1. 26.
    +1
    leyla herkesin tabağına yemek koydu .. sıra mecnuna geldi .. tabağını kırdı ! .. neden dedi mecnun .. senin farkın var dedi .. aşk acıyla yoğrulur.. sıkıntılı kalplere yakındır ..
    ···
  2. 27.
    +1
    şükür elbet senin aldıgın nefesin kefaletidir sen ise olmazlara yakaracak af dileyeceksin sabrını bu yolda büyüteceksin
    ···
  3. 28.
    0
    karanlık çöktümü akıl der ki dur ! .. nereye ! .. YOL KARANLIK .. yürümek için görmek, görmek için ışık lazım .. halbuki aşk ! karanlıkta da yürüyebilmekti .. öyleyse akıl işi değil de sezgi işiydi .. akıl dur der ! yüreğin yürü .. aşk sana gösterir yolu ..
    ···
  4. 29.
    0
    Ateş dediğin, yanmak için değil yakmak içindir. Olduğu yerde, hararetiyle başbaşa kalan, sadece yanan ateş kıymetsizdir. Sonu bellidir; kül olup rüzgara kapılmak. Ateş dediğin yakacak ki işe yarasın. Bana dersin ki "Yarimin yüreği neden yanmıyor?". Sana derim ki "Kabahat yakamayanındır!". ..
    ···
  5. 30.
    0
    mecnun degil mi sabrını yoluna kurban eden leyla degil mi bu yolları çekmesine neden... yoksa mecnun mu acıyı çekmek için leylayı bahane eden... yusufun düştügü kuyu kadar dipsiz bu beden ne aşkı bilmiş ne de çektigi çileyi kendine vazife edinmiş
    ···
  6. 31.
    0
    Kişinin değeri, anlamı kadardır.

    Kişinin anldıbını onun manası belirler. Mana yoksa anlam olmaz.

    Kişinin manası, davası kadardır. Kişi ancak davası kadar mana taşır.

    O halde kişi davasını nasıl öğrenebilir.

    Kişinin davası ancak derdidir. Derdin neyse davan odur.

    Ya derdini dahi bilmeyen ler?

    Kişinin derdi en çok konuştuğu şeydir.
    ···
  7. 32.
    0
    Ben seni sevmek için değil... Ben seni sevmenin ne demek olduğunu bil diye sevdim..!
    ···
  8. 33.
    +1
    sevda yarini aşmışsa başa olur dert aşkın girdabına düşen olur mert sevdigini görmez olursa mert bu onun başına dert... bil ki sevgini yürüdügün yol yol olsun kibrini sevdana karıştırma bu senin sonun olsun...
    ···
  9. 34.
    0
    Ey fâni sevgili!

    Sen bana, Hakk'ı bulduran ne güzel bir vesilesin..

    Vefâsızlığın olmasaydı, vefâyı ve menbaînı nasıl arardım?

    Fâniliğin bulunmasaydı, bâkiliği ve Bâki'yi hiç sorar mıydım?

    Sen de tattığım Mecâz-ı Aşkı yaşamasaydım,

    Söyle Hakikî Aşk nası anlardım?

    Seni ölçü aldım; Hakk'ın yüceliğini, eşsizliğini idrâkte zıttı saydım..

    Sen harftin, Hakk ise mânâ;

    Harfler değişebilirdi ama, mânâ aslâ!..
    ···