1. 1.
    -3
    bundan önceki başlık tam olarak yansıtmadığı için bu başlığa geçiş yapıyoruz;
    ---1.sezon---
    1.bölüm:yolun başı
    2.bölüm:1 yıl 4 ay
    3.bölüm:sorumsuz adamlar
    4.bölüm:içki,ot,kadın
    5.bölüm:zar oyunu
    6.bölüm:kafamızın içindeki mapus
    7.bölüm:rövanş
    8.bölüm:dumanlar kaybolur
    9.bölüm:roller değişiyor
    10.bölüm:savaş başladı
    11.bölüm:gizlediğimiz duygular
    12.bölüm:ölümün getirdiği barış

    ---2.sezon---
    1.bölüm:gidenler
    2.bölüm:beklenmeyen emanet
    3.bölüm:adana

    sadece benim entrylerim; http://inci.sozlukspot.co...%B1na-girdim/@kaniserwack
    ···
  2. 2.
    -1
    1.bölüm:yolun başı

    kendi aralarında küçük çaplı işler yapan arkadaş grubumla bir kafe de oturmuş çayımı yudumlayıp, kitap okurken bir yandan muhabbeti dinliyorum.
    radarıma şunlar takılıyor,
    -basit bi iş profesyonelce yaparsak hiç bi sorun olmaz.
    bende bir atraksiyon ile;
    -ne işi bu abi?
    -birkaç yazı birkaç dosya sanal ile ilgili kısa bi iş.
    -ben yapayım abi?
    -cidden yapar mısın?
    -ayıpsın faruk abi.
    -tamam yarın seni caminin önünden alırım.
    -eyvallah.
    çayımdan bir yudum daha alıp kalkıyorum.
    faruk abinin küçük işler için büyük paralar verdiğini biliyordum. bunu kendime güvence ederek bakkala girdim. garip ailemi sevindirmek için pide, sucuk, kardeşime çikolata felan aldım. ertesi gün ödemek üzere borç yazdırdım.eve vardığımda poşetleri mutfağa bıraktım ve odama çıkıp faruk abinin yarın ki işten sonra beni yükseltebileceği hayalleri ile erkenden uykuya daldım. sabah uyandığımda normal tişört ve kot pantolonumu giydim. sofada kimse yoktu. erken kalkmış olmalıydım. çakma süperstarlarımı giyerek hayallerime doğru yol almaya başladım.
    akşamdan kalma açlığım beni pastaneden gelen mis kokulara itmişti. içeri girip selamımı verdim nurettin abiye
    -2 poğaça sarar mısın abi.
    elimi cebime attım 85 kuruş gibi bir para çıktı. kalanı sonra getireceğimi söylerek sırtını sıvazladım. hayatım boyunca bir daha göremeyeceğim bu ihtiyar delikanlıya 15 kuruşluk borcumla veda ediyordum.
    faruk abi 2 dakikalık bir gecikmenin ardından gelebilmişti. bugün herzamankinden daha fazla ilgiliydi.aç mısın diye sordu.bir şey demeden poğaçaları kaldırdım. hadi o zaman dedi. sokakları dolaşırken faruk abi bana neyi nereye atacağımı anlattı ve köşeyi döndüğümüzde durup tekrarladı,
    -4 no lu masa, belgelerim, resimlerim, bebek resimleri klasörünün içindeki dosyalar...
    gülüyordum, çünkü işin ciddiyetinin farkında değildim.
    -5-10 dakikaya gelirim abi dedim.
    içeri girdim ve kasadaki abiyle konuşmak üzere hareket ettiğim sırada sessizce devam et dedi bana. peki diyip 4 numaraya ilerledim. belgelerim resimlerim bebek resimleri...
    ve karşıma bir metin ile 2 dosya çıkmıştı. biraz inceledikten sonra siyasi şeyler olduğu belli oluyordu. vakit kaybetmeden sosyal ağlara, meşhur forumlara ve fbook a yükledim. ardından dosyaları pc den sildim ve kasaya bırakıcak param olmadığını farkettim. adamın bizden olsun demesiyle adamın 'bizden olduğunu' anladım.
    dışarı çıktığımda ne faruk abi vardı nede başkası. telefondan aradığımda kapalı çıkıyordu. bende vardır bi iş diyip evin yolunu tuttum. bizimkiler pazara çıkmış. yattım uyudum.
    akşam olunca musakka kokusu ve kız kardeşimin gülücüğü ile uyandım yumuşak kanepemden.en sevdiğim yemekti musakka. sofraya oturdum 1 kaşık aldım,2 kaşık aldım,3ka...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    2.bölüm:1 yıl 4 ay

    kapı şiddetli bir şekilde 2 kez tıklatıldı. kalkıp kapıyı açtım.-polis, atalay xxxxxxx bu evde mi oturuyor?-benim. bizimle emniyete...
    ifade, soğuk bir nezaret gecesi,1 telefon hakkı ve mahkeme. telefon hakkımı avukat yerine faruk abiden kullanıyorum. açıyor ve sadece kapıdayım diyor. bende cevap vermeden kapatıyorum telefonu.2 sandalye veriyorlar 15 dakika konuşmamız için. atılıyor faruk abi
    -avukatı felan ayarlayacaz en az cezayı alacaksın koçum.
    -ne cezası abi ya temiz işti hani, napmışım ben altı üstü birkaç dosya.
    -ulan o dosyalar şuan kaç kişinin hayatını bitirdi biliyo musun?
    -...
    neyse boşver şimdi bunları yarın mahkemen var, gece yarısıda avukat gelicek herşeyi biliyo zaten fazla bişey anlatmana gerek yok.
    -...
    polisler felan vurdu mu sana avukatımız iyi tazminat alırız istersen.
    -yok abi.
    -tamam koçum ben sizinkileri eve bırakayım endişelenmesinler yarın görüşürsünüz zaten.
    soğuk nezarete geri dönüyorum.o gece gözlerim çok değişik bi hal alıyor hayatımda hiç görmediğim bi hal. ağlamaktan olduğunu düşünüyorum. daha sonra görevli geliyor mahkeme zamanı sanıyorum. oysa avukatmış. ceza alacağımı bildiğim adandan beri herşey yavaşlıyor zaten. bizi bi odaya zütürüyorlar, yolda bakışlarından anlıyorum formalite olduğunu. avukatla işimiz uzun olduğu için o gece birbirimizi tanımaya çalışıyoruz.
    sık sık beni teselli ediyor. yarın en kötü ihtimal 1 yıl alırsın, dışarı çıkınca kralsın zaten artık, cesaret isteyen bi iş yaptın. karanlık dünya tutar senin gibi adamları.
    zar zor ertesi günü ediyorum. mahkeme boyunca sütunalrı izliyorum çok hızlı geçiyor herşey 1 yıl 4 ay sözüyle kendime geliyorum. tepkim yok hala.2 gün sonrada cezaevine yerleşiyorum.
    -hoşgeldiiin.
    ···
  4. 4.
    +1
    3.bölüm:sorumsuz adamlar

    insanlar, fazla umursamazdı burda kimisi fazladan alacağı bir avuç yemeğin kimisi 4 biçimsiz duvar arasında yapılabilecek en ilgin aktivitenin peşinde, kimisi burdan kaçmanın kimisi ise iğrenç zevklerinin peşinde. evet ilk bakışımda bunları görebiliyordum aslında. bana hoşgeldin diyip yannan isteyen huur gibi kelimeyi uzatan adamın suratında görebiliyordum bunları.
    koridorda yürüyorum kendime bir yatak bakıyorum. hepsi ya dolu yada başkasının olduğunu düşünüyorum. artık duvarın sonuna yaklaşırken çaresizce adımlarımı yavaşlatıyorum. gelen ses beni kurtarıyor. buyur genç benim altımda yatarsın.-sağolasın abi diyorum. kendimi yerleştirirken gelip sohbet kuruyor benimle.
    -adın ne bakalım.
    -atalay.
    -benimde hikmet.
    -memnun oldum.
    -hehehe inşallah.
    ilk gün olunca vakit geçmiyor. uyuyo numarası yapıyorum bütün gün, çünkü göz göze gelmek istemiyorum belkide kirli insanlar çünkü onlar benim gözümde. henüz farkında olmadığım şekilde bende orada kirli bir insanım.o akşam yemek yemiyorum.o gece uyuyamıyorum.25 kişilik bir koğuşta ki horlama sesi nasıl bu kadar fazla olabilir onu düşünüyorum.
    25 kişilik bir koğuştan nasıl 10 dakika 3 osuruk çıkabilir bunu hesaplıyorum. herşeyi unutmak için o gece bunları hesaplıyorum.10 dakikada 3 osuruk saatte 18 osuruk 4 saatlik herkesin uykuya dalma süresinde ise 64 osuruk yapar.bu sayıyıda 25 e böldüğümüz zaman, saat 12 ile 4 arasında kişi başına düşen osuruk sayısı yaklaşık 2,5 yapıyor. yani üst katımdaki koğus reisi yaşlı amca bile 2 gecede
    5 kez osuruyordu.son günlerin yorgunluğu ile bu düşünceler içerisinde uykuya dalmışım...
    sabah uyandığımda daha sağlıklı düşünebiliyordum. yatakta 10 dakika kadar olan biteni izledikten sonra karnımın acıktığını farkettim.2 günlük açlık etkisini göstermeye başlamıştı. fakat içerideki çekingenliğim geçmemişti yatağımdan doğrulup hikmet abiyi aradım bana kahvaltı ayarlaması için. sonunda istediğim fırsatı yakalamıştım ağzındaki zeytin çöpünü çıkartırken gözlerinin içine bakıyordum. daha sora yatağa geri yattım.2 dakika sonra hikmet abi ekmek arası ve bir bardak çay ile başucumdaydı.
    tam doğrulurken kaynak çay sağ kulağımdan akarak henüz kirlenmemiş yatağımın yastığıne ve nevresimine bulaşmıştı.
    burası güzel bir yer değildi...
    ···
  5. 5.
    0
    4.bölüm:içki,ot,kadın

    kulağımın şokuyla neyin nasıl olduğunu anlayamamıştım fakat bir dakikalık kıvranmamın ardından hikmet abinin birini dövdüğünü gördüm ve şu kelimeler ne geldiyse onun yüzünden başıma gelmiş olan 'kulaklarıma' takıldı,
    -abi çocuğa gözdağı vermek istemiştim yapma etme ya.
    revire zütürdüler beni ordan doktor krem sargı bir iki tanede hap verip yolladı. biraz olsun sosyalleşmek bana iyi gelmişti doktor hanım evli,tek çocuğu var, başı kapalı fakat kamuya bunu yansıtmaktan hoşlanmıyor. bunları öğrenebilmiştim sadece 7 saniyelik konuşmamızdan.
    içeri döndüğümde yastığım aklıma geldi.ben güzel evimde böyle bir yastıkla yatmazdım. sargılı kulağım ile bu kılıfı nerden değiştirebilirim dedim en yakın adama.oda güldü. kimsenin eğlencesi olmaya gelmemiştim ben buraya,486 gün yatıp gidecektim. daha ilk günümde başıma neler gelmişti.her gün daha ilginçlerini görüyordum.bir gece eşemesinde şahit olmuştum kulağımı yakan adamın gibilişinede.
    5 günü bu kin diyarında atlattıktan sonra görüş günüydü. faruk abi geldi ziyaretime. ailem gelmek istemiş ama engel olmuş. direk konuya girdi.
    -içerisi rahat mı koçum?
    -(sağ tarafımı dönüp kulağımı gösteriyorum)
    dudak büzüyor kim yaptı diyemiyor dese ne değişecek ve elindeki zarfı bana doğru ittiriyor. zarfı açıyorum çok para görüyorum.25 bin diyor faruk abi.
    -içerde ne yapılır ki bu parayla diyorum.
    -neler yapılmaz ki,hapishaneye göre değişir yalnız;içki,ot,telefon, silah hatta kadın.
    -koğuşta reis varsa veya gardiyana isteklerini belirtebilirsin. paranı dolapta sakla, soran olursa elindeki paranın tamdıbını söyleme.1000 lira felan de.biri seni söğüşlerse biz daha fazla para katkısı sağlayamayacağız çünkü.
    -tamam dikkat ederim.
    -ha bide haftaya sana süprizim var.
    -ne süprizi ?
    cevap vermiyor ve sarılıp vedalaşıyoruz faruk abiyle. içeri girip hemen parayı dolaba koyuyorum. hikmet abi gelip yanıma oturuyor.ne kadar ?
    ···
  6. 6.
    0
    5.bölüm:zar oyunu

    -ne kadar ?
    -ne ne kadar ?
    -(tebessüm) paran ?
    -ne parası... (bekleme)... 1000 lira.
    -yakama yapışıp, ulan buluştuğun adam taşaklı birisiydi vere vere 1000 kağıt mı verdi.
    -e,evet.
    -peki, akşama zar oynayacaz, sende geliyosun paranın yarısını getir.
    -yok abi sağol ya.
    -ben seni çağırırım.
    akşama kadar uzanıyorum. yavaş yavaş millet yatmaya başlayınca zarftan 500 liramı alıp yastığın altında sıkı sıkı tutuyorum. hikmet gözüküyor kalkıp yanına gidiyorum.oda benim yatağı gösteriyor. oyun benim yatağımda oynanacak. sarı dişli cemil zarları çıkartıyor kurnaz bir herif. diğeride hikmetin oğlanı sinan. çömeliyoruz oyun başlıyor.
    -format nedir ? diye soruyorum. cemil yanıtlıyor;
    -format koçuuum,2 zarın toplamı o turda diğer 3 kişiden büyükse 1 sayı alırsın,10 sayı alırsan oyunu oyunu alırsanda 2000 kağıdı alırsın. sonuncu olanıda hikmet abi gibiyor. ehehehehü.
    -kolaymış.
    ilk zarı hikmet atıyor 4-6,cemil 2-5 sinanda 5-3 atıyor. bense 2-6 ile başlangıç yapıyorum. oyunun ortalarına doğru şampiyonlar liginde ölüm grubuna düşmüş takım gibi hissediyorum kendimi. karşımda zar tutma ustaları var.
    oyunun sonunda hikmet oyunu kazanıyor. hikmet 10 ben 4 sinan 4 cemil 4.ben giden paranın derdindeyken herkes son bir zar atıcak diyor hikmet. neden bakışı atıyorum ve aklıma o söz geliyor;
    -sonuncu olanıda hikmet abi gibiyor. ehehehehü.
    bu bir şaka değil miydi? titrek ellerim ile ilk zarı ben atıyorum.4-3.fena değil fakat böyle bi tur için riskli. artık oyunu çözmüş durumdayım. ikinci atışı sinan yapıyor ilk zar 4 ikinci zar ise dönüyor.3 saniye sonra duracağını herkes biliyor ve ben bu sürede ihtimalleri sıralıyorum 7 yi geçmesi için 4-5 veya 6 atması yeterli iken o sayı geliyor;1.
    zütü kurtarıyordum o gece cemilin atışı aklımda bile değil muhtemelen 6-4 felan atmıştı hileci huur çocu.o gece 500 lira aklıma bile gelmiyor kurtardığım erkeklik amortiyi geçiyor ve beni o gece sinanın tuvaletten gelen inlemeleri ile gözyaşlı bir uykuya gönderiyor...
    ···
  7. 7.
    +1
    6.bölüm:kafamızın içindeki mapus

    (ertesi haftanın görüşme günü;)
    -süprizi beğendin mi ?
    -katkısı olucaksa süper.
    -olur olur. içerde tek bir tokat bile yemeyeceksin bundan sonra. paralarınıda o muhafaza edecek yeterli silahta var.
    -sağol valla.
    -parayı harcadın mı hiç ?
    -bi 500 kağıt sömürdü hikmet.
    -rahatsız ediyomu seni.
    -daha bi zararını görmedim.ama tehlikeli birisi.
    -tamam içerdeki herşeyi anlat murata hem dost hem koruyucu olucak sana.
    -dün gece tanıştık zaten biraz.
    -güzel. birde ben bi süre uğrayamayacam haftaya aileni getiririm.
    -eyvallah. özledim onlarıda ama getirme be abi, şimdi görürsem dayanamam ben içerde.2 haftayı atlattık işte.
    -sen bilirsin.
    içeri giriyorum ve gördüğüm manzara şu;
    murat elini hikmetin omzuna koymuş öğüt veriyor. hikmette her dediğini onaylıyor. murat sinirli suratını bana dönünce gülümsetiyor;
    -naber.
    -iyi. selamı var faruk abinin.
    -aleykümselam.gel bişeyler içelim.
    -bişeyler. ahaha burda çaydan başka ne olsun muratçım?
    -bilmem ne istersin;oralet, adaçayı yada kahve.
    -nasıl ya.
    -boş girmedik içeri.iki bardak sıcak su al gel.
    ogün geceye kadar oturup kahve içtik bana getirdiği istanbul kitabını okumaya başladım ve telefon ile ailemi aradım. murat ise hikmeti üst katımdan attırıp kendisi geçmişti. muratın birkaç kişiden getirdiği selamlar yetmişti hikmete abi çektirmesine. herşey yolundaydı aslında okuma kitapları iyi ve güvenilir bir dost fazla bi işe yaramasada bolca para bir telefon. fakat o gün anladım ki aslında herşey avukatımın dediği gibiydi;en büyük mapus demir parmaklıkların değil insan kafasının içidir. tamda böyleydi 4 duvar arasında herşey normaldi fakat bişeyler ekgibti. yarım bir hayattı yaşanan kafamızın içindeki mapustu hayat.
    ···
  8. 8.
    0
    7.bölüm:rövanş

    1 ay sonra mahkeme günü yaklaşıyordu. avukat ile daha sık görüşmeye başladık. bana sürekli kimseyi ele vermememi söylüyordu.o gün şans eseri o dosyaları görmüştüm ve ilgimi çekincede internete yüklemiştim.tek söyleyeceğim şey buydu.
    (mahkeme günü)
    ben;ve bu dosyaları daha fazla kişiyle paylaşmak için internete yükledim.
    karar için 15 dakika ara.
    ben;ne olur abi karar?
    avukat;valla ineceği kesin sadece. senin masumiyetine inandılar.
    -serbest kalmaz mıyım?
    -ümitlenme atalay.zor hatta imkansız.
    -eyvallah.
    içeri giriyoruz mahkeme cezamı 8 aya indiriyor. seviniyorum. aylar sonra gerçekten gülüyorum.6 ay 2 hafta kalmıştı özgürlüğüme.4 ay sonra bir mahkeme daha vardı avukat o mahkemeden sonra çıkacağımı söylüyor.
    içeri gittiğimde muratın yanına gidiyorum.
    -8 aya indirdiler.
    -hayırlısı olsun kardeşim.
    -sağol.sen burda ne kadar kalıcaksın onu hiç sormadım.
    -istediğim kadar.
    -o kadar güçlümü senin arkan be.
    -senin arkanda kim varsa benim arkamdada o var. dışarı çıktığımızda sen benim patronum olacaksın iyi bir ekip olucaz.
    -ahah. inaşallah.ben bi dışarı çıkayımda.
    bu sırada hikmet ve cemil karşıdan bizi izliyor. murat başını kaldırdığında ise yüzlerini çeviriyorlar.
    -atalay bu gece paranı hazırla zar oynayacaz.
    -yapma murat sende mi?
    -paranı geri alıcaz.ben ayarladım herşeyi.
    o gece 5 imiz masaya oturuyoruz;sinan cemil hikmet murat ben. herkes bin kağıt koyuyor. murat ise oyun başlamadan kuralları değiştiriyor;
    -birinci tüm paraları alıp sonuncuyu giber. gibebilirse.
    o gecenin sonucunda sinan 1. murat 2. hikmet 3. cemil 4. ben ise sonuncu oluyorum. tedirgin bir şekilde muratın gözlerinin içine bakarken murat;
    -sinanın küçük gibi atalayı gibemeyeceği için 4. cemili tuvalete alıyoruz.
    -cemil;ama abi ben 4. old..
    -kes.
    tuvalete yürüdüğümüz yolda defalarca boşver, onlar gibi olma diyorum murata. murat ise devam ediyor ve tam cemilin yokoluş anında olayı durduruyor.
    -bidaha zar oynamayacaksınız. dağılın şimdi.
    murat rövanşımı çok güzel alıyor. masadaki 5bin lirayıda sinandan alıp bana veriyor.
    ne 5bin sevindiriyor o gece beni nede erkekliğimin birkez daha muhafaza olması. belkide o gece cemil o tuvalette gibilseydi bu kadar güzel bir rövanş olmayacatı. çok güzel olmuştu böyle...
    ···
  9. 9.
    0
    8.bölüm:dumanlar kaybolur

    murat geldiği günden beri hikmete üstünlüğünü kabul ettirirken kağıt üstünde birşey yapmadığı için koğuş hala hikmeti reis olarak görüyordu. murat ise içerde yaptığı sohbetlerden 27 kişilik koğuşta 4 kişinin (hikmet, sinan,cemil ve selami diye bir izbandut) 13 kişinin erkekliğini aldığını öğrenmiş.
    güzel bir kahvaltı ederken ve murat beni köşeye çekip konuşuyor;
    -büyük patron korunmamı kaldırmış.
    -yani ?
    -yani artık sıradan 2 mahkumuz.
    -faruk abi var.
    -faruk'un kolu içeri uzanmaz.
    -napıcaz.
    -aklımda bi plan var fakat hikmetin gardiyan tanıdıkları var. birkaç güne öğrenir zamanımız az.
    -bak hikmetlerin bu koğuşta hayatını kaydırdığı kişiler var gidip onlarla konuşucaksın sen birkaçını intikam almaya ikna edip yanıma getir. bende şu cemille kavga çıkartıcam. koğuşun ortasında biraz tokatliyim.
    -o kişileri nasıl bulucam.
    -al burda listesi var.
    -tamam.
    gidip 13 kişiyle tek tek konuşuyorum fakat hepsi hikmetten korkuyor ve en sonunda sadık adında bi çocuk kabul ediyor. sadık benim yaşlarımda intikam ateşiyle yanıp tutuşan birisi.ben onunla muhabbet kurarken sesler yükseliyor;
    murat;önüne baksana lan lavuk.
    cemil;pardon bilader.
    -pardonunu giberim senin.
    cemil kendisinden 10 yaş küçük murata abiler çekiyor o gün koğuşun ortasında. racon gereği ne selami ne hikmet karışıyor fakat sağ kolunun dayak yemesi hikmeti kızdırıyor.
    murata el işareti yapıyorum. yanımıza geliyor.
    -sadık bizimle murat.
    -helal be sadık. intikdıbını alıcaz.
    -sağolun valla bende rahatlicam.
    o gün herkesin yatmasını beklerken ranzada muhabbet ediyo numarası yapıyoruz. gece bastırınca hikmetin ağzını kapatıp tuvalete alıyoruz muratla.
    hikmet;bırakın laaan.
    murat;atalay koğuş uyanıyor koş sadık'ı çağır.
    kafamı çevirmemle sadık'ı dal taşak koşarken görüyorum. öyle bir yapışıyorki hikmete bizim tutmamıza gerek kalmıyor.50 lik hikmeti gibilirken görünce bu iğrençlikten öyle bir zevk alıyorum ki kendimden iğreniyorum.o manzarada dalıyorum yine. ilkokul ferreları geliyor aklıma hardcore gibiyor adeta diyorum kendime gülümsüyorum. arkadaşlarla masturbasyonlarımız geliyor aklıma,ilk ellediğim bacaklar, sevgililerim.hüzünleniyorum kendime geldiğimde tüm koğuş sadık ile hikmeti ayırıyordu. dumanlar dinmişti...
    ···
  10. 10.
    0
    9.bölüm:roller değişiyor

    o kalabalıkta herkesin birtten sadık'a saldırdığını görüyorum. murat beni çekip ordan uzaklaştırıyor.
    -murat, olum adamı öldürücekler lan.
    -yapabiliceğimiz bişey yok atalay. gardiyanlar halleder.
    -adam bize yardım etmişti.
    -senin yaşaman için bunları yaşıyor.
    -biliyordun, murat, biliyordun.
    -yat uyu. yarın reisliğimizi ilan edicez.
    kısa bir süre önce bıraktığım gece ağlamalarım.bu gece yeniden canlanıyor. murat üst kattan kafasını uzatıp bana aptal olmamamı söylüyor.ben hassas birisiydim. hapishane benim için değildi. hapishane güçsüzler için değildi. burada duygusal veya fizik açısından güçsüz olmanız delirmeniz için yeterliydi.
    ertesi sabah oldu.
    murat şaşalı bir sofra kurmuştu dışardan getirttiği pastırmalar yağlı peynirler sofrayı doldurmuştu. benim gözlerim ise sadığı arıyordu. sadığın sağ gözü ile birdaha göremeyeceği ve avukatının talebi ile burdan sevk edileceğini öğrendik.
    vicdanım rahatsızdı fakat burdan gitmiş olması beni biraz rahatlatmıştı. murat öğlen ki konuşması için hazırlanırken. bende içerideki iyi kişileri bulup bize kazandırıyordum. öğlen olmuştu murat koğuşun ortasına gelip konuşmasını yaptı;
    -acı çekmişler, acı vermişler, hikmetin zulmünden kaçanlar veya kaçamayanlar;bundan böyle bunların hiçbiri ile karşılaşmayacaksınız. koğuşun bundan sonraki lideri benim. yardımcım ise atalaydır.
    yardımcı olduğumu orda öğrenmiştim. murat buraya geldiğinden beri eşitlikten bahsediyordu hatta benim dışarda onun patronu olacağımı söylemişti. herşeyi beraber ayarlamıştık. yardımcı olduğumu duyunca kafamı kaldırıp muratın gözlerinin içine bakmıştım.kin bürümüştü gözlerini. daha fazlasını istiyordu, beni korumak için girdiği bu demir parmaklıklarda daha fazla yükselmek istiyordu.bir insan dört duvar arasında ne kadar yükselebilirdi ki arşa değebilir miydi mesela, gökyüzünde uçabilir miydi?
    yine kitlenmelerimden birini yaşamıştım. murat sözlerine devam ediyorudu;
    -bundan böyle kimseye zorla zar oynatılamayacak, kendi isteğiyle bile bundan sonra kimse tuvalet köşelerinde inletilmeyecek,bu mapusta bu rezalet yapılmayacak, benden habersiz içeriye silah, telefon sokulmayacak. yakalarsam içeride veya dışarıda büyük patronum sizinle uğraşır. itirazı olan var mı ?
    koğuştan hiç bir ses yoktu ızbandut selami avuçlarını sıkmış çaresiz bakıyor. hikmet ise yüzüstü yatıyordu. sinan ve cemil ise ilk fırsatta bizim tarafımıza geçecekti roller değişiyordu. hikmet büyük patronun bizi korumadığını öğrenince neler olacaktı. muratın çok ani hamleler yaptığını o an farkettim. gerçekten gözünü kin bürümüştü ve daha fazla yükselmek istiyordu.bir insan dört duvar arasında ne kadar yükselebilirdi ki arşa değebilir miydi mesela, gökyüzünde uçabilir miydi?
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +1
    10.bölüm:savaş başladı

    bir haftayı reis olarak geçirdikten sonra bir gün hikmet masaya geldi;
    hikmet;büyük patron bizimle uğraşır demek.
    murat;lider kalmak için ona ihtiyacımız yok bu koğuş artık bizim.
    -bak koçum biz yaşanan bazı olaylardan dolayı özürümüzü diledik. bunlar mazide kalmıştı lakin bu son yaptıklarınız...
    -geri adım atmayacağız.
    -sizden bunu isteyen yok sadece önümüzdeki günlerde kendinize dikkat edin.
    -peki iyi olan koğuşta kalıcak o zaman.
    -ikinizin sonu acılı olacak.
    savaş başlamıştı. muratın gerginliği yüzünden gözüküyordu.;
    -faruk'u ara atalay bize düzgün 2 çakı getirsin.
    -2 çakıylamı savaşıcaz.
    -ne yapalım he.selami izbandut gibi cemil desen ilk fırsatta bizi zehirler.sen nasıl savaşmak istersin.
    -...
    tuvalete girip kaçak telefon ile faruku armaya çalışıyorum telefonumun bozulduğunu farkedince gidip murata iletiyorum.
    murat;benim telefonda patladı.o zaman telefon hakkıyla faruku çağırıcaz ertesi haftada anca getirir bıçakları yani yaklaşık 12 gün bıçaksız dayanamayız ihtimali yok. içerden tornavida felan ayarlayacaz artık. sende ne kadar var.
    -25
    -10 ver o zaman.
    -o kadar pahalı mı be ?
    -ne sandın.
    akşama geliyor ve yastığımın altına bir yıldız tornavida koyuyor. yanıma oturup;
    -bu gece nöbetli uyuyacağız.
    -tamam
    -hatta şu en köşedeki ranzaya geçelim daha güvenli.
    -nasıl geçicez
    -(tebessüm ile) hala reisiz unuttun mu ?
    -reisiz.
    -tornavidayı ayakkabına sok, eşyaları hazırla ben şunlarla konuşayım.
    o gece en köşedeki ranzaya geçiyoruz ve tüm gece gözlerimiz açık bekliyoruz. defalarca hikmetler ayağa kalkıp bize gözdağı veriyor. saat 4.30 da bana bastıran uyku ile sıkı tuttuğum tornavida yatağın boşluklarına düşüyor. hikmetin boğzıma dayadığı bıçak ile uyanıyorum;
    -savaş başladı, fakat bu kadar kolay olmayacak.
    ···
  12. 12.
    +1
    11.bölüm:gizlediğimiz duygular

    sabaha kadar gözümü kırpmıyorum. murat kalkınca bana kızacağını düşünmeme rağmen olanları anlatıyorum;
    -murat akşam hikmet boğazıma bıçak dayadı.
    -nasıl lan, yerden mi yaklaştı nasıl geldi, saplayamadın mı aleti ?
    -yok, uyuklamışım. kafamı gibim.
    -ee sonra ?
    -bu kadar kolay olmayacak dedi.
    -aklınca korkutuyor. haftasonu bi faruk gelsinde.
    -tamam bi çay içelim mi.
    -olur.
    kalkıp çay koymaya gidiyorum. çaydanlıktan demi akıtırken ne kadar kalitesiz bir çay olduğunu farkediyorum. çocukluğumda ki altın günleri komşu çocukları. güzel dostlarım vardı benim, çok dostum vardı. çaylarla arkamı döndüğümde muratı görüyorum daha hayatının en güzel dönemlerinde gelen bir görev üzerine beni korumak için cezavine giriyor. fakat yalnız. dışarıda da yapacak fazla birşeyi yok sanki ilginç bişeyler yaşamaya gelmiş gibi buraya. beni veya çayı dört gözle bekliyor gibi. yanına bırakıyorum çayı 3 şeker kardeşim diyorum;
    murat;atalay son günlerde biraz umursamaz davranmış olabilirim kusura bakma.
    ben;yok ya önemli değil. biraz kendini kapatırdın sadece.
    -aslında kendimi kaptırmadım.
    -nasıl yani ?
    -olum ben reis atalaydır deseydim koğuş şuan sadece bana değil sanada kin beslemeye başlayacaktı. birkaç aya bum.
    -beni bu kadar düşündüğünü bilmiyodum.
    -görevim bu değil mi ? şuan ben seni sürüklüyomuşum gibi bi izlenim yaratıyorum.
    kardeşçe el sıkışıyoruz.bu sırada gözlerine bakıyorum gözlerinde hüzün görüyorum merhamet görüyorum kin yok bu sefer. düşünüyorum ve benim tek dostum birkaç aydır tanıdığım bu adam.
    bu sırada bana şöyle bi öneride buluyor;
    -köydeki hacı amcanın verdiği bi kitap vardı içinde dualar felan var, bilmem inançlı birisi misin fakat istersen okuman için verebilirim.
    -güzel olur. manevi yönden de ekgiblikler hissediyor insan burda.
    -gel abdest alalım o zaman, çarpılırız felan.
    -hehe.
    tuvalete gidiyoruz.ben abdesti almaya çalışırken o eksiğim var mı diye izliyor. derken o kişiliksiz, iğrenç hayvanların en devasası selami geliyor. allaaah nidasıyla sıçradığı 40-50 santimlik yükseklikten elindeki bıçağı beynime doğru yaklaştırıyor ben ise bu süreçte canımı ne kadar yakacağını, nasıl bir hızla öleceğimi, öteki dünyayı, öteki dünyaya abdest alırken gitmemin en kadar ironik olduğunu ve muratın ölümümden sonra ne yapacağını düşünüyorum. sadece saliseler içerisinde.
    tam kendimi ölümüme hazırlarken murat benim bile beklemediğim bir hareketle selaminin üstüne atlıyor ve boğuşmaya başlıyorlar selaminin mücadeledeki üstünlüğünü gördükçe tedirginleşiyorum murat bağırıyor;
    -atalay yerdeki bıçağı al,çabuk.
    koşup bıçağı alıyorum fakat ne yapacağımı bilmiyorum ben hiç insan öldürmedim çünkü ben diğerleri gibi bu suçtan girmemiştim buraya selamiye dur diyorum. duruyor,ayağa kalkıyor yavaş yavaş tuvaletin kapısına doğru uzaklaşıyor tam sırtını döndüğü anda murat ayağa kalkıp elimden bıçağı alıyor ve tam boynuna saplıyor.
    vahşeti gözlerimle görüyorum bu hikmetin gibilmesinden, insanların dövülmesinden çok daha dehşet bir an.kanlı yüzüyle murat ayağa kalkıyor ve hafif bir tebessüm ile;
    -bu biiiir...
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    3-4 aylık bir zaman geçmişti kardeşim fakat 2. mahkeme ile 4 buçuk ay gibi bir sürede çıkıyor.
    çıkıyor diyorum çünkü olay gerçek fakat benim başımdan geçmedi.
    ···
  14. 14.
    +1
    12.bölüm:ölümün getirdiği barış

    ---sezon finali---

    kanlı yüzüyle murat ayağa kalkıyor ve hafif bir tebessüm ile;
    -bu biiiir...
    muratın gözlerinde bu kez mutluluk görüyordum. plan yoktu hiçbir art niyet yoktu aslında yapması gerekeni yapmıştı.22 yaşında simsiyah gözlerinin parıltısı ile gözlerime bakarak veda ediyordu hayata murat,tek dostum.
    henüz zaferini kutlayamadan karnından geçen uzun şişi gördüm;
    -muraaaaat... kardeşim, kardeşim. gardiyaaaan.
    murat ölümü çabuk kabullenip;birimizin davayı sürdürmesi gerekir dimi? dedi.
    o gülümsemesi ile zütürüyorlardı onu gardiyanlar. selaminin pis vücudunun yanına hiç yakışmamıştı taşınırken.
    ardından büyük bir curcuna şahitler zorlu koğuş dağıtımı. derken istanbula yolluyorlar beni, yeni cezaevime. davama çıkıyorum. yeni cezaevinde sadece 17 gün daha kalacağımı öğreniyorum.
    yeni cezaevini seviyorum. daha nezih bir yer. burda reislik sistemi yok. burda kavga gürültü, iğrençlik yok. burda murat olsaydı diyorum kendime. çok farklı olmaz mıydı herşey. bundan sonra murat için davamı sürdürmeye devam etmek zorundaydım. ölüm getiriyordu barışı bu kez. ölümün getirdiği barış oluyordu adı da.
    ···
  15. 15.
    0
    1 haziran beyler.
    ···
  16. 16.
    0
    beyler olaylar kesinlikle kafamdan yazılmıyor. yani yazdığım diğer hikayelerden dolayı böyle bi karar almayın. eski bir aile dostumuzun ağzından yazıyorum. karakterlerde bazı değişiklikler var sadece. neyse 3-5 bekleyen varmış yazayım bari yavaş yavaş.ama bi sözlük efsanesi beklemeyin yani panpalarım.iyi okumalar.
    not:bu arada sezon finalinde yazmamışım murata şişi geçiren kişi hikmet.
    ···
  17. 17.
    0
    2x1:gidenler...

    yavaş, yavaş taşıyın o malları. biri patlicak yolun ortasına toparlayamicaz.-tamam abi.
    ...
    avukat;lan atalay
    ben;he
    -timsah işi halletmiş.
    +tamam haftaya çıkartalım ordan.
    -bu timsaha çok güveniyosun.
    +senin yapamadığını yaptı.
    -benden muratın intikdıbını almamı istedin. benim elimde olan tek şey hukuk.ne yapmamı bekliyodun.
    +ne biliyim, hikmete müebbet bile yediremedin mesela.
    -adamın aşireti var. parası var. senin şuanki adamların bile kapışamaz közerliler ile.
    +kaç adamlar demiştin maximum ?
    -3500
    +ülke fetheder gibi savaşmayacaz ya.bi mekanda en fazla kaç adamları olabilir ki?strateji herşeyin başıdır.hem timsahta var.
    -timsahın nesine güveniyosun kaç kişiyi öldürebilir bi olayda, silahlarına güveniyosan atom bombası felan getiremez sana.
    +neyse çocuklara söyle işe çıksınlar. hava karardı.
    -bişey dicem atalay. içerdeyken sorup durdun dışarıda nolucak diye. şimdi dışarı çıktın. yaptığın tek şey durmadan adam toplayıp onlara hırsızlık yaptırmak.
    +parasını sende yiyosun.
    -konu bu değil.
    +uykum var.
    -murat böyle olsun istemezdi.
    +murat orda ölmekte istemezdi. fakat senin bir türlü çıkartamadığın tahliye yüzünden öldü. anlıyo musun ?
    -...
    +git hemen timsahı al durum değerlendirmesi yapalım.
    ···
  18. 18.
    0
    2x2:beklenmeyen emanet

    timsah hapishaneden çıkıp mekana gelmiştir. hikmeti öldürme şerefini tadan timsah geniş bir çevreye ve güce sahiptir. yavaş yavaş toparlanmaya başlarız. yaklaşık 100 adam ve onların başında 3 patron (ben, timsah ve avukat) adanaya doğru yola koyulmuş durumdayız.
    avukat;atalay çok fevri davranıyosun. ölüme zütürüyosun bizi.sen kahraman değilsin. anla bunu pisi pisine ölücez hepimiz.
    +sen gelme o zaman.
    -aptallaşma. közerler ile tek ortak aracınız benim.
    +köyde yaşamıyo mu bunlar. biliyoruz yerlerini. gidip katliam yapıcaz işte.
    -20 yaşında? senin adamlarından 35 kat daha kalabalık bir köyü yok ediceksin demek ?
    +birkaç ay orda konaklayacaz. belki 10-20 adam daha buluruz orda.
    -ulan hapishanede tırsak bişeydin. havalara bak. allahtan örgüt sana 3-5 adam verdi. altınada ev döşeyince hemen mafya babası oldun dimi.
    o an silahı çıkartıp sıkasım geldi bacağına fakat düşündüm de haklıydı. hatta ben hala tırsaktım. cebimde duranen kaliteli silahlardan birisiydi. fakat daha bir kez bile kullanmamıştım. belkide bulunduğum mevkiyi haketmiyordum. buraya gelmemin nedeni ise murat değildi aslında içime giren hırstı. zira muratın intikamı alınmıştı. yani hikmetin soyu (közerliler) in bizi arıyor olması gerekti. nerden bilebilirdim ki onlar bizi daha önce bulacaktı.
    timsah;atalay. örgütten haber geldi. bursada bi adam alıcaz.
    +ne adamı
    -ne biliyim.104 kişi olucaz işte.
    +olum yuvarlak hesap yapmıştık. neyse.
    bursaya vardık bir dinlenme tesisinde beklerken beklediğimiz adam geldi.
    sırayla benim, avukatın ve timsahın elini sıktıktan sonra;
    -ben sadık. muratın küçük kardeşi.
    ···
  19. 19.
    0
    2x3:adana

    kısa bir süre avukatla birbirimize baktık. daha sonra;
    +hoşgeldin kardeşim.
    -hoşbulduk abi.
    bu çocuk çok küçüktü.17,5 yaşında. sohbeti kurarken konu ailesine geldi. ailesinden kalan tek kişi muratmış. çok zengin bir soyları, babalarının şirketleri, fabrikaları varmış. babasını kaybettikten sonra şirketler murata kalmış. muratta ölünce yaklaşık 4 ay sonra tüm mal varlığı sadıkın olucakmış.
    +murat hiç bahsetmemişti bize bundan.
    -yanlış yolları tercih etti abim. neyse plan nedir.
    +sende mi bizimle geliceksin kardeşim.
    -niye gelmeyeyim.
    +ne biliyim çok küçüksün.
    -silah tutmayı biliyorum.
    (inanmamıştım bi biz bilmiyoruz dedim içimden)
    +tamam yolda konuşuruz. devam kaptan.
    adanaya kadar bu çocuk ile iyice samimi oluyoruz. muratın kardeşi olduğu için öncü konumuna geliyor. adanaya varıyoruz. avukat 2 konak ayarlamış.yan yana.50 şer 50 şer yerleşiyoruz. uzun bi süre burdayız. sadıkın parasının bize sağlayabileceği katkıları düşünüyorum. fakat kesinlikle onu kullanmayacağız diyorum kendime. uykuya dalıyorum.
    ···