-
1.
-3bundan önceki başlık tam olarak yansıtmadığı için bu başlığa geçiş yapıyoruz;
---1.sezon---
1.bölüm:yolun başı
2.bölüm:1 yıl 4 ay
3.bölüm:sorumsuz adamlar
4.bölüm:içki,ot,kadın
5.bölüm:zar oyunu
6.bölüm:kafamızın içindeki mapus
7.bölüm:rövanş
8.bölüm:dumanlar kaybolur
9.bölüm:roller değişiyor
10.bölüm:savaş başladı
11.bölüm:gizlediğimiz duygular
12.bölüm:ölümün getirdiği barış
---2.sezon---
1.bölüm:gidenler
2.bölüm:beklenmeyen emanet
3.bölüm:adana
sadece benim entrylerim; http://inci.sozlukspot.co...%B1na-girdim/@kaniserwack -
2.
+1 -12.bölüm:1 yıl 4 ay
kapı şiddetli bir şekilde 2 kez tıklatıldı. kalkıp kapıyı açtım.-polis, atalay xxxxxxx bu evde mi oturuyor?-benim. bizimle emniyete...
ifade, soğuk bir nezaret gecesi,1 telefon hakkı ve mahkeme. telefon hakkımı avukat yerine faruk abiden kullanıyorum. açıyor ve sadece kapıdayım diyor. bende cevap vermeden kapatıyorum telefonu.2 sandalye veriyorlar 15 dakika konuşmamız için. atılıyor faruk abi
-avukatı felan ayarlayacaz en az cezayı alacaksın koçum.
-ne cezası abi ya temiz işti hani, napmışım ben altı üstü birkaç dosya.
-ulan o dosyalar şuan kaç kişinin hayatını bitirdi biliyo musun?
-...
neyse boşver şimdi bunları yarın mahkemen var, gece yarısıda avukat gelicek herşeyi biliyo zaten fazla bişey anlatmana gerek yok.
-...
polisler felan vurdu mu sana avukatımız iyi tazminat alırız istersen.
-yok abi.
-tamam koçum ben sizinkileri eve bırakayım endişelenmesinler yarın görüşürsünüz zaten.
soğuk nezarete geri dönüyorum.o gece gözlerim çok değişik bi hal alıyor hayatımda hiç görmediğim bi hal. ağlamaktan olduğunu düşünüyorum. daha sonra görevli geliyor mahkeme zamanı sanıyorum. oysa avukatmış. ceza alacağımı bildiğim adandan beri herşey yavaşlıyor zaten. bizi bi odaya zütürüyorlar, yolda bakışlarından anlıyorum formalite olduğunu. avukatla işimiz uzun olduğu için o gece birbirimizi tanımaya çalışıyoruz.
sık sık beni teselli ediyor. yarın en kötü ihtimal 1 yıl alırsın, dışarı çıkınca kralsın zaten artık, cesaret isteyen bi iş yaptın. karanlık dünya tutar senin gibi adamları.
zar zor ertesi günü ediyorum. mahkeme boyunca sütunalrı izliyorum çok hızlı geçiyor herşey 1 yıl 4 ay sözüyle kendime geliyorum. tepkim yok hala.2 gün sonrada cezaevine yerleşiyorum.
-hoşgeldiiin. -
3.
+110.bölüm:savaş başladı
bir haftayı reis olarak geçirdikten sonra bir gün hikmet masaya geldi;
hikmet;büyük patron bizimle uğraşır demek.
murat;lider kalmak için ona ihtiyacımız yok bu koğuş artık bizim.
-bak koçum biz yaşanan bazı olaylardan dolayı özürümüzü diledik. bunlar mazide kalmıştı lakin bu son yaptıklarınız...
-geri adım atmayacağız.
-sizden bunu isteyen yok sadece önümüzdeki günlerde kendinize dikkat edin.
-peki iyi olan koğuşta kalıcak o zaman.
-ikinizin sonu acılı olacak.
savaş başlamıştı. muratın gerginliği yüzünden gözüküyordu.;
-faruk'u ara atalay bize düzgün 2 çakı getirsin.
-2 çakıylamı savaşıcaz.
-ne yapalım he.selami izbandut gibi cemil desen ilk fırsatta bizi zehirler.sen nasıl savaşmak istersin.
-...
tuvalete girip kaçak telefon ile faruku armaya çalışıyorum telefonumun bozulduğunu farkedince gidip murata iletiyorum.
murat;benim telefonda patladı.o zaman telefon hakkıyla faruku çağırıcaz ertesi haftada anca getirir bıçakları yani yaklaşık 12 gün bıçaksız dayanamayız ihtimali yok. içerden tornavida felan ayarlayacaz artık. sende ne kadar var.
-25
-10 ver o zaman.
-o kadar pahalı mı be ?
-ne sandın.
akşama geliyor ve yastığımın altına bir yıldız tornavida koyuyor. yanıma oturup;
-bu gece nöbetli uyuyacağız.
-tamam
-hatta şu en köşedeki ranzaya geçelim daha güvenli.
-nasıl geçicez
-(tebessüm ile) hala reisiz unuttun mu ?
-reisiz.
-tornavidayı ayakkabına sok, eşyaları hazırla ben şunlarla konuşayım.
o gece en köşedeki ranzaya geçiyoruz ve tüm gece gözlerimiz açık bekliyoruz. defalarca hikmetler ayağa kalkıp bize gözdağı veriyor. saat 4.30 da bana bastıran uyku ile sıkı tuttuğum tornavida yatağın boşluklarına düşüyor. hikmetin boğzıma dayadığı bıçak ile uyanıyorum;
-savaş başladı, fakat bu kadar kolay olmayacak. -
4.
+111.bölüm:gizlediğimiz duygularTümünü Göster
sabaha kadar gözümü kırpmıyorum. murat kalkınca bana kızacağını düşünmeme rağmen olanları anlatıyorum;
-murat akşam hikmet boğazıma bıçak dayadı.
-nasıl lan, yerden mi yaklaştı nasıl geldi, saplayamadın mı aleti ?
-yok, uyuklamışım. kafamı gibim.
-ee sonra ?
-bu kadar kolay olmayacak dedi.
-aklınca korkutuyor. haftasonu bi faruk gelsinde.
-tamam bi çay içelim mi.
-olur.
kalkıp çay koymaya gidiyorum. çaydanlıktan demi akıtırken ne kadar kalitesiz bir çay olduğunu farkediyorum. çocukluğumda ki altın günleri komşu çocukları. güzel dostlarım vardı benim, çok dostum vardı. çaylarla arkamı döndüğümde muratı görüyorum daha hayatının en güzel dönemlerinde gelen bir görev üzerine beni korumak için cezavine giriyor. fakat yalnız. dışarıda da yapacak fazla birşeyi yok sanki ilginç bişeyler yaşamaya gelmiş gibi buraya. beni veya çayı dört gözle bekliyor gibi. yanına bırakıyorum çayı 3 şeker kardeşim diyorum;
murat;atalay son günlerde biraz umursamaz davranmış olabilirim kusura bakma.
ben;yok ya önemli değil. biraz kendini kapatırdın sadece.
-aslında kendimi kaptırmadım.
-nasıl yani ?
-olum ben reis atalaydır deseydim koğuş şuan sadece bana değil sanada kin beslemeye başlayacaktı. birkaç aya bum.
-beni bu kadar düşündüğünü bilmiyodum.
-görevim bu değil mi ? şuan ben seni sürüklüyomuşum gibi bi izlenim yaratıyorum.
kardeşçe el sıkışıyoruz.bu sırada gözlerine bakıyorum gözlerinde hüzün görüyorum merhamet görüyorum kin yok bu sefer. düşünüyorum ve benim tek dostum birkaç aydır tanıdığım bu adam.
bu sırada bana şöyle bi öneride buluyor;
-köydeki hacı amcanın verdiği bi kitap vardı içinde dualar felan var, bilmem inançlı birisi misin fakat istersen okuman için verebilirim.
-güzel olur. manevi yönden de ekgiblikler hissediyor insan burda.
-gel abdest alalım o zaman, çarpılırız felan.
-hehe.
tuvalete gidiyoruz.ben abdesti almaya çalışırken o eksiğim var mı diye izliyor. derken o kişiliksiz, iğrenç hayvanların en devasası selami geliyor. allaaah nidasıyla sıçradığı 40-50 santimlik yükseklikten elindeki bıçağı beynime doğru yaklaştırıyor ben ise bu süreçte canımı ne kadar yakacağını, nasıl bir hızla öleceğimi, öteki dünyayı, öteki dünyaya abdest alırken gitmemin en kadar ironik olduğunu ve muratın ölümümden sonra ne yapacağını düşünüyorum. sadece saliseler içerisinde.
tam kendimi ölümüme hazırlarken murat benim bile beklemediğim bir hareketle selaminin üstüne atlıyor ve boğuşmaya başlıyorlar selaminin mücadeledeki üstünlüğünü gördükçe tedirginleşiyorum murat bağırıyor;
-atalay yerdeki bıçağı al,çabuk.
koşup bıçağı alıyorum fakat ne yapacağımı bilmiyorum ben hiç insan öldürmedim çünkü ben diğerleri gibi bu suçtan girmemiştim buraya selamiye dur diyorum. duruyor,ayağa kalkıyor yavaş yavaş tuvaletin kapısına doğru uzaklaşıyor tam sırtını döndüğü anda murat ayağa kalkıp elimden bıçağı alıyor ve tam boynuna saplıyor.
vahşeti gözlerimle görüyorum bu hikmetin gibilmesinden, insanların dövülmesinden çok daha dehşet bir an.kanlı yüzüyle murat ayağa kalkıyor ve hafif bir tebessüm ile;
-bu biiiir... -
5.
+112.bölüm:ölümün getirdiği barış
---sezon finali---
kanlı yüzüyle murat ayağa kalkıyor ve hafif bir tebessüm ile;
-bu biiiir...
muratın gözlerinde bu kez mutluluk görüyordum. plan yoktu hiçbir art niyet yoktu aslında yapması gerekeni yapmıştı.22 yaşında simsiyah gözlerinin parıltısı ile gözlerime bakarak veda ediyordu hayata murat,tek dostum.
henüz zaferini kutlayamadan karnından geçen uzun şişi gördüm;
-muraaaaat... kardeşim, kardeşim. gardiyaaaan.
murat ölümü çabuk kabullenip;birimizin davayı sürdürmesi gerekir dimi? dedi.
o gülümsemesi ile zütürüyorlardı onu gardiyanlar. selaminin pis vücudunun yanına hiç yakışmamıştı taşınırken.
ardından büyük bir curcuna şahitler zorlu koğuş dağıtımı. derken istanbula yolluyorlar beni, yeni cezaevime. davama çıkıyorum. yeni cezaevinde sadece 17 gün daha kalacağımı öğreniyorum.
yeni cezaevini seviyorum. daha nezih bir yer. burda reislik sistemi yok. burda kavga gürültü, iğrençlik yok. burda murat olsaydı diyorum kendime. çok farklı olmaz mıydı herşey. bundan sonra murat için davamı sürdürmeye devam etmek zorundaydım. ölüm getiriyordu barışı bu kez. ölümün getirdiği barış oluyordu adı da. -
6.
+16.bölüm:kafamızın içindeki mapus
(ertesi haftanın görüşme günü;)
-süprizi beğendin mi ?
-katkısı olucaksa süper.
-olur olur. içerde tek bir tokat bile yemeyeceksin bundan sonra. paralarınıda o muhafaza edecek yeterli silahta var.
-sağol valla.
-parayı harcadın mı hiç ?
-bi 500 kağıt sömürdü hikmet.
-rahatsız ediyomu seni.
-daha bi zararını görmedim.ama tehlikeli birisi.
-tamam içerdeki herşeyi anlat murata hem dost hem koruyucu olucak sana.
-dün gece tanıştık zaten biraz.
-güzel. birde ben bi süre uğrayamayacam haftaya aileni getiririm.
-eyvallah. özledim onlarıda ama getirme be abi, şimdi görürsem dayanamam ben içerde.2 haftayı atlattık işte.
-sen bilirsin.
içeri giriyorum ve gördüğüm manzara şu;
murat elini hikmetin omzuna koymuş öğüt veriyor. hikmette her dediğini onaylıyor. murat sinirli suratını bana dönünce gülümsetiyor;
-naber.
-iyi. selamı var faruk abinin.
-aleykümselam.gel bişeyler içelim.
-bişeyler. ahaha burda çaydan başka ne olsun muratçım?
-bilmem ne istersin;oralet, adaçayı yada kahve.
-nasıl ya.
-boş girmedik içeri.iki bardak sıcak su al gel.
ogün geceye kadar oturup kahve içtik bana getirdiği istanbul kitabını okumaya başladım ve telefon ile ailemi aradım. murat ise hikmeti üst katımdan attırıp kendisi geçmişti. muratın birkaç kişiden getirdiği selamlar yetmişti hikmete abi çektirmesine. herşey yolundaydı aslında okuma kitapları iyi ve güvenilir bir dost fazla bi işe yaramasada bolca para bir telefon. fakat o gün anladım ki aslında herşey avukatımın dediği gibiydi;en büyük mapus demir parmaklıkların değil insan kafasının içidir. tamda böyleydi 4 duvar arasında herşey normaldi fakat bişeyler ekgibti. yarım bir hayattı yaşanan kafamızın içindeki mapustu hayat. -
7.
+1devam devam 2. sezonu bekliyoruz heyecanla
-
8.
-1çok iyi yazar olursun hll kardeşim
-
9.
+13.bölüm:sorumsuz adamlar
insanlar, fazla umursamazdı burda kimisi fazladan alacağı bir avuç yemeğin kimisi 4 biçimsiz duvar arasında yapılabilecek en ilgin aktivitenin peşinde, kimisi burdan kaçmanın kimisi ise iğrenç zevklerinin peşinde. evet ilk bakışımda bunları görebiliyordum aslında. bana hoşgeldin diyip yannan isteyen huur gibi kelimeyi uzatan adamın suratında görebiliyordum bunları.
koridorda yürüyorum kendime bir yatak bakıyorum. hepsi ya dolu yada başkasının olduğunu düşünüyorum. artık duvarın sonuna yaklaşırken çaresizce adımlarımı yavaşlatıyorum. gelen ses beni kurtarıyor. buyur genç benim altımda yatarsın.-sağolasın abi diyorum. kendimi yerleştirirken gelip sohbet kuruyor benimle.
-adın ne bakalım.
-atalay.
-benimde hikmet.
-memnun oldum.
-hehehe inşallah.
ilk gün olunca vakit geçmiyor. uyuyo numarası yapıyorum bütün gün, çünkü göz göze gelmek istemiyorum belkide kirli insanlar çünkü onlar benim gözümde. henüz farkında olmadığım şekilde bende orada kirli bir insanım.o akşam yemek yemiyorum.o gece uyuyamıyorum.25 kişilik bir koğuşta ki horlama sesi nasıl bu kadar fazla olabilir onu düşünüyorum.
25 kişilik bir koğuştan nasıl 10 dakika 3 osuruk çıkabilir bunu hesaplıyorum. herşeyi unutmak için o gece bunları hesaplıyorum.10 dakikada 3 osuruk saatte 18 osuruk 4 saatlik herkesin uykuya dalma süresinde ise 64 osuruk yapar.bu sayıyıda 25 e böldüğümüz zaman, saat 12 ile 4 arasında kişi başına düşen osuruk sayısı yaklaşık 2,5 yapıyor. yani üst katımdaki koğus reisi yaşlı amca bile 2 gecede
5 kez osuruyordu.son günlerin yorgunluğu ile bu düşünceler içerisinde uykuya dalmışım...
sabah uyandığımda daha sağlıklı düşünebiliyordum. yatakta 10 dakika kadar olan biteni izledikten sonra karnımın acıktığını farkettim.2 günlük açlık etkisini göstermeye başlamıştı. fakat içerideki çekingenliğim geçmemişti yatağımdan doğrulup hikmet abiyi aradım bana kahvaltı ayarlaması için. sonunda istediğim fırsatı yakalamıştım ağzındaki zeytin çöpünü çıkartırken gözlerinin içine bakıyordum. daha sora yatağa geri yattım.2 dakika sonra hikmet abi ekmek arası ve bir bardak çay ile başucumdaydı.
tam doğrulurken kaynak çay sağ kulağımdan akarak henüz kirlenmemiş yatağımın yastığıne ve nevresimine bulaşmıştı.
burası güzel bir yer değildi... -
10.
-11.bölüm:yolun başıTümünü Göster
kendi aralarında küçük çaplı işler yapan arkadaş grubumla bir kafe de oturmuş çayımı yudumlayıp, kitap okurken bir yandan muhabbeti dinliyorum.
radarıma şunlar takılıyor,
-basit bi iş profesyonelce yaparsak hiç bi sorun olmaz.
bende bir atraksiyon ile;
-ne işi bu abi?
-birkaç yazı birkaç dosya sanal ile ilgili kısa bi iş.
-ben yapayım abi?
-cidden yapar mısın?
-ayıpsın faruk abi.
-tamam yarın seni caminin önünden alırım.
-eyvallah.
çayımdan bir yudum daha alıp kalkıyorum.
faruk abinin küçük işler için büyük paralar verdiğini biliyordum. bunu kendime güvence ederek bakkala girdim. garip ailemi sevindirmek için pide, sucuk, kardeşime çikolata felan aldım. ertesi gün ödemek üzere borç yazdırdım.eve vardığımda poşetleri mutfağa bıraktım ve odama çıkıp faruk abinin yarın ki işten sonra beni yükseltebileceği hayalleri ile erkenden uykuya daldım. sabah uyandığımda normal tişört ve kot pantolonumu giydim. sofada kimse yoktu. erken kalkmış olmalıydım. çakma süperstarlarımı giyerek hayallerime doğru yol almaya başladım.
akşamdan kalma açlığım beni pastaneden gelen mis kokulara itmişti. içeri girip selamımı verdim nurettin abiye
-2 poğaça sarar mısın abi.
elimi cebime attım 85 kuruş gibi bir para çıktı. kalanı sonra getireceğimi söylerek sırtını sıvazladım. hayatım boyunca bir daha göremeyeceğim bu ihtiyar delikanlıya 15 kuruşluk borcumla veda ediyordum.
faruk abi 2 dakikalık bir gecikmenin ardından gelebilmişti. bugün herzamankinden daha fazla ilgiliydi.aç mısın diye sordu.bir şey demeden poğaçaları kaldırdım. hadi o zaman dedi. sokakları dolaşırken faruk abi bana neyi nereye atacağımı anlattı ve köşeyi döndüğümüzde durup tekrarladı,
-4 no lu masa, belgelerim, resimlerim, bebek resimleri klasörünün içindeki dosyalar...
gülüyordum, çünkü işin ciddiyetinin farkında değildim.
-5-10 dakikaya gelirim abi dedim.
içeri girdim ve kasadaki abiyle konuşmak üzere hareket ettiğim sırada sessizce devam et dedi bana. peki diyip 4 numaraya ilerledim. belgelerim resimlerim bebek resimleri...
ve karşıma bir metin ile 2 dosya çıkmıştı. biraz inceledikten sonra siyasi şeyler olduğu belli oluyordu. vakit kaybetmeden sosyal ağlara, meşhur forumlara ve fbook a yükledim. ardından dosyaları pc den sildim ve kasaya bırakıcak param olmadığını farkettim. adamın bizden olsun demesiyle adamın 'bizden olduğunu' anladım.
dışarı çıktığımda ne faruk abi vardı nede başkası. telefondan aradığımda kapalı çıkıyordu. bende vardır bi iş diyip evin yolunu tuttum. bizimkiler pazara çıkmış. yattım uyudum.
akşam olunca musakka kokusu ve kız kardeşimin gülücüğü ile uyandım yumuşak kanepemden.en sevdiğim yemekti musakka. sofraya oturdum 1 kaşık aldım,2 kaşık aldım,3ka... - 11.
-
12.
0reserved
-
13.
0bu kadar yavaş yazacaksan takip etmeyi bırakacam amk
-
14.
0reserved
-
15.
0çıktığı gün kutlama yapalım panpamıza
-
16.
0okudum lan iyisin iyi
-
17.
03-4 aylık bir zaman geçmişti kardeşim fakat 2. mahkeme ile 4 buçuk ay gibi bir sürede çıkıyor.
çıkıyor diyorum çünkü olay gerçek fakat benim başımdan geçmedi. -
18.
0şimdi kaçıncı aydayız?
-
19.
0devam panpa okuyoruz
-
20.
0reserved
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 25 12 2024
-
melek dayının entrysi 45 dakika şukulanmamış
-
vinovatt li ya selam nabeer
-
2 3 yıldır avmlere gitmiyorum
-
morinho ukalalığı
-
bu sozlugun en sadık yazarları
-
yılbaşının kutlanılmasına izin vermeyeceğiz
-
ben kaypagim aga
-
derin derin düşünmek yerine
-
yüzde 25 zam yapıldıysa benim en az
-
özbek bir eleman gelir
-
koltukta poşet vardı kendi kendine düştü
-
kondüktör patlamış
-
vikings 600 bin denen vileda paspası
-
atatürk de yılbaşı kutlardı
-
ocakta çalıştığım projenin geleceği belli olacak
-
yeni yıldan şahsi beklentim
-
allah izin verse bile biz izin vermeyeceğiz
-
tecavüzün milim uzağındayım
-
kadınlara nası ilgi duyuyorsunuz
-
bu ülkede ezelden beri müslüman
-
wow girl olarak memem
- / 1