1. 1.
    +1 -2
    ccc doluşun ccc
    ···
  2. 2.
    0
    @7 bursa erkek lisesi karışık bir okul panpa. kızla da aynı liseden değildim.
    ···
  3. 3.
    -1
    şu an tam olarak duymak istediklerimi, 'ah ulan keşke'lerimi ifade eden bu şarkı eşliğinde katılımları bekliyorum ccc oasis ccc http://www.youtube.com/wa...AUfJw&feature=related
    ···
  4. 4.
    0
    ccc up amk ccc
    ···
  5. 5.
    -1
    o an çantamdan kalem çıkardım cd kalemi geldi amk. bahtımı gibeyim ben ahtapot gibiyim iki elim sekiz kol gibi çalışıyo heyecandan. neyse bir tükenmez kalem buldum, kız kahkahalarla gülüyor bana. kalemi verdim kıza. avcumu uzattım. telefon numarasını yazdı. ben de onun avcuna yazdım.

    -daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadım, dedi bana. ben de bekledim biraz
    +sabırsız mı davranayım, üç gün kuralına mı uyayım?
    -üç gün iyidir.

    üç gün sonra mesaj atacağıma anlaşmak üzere oradan ibretlik bir heyecanla ayrıldım. maksem bayırını karda nasıl koşarak çıkıyorum inanamazsınız beyler, elime bakıp duruyorum numara aklıma kazınmış, gebereceğim heyecandan.
    ···
  6. 6.
    0
    sigara molası beyler. o sırada ccc doluşun ccc
    ···
  7. 7.
    0
    neyse beyler. iki güne kalmadan kız bana ulaştı. biraz konuştuk. açıkçası onun üzerinde uyandırdığım ilk intiba pek hoş olmadı. bana ne zamandır yalnız olduğumu falan sordu, kaçamak cevaplar verdim hep. ama onunla konuşurken o cümleleri kurmak ve dönüt olarak aldığım cümlelere şahit olmak bile bambaşkaydı. kar yağdığı zaman "her neyse dışarıda beyaz şeyler var." demesi bile hoşuma giderdi mesela.

    ertesi gün bana mesaj attı, okulda arabesk rap açanlardan muzdarip. neyse, ben ona "bir planın yoksa çıkışında biraz yürüyebiliriz." dedim. "şahane olur." gibilerinden bir şey dedi bana. ben öğle arası okulun arkasındaki dikenli tellerden atladım, o sabahçıydı. amk meğer ben atladıktan sonra haber geldi bizimkileri zaten salmışlar. epic fail.
    ···
  8. 8.
    0
    acemler istasyonunda aldım onu. istikametsizce yürüyor, bağımsızca konuşuyoruz. oto yıkamalara iş başvurusunda bulunmadan, yeni bursaspor inşaatını inceleme heyeti öğrencileri olmaya kadar. bol keseden. biraz dolaştık ben onu duraktan evine bırakacaktım. yine binmedi, yine binmedi. bekledik. rastgele bir otobüs geldi ve aniden atladık. yunuseli otobüsüydü, yunuseli te allahın gibtir ettiği bir yerde bir mahalle, çekirge şehrin göbeğinde. 1 saate yakın bir yol.
    ···
  9. 9.
    0
    beyler capslere gelince. kızla beraber hiçbir resmimiz yok. sadece ilerleyen zamanlarda mekanların, özel yerlerin falan capslerini koyabilirim. kızı da ifşa etmeye gerek yok zaten.
    ···
  10. 10.
    0
    yine cam kenarında bir yere oturmuşuz. varoşlardan geçerken kulaklığımı çıkardım, uzattım bir tanesini ona http://www.youtube.com/watch?v=5Euj9f3gdyM bu şarkıyı açtım. kız meğer halihazır bir indie/alternatif hayranıymış. hiç sormadım ne dinlediğini ama o da bana the kooks falan dinletti. otobüste bakıyorum kafayı çeviriyor cama doğru. hasta olmuş. bakıyorum, yüzünü saklıyor. şöyle bi baktım elindeki peçete haşat olmuş, burnu akıyor amk yarış atı gibi. iğrenmedim lan, acayip bi şekilde hoşuma gitti o sahne. tüm çingene genlerimle önümdeki kadından peçete istedim.
    ···
  11. 11.
    0
    kadına da önceden gülüyoduk böyle dıbına koyayım, otobüse mutfaklardaki plastik şeyleriyle binmiş de yalnızlığını onunla gidermeye çalışıyo falan. başka bir kadın vardı pelerinmişcesine giydiği bi pardesüsü olan. böyle etrafı gözlemleyip gülüyoruz, aynı kafadayız. neyse peçeteyi uzattım buna. ilk pastoral an bu oldu ahah. yunuselinde indik. bir gib yok, sadece onun yanında olmak ve onun benim yanımda olması buraya gelmemizin tek sebebi. geriye dönerken otobüste kıza dedim ki:
    çok garip. çok garip bir yerde, çok garip bir zamanda, çok garip bir şekilde tanıştığım çok garip bir kişiyle çok garip bir otobüsteyim ve yanımda olman güzel. bunun gibi bişey. onaylarcasına güldü. çekirgeye doğru geldi otobüs, inmedim. sadece el salladım. bundan ibaret günüm bile bana müthiş hissettirdi.
    ···
  12. 12.
    0
    varım yoğum bastet olmuş. okullar tatile girecek. ne tak yiyeceğimi bilmiyorum. ulan ibretlik bir şekilde numarayı aldık tamam ama ne diyeceksin ne edeceksin? sadece konuşuyoruz ama o konuşuyor olması bile yetiyor. eski edebiyatla ilgilendiğimi bilip bana "hercibadabad istidad-i mugibi meylin fevkalade" falan diyor böyle. her şeyim müthiş gelişiyor ama yavaş yavaş friendzone içine girdiğimi hissediyorum, bir şeyler yapmam gerek olduğunu düşünüyorum. tatilde iki üç defa görüştük, ben yalovaya, evime, döndüm en son, ikinci hafta. elimden hiçbir şey gelmiyor. kafamda planlar var ve kız çoktan bana gündelik sorunlarını anlatmaya başlamış, hasgibtir gibi tuttuk diyorum, kaçınıyorum.

    o sıralar hoş bir enstrümantal beste yapmıştım belki ileride onu da koyarım demo halinde. uzun süredir çalmıyom bişeyler ama olsun.
    ···
  13. 13.
    0
    barda çalıyoduk o sıra. kafa dağıtıyorum. artık amaçsızca konuşuyoruz iyice taka sarıyor. kendisinin pek , nerdeyse hiç, arkadaşı olmadığını biliyorum ben. bana başka bir gezegenden gelmiş olabileceğimi söylerdi. ben de ona "eğer başka bir gezegenden gelmişsem bu senin yalnızlığını yerle bir etmek içindir ve bilirsin ki arkadaşlar yalnızca buharlaşmak için vardır" falan diyorum böyle. o da, ben de bir şeyler olduğunu hissediyoruz yavaştan. bir gün bana bir mms yollamış kahve üzerine kalp çizmiş böyle. ama ne gib olduğu anlaşılmıyo.
    ···
  14. 14.
    0
    ben de yalovanın karlı manzarasını yolladım o an. birden bin falan demeye başladı böyle. nefret söylemi halinde. ben ne olduğunu idrak edemiyorum. yatıştırmaya çalışıyorum. "ben burda üstün resim yeteneğimle sana kahve üzerine kalp çizeyim, sen orada bu kalp değil phillip'ın (bir south park karakteri) kafasına benziyor ve aslında kalp olup olmadığı da gibimde değil" diyorsun dedi. ben idrak edemiyorum durumu amk. bir süre geçti. the kooks'un is it me parçasından bir kuple çaldım. "we all need someone to guide us / someone to introduce the show / i need someone just like you / someone to let me know i could lose it all." http://www.youtube.com/watch?v=oyERJwubHWI

    ses kaydını yolladım buna. gönlünü almış gibiydim. sonra biraz daha yavşaklaşınca bu yalnızlığı giderme konusunda iyice köpürdü. telefonu kapattı. lan yalovadayım elimden bir şey gelmez, bir şey de diyemiyorum. diyemem de. ne yapacağımı bilmiyorum, ne oldu şimdi dıbına koyayım modundayım. ne yapacağımı düşünüyorum. düşünürken uyuyakalmışım.
    ···
  15. 15.
    0
    sabah uyandım saat 8. direk yataktan fırladığım gibi çıktım evden yalova dörtyola. ilk gelen bursa otobüsüne atladım. kafam atmış, kendime bi camel black aldım. sigara içmiyorum diye biliyordu ama tekrar başlamıştım bir dönem. çekirgeye kadar geldim. ne yapsam lan ne etsem şimdi buraya kadar geldim de diyorum. neyse arkadaş, kız 8. katta oturuyodu. balkonundan rahatlıkla görebileceği bir araziye, kar birikintisi vardı, o kahve üzerindeki kalbe atıfta bulunurcasına kocaman bir kalp çizdim yürüyerek böyle. insanlar bana bakıyo nabıyo bu dıbına kodumun liselisi diye. resmi çekip yolladım "senin üstün resim yeteneğin kadar olmasa da. daha detaylı görebilmek için balkona falan çıkabilirsin bence." dedim. bir süre sonra bir mesaj geldi koca harflerle "aman tanrım inanmıyorum" şeklinde bir şeydi. neyse bekledim biraz durakta. aşağı indi.
    ···
  16. 16.
    0
    +o -ben
    +senin ne işin var burda
    -"senin" ne işin var burda?
    +burası benim evim?
    -burası mı?
    +senin yalovada olman gerekmiyo muydu?
    -geçerken uğradım.

    tam hatırlamıyorum ama yaklaşık böyle bir şeydi. bakıştık bir süre sessizce.

    +oradan seni affetmiş gibi gözüküyo muyum?
    -hayır.

    (bir süre sonra)

    -affettin mi?
    +evet.

    (gülüşmeler, komiklikler şakalar)
    ···
  17. 17.
    0
    neyse sadece bakışıyoruz. birden telefona baktı işte. "annen mi?" diye sordum. "hayır ya şu 10 yollarsan şöyle olur şeyleri" falan dedi. ulan diyalog tıkanmış, ne desem bilmiyorum. bir an hafiften bir özgüven bastırdı "ne oluyomuş 10 kişiye yollayınca" dedim. "sevdiğin çocuk elini tutuyomuş" gibisinden bişey dedi. ben tam özgüvenle yapıştırdım cümleyi:

    10 mesajı yollanmış varsayıp ellerimi ısıtabilirsin.

    kız orda gibtir git dese haklı. ama bir elimi tuttu. sonra diğerini. sonra kenetlendi eller. ben dünyayı yiyeceğim o an, o nasıl bir şevktir dıbına koyayım. hayatımda hiç hissetmediğim kadar olağanüstü hissediyorum ve sanki her şey bu an için yaratılmış gibi. arkadaki "kent meydanına giden otobüsü biliyo musunuz" diye soran teyzeler bile. "bilmiyorum" diyorum. onun gözlerine bakarken "şu an umrumda da değil" diyorum. teyze sopayı çalsa haklı amk.
    ···
  18. 18.
    0
    sonra işi olup olmadığını sordum. kahvaltı yapmamış falan. gidelim beraber dedim. yine özgüven amk. bende yoktur bu, fıtratımdan sökülüp alınmıştır zamanında ailem, çevrem tarafından itina ile. pek bastırılmış yetiştirildiğim için kendimi bir halt zannetmem için haddinden fazla özgüvenle dolmuşum. annem evde bekliyor dedi. hala eller kenetli. pekala görüşürüz dedim. ellerini yavaşça bırakacakken bir öpücük kondurdum, sürpriz oldu açıkçası. arkasını döndü, suratını hafiften astığını sezdim. içimden yine "hasgibtir" diyorum. biraz ilerledi. sonra geri döndü diğer yanağını uzattı, öptüm. eve gülümsemelerle girdi bu. ben otobüsü bekliyorum, içim dışıma taşıyor, içim dünyaya sığmıyor, çatlayacağım dıbına koyayım.
    ···
  19. 19.
    0
    panpalar izninizle bir sigara yakıyorum, kısa bir mola, bu arada siz de ccc doluşun ccc
    ···
  20. 20.
    0
    bana sıcak bir yerde olup olmadığımı sordu bir süre sonra. ben sevgiye aç bir insanım anasını satayım. sevmek nedir bilmem, sevilmek hiç bilmem. sevilmeye de sevmeye de öküz gibi açım. bu umursar tavır beni ne denli mutlu ediyordu tarifi mümkün değil. sorun olmadığını, otobüste olduğumu söyledim. bursa terminaline geldim, yalova otobüsüne bindim. annem aradı o sırada, araştırmada dolaşıyorum kendi halime dedim. (yalovada bir sahil şeridi) annem bana "oğlum yataklara sığmaz oldun ne oldu sana" falan diyor. gülüyorum.

    otobüsteyken bana mesaj attı, the kooks - is it me kaydı yollamıştım. ona atıfı. "i need someone just like you."
    ben de cevap verdim "ben de. ya da benim de, hangi şekilde tercüme ettiysen. hatta cümleden "someone just like" kısmını bile çıkarabiliriz." diye. harikulade bir andı. aşırı yorgundum, müsaade istedim. yol boyunca uyudum ve eve döndüm.
    ···