, reddederken içim sızladı :(( " falan diye. amk gülüp geçiyoruz da şimdi şakanın da dozu var. diyo işte "o zaman bile bu çocuk 1,85'ti" falan. garip şeyler işte. pek bir şeye değinmek istemiyorum, üniversitenin en güzel kızlaının ingiliz dil edebiyatta olması fikri bile beni heycanlandıramıyordu bu kızla, daha nasıl izah edeyim lan durumumu? kız bana sonraları "seni, seviyorum." falan dedi işte. böyle bir sıkıntı yok falan, en azından ben öyle zannediyorum. aramız iyi gibi geliyor.

    bir gün konuşmadık hiç, acaba ne zaman aklına gelicem onun diye düşünüyorum. bana mesaj attı "bi çocukla tanıştım" diye. aklına gelmez olaydım bu ne amk? yine beni kıskandırma gayeli yazdığı şeylerden biri diye düşünüyorum detaylarını anlatıyor bana işte kırmızı bilekliği vardı falan. otelde 18 ve üstü olanlara kırmızı bileklik veriyorlarmış işte. ben "ne diyon dıbına koyim sen?" modundayım. bana gelip şey dedi "seni seviyorum. diğerlerine da, derim varlar, nyet, derim yoklar." russki veletlerden biri yani, bunu da anladım.
    ···
  8. 484.
    0
    beyler grand finale'i yapıyorum. siz akşama toplandığınızda sizin için bir sürpriz olacak, umarım buraları yeşertirsiniz. sizleri seviyorum.
    ···
  9. 483.
    0
    öyle havadan sudan konuşuyoruz. babası bekliyormuşmuş bunu falan. annemle olan sorunlarımdan bahsettim biraz, "anneni sevme konusunu işlemiştik ne çabuk unuttun" diyor, anlatıyorum durumu. "o zaman ileride biz ayrı eve çıkarsak annen gelmesin :(" falan diyor böyle. gülüyorum dıbına koyim. moral verdiğini zannediyor ama şu kurduğu cümle benim camımın önünde taşşaklarını sallandıran king kong'un uyandırabileceğinden daha fazla ümit aşılamıyor bana.

    akşamdan akşama arıyor beni, te antalyada olması kötü geliyor bana ama cidden güzel hissediyorum yine de. "herkes rus kendimi çok yabancı hissediyorum" falan diyor, "angliski please" diyorum, muhtemelen sinirlenmiştir. boş zamanlarımda fruity loops'dan hip-hop beatleri yapıyorum. "ee nasıl gidiyo dj gnrlies?" diyor bana. "kendime başka bi isim bulcam dj ekleme başına direk gayrıciddi oluyo. düşünsene dj abraham lincoln. dj kennedy. dj mustafa kemal." gülüşüyoruz falan. uzakta olunca bi de yapabileceğimiz eylemler arasıında beraber travian kasmaktan başka bir şey yok. "şimdi izle aşkısı nasıl tuzağa düşücek : ))))" falan. eğleniyoruz yani.

    ccc ayraç ccc
    ···
  10. 482.
    0
    öğleye doğru mesaj attım ona "meow." diye. biraz zaman geçti, aradı beni. konuştuk. antalya'ya gidiyormuş falan. bir süre sonra bana "seni çok özlemişim" dedi. bir şey demedim pek, terminalde kaybolduğunu falan söylemişti onunla alakadarım daha çok. "geri dön istiyorum." dedi. hemen ardından, beni farklı bir meyildemiş gibi algıladığından olsa gerek "eğer zamana ihtiyacım var diyorsan seni anlarım." dedi. ben ilişkimiz boyunca onun böyle anlayışlı olduğu, ona böyle müteşekkir olduğum bir an hatırlamıyorum. zor durumda olan, köpek gibi yaralarını yalayan benim ama bana müthiş bir anlayış bahşediyor.

    belki normaldir, belki daima hayvan gibi davrandığından o davranışını çok değerli buldum, bilinmez. ama kendimi cidden iyi hissettim ve ben "zaman deme ben artık seninle hiçbir anım çöpe gitsin istemiyorum." gibilerinden bir şeyler söyledim. bilmiyorum ne olacak, yine başlıyoruz. ama kendimi ciddi ciddi tamir olmuş ve ilk zamanlardaki gibi şevkli hissediyorum, üstelik kendi isteğimden daha çok tamamen onun meyilleriyle biçimlenmiş bir şekilde. onun böyle bir arzusu olması doğrultusunda, benimle bir şeyler düşünmesi memnun kılıyor haliyle beni de.
    ···
  11. 481.
    0
    konserde aklıma geliyor bu falan. ölü gibi geçiriyorum günü, eve geliyoruz vs. sanırım bir gün sonra konserin ardından, arkadaşımın facebook hesabından bir resim koyduğunu görüyorum, üzerine "i kissed my cat." yazmış, hipster tarzı. resme bakınca gözyaşlarım bendlerini aşıyor, bana ne oluyo böyle amk? kontrolü tamamen kaybetmişim, daha doğrusu kontrolün başkasına geçmesiyle kendimi yitirmekten daha fena olmuşum. beni "kedi öpücüğü"yle öptüğü zamanlar falan geliyor aklıma, kötü oluyorum yani.

    geceye doğru aklıma bir muziplik geliyor böyle, ama gülüyorum, ciddi ciddi neşelenmişim hafiften. onun "my cat" göndermesine cevaben, kendimin bir capsini yolluyorum travian hesabından ona. "my cat'in cevabı" diye. http://a5.sphotos.ak.fbcd...3988301464_56646222_n.jpg kendimi de ifşa etmiş oldum ama olsun amk. ardından bir şeyler daha yazıyorum, bastet'i öpmüş bir kedi olmam bile ziyan falan. bana telefon numarası yazıyor bi tane. hiç cevap vermiyorum, bir kere 532'li bir numara yazmış. amk sen doğduğunda girdi 532'ler tedavüle. sonra bana "pardon bu annemin numarasıydı" diyip başka bir numara yollamış.
    ···
  12. 480.
    0
    trak'ın durumu da gittikçe kötüleşiyor. erdek darlıyor bizi, ertesi sabah eşyalarımızı topladığımız gibi atlıyoruz minibüse, ordan geliyoruz bursa'ya. ben hatuna ulaşmak istiyorum, aklımı gibeyim. vicdan azabı falan çekmiyorum, şey modundayım. "trafik kazasına benzetirsen bunu 8'de 6 sen suçlusun, 8'de 2 ben. ben, 8'de 2lik kısmım için insanlık ndıbına özür dilerim, affedip affetmemen umrumda değil." tekrar onunla bir şeylere başlamaya dair bir ümidim yok.

    ayın 5'i. temmuz. bursadayım, kazumi beni misafir etmiş. yalovaya gideceğim. önce hatunun evinin önüne gidiyorum. aralıktan bakıyorum cama, odasında bir hareketlilik falan. kendi kendime işkence yapıyorum bildiğiniz. 9'da gelmiştim. saate bakıyorum 11'e yaklaşıyor hay dıbına koyim diyorum. söndürüyorum son sigarayı da, yavaştan yol alıyorum terminale doğru. geliyorum, yalova'ya giden son arabayı 15 dakika önce kaçırmışım. bir am uğruna ya rab ne güneşler batıyor. kaldım terminalde falan derken, ordan yeni bir araba başgösteriyor falan. cebimdeki parayla ancak orhangaziye gidebiliyorum. orhangaziden otostopla yalova'ya geliyorum. ayın 6'sı dahilindeyiz.

    guns n roses konseri var işte. annemi ikna ediyorum falan, guns n roses'ın deli gibi bir hayranıyım ben beyler. ciddi ciddi çok fena. annemden biraz harçlık bir de bilet parası koparıyorum, borç olarak. çıkıyorum yalova dörtyola. saat gece üç falan. durdurmaya çalışıyorum arabaları, bir tane kargo arabası geliyor sağolsun. "topçular abi." diyorum, nereye gidicen falan derken "dördüncü levent seni kurtarır mı" diyor adam bana. amk o an müthişti ya. dördüncü levent'e kadar getiriyor adam beni, sarıyer parkorman'a kadar yürüyorum ordan zaten.
    ···
  13. 479.
    0
    +ben, -bastet

    +aramızdaki sorunlar tek bir işçinin ömrü boyunca yapamayacağı ama iki işçinin anında halledeceği o problemler gibi, üstelik matematik de yok bak. senden ıraklaştıkça çözülmekten daha çok öteye itiliyo, halı altına süpürülüyor aramızdaki her şey.
    -iki işçiden biri hasta olmuş işe gelemez bu kadar işte eheh
    +kontratını iptal edelim o işçinin o zaman, bir daha bu işletmeye ayak basmasın
    -olmaz paraya ihtiyacım var

    ne seninle, ne sensiz mod on. bana "ya seninle, ya sensiz" de diyorum. ikisi arasında bir seçim yapabilmem zor diyor. başka bir ihtimal olamaz ki diyorum, varmış demek ki diyor. "sen benden sabretmemi, susmamı, hiçbir şey söylemememi ve sürecin sonunda neyin ne olduğuna olacağına tamamen kendin karar vermek istiyorsun" diyorum. o da "aynen bunu istiyorum." diyor. vay dıbına koyayım.

    eskiden antalya'da yaşıyodu bu. antalya'daki eski sevgilisiyle tekrar iletişim dahilinde olduğunu görünce ona, "benden cidden sabretmemi istesen anlarım ama bu durumun bana bir alternatif buluncaya kadar beni oyalaman olmadığını düşünmek için ne kadar gerizekalı olmam gerekir?" diyorum. paranoya bulaşıcı, paranoyak olmuşum. bana "senden cidden sabretmeni istiyordum, artık istemiyorum." diyor. ona ulaşabileceğim bütün iletişim yollarını kapatıyor ardından, gib gibi kalıyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=ZwtashTIkqo
    ···
  14. 478.
    0
    ayın üçü. ben, elimde gitar, "önemli değil" çalıp, derinden hıçkıra hıçkıra ağlıyorum, sessizce, içimin sızlaması gibi hafiften sızıyor damlalar yine kontrolsüzce. http://www.facebook.com/v...deo.php?v=155035157887814

    zaman mı yanlıştı, yoksa bıkmış mıydın sen?
    kolay yoldan başarısız oldum ben.

    biraz konuşur gibi olduk. yine böyle bir 9gag capsi yüzünden kapışmaya başlıyorduk, ben halimizi gördükçe acıyorum durumumuza ve ciddi üzülüyorum. ama bir yandan da, bana reva değil diyorum bu. değil dıbına koyim. "neden benim de bir birey olduğumu ve duygularım olabileceğini görmüyorsun?" diyorum. "biz bu tartışmaları yaşamamak için bu haldeyiz, sen ise yine araya sokuşturup duruyorsun bunları." diyor. düşününce, büyüttüğümü görüyorum. birey falan, insan hakları ihlali var sanki ortada. hoş avrupa insan hakları mahkemesine başvursam benliğe tecavüzden müebbet isteminde bulunur, davayı kazanırdım.
    ···
  15. 477.
    0
    mola verdik. molanın ardından ne geleceği şüphesiz büyük bir sürpriz ancak elimden gelen hiçbir şey yok. sadece yaptıklarımı sorguluyorum, onu düşünüyorum, büyük bir ölçüde kendimi suçluyorum, onun yaptıklarını da görüyorum, sadece düşüyorum ve günde bir paket sigara içiyorum hiç farkında bile olmadan. 26'sında trak'ın evini taşıdık. babası beni yalovaya bıraktı. yalovada kaldığım gece şu yazıyı yazdım: http://derdest.tumblr.com/post/25956213648/tats-z
    ciddi ciddi çöküşlerdeyim gördüğünüz üzere.

    ertesi sabah hatun bana yazmış işte. travian hesap linki yollamış, pek nadir konuşuyoruz. sadece oyun hakkında. hiç konuşmasak daha iyi, bir şeyler söylemeye yeltenemiyoum bile. biraz konuştuk. ben çıktım, orhangazi'ye geldim. trak ve ben erdek'e gideceğiz, biraz temiz hava vs. iyi gelir diye düşünüyoruz. o da iki yıllık sevgilisinden ayrılmış, onun durum da benimkine benzer. ikimiz de kızın dıbına koymuş, kendimizi suçluyoruz. ben yaptığımı "sırf karşında yemek yiyen bir huur çocuğu var diye oruç bozma"ya benzetiyorum, ama karşımda tıkınan o huur çocuğunun hiç mi suçu yok?

    hiç kayda değer bir konuşmamız yok. erdek'te bir şeyler karalıyorum, gitar çalıyorum, yüzüyorum ve düşünmeye devam ediyorum. burası o kadar sakin ki insanın hiçbir şeyden uzaklaşası gelmiyor, aksine ateşin kucağına düşüyor düşüne düşüne.
    ···
  16. 476.
    0
    beyler şu an internet kafedeyim. bir chapter daha yazdım sizin için. bir süre daha zütüreceğini düşünüyorum, bir fırsatını bulup, o laptopu çalıp, ccc grand finale ccc i beraber yapalım diyorum. neyse, ben yardırayım, siz toplaşın.
    ···
  17. 475.
    0
    rezerved.
    ···
  18. 474.
    0
    okuruz bi ara
    ···
  19. 473.
    0
    sen hiç yoktan konuşmuşsun aga biz yıllardır bakışıyoz
    ···
  20. 472.
    0
    @slash in gibici sapkası sen kimsin lan kuzeni falan mı dıbına koyim
    ···