0
Kaarle ile yüzmeye başladık. Babam bana yüzmeyi iyi öğretmişti, çocukken evimizde kıyıda olduğu için iyi yüzüyordum. Kaarle çabuk kesilmişti, her 500 metrede bir durup dinleniyorduk. Sonra tekrar devam ediyorduk. Adanın kıyıları daha belirginleşmişti. Kaarle nin yüzü bembeyaz kesilmişti korkudan. 2 yada 3 km yüzdükten sonra Kaarle nin aşırı zorlandığını fark ettim. Ona yardım etmeye çalıştım ancak bendede durum farklı değildi. işin kötü yanı deniz durgunken akıntı başlamış, zaten yorgun vücutlarımızda akıntının yönüne bırakılmıştı. Akıntıya karşı yüzmek güç olduğundan son kalan yaşam enerjinizi de buna harcamamız aptallık olurdu. Akıntı doğudan batıya taşıyordu. Kaarle yi 10 dk dır kollarımda taşımaktaydım. Biliyordum, eger onu bırakırsam boğulacaktı. Ancak bende biliyordum ki şuan onun sayesinde özgürdüm. Evet yapabilirdim, yapmalıydım! Simdi olmazdı, Kaarle ye bunu borçluydum. Kendime de yapmalıydım. Ben bunları bağırırken vücuduma dolan adrenalin beni kuvvetlendirdi. Ölme korkusu ve özgürlük isteği beni bambaşka bir ben yaptı. Akıntıyı umursamadan kuzey batıya doğru yüzmeye başladım. Kaarle bilincini yitirmiş gibiydi. Şoktaydı. Bana sürekli beni bırak diyordu. Bunu ona yapamayacağımı bile bile bunu söylüyordu. 2 senem onla geçmişti. Onla hapishaneden kaçmıştım. Kollarımda derman azalıyordu, ama yüzmeyi bırakırsam muhtemelen italya kıyılarında ölu bulunacaktım. Belkide Kaarle bulunamayacaktı. Akıntı ya karşı attığım her kulaç kollarımı yiyordu sanki. Vücut sıcaklığım düşmüş olmalıydı. Düşünemiyordum, tek amacım Kaarle ile ölmeden oraya ulasabilmekti. Ağlamaya başladım...