0
herkesin, en çok da kendisinin kendisini, eleştirdiği marksist kökenli tarihçi, siyasal fikirlerimi oldukça etkilemiştir. özeleştirilerinden bi kısmı, 01.10.2011 tarihli taraf gazetesinde yayınlanan yazısı:
...
1930’ların Moskova duruşmaları ve Ekim Devrimini yapmış kuşaktan tonla eski Bolşevik liderin işkenceyle alınmış ifadelerle idamı karşısında sustuk. Ayıp. Sovyet kamp sistemi (Gulag) karşısında sustuk. Ayıp. 1939’da Molotov-Ribbentrop paktı ve gizli protokolü karşısında sustuk. Ayıp. Polonya’nın paylaşımı karşısında sustuk. Ayıp. Katyn ormanı katliamı karşısında sustuk. Ayıp. Troçki Mekgiba’da göz göre göre bir Sovyet ajanı tarafından öldürüldü ve sustuk. Ayıp. Stalin terörünün ikinci dalgası 1948-53’te Doğu Avrupa’yı vurduğunda (ve meselâ Koestler Darkness at Noon’u kaleme aldığında) da sustuk. Ayıp. Macaristan (1956) ve Çekoslovakya (1968) işgal edildiğinde de sustuk, hattâ destekledik. Ayıp. Mayakovsky ve Yesenin intihar ettiğinde “küçük burjuva bunalımları” dedik. Ayıp. Şostakoviç belki de ikide bir kültür apparatçik’lerinin tokadını yemekten şizofren oldu ve gıkımızı çıkarmadık. Ayıp. Pasternak’a Nobel zorla geri verdirtildi ve hakkındaki “anti-Sovyet” yargısını paylaştık. Ayıp. Maocular olarak Çin’in “Kültür Devrimi” sırasında Mao’ya muhalif “revizyonist”lere uyguladığı linç veya yargısız infaz politikalarını, Kamboçya’daki soykırımcı Pol Pot rejimini, gene Çin’in Vietnam’a saldırısını destekledik. Ayıp. Stalin ödüllerini kimler aldı, Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantılarına kimler gitti, şimdi kimse hatırlamıyor, çünkü pek çoğunun kalıcı bir değeri yoktu. Ayıp. Gerçekten büyük, kendi bireyliği ve özerkliği içinde üretip yaratmış sanatçılar, diyelim Picasso partiye intisap ettiğinde, hemen başına bir bekçi, bir siyasî komiser diktik, “yanlış” şeyler söylemesin diye. Ayıp. Aziz Nesin Jivkov rejiminin Türkleri zorla Bulgarlaştırma politikalarına karşı çıktığında, “Aziz Nesin, sen ... nesin ?” diye tempo tuttuk. Ayıp ki kelime anlamıyla ayıp.
..