haluk keşke meltem i bu kadar üzmese

niye hiç ilgi çekmedi lan bu başlık çok önemli bir toplumsal sorun bu amk.

peki şu soru gelmeli mi aklımıza acaba ? çaycı hüseyin'in buradaki rolü ne ?

he burada haluk'a karşı bir tavır almak ne kadar doğru ? çünkü şu var: eğer haluk, bu tutumundan vazgeçer ve meltem'in doğrultusunda bir bireyselliğe kendini kaptırırsa netice ne olur ? içinde yaşadığı toplumca dışlanmış iki atık birey. ve haluk bu dışlanmayı öngördüğünden belki de, meltem'de kaybolmuş olan bu ananevi kliki destekliyor olabilir.

saygılar, teşekkür ederim efendim.

am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme
am-züt -meme

edit: zor indirdim seviyeyi yükseltirseniz bi daha giberim dalaanızı

senin agzini gibeyim bu seviyenin hali ne lan pust

@5 panpa, bildiğin gibi insanların saç rengi, ten rengi, göz rengi gibi özelliklerinin genleri, kişilerde baskın (dominant) ve çekinik (resesif) olarak taşınıyor olabilir. bunlar ille de Aa şeklinde taşınmak durumunda değil, daha kompleks bir dna dizilimiyle taşınıyor da olabilir. netice: haluk ve meltem de çekinik olarak açık renk saç-ten gen kodu taşıyorken, bir yandan da koyuyu taşıyıp dominant olan koyu renkleri yansıtıyor olabilirler ve taşıdıkları açık renk genlerin denk gelmeleri sonucu ile ortaya havuç çıkmış olabilir.

teşekkür ederim efendim.

peki haluk gibi adamdan havuç gibi kılkuyruk bi velet nasıl çıkmış

ve tabii şunu da eklemek lazım ki, bu yaşantıya karşıt olarak iki çocuk büyütmesi meltem için bir başka zorlayıcı challenge olmuştur.

@2 şimdi panpa meltem, haluk'taki o gelenekselliği severeken bir yandan da adapte olduğu şehirli kadın yaşantısının getirdiği bireysellik, bu ilişkide bir paradoksa neden oluyor. kaldı ki çocuklar da büyümüşken, yani yetişkin yaşlarına gelmişken, evde karşı karşıya kalan iki birey, mentalitede çatışıyor. haluk'un otoriter, ataerkil tavrı, bir yandan içinde bulunduğumuz toplumun normlarıyla örtüşüyor elbet, ama diğer yandan dünya'nın bugün geldiği bireysellik seviyesinde çağ dışı kalıyor. e meltem'de burada, haluk'tan, sert sahiplenici ataerkil tavrını unutturacak jestler görmek istiyor. haluk ise bu bireyselleşme ve çağdaşlaşmayla savaşmayı yeğliyor, adaptasyona ayak diretiyor ve bir yandan da ülke gidişatı ile paralel bir zeminde ilerliyor.

sonuç olarak, 'bakire gibi' oluyor. ve sonra bay bebeğim diyor. yani bu herif, Charles bronson'un büyük kaçış filmindeki gibi, tünel kazıyor. tamam artık ciddi penis hareketi görüyor.

meltem gibi hatun haluğu bırakmıyorsa vardır bi hikmeti...

biraz onun ruhuna hitap edecek şeyler yapsa, iki mum koyup sofra hazırlasa, di mi gençler ?