/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +4 -2
    Tarih 21 Haziran 1988 i gösterdiginde hayat bana zindan olmuş, umutlarımı ve hayallerimi yok etmişti. Şimdiye kadar yaptığım onlarca gasp ve insan öldürmeler, faili meçhul hırsızlar deşifre olduğundan hakkımda yakalanma kararının çıkması gecikmedi. Yakalayana büyük ödülün olduğunu duyan halk beni 4 bir koldan aramaya başladı. Zaten küçük olan kasabada yakalanmam uzun sürmedi. Mahkemeye çıkarılıp tutuklandım. Hakkımda 20 yıla yakın bir ceza verildi. Muhtemelen 30 yaşında girmiş olduğum hapisaneden saç ve sakalı ağırmış bir şekilde çıkacaktım. Hapishaneye adım attığım gün burayı çekemeyeceğimi anladım ve bir şansımın olduğuna kanaat getirdim. Zeki bir insandım, güçlüydüm. Beni hayattan koparan yerden kaçabilirdim

    Dinleyenler merak edenler ses versin beyler kendime anlatmayayım. 5 kişi ses versin devam edecegim
    ···
  2. 2.
    +2
    Buraya geleli 2 seneyi geçmiş, hergun buradan kaçma hayaliyle yanmıştım. 2 aya bir bezelye taşıyan küçük bir kamyonet hapishaneye girer arka tarafa geçer ve dagıtımı yapar giderdi. Bunu kullanabilir miydim acaba? Kullanmalıydım başka çarem yoktu. Evet o gün gelmisti. Her ayın başında gelen kamyonete 1 hafta kalmıstı. Eğer kamyonet girdiğinde binersem muhtemelen olay çıkaran ve o gardiyanların dikkatini dakıtacak arkadaşlarımı yakalayıp kapıları kapatacaklardı. Ve her yeri arayacaklar sonrada beni kamyonetin arkasında yakalayacaklardı. Ben kamyonete kapıdan çıkmak üzereyken binmeliydim. 1 hafta olayı kurguladım. Yakın arkadaşımla binecek ( ismi Kaarle ) ardından uzaklaşacaktık. Gerekirse yüzecektim ve karsı kıyiya çıkacaktım. Buraya 5 10 km uzakta bir ada vardı. Orası güvende olabilirdi. iste 1 hafta böyle düşüncelerle geçti zaman. Yakalanmayı hiç düşünmedim
    ···
  3. 3.
    +2
    Korkudan beynim fırlayacak gibiydi. Yakalanma ihtimalimi düşünemiyor hatta hiçbir şey düşünemiyordum. Olay yeri sakinlemişti. Biraz sonra gelen şöför bagajin önune geldi. Elindeki birkaç erzağı hiç bagaja bakmadan koydu. Baksa bile görmesi zordu. Bense Kaarle ın yaptığı haraketi düşünüyordum. Eğer kuleyi oyalamasaydı beni görebilirlerdi. Ona gerçekten borçlu olduğumu hatırladım. Bu sırada bağaj kapağı örtüldü ve içerisi karanlığa boğuldu. Kamyonetin arasından çok az dışarısı gözüküyordu. Adam araca bindi. Haraket etmeye başladı. Bense kalp krizi geçiriyordum. Fransa yı iyi bilirdim. Hızlı kosar ve yüzerdim ancak, bu kismı hiç planlamamıştım. Pickup ın arkasında ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Hala hapishanedeydik. Ağır ağır haraket ediyorduk ve tam kapıya geldiğimizde araç durdu. Kapı açıktı ancak durmuştu! Beynim zonkladı adeta
    ···
  4. 4.
    +2
    Evet beyler devam ediyorum dediğim gibi,
    ilk olarak elimde bulunduğum yerle ilgili ayrıntılı bilgi vardı. Denizci olan babam benimde kendisi gibi olmamı istediğimden 5 yaşımdan 10 yaşıma kadar beni seyahatlerinin bazılarına zütürmüş ve bana bilgi vermişti. Yüzmeyi ögretmişti. Bulunduğum yer tahminimce kıyı kesimlerine yakın bir ormandaydı. Ceza süresi yüksek ve sınırsız olan suçlular buraya getiriliyordu. Hepsi benim kadar tehlikeli insanlardı. Hapishane kapısinda derin bir nefes aldım. Deniz kokusu uzak değildi, bol oksijen vardı. Ancak hapishane yüksek korumalıydı. Bol sayıda gardiyanın vardı ancak hapishane biraz eskiydi. Tahminimce 1900 başlarından kalmaydı. Hücreme atıldım, hesaplamalarıma göre 2 kapıdan kilitler açılarak girdim. Bol sayıda hücre ve mahkum vardı. Hücrelerin içerisinde ise dıs kısımlarda bir ufak pencere ve yatmamız icinde yığılmış samanlık vardı. Gardiyan kilitlemiş ve gitmiş bense etrafımdaki ekgiblikleri gözlemlemeye koyulmuştum. Hiçbir hapishane kusursuz değildir, bunu biliyordum. Ufak pencereden baktığımda yüksek bir yerde olduğumuzu anladım. Ufuktaysa deniz dalgalarını görebiliyordum. Orada özgürlük vardı
    ···
  5. 5.
    +2
    Hapishanede sorun çıkarmayanlara avluya çıkma izni veriliyor ve bir 5 dk lik süre sonrasında bol sayıda gardiyanlarla içeri alınıyordu. Duvarlar yüksekti. Gözetleme kulesinde 2 şer askerler vardı. Silahlıydılar. Gelmemin ardından ordaki suçlulara bakarak yaptıklarımın hafif olması ve 4 ay boyunca yaptığım gözetlemeler sırasında sakin olmam bana 2 günde bir 5 dk lık hak kazandırmıştı. Bense plan yapıyordum. O mola sırasında baska bir mahkumla yakınlastık. Benden 10 sene önce geldiğini söyledi yaşı belli olmuyordu ancak benden daha yaşlıydı. Sorma gereği duymadım. Yine bir gün molaya çıktığımızda daha önceden yaptığı kesici aleti bana gösterdi. Şimdiye kadar bize verdikleri konservelerin en sivri kısımlarıni bükmüş ve bir odun parçasınsa geçirmişti. Bunuda elbisesindeki gizli bir kisıma yerlestirmişti. Daha önce ona burdan kaçmak istediğii söylemiştim. O da benle hapishane hakkında konuşmuş gardiyanların yemek yedikleri zaman savunmanın zayıfladığını ancak kuledeki askerlerin hiç aşşağı inmediklerini söylemişti.
    Biraz dinlendikten sonra ilgi olursa devam edeceğim beyler, kendi kendime anlatmayayım tepki verin rez istemiyorum
    ···
  6. 6.
    +1
    Bugün 1 mayıs 1990. Öğlen 5 suları 5-10 dk lık mola var. Molamıza 5 dk kala konserve kamyoneti gelecek. Anlastığım gruptan bir kişi gardiyana saldıracak. Diğer 6 kiside ona destek verince gardiyan yardımı istenilecek. Arkadaki deponun önüne gelecek olan kamyonet sevkiyat yaparken ben ve arkadaşım Kaarle oraya gizlice yönelecektik. Sonra ne olacağı ile ilgili fikrimiz yoktu.
    Beyler kimse dinlemiyor mu? Kendi kendime mi anlatıyorum... ses verinde devdıbını anlatayım
    ···
  7. 7.
    +1
    Avluya çıkarıldık. Kaarle ile yan yana dikkat çekmeyecek bir şekilde bekliyorduk. Arka depoya göz attığımda sevkiyat yapan gardiyanları gördüm. Kamyonetin şöförü bi ara içeri girdi. Başgardiyanla bi şeyler konustu ve tekrar dışarı çıktı. Anlaştığımız gurup gardiyanlara kafa tutmaya başladı. Bu 6 kişilik grup gadiyanları korkutmuş olmalı ki yardım istenildi. Bense şöförü gözetliyordum köşede. Olanları ve sesi merak eden şöför bakmak için o yöne baktı. Kamyonetten uzaklaştı. Gizlice ilerledik kenardan. Kalbim hiç olmadığı kadat hızlı atıyordu. Kaarle önceden yaptığı keskin aletlerden bazılarını mahkumlara vermiş olacak ki baş gardiyan olay yerine gelmiş ve yerde yatan yaralı gardiyanları görünce çilgina dönmüştü. Sevkiyat yapan gardiyanlardan şöföre kadar herkes olay yerine akıyordü. Ben gizlice pickupa yaklasırken Kaarle durdu ve, kuleye baktı. Bana döndü ve eğer bende gelirsem anlaşılır. Tek sen kaçarsan anlamaları süre alır dedi. Kuleye doğru koşmaya başladı. Mahkumlara ateş etmeye hazır kule gardiyanları ne olduğunu şaşırdı. Ben bile atletikliğime rağmen o kuleye tırmanamazdım. Ilk olarak deponun üstune çıkan Kaarle sivri aletlerle çatıdaydı. Yavaş yavaş mahkumlarda yakalanılıyordu. Ben gizlice pickup ın arkasına yerleşmiştim. Içerde konserve kasaları vardı. Onları bagajın önüne kendim de dibe geçtim. Haraktesiz beklemeye başladım. Mahkum bağırısları duyuyordum. Gardiyanlar sinirliydi. Bagaj açıktı ben geldiğimde anlaşılmasın diye kapatmamıstım. Önüme dizdiğim kasalar görülmemi engelliyordu. Gardiyanlar buldukları bütün mahkumları içeri sokuyorlardı. Yaralı gardiyanlar taşınıyordu. Olaya gardiyan mahkum kavgası süsü verilmisti. Kuleye baktım, Kaarle yoktu hatta gardiyanda yoktu. Beklemeye başladım ancak kalbim kuş gibi atıyordu. Özgür olabilirdim ancak bunu zaman gösterecekti
    ···
  8. 8.
    +1
    Evet beyler benim amacımda sizlere gerçek hayatı unutturmak. Kitap okumayı severim, kitap okurken acımasız hayatı bir nebze unuturum. Bu hikayeyi sizide içerisine alıp yaşamdaki sıkıntılarınızı unutturmanız amacıyla yazıyorum.
    Edit: mobil agar io oynayan panpam varsa destekleşmek için pm atabilir
    ···
  9. 9.
    +1
    Korkudan titriyordum, Kaarle'nin dün bana verdiği el yapımı keskin aleti çıkarmış her an açılabilecek olan bagaj kapağına kilitlenmiştim. Konuşmaları duyuyordum. Evet beni arıyorlardı. Kaçtığım anlaşılmıştı, şimdiyse kapi gardiyanı şöföre beni görüp görmediğini soruyordu. Adamsa korkak bir şekilde gardiyana beni görmediğini söylemiş ancak gardiyanın bagaja bakma isteğine de engel olamamıştı. Bense arabanın yanındaki bana yaklaşan ayak seslerini duyuyordum. Vücudumda tavan yapan adrenalin bana cesaret katmıştı. Özgürlüğüm için simdiye kadar yaptığım adam öldürmelerden yine yapabilirdim. Bu düşünceyle bagajın önüne yaklaştım ve kasaları çektim.

    Edit: Yarın devam edeceğim panpalarım. Takibi bırakmayın zira çok şaşıracaksınız
    ···
  10. 10.
    +1
    adam scofield beyler
    ···
    1. 1.
      0
      Sonunda dovmeli oluyo beyler
      ···
  11. 11.
    0
    Rezler çoğalmış devam ediyorum beyler
    ···
  12. 12.
    0
    Prezervatif
    ···
  13. 13.
    0
    reserved
    ···
  14. 14.
    0
    upppppppp
    ···
  15. 15.
    0
    Kaarle ile birlikte italyaya doğru sürmeye başladık. Nice kıyılarından ilerliyorduk. italya'ya geçmek zor olabilirdi. Sınırda arama yapılabilirdi. Yollarda da arama yapılabilirdi. Suan için bizim için her yer güvenliksizdi. Aracı bırakmayı önerdim Kaarle ye, kabul etti. Yaya olarak ya italyaya geçeceğiz yada kıyılardan bir tekne bulup Corsicaya gidecektik. 2-3 gun ormanda kalmamız bizim lehimize olurdu. Sonuçta 4 biyerde kaçışımız duyulacak, ve askerler bizi arayacaktı. Kıyıları da koruyacaklardı. Kıyıdan yada sınıdan kaçmaya çalışmamız sonumuz olurdu. Biraz süre geçmeliydi. Bizse bu süre zaafında saklanmalıydık
    ···
  16. 16.
    0
    Bagajın önüne yaklaştım, keskin aleti avucumda sıkıyordum. Daha önce onlarca insan öldürmüştüm ancak şimdi işin ucunda bir özgürlük vardı. Bagajın önüne geldiler. Sesleri net değildi. Bagajın anahtarını alan gardiyan çevirmeye başladı ve kapağı açtı. Açmasıyla arkasından kalkan bir el ve yere yığılan gardiyanı gördüm. Ben olduğum yerde soka girmiş gibi kitlenmiştim. Sadece izliyordum. Olayın nasıl geliştiğini anlayamayan kapı gardiyanı silahına bile davranamamıştı. Sn ler içerisinde aynısı şöföre de oldu. ikiside yere yığılınca bu sn ler içerisinde gerçekleşen olayın faili ni anlamıstım. Kaarle den baskası değildi. Elimden tuttu ve bagajdan çıkardı. Yerde yatan şöförün cebinden atik bir haraketle anahtarı aldı. Ve aracı çalıştırdı. Hızlı haraket ediyordu ama haklıydı. Ölü gardiyanla söförü bulmaları fazla sürmezdi. Gaza bastı uzaklaşmaya başladık. Kaçtığım hapishaneye dair gördüğüm son şey yerde yatan bu cesetler olmuştu. Uzaklaşmaya başlayinca ise aynada baktığında haraketlenmeler oldu. Kapıda muhtemelen sese gelen gardiyanlar birikmişti. Ancak bize yetişmeleri imkansızdı. Arkamızdan atılan tüfek sesleri duydum ama hiçbirisi isabet edememişti. Bu koca ormanda asıl hapishane başlıyordu. Şehre gitmemiz imkansızdı, heryerde bizi arayacaklardı. Aracıda bırakmamız lazımdı. Hapishaneden gelen acil durum sirenleri ve Kaarle nin gözlerindeki korku tedirginliğimi 2 katına çıkardı.
    ···
  17. 17.
    0
    Arabayı terk edeli 1 saat olmuştu. Ormanlık alanda sessizce ve bazende dinlendikten sonra ilerliyorduk. Ne kıyıya nede şehre yaklaşabiliyorduk. Tam o sırada Kaarle bana sessiz olmamı söyledi. Uzaklara baktı. Eğildi, o sırada benim kalbimde bir kuş gibi atıyordu. Bir kaç el tüfe sesi duydum. Ben yaralanmamıstım, Kaarle ye döndüm ondada bir şey yoktu. Gardiyan değildi. Uzaklara bakınca ağaçtan yere düşen bir ispanyol engereği gördüm. Avrupada 5 -6 ülkede bulunan bu türü avlamak için güzel bir bölgeydi burası. Kaarle ye döndüm. Bir avcı olduğunu söyledim. O a bana silaha ihtiyacımızın olduğunu söyleyince avcıyı uzaktan izlemeye devam ettim. Ne yapmam gerektiğini anlamıştım. Ağaçların arasından geçerek avcının arkasına ilerledim. Bir yılana daha nişan almıştı, hiç beklemediği bir anda boğazına geçirdiğim bıçağımın etkisiyle nefesi kesildi. Tüfeği aldım, yanındaki cephaneleri de aldım. Cebini aradığımda bir de çakı buldum. Kaarle nin yanına döndüm. Tüfeği eline alan Kaarle incelemeye başladı. Bir ingiliz tüfeğiydi yanılmıyorsam.
    ···
  18. 18.
    0
    Okuyan herkese teşekkür ederim beyler. Tamamen bana aittir. Beğendiğinizi umuyorum, belki devam ederim bi ara böyle hikayelerime,,
    ···
  19. 19.
    0
    En son ağladığımı hatırlıyordum kıyıya vurduğumda. Üstüm başım yaralanmış, yerde haraket edemiyordum. Kaarle yi gözüm arıyordu ancak bulamadım. Zihnimi biraz kurcaladım, herhalde 200-300 metre kala bayılmıştım. Evet ondan sonrada Kaarle yi bırakmış olmalıydım. Sahile baktım, hiçbir yerde Kaarle yoktu. Parmağımı bile kımıldatamıyordum. Vücudumdan kan çekilmiş gibiydi. Belimde bıçak saplanmışcasına ağrı vardı. Gözlerim kararmıştı. Elimi belime zütürdüğümde sıcaklık hissettim. Belim yaralanmıştı. Büyük ihtimalle akıntının yönü değişmişti ben bayıldıktan sonra. O sırada bir kayaya çarpmıştım. Biliyordum burda bana hiçkimse yardım edemezdi. Ancak özgür olarak ölecektim. Kaarle özgür bir şekilde ölmüştü. Bunun verdiğini tebessümle gökyüzüne baktım, kuşlara baktım...

    Kaarle nin cansız bedeni italya kıyılarında ölü bulundu.
    Kimliği tespit edilemeyen bir şahıs, aldığı sert darbeler yüzünden iç ve dış kanama geçirmiş ve adada ölü bulunmuştur. Ancak yüzünde bir gülümseme vardır...
    ···
  20. 20.
    0
    Kaarle ile yüzmeye başladık. Babam bana yüzmeyi iyi öğretmişti, çocukken evimizde kıyıda olduğu için iyi yüzüyordum. Kaarle çabuk kesilmişti, her 500 metrede bir durup dinleniyorduk. Sonra tekrar devam ediyorduk. Adanın kıyıları daha belirginleşmişti. Kaarle nin yüzü bembeyaz kesilmişti korkudan. 2 yada 3 km yüzdükten sonra Kaarle nin aşırı zorlandığını fark ettim. Ona yardım etmeye çalıştım ancak bendede durum farklı değildi. işin kötü yanı deniz durgunken akıntı başlamış, zaten yorgun vücutlarımızda akıntının yönüne bırakılmıştı. Akıntıya karşı yüzmek güç olduğundan son kalan yaşam enerjinizi de buna harcamamız aptallık olurdu. Akıntı doğudan batıya taşıyordu. Kaarle yi 10 dk dır kollarımda taşımaktaydım. Biliyordum, eger onu bırakırsam boğulacaktı. Ancak bende biliyordum ki şuan onun sayesinde özgürdüm. Evet yapabilirdim, yapmalıydım! Simdi olmazdı, Kaarle ye bunu borçluydum. Kendime de yapmalıydım. Ben bunları bağırırken vücuduma dolan adrenalin beni kuvvetlendirdi. Ölme korkusu ve özgürlük isteği beni bambaşka bir ben yaptı. Akıntıyı umursamadan kuzey batıya doğru yüzmeye başladım. Kaarle bilincini yitirmiş gibiydi. Şoktaydı. Bana sürekli beni bırak diyordu. Bunu ona yapamayacağımı bile bile bunu söylüyordu. 2 senem onla geçmişti. Onla hapishaneden kaçmıştım. Kollarımda derman azalıyordu, ama yüzmeyi bırakırsam muhtemelen italya kıyılarında ölu bulunacaktım. Belkide Kaarle bulunamayacaktı. Akıntı ya karşı attığım her kulaç kollarımı yiyordu sanki. Vücut sıcaklığım düşmüş olmalıydı. Düşünemiyordum, tek amacım Kaarle ile ölmeden oraya ulasabilmekti. Ağlamaya başladım...
    ···