-
1.
+140 -3Dün Aşık Veysel Şatıroğlu'nun doğum yıldönümüydü.. Ne yazık ki hakkında başlık açıldığına şahit olamadım, o yüzden elimden geldiğince ben bir şeyler yazmak paylaşmak istedim..
Sivaslı arkadaşlarımdan, hakkında birebir duyduğum bir kaç anısını aktarmayı üzerime borç bildim.. Merak edenler için Halk ozanımız Aşık Veysel'in hayatını bu başlıkta derlemeye çalışacam..
Saz ve bağlama sanatının büyük isimlerinden biri olan Aşık Veysel, 25. Ekim 1849 yılında Sivas (Şarkışla) dünyaya gözlerini açmıştır.. Dünya denilen garip limanda, aşık Veysel daha çok erken yaşta imtihanlara tabi tutulmuştur.. Henüz 7 yaşında iken, geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden sol gözünü kaybetmiş.. Sağ gözünü ise, geçirdiği bir talihsiz kaza sonucu kaybetmiştir.. Görme yetisini tamamen yitiren Ozan hakkında, bölge halkı kalp gözünün açık olduğuna dair açıklamalarda bulunurmuş hep.. Öyle ki, Aşık Veysel görmedigi halde hiç bir zaman pis olan bir yere basmadığı söylenir.. Aşık Veysel bir bambaşkamış.. Arkadaşımın anlattığına göre, Aşık Veysel'in bulunduğu bolgede meyve yetişmezmiş.. Belki de daha önce kimse yetiştrimeyi denememiş de olabilir bilmiyorum.. Aşık Veysel, bir doğa aşığı olarak azimle insanların tüm olmaz, yetişmez demelerine rağmen bir meyve bahçesi yetiştirmiş.. Bu durum da aslında ne kadar uzağı goren bir insan olduğunun ispatıdır diye düşünüyorum..
Aşık Veysel`in yetiştirdiği elma bahçesi.. Yanındakiler kız kardeşi ve torunu..
Bağlama sanatına yoğunlaşma dönemi..
(#180394993)
Esma ile evliliği..
(#180395445)
Esma`nın kaçışı..
(#180396086)
ilk evliliğinden olan çocukları..
(#180397482)
Kürt Kasım..
(#180397798)
Esma`ya dair..
(#180398177)
Görmediği halde etrafında olan bitenin farkında olması..
(#180404106)
Kızının görmüş olduğu rüya..
(#180404501)
Sözleri..
(#180405111)
Sevdiğim bir şiiri..
(#180405806)
Dileyen Panpalar eklemelerde bulunabilir.. -
2.
+3
Birinci dünya savaşı sırasında, abilerinin de savaşa katılması sonucunda yalnız kalan Aşık Veysel, kendisini tamamen bağlama sanatına vermiş.. Sazı kendisine daha küçükken babası tarafından hediye edilmiş.. Bildiğiniz üzere o bölgede zaten gerçekten bu sanata çok önem verilmiştir her daim.. işte böylece bir Halk ozanımız bize eserlerini sunmaya ve nam salmaya başlamış..
https://youtu.be/mvGkJag5r6c -
3.
+3
Birinci dünya savaşının ardından, Aşık Veysel akrabası olan Esma adında bir kadın ile evlendirilir.. Veysel'in aşkı dillere destanmış, ama ne yazık ki tek taraflı bir aşk'mış.. Esma'nın gönlü hiç yokmuş bu evlilikte.. Bir nevi zoraki yapmış olduğu bir evlilik olmuş.. Aşık Veysel kendisini çok severmiş, ama bir o kadarda kıskanırmış.. Zamanla bu kıskançlık daha da soğutmuş Esma'yı.. Kendisi de sevmiş, gönüllü olmuş olsaydı bu kıskançlık kendisini bu denlice rahatsız edeceğini düşünmüyorum aslında.. Yani herkes çok olmadığı müddetçe kıskanılmak istediği sevdiği tarafından.. Ama sevgi tek taraflı olunca itici gelebiliyor işte bu şekilde.. Bu evlilik sekiz sene sürmüş ve Esma'nın komşusu ile kaçması ile sonuçlanmış.. Bu konuya birazdan değinecem.. -
4.
+2
Esma'nın anlattıklarına göre, Aşık Veysel huysuzluk edermiş ve Esma'yı çok bunaltırmış.. Bu yüzden, kendince mutluluğu dışarıda aradı demek.. Zaman zaman yakın komşusu Hüseyin ile buluşan Esma'yı Aşık Veysel bir kaç kez uyarmış bu halinden vazgeçmesi için ama Esma buna rağmen komşusu ile kaçmaya karar vermiş.. Arkadaşımın anlattığına göre, Huseyin ile Bafra'ya kaçan Esma, çorabında kendisini rahatsız eden bir şey olduğu için çorabını çıkarmış ve içinde kendisine bir müddet yetecek para bulmuş.. Arkadaşım, Aşık Veysel'in Esma'yı gerçekten çok sevdiğini ve kaçacağını anladığında, sıkıntı çekmemesi için çorabına bir miktar para gizlediğini söyledi.. Daha önceden de demiştim ya Aşık Veysel için kalp gözü açık derlermiş diye, sanırım bu kaçış hikayesi de bunun için bir delildir..
Kim sevdiği kişi için böyle bir fedakarlıkta bulunur ki acaba..? -
5.
+2
Esma ile olan evliliğinden iki çocuğu olmuş Aşık Veysel'in.. Oğlu ön günlükken gözlerini fanı dünyaya yummuş.. Anlatılana göre annesini emerken, annesinin memesi ağzına tıkanmış ve o şekilde can vermiş küçük beden.. Kızı altı aylikken, Esma komşusu ile kaçmış.. Ufacık kızıyla başbaşa kalan Aşık Veysel, çok genç yaşta kızını da kara toprağa vererek yasını tutmuş..
Hicran, hüzün, dert ile yoğrulan bir kalp düşünün, bi adam nasıl Aşık olmasın.. -
6.
+2
Esma'dan sonra Kürt Kasım diye anılan arkadaşı Aşık Veyselin can yoldaşı olmuş.. Onu her konuda destekleyip, Zara'ya gitmesi için teşvik etmiş.. Kürt Kasım'da Aşık Veysel gibi saz çalıp türkü söylermiş.. Aşık Veysel'in ikinci evliliği içinde aracı olmuş ve arkadaşının yeni bir yuva kurmasına yardımcı olmuş.. Sonrasında yine köyüne dönen Aşık Veysel o sene içerisinde anne-babasını da kara toprağa vermiş.. Bundan sonra ailesi ile huzurlu bir hayat sürdüğü anlatıldı.. Sanırım aradığı sevgiyi, ilgiyi, huzuru ikinci evliliğinde buldu.. -
7.
+5
ilkn eşi Esma ile ilgili bir anı daha var paylaşmak istediğim.. Yıllar sonra, Esma bir gün Aşık Veysel'in kapısını çalar ve kapıya Aşık Veysel'in ikinci evliliğinden olan kızı çıkar.. Esma'nın başı ağrımaktamış ve hap ister.. Aşık Veysel'in kızı babasından utana sıkıla hapı ister.. Hapı veren Aşık Veysel "Onun başı daha çok ağrayacak" demiş o anda.. Gerçekten de Esma hayatı boyunca çok zorluk, dert çile çekmiş..
Aşık Veysel kansere yakalandığında (akciğer) Esma helallik istemek için yine Aşık Veysel'in kapısına varmış.. Çektiği sıkıntıların, Aşık Veysel'e yaşattığı acıların sebep olduğunu düşünmüş her daim.. Aşık Veysel içeri gelmesini kabul etse de, Esma yaptığından utanmış ve helallik istemeden geri dönmüş..
Esma'nın birlikte kaçtığı Hüseyin felç olmuş.. Esma'da Aşık Veysel'in vefatından sonra çok fazla yaşamamış.. -
8.
+3
Henüz 7 yaşında dünyası kararan Aşık Veysel insanları ayak seslerinden ayırt edermiş.. Yanından yavaşça süzülseler bile isimleri ile hitap edermiş.. Günün birinde köy halkından biri olmalı, Aşık Veysel'in bahçesinden sebze toplamak için izin istemiş, izin alınca da toplamaya başlamış.. O an zaten görmüyor düşüncesi ile meyvelerden de toplamaya başlamış.. Şuan yalan olmasın hangi meyve olduğunu ve sayısını unuttum ama, Aşık Veysel bunun üzerine adeti ile birlikte meyvenin cinsini de söyleyerek yetmez mi topladığın demiş..
Kısacası bir şekilde kendisine ya malum oluyordu, ya da cidden çok dikkatli bir şekilde takip ediyordu sesleri.. -
9.
+3
Bir gün Aşık Veysel'in kızı babasını rüyasında görür.. Babası kendisine bir meyve vererek bu meyveyi sana emanet ediyorum ona iyi bak der.. Rüyanın tabirini merak eden kızı rüyasını komşusuna anlatır.. O dönemlerde beşinci çocuğuna hamile olan kızı, eşi ile birlikte hemfikir olup aslında çocuğu aldırmak istiyorlarmış.. Rüyanın tabiri sonrasında ise bu durumdan vazgeçmişler, çünkü rüyayı tabir eden komşu o meyvenin rahimde olan bebeğe işaret ettiğini ve kürtajdan vazgeçmezleri gerektiğini söylemiş.. Böylelikle kızı beşinci çocuğunu da dünyaya getirmiş.. -
10.
+1
Son olarak bir kaç sözüne yer vermek istiyorum.. Değinilmesi gereken belki daha çok konu var ama ben sıkmadan bilinmeyenleri ve o yörenin sakinlerinden duyduklarımı dile getirmek istedim.. Dileyen daha geniş bir araştırma yapabilir..
Ozanımızı saygı ve rahmetle anıyorum.. Yattığı yerde huzur içersinde olsun.. Dünyası yeterince karanlıktı dinlendiği mekanı nur dolsun..
-
11.
+2
Benden selam söylen vefasız yare
Gurbet benim olsun sıla kendine
Çekilmedik derdimizi bölüşek
Başlı ben alayım sıla kendine..
Dökek derdimizi ölçek bölüşek
Ne el bize ne biz ele karışak
Felek bize gül demez ki gülüşek
Cefa benim olsun çile kendine..
Çektiğim cefalar yar senden geldi
Bana bu sitemler kar senden geldi
Başımdaki duman kar senden geldi
Ben kara bağlayım ala kendine..
Evvelden hastadır yaralı gönlüm
Sevdayı mahbuba ereli gönlüm
Aşkın gömleğine gireli gönlüm
Hicranı Veysel`den ne ola kendine..