hap attım patlamasını bekliyorum

Reserved
adam hikayeye başladı değerlenir belki

anılarım geldi aklıma lan, hele bir yakalım da samsun 216'ımızı sonra bakarız cigaralığa...

anlat dinliyorum...
rezerve.

davut otomotiv'di çalıştığım yerin adı,

üçüncü haftamdı sanırım, beyaz bir toros gelmişti, koyduğumun salağı arabanın sağ tarafını elektrik direğine geçirmiş, çamurluk ve kaput haşat...

neyse, usta çamurluğu indirdi, yamukları çekiçle düzeltti, yırtılan yerlerine de kaynak yapıyor... davut ustanın kaynakla işi bitince kristof kolomb gözlüklerini çıkarıp alına yapışan paslı teri sildi, elindeki kaynak pensesini yere atıp bana baktı, "taşlamayı al da gel" dedi...

taşlama dediği de "taş motoru", aldım geldim yanına...

eli böğründe, gözleri biraz önce kendi elleriyle kaynak yaptığı yerde, pür dikkat inceliyordu, sağ eliyle tulumunun cebinden samsun 216'sından bir dal çıkararak, pastırma dudaklarına iliştirdi, samsun 216 paketinş demir kesme makinesinin üstüne bırakarak, tulumunun cebinden sigarasını çıkarıp yaktı, birkaç nefesten sonra elimdeki taş motorunu aldı, "eyice bak" dedi...

dizlerimin üstüne eğilerek onu izliyorum, izlemez olaydım...

Davut usta kaynak yaptığı yeri taşlıyor, ben de onun yaptığı hareketleri belleğime kaydetmeye çalışıyorum,

taşlama nedir diye merak edeniniz olursa onu da anlatayım, kaynak sonrası kaynak yapılan yerlerdeki çapakları temizleme işi, hani çivi alırken çicilerin başlarında veya kıçlarında küçük kılçık gibi çapaklar olur ya, işte onları temizliyor...

usta dudaklarında yanan sigarasını eline alarak,

"gördün mü" dedi, "bu çapakları böyle böyle temizleyecen"

tamam dedim usta, usta taş motorunu elime tutuşturup, pastırma dudaklarına sigarasını iliştirerek gitti...

başladım taşlamaya, taşlamaz olaydım...

yalnız dikkat etmeniz gereken bir husus var ki, çok önemli...

cigaranın dumanını çektiğinizde; enlemesine enlemesine geçmeli gırtlak -ciğer yaylasını...

anlıyorsunuz değil mi?

@1 ben narkotikten komiser celal. alın bunu al al al...

neşet babaya ayıp olmasın onu açtım, dördümüz kafayı çekiyoruz...

ben, sağ elimdeki bomonti, ağzımda sigaram ve neşet baba...

http://fizy.com/#s/1aite1

hata benim, günah benim, suç benim...

gibtin bıraktın neşet baba, şu an toprak olsan da sesinle gibiyorsun şerefsizim, gibiyorsun işte...

ahan da gibtin...

o değil de kadınlar da sevişirken "gib ben" "gib beni" diye telkinde bulunuyorlar, demek ki onların hoşuna gidiyor o tabir,

gerçi bana ne canım, ben giben tarafta olduktan sonra...

neyse en sonunda bağcılar'da bir oto tamircisine çırak olarak girdim, aylığım da "otuz milyon", yemem içmem ona ait... birkaç hafta çalıştım, bu arada dükkanda yatıp kalkıyorum...

bu arada otuz milyon da eski parayla oğlum, yani şimdinin otuz lirası...

yahu anlattı hatta anlatırken bende içiyordum vay dıbına koyim ben niye böyle kafalar yaşamıyorum demiştim

biliyor musunuz? benim hiç sevgilim olmadı, hiç ama, hiç...

yoo yok öle bişe yoo

beni incittiğinin farkında mısın tavus kuşum...

lan sen bu hikayeyi bir kere daha anlattın giberim seni

lam cassiel yine kandırıyon çocukları...

o değil de çok merak ediyorum lan...

kendi kendine konuşana deli diyorlar ya hani, acaba deliler; delirdiğini farkedebiliyorlar mı?

kubar diye kına satıyorlardır sana amk malı askdlşajsd

şu an benim tuvalete gidip işemem gerekiyor, ama ben gitmiyorum...