-
1.
+89 -20iNSAN YiYENLER (Part 1): Amaan bu saatte de uyanılmaz ki... yaz tatiliydi ve benim en nefret ettiğim şey ise erken uyanmaktı. Kardeşim, annem ve babam hala uyuyordu. Sıcak ve güneşli bir gündü. Pencereyi açıp odayı havalandırdım. Atakan'a mesaj attım. Günaydın kardeşim. Bugün biraz takılalım. Ne dersin? mesajı attıktan sonra tuvalete girdim. Elimi yüzümü yıkadım ve geri odama döndüm. Atakan mesaj atmıştı. ''Olur Cem. Saat 11'de dışarı çıkalım sonra bizim evde Playstation oynarız.Tamamdır. 11'de görüşürüz.'' Bilgisayarın başına geçtim birkaç şeye baktım ve duşa girdim. Kahvaltımı yaptım ve duşa girdim. Üstümü giyindim ve saate baktım. Saat 11 olmak üzereydi. Atakan'ların evinin önünde buluşacaktık. Evlerimiz arası mesafe 4-5dk'lık bir yol olduğu için evden çıktıktan hemen sonra evlerine geldim. Atakan'ı gördüm. Atakan ise 1.80 boyunda siyah saçlı orta kilolu bir arkadaşımdı ben de onun gibiydim tek farkımız ben beyaz tenliydim. Naber kardeşim, nasılsın? iyi kanka basket oynamaya gidelimmi? Olur. Basketbol oynadıktan sonra onların evinde döndük ve Playstation oynamaya başladık. Atakan'ın babasıyla annesi ayrıydı. Annesi de 1 haftalığına kendi annesinin yanına Almanya'ya gitmişti. Evde tek başımızdaydık ve eğleniyorduk ta ki ben televizyonu açmak gibi bir hata yapana kadar. Televizyonda son dakika haberleri vardı. Spiker çok korkmuş görüküyor ve zoraki haberi sunuyordu. iNSAN YiYENLER herkeze saldırıyor. Donup kaldım ve Atakan'a baktım. O da aynı şekilde benim ruh halime bürünmüştü. O anda telefonum çaldı. Arayan kişi babamdı. Alo? Baba haberle-- ''Oğlum beni dinle. Ben, annen ve kardeşin askerlik yaptığım yere izmir'e gittik. Olaylar patlak verdiği anda sana ulaşmaya çalıştık ama cevap vermedin. Atakan'la beraber olduğunu biliyorum. izmir'e ulaşman gerekiyor. Senin ve Atakan için eve eski 2 silahımı bıraktım. Yeterince kurşunda var.Baba sen diyorsun?Oğlum güçlü kal. Seni seviyorum.Bab-Dıt Dıt Dıt... Atakan donmuştu annesine ulaşamıyordu. Bana baktı ve Ne yapıcaz şimdi?dedi. Sesinde korku vardı.iNSAN YiYENLER Dünya'yı basmış. Babam bizim evde bizim için silah bıraktığını söyledi. Bizim eve gitmemiz gerekiyor.'' O da başını salladı ve bizim eve doğru yola çıktık.Tümünü Göster
Hikayenin devamı bölümler halinde uzun bir şekilde atılıcaktır. Umarım hikayemi beğenirsiniz. Ayrıca hikayem kurgu olduğu için mantık hatası yaptıysam eğer affola. -
2.
+40Beyler bugün tam 9 part attım çok düşük kimse şukulamıyor. Cidden düşünüp emek veriyorum. Bir-iki şukuyu çok görmeyin. Bugün 1-2 part daha atıcam sonra yarın hikayeye devam edicez.
-
3.
+34HATALI DENEY (Part 10): Aileme kavuşmam benim için çok büyük bir umut kaynağı olmuştu. Anneme ulaşmam sanki hayata tekrar gelmişim gibi hissettiriyordu. Bu arada aradan 12 gün geçmiş ve babam benim için inanılmaz bir program ayarlamıştı. Her gün 4 saat atış talimi, 4 saat spor(2 sabah/ 2 akşam) 2 saat de engelli koşu ve parkur. Babam ilk söylediğinde şaka yapıyor sanmıştım. Günün 10 saati bunlarla geçecekti. ilk 3 günün sonunda öleceğimi sandım ama daha da iyi olduğumu hissediyordum. Geçen 12 günün sonunda vücudum şekillenmiş ve atış işinde baya ilerleme kaydetmiştim. Sonra ki gün de geçen 12 gün gibi standart geçti ta ki akşam o konuşmayı dinleyene kadar. Antrenmanlarımı bitirmiştim ve çok bitkin düşmüştüm. Duş alıp, uyumak istiyordum. Zaten saat geç olduğu için bir çok kişi uyumuştu. Birkaç kişi çay içiyordu komutanın odasının yanında ki balkonda. Umursamadım ama çok hararetli konuşuyorlardı.Tümünü Göster
BABAM: Bu kadar da olamaz. Bir deney başarısız oldu diye tüm Dünya bu hastalığı çekiyor ve bizde yaşam mücadelesi veriyoruz. Orda güvenlik yok muydu? ilk başta bu işi durduramazlar mıydı?
Bu ses babamın sesine aitti. Komutan, babam, ve diğerleri çok gergindiler. Öksürerek burada olduğumu belli ettim ve gelmek için izin istedim. Babam da beni gördü ve gelmemi işaret etti. Bana da bir bardak çay doldurdu. Bende babama kaşlarımı kaldırarak baktım ve olayları anlatmasını istediğimi fark ettirdim.
BABAM: Bak Cem, olaylar aslında bir deney kazası sonucu oluştu. Amerika'da bir doktor insan metabolizması hakkında bir deney yapıyordu ve bu deneyde birşeyler ters gitti ve insan yiyenler meydana geldi. Olayları kontrol altına tutamadılar ve birçok ülkeye sıçradı bu salgın. Ama salgının çözümü var.
Eliyle karşımda oturan turuncu saçlı ve sakallı bir adamı işaret etti.
BABAM: Adı Kaan. Türkiye'de üst düzey bir bilim adamı ve alanı ise insan metabolizması. Birkaç gündür yakaladığımız bir insan yiyeni inceledi ve bu salgından kurtulabileceğimizi lakin Amerika'da ki o doktora ulaşmamız gerektiğini anlattı. Birkaç ekgib şey varmış bu ekgib olanları o doktor biliyormuş. Bizde birkaç hafta sonra Amerika'ya gitmeye düşünüyoruz. Sonuçta burası güvenli bir yer ve birçok asker var. Sizi burada korurlar ve siz-
BEN: imkanı yok bende seninle geliyorum.
BABAM: Cem, bak oğl-
BEN: Baba imkanı yok dedim. Senle geliyorum.
Babam önce gülümsedi ve gurur dolu bir bakışla kafasını salladı. Ben de uyumaya gitmek için izin istedim ve kalktım. Olayları düşünüyordum ve bunları hemen Atakan ve Burcu'ya anlatmam gerekiyordu. Onları uyandırdım ve olanları anlatmaya başladım. Baya bir kafa patlattık. Onlar da Amerika'ya gelecekmiş. Benim çok uykum var yatmam lazım dedim ve yatmaya gittim. O ikisi ise bu söylediklerim uykularını kaçırmış olmalı ki orda oturup konu hakkında konuşmaya devam ediyorlardı. Bense yatağıma yattım ve bu olanları en başından düşünmeye başladıktan birkaç saniye sonra uykuya daldım. -
4.
+29ARABA (Part 5): Açıkçası beni en çok geren ve bulunması zor olan şeyi bulmuştuk. Bir araba ve arabayı bulmamız beni o kadar mutlu etmişti ki artık aileme kavuşabilecektim, daha güvenli bir yere gidebilecektim, daha fazla insanla beraber olabilecektim. Bu düşünceler beni rahatlatmış ve bugün aksiyonlu geçtiği için yorulmuştum. Yatağım daha önce hiç bu kadar rahat gelmemişti. Uykuya dalmıştım. Burcu'nun, 'Cem, hadi uyan.' sesiyle birlikte uyandım. Onun yüzünü görünce kalbim hızlı atıyordu ve yüzüne birkaç saniye baktım. Utanmış olacak ki kızardı ve geri gitti. Hava sıcaktı bu yüzden kahvaltıyı dışarıda yaptık. Sığınağın etrafı demirlerle çevrili olduğu için rahat bir şekilde kahvaltı yaptık. Sonra Mete sessizliği bozdu.Tümünü Göster
METE: Bugün o arabaya ulaşmalıyız.
ATAKAN: iyi de daha malzemeleri almadık. Buraya getirmemiz birşey fark ettirmez ki.
METE: Olsun. Arabayı buraya getirmeliyiz.
Plan yapılmıştı. Arabayı buraya getirecek ve getirmeden önce yol için kurtulmuş yiyecek ve su bulacaktık. Yola çıktık. Bizim tarafa doğru insan yiyenler gelmişti. Dün ki kaçışımız onları buraya çekmişti bu yüzden arka taraftan dolanarak gittik. Köşeyi tam dönüyordum ki Mete beni durdu.
METE: Bak biri daha var ve arabaya doğru gidiyor.
Adam hızlıca arabaya doğru ilerliyordu ve arabaya alacaktı. Ama olamaz. Bize lazımdı. Hemen yerimden fırladım ve bağırdım:
BEN: Geri çekil lan! Araba bizim.
O esnada adam davrandı ve silahını çıkarttı. 2 el ateş etti. Iskalamıştı ve hemen arabaya bindi. Ona doğru koşmaya başladım. Arada yaklaşık 200 metre vardı. Koşuyordum. O ise arabaya binmiş düz kontak yapmaya çalışıyordu. 100metre. 50metre. 30metre ve arabanın çalışma sesi duyuldu. Adam bir anda gazı kökledi ve hızla yanımdan uzaklaştı. Bende arkasından bir küfür savurdum. Arkamı döndüğümde Mete yerde yatıyordu. Ona doğru koşmaya başladım. Yanına gittiğimde anladım ki adam ıskalamamıştı. 2 kurşundan biri Mete'nin kalbine ve karnına denk gelmişti. Ağzından sadece 2 kelime çıktı.
METE: K-Kafama s-sık.
O anda Burcu şok olmuş Mete'ye bakıyordu. Ben onu anlamıştım. Kafasına sıkmazsam ölecek ve bir insan yiyene dönüşecekti. Bu durum da başka şansım yoktu. Atakan'a baktım ve o da beni anlamış olacak ki kafasını evet anlamında salladı. Silahımı Mete'nin kafasına doğrulttum. O anda Burcu hayır diye bağırarak çığlık attı. Atakan onu tuttu ve bende silahımı ateşledim. Son nefesini verdi Mete. Burcu çığlık attı. Elimi ağzına kapadım ve konuşmaya başladım.
BEN: Burcu sakin ol. Böyle bir zamanda güçlü olmalıyız. Ağlama hakkımız yok. Mete öldü. Öldürmeseydim bir insan yiyen olacaktı. Sakin ol tamam mı? Bugün araba ve yiyecek içecek alıp geri dönecektik. Araba gittiğine göre yiyecek ve su alıp geri dönmemiz gerekiyor. Onu da yanımıza alamayız. Burda bırakmalıyız.
Ben herşey karşısında şok olmuştum. Ama güçlü olmalıydım. Zorundaydım. Biraz yürüdükten sonra market bulduk ve içini girdik. Hepimiz çantamızı ağzına kadar kurutulmuş etle doldurduk ve hepimiz 1 koli pet şişe alıp sığınağın yolunu tuttuk. Sığınağa vardıktan sonra Burcu ağlıyor, Atakan şok olmuş oturuyordu. Ben mi? Ben ise durumu çoktan kabullenmiş yeni bir plan yapmaya başlamıştım bile. -
-
1.
+1Bak kimse görmeden soyliyim buse yazmissin burcu yap onu
-
2.
+1bi buse yazıyo bi atakanı vurmuşlar mete ölmüş diyor düzgün yaz dıbına kodugum
-
3.
0Aq silah sıkınca insan yiyen mi olur duzelt
-
4.
0Soğuk kanlı huur senii
diğerleri 2 -
1.
-
5.
+27SiLAH SESi (Part 2): Evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz diye ikimizde ekmek bıçağı yanımıza aldık. ikimizde çok korkuyorduk ve hiç konuşmuyorduk. Etrafa bakıyorduk ama hiç ses seda yoktu. insanlar evlerinde mi saklanıyordu acaba? Belkide herkez terk etmişti. Kafamda bu sorular dönerken evimin önüne geldiğimin farkına vardım. Kapı kilitliydi. Anahtarla açtım. içeri girdik. Salona girdiğim anda masanın üstünde 2 silah olduğunu gördüm. Bir adet Deagle ve P250 vardı. Babam bizi düşünmüş ve herbirimize yaklaşık 20-25er mermi bırakmıştı. Bu durum karşısında ikimiz de memnun olduk. Hemen Deagle'ı aldım ve bu benim dedim. O da istemeyerek P250'yi aldı. Hemen odama çıktık. Ben kendi çantamı, Atakan ise babamın çantısını almıştı. Evden el feneri, ip, çakı, çakmak, bir kaç pet şişe su, yiyecek bir kaç şey, küçük bir battaniye, bant aldık ve evden çıktık. Evden çıkarkan son bir kez evime baktım ve kapıyı kapattım. Dışarıdaydık artık. ikimizde silahlarımıza susturucularımızı takarken PAT!! diye bir ses duyduk. ikimizde irkildik. Atakan: O ses neydi lan? Ben: Bilmiyorum ki. Gidip baksak mı? Atakan: Yok lan. Ya olum başımıza birşey gelicek. Ben: Bundan daha büyük birşey gelemez zaten. Olan oldu yürü. ikimizde elimiz silahlarımızda dikkatli ve hızlı bir şekilde ses gelen yere doğru koştuk. Bir evin arka tarafından geliyordu bu ses. Baktığımız da 3 tane saçma bir şekilde yürüyen, garip sesler çıkaran, ve donuk tenli adam diğer adama ve hemen hemen benim yaşımda olan bir kıza doğru geliyorlardı. Kız çok korkmuştu ve adam elinde silah tutuyordu. Anlaşılan ses onun silahından gelmişti. Adam 2 tanesini hemen vurdu ve 3. süne de ateş edicekken. TIK diye bir ses geldi. Anlaşılan kurşunu bitmişti. Korku için arkaya doğru yürüyerek kızın yanına geldi. insan yiyen ise onlara doğru geliyordu. Hemen silahımı çıkarttım. Ama korkuyordum ve daha önce bir kaç kez silah kullanmıştım. Ama bu durumda bunu yapmalıydım. Nişan aldım birkaç saniye bekledim. Nefesimi tuttum ve tetiğe bastım. PAT! insan yiyen yere yıkıldı. Diğer ikisi bana hayretle baktı. Atakan: Oha be kardeşim. dedi ve bende derin bir oh sesiyle silahımı indirdim.
-
-
1.
-3
SENi DE gibERiM ZOMBiNi DE gibERiM Bi BiTMEDiNiZ AMK
-
2.
+1en sevdiğim hikaye türü yarida kesersen seni bulur sülaleni giberim. Şukularını atıcam tabi yarıda kesmediğin sürece
-
3.
0Dizört igıl ve pitwohunderedfifty bırakmış ve yüz mermi ahahah hikaye kurgu ama bu kadarda saçmalama bence
diğerleri 1 -
1.
-
6.
+23Hikaye uzun solukludur. Aslında bir zombi hikayesi gibi gözükse de olayın aslı çok daha farklı. Bir kaç rez veya ilk entry'e şuku gelirse devam ediyorum diğer partlar hazır şuan.
-
7.
+23Bugün 11 part geldi arkadaşlar. izninizle yarın devam etsek. Sağlıcakla kalın. iyi geceler.
-
-
1.
0Tm pmp rez bitirmemezlik etme
-
2.
+1Yok kanka yarın veya sonra ki gün biter.
-
3.
0Bitir de ne kadar uzarsa uzasın
-
4.
0Yarin gec basla senaryoyu düşün bizde trende sokalim sunu
-
5.
0Aynen kardeşim.
-
6.
0Hayal gücün takdire şayan bro
-
7.
0Hayal gücünü pandikliyim panpa azına eline koluna saglık
diğerleri 5 -
1.
-
8.
+23RADYO (Part 9): Burcu elimi tutmuş, kafasını omzuma dayamıştı. Elimi fazla sıkıyordu. Ama herşeyi anlayabiliyordum. Onun için bir tek ben ve Atakan vardık. Ama bana daha yakındı. Aradan yarım saat geçti ve pencereden etrafa baktım burada hiç insan yiyen olmadığı için Atakan'a arabayı sağa çekmesini söyledim.Tümünü Göster
ATAKAN: Noldu? Yaralandın mı birşey mi var?
BEN: Hayır. Sakin olmalıyız. Arabaya bindiğimizden beri dişlerini sıkarak kullanıyorsun arabayı. Su iç ve birşeyler ye. 10dk burada dinlenelim. Arabayı da ben kullanırım.
Hepimiz dışarı çıktık ve temiz hava aldık. Su içip, birşeyler atıştırdıktan sonra arabaya geri bindik. Atakan arkaya oturdu ve uzanacağını söyledi Burcu'da yanıma geçti.
BEN: izmir de askeriye de yaşayanlar var. Radyo yayını yapabilirler. Radyoyla uğraş biraz.
BURCU: Tamam.
Aradan 15 dakika geçmiş ve 10 dakikalık bir yolumuz kalmıştı. O esnada radyodan ses geldi ve ani bir frenle arabayı sağa çektim. Atakan da olayın farkına vardı hemen dikkat kesildi.
RADYO: izmir Ege Ordu Komutanlığı konuşuyor. Eğer hayattaysanız askeriyeye gelin. Burada uyuyacak yer, yiyecek ve içecek s--
kapandı.
Hepimiz sevinç çığlıkları atıyorduk. Kurtulacaktık.
BURCU: Memleketimi özlemişim.
BEN: Ne? Sen izmirli misin?
BURCU: Evet. Ayrıca ne soracağını biliyorum. Ve evet askeriyeye nasıl gidileceğini de biliyorum.
Bu cevap karşısında bir anda Burcu'nun yanağını öptüm ve kıpkırmızı kesilip yola bakmaya devam ettim. O da utanmış ve kızarmış görünüyordu. Burcu'nun tarif ettiklerine uyarak yolları geçtim. Birkaç insan yiyen de ezmiş olsam da bir sorun yoktu. Askeriyeye ulaştık. Bir sürü tel örgü ve demir çekmişlerdi. Anlaşılan çok iyi korunuyordu. Kapının önünde durduk. Kamera hareket etti ve arabaya doğru odaklandı. Hemen 4 asker kapıda elleri silahlarıyla bize doğru ilerliyorlardı.
ASKER 1: Yavaşça inin arabadan! Elleriniz başınızda olsun.
ASKER 2: Arkadaki sen en son in.
Dediklerini yaptık ve üstümüzü aradılar. Silahımın şarjörünü aldılar ve silahı bana verdiler. Aynısını diğerlerine de yaptılar ve içeri doğru yürümeye başladık ve o tanıdık yüzü gördüm. Uzun arkadan bağlanmış siyah saçlar, 1.85 boy, zayıf ve kaslı bir vücut. Babam karşımda duruyordu.
BABAM: Cem? Oğlum sen misin?
BEN: Baba? Evet benim.
Ben babama doğru koşuyordum o ise MP4'ünü yere bırakıp beni kucaklamayı bekliyordu. Ona sarıldıktan sonra annemi ve kız kardeşimi sordum. 2'side iyilermiş. Annem de beni bekliyormuş. Atakan da geldi ve
ATAKAN: Poyraz amca nasılsın?
BABAM: iyiyim yavrum. Saol sen nasılsın.
Bu arada babam arka tarafa baktı Burcu'yu gördü. Onu da yanına çağırdı ve onunla tanıştı. Ayrıca bize içeri geçmemizi işaret etti. Ben ise çok mutluydum. En iyi arkadaşım, hoşlanmaya başladığım kız ve ben kurtulmuş izmir'e gelmiştik. Ailem yaşıyordu ve güvenli bir yerdeydik. Bu şartlar altında daha iyi birşey olamazdı. Kafamda bunlar dönerken. Askerler, babam, ben, Atakan ve Burcu içeri geçtik ve derin bir nefes alarak anneme doğru yarı güler yarı ağlar hızlı adımlarla yürümeye başladım. -
9.
+21Evet beyler 0 şuku 0 rez geliyor. Hikayem pek iyi değil galiba. Böyle giderse ne ben sizi sıkayım ya siz beni yorun beyler. Eğer yazma diyorsanız yazmayacam.
-
-
1.
0Kardeş önceki partlara çok sayıda șuku gelmiş 12saat part atmayınca adamlar doğal olarak sıkıldı bıraktı okumayı da sen at biz okuyoz
-
2.
0Aynen oyle serı atmaya tekrar basla sukular şelale olcak
-
3.
0Hadi sukular sana helal olsun
-
4.
0Okuyo pampa
-
5.
0Atsana o r o s p u cocu
-
6.
0Reserved hocam 15 dk da bir gir çık yapıyorum yaz sen
diğerleri 4 -
1.
-
10.
+19HAZIRLIKLAR BAŞLIYOR (Part 4): Sabah herkezden geç uyanmıştım. Dün akşam yaptığım talim çok yormuştu beni. Kendimi şöyle anlatmak gerekirse biraz sessiz bir çocuktum. Boyum posum yerimdeydi. Çok yakışıklı sayılmazdım. Saçlarım incintı. Sabah güzel bir koku geldi burnuma. Burcu hepimize lapa yapmştı. Hepimiz iştahla yemeğimizi yedik. Burcu ve Mete içeri gittiler ve birkaç dakika sonra geri döndüler. ikisi de farklı kıyafetler giymişti. Mete 1.84 boyunda, 30'lu yaşlarda, sarışın bir adamdı. Burcu da onun gibi sarışındı. Bembeyaz teni adeta parlıyor ve 1.65 boyuyla tatlılığıyla insanı büyülüyordu. Burcu silah kullanmayı bilmediği için dışarıdan pala bulmuştu. Sığınaktan çıkmadan önce Mete bize hayati önem taşıyan birşey söyledi.Tümünü Göster
METE: Bakın ben şunu fark ettim. Dün Cem o insan yiyen bize doğru gelirken ateş ettiğinde kafasından vurdu ve direk yere yıkıldı. Diğer iki insan yiyeni de kafasından vurduğumda onlar da aynı şekilde yere yıkıldılar. Ama ilk insan yiyenle karşılaştığımda bir şarjör boşalttım bedenine ama bana doğru gelmeye devam ediyordu. Kafasını taşla ezince ölmüştü. Anlaşılan kafalarından hasar verince ölüyorlar. Bu yüzden kurşunlarınızı boşa harcamayın. Sadece kafalarına ateş edin. Sende palanı kafalarına doğru salla Burcu.
Bu bizim için çok önemliydi. Bu bilgiden sonra sığınaktan çıktık ve malzemeleri bulmak amacıyla yola koyulduk. Önce eczaneye uğrayıp tıbbı malzemeleri alacak, sonra etraftan büfe veya benzerleri yerlerden yiyecek ve su ihtiyacımızı karşılamak amacıyla birşeyler alacaktık. Sığınağın yakınlarında eczane vardı çıkmadan önce şehrin haritasını kontrol etmiştik. Eczaneye doğru giderken etrafta düne göre daha fazla insan yiyen vardı ve yolda değillerdi. Bu yüzden biraz korkar, biraz temkinli ve hızlı adımlarla eczaneye vardık. Kapı kapalıydı. Camları kırarak girersek ses çıkacak ve insan yiyenler buraya doğru geleceklerdi. Arka kapıya doğru gittik. Kilitliydi ama zincirle kilitlendiği için açma şansımız vardı. Mete, Burcu'nun palasını aldı ve bana zinciri çekip germemi söyledi. Dediğini yaptım ve Mete sert bir darbeyle zinciri parçaladı. Kapıyı açıp içeri girdik. Silahım elimdeydi ve hepimiz çok dikkatliydik. Etraf karanlıktı ve herhangi bir ses yoktu. Mete bize el işareti yaptı ve çantaları doldurmamızı istedi. Hepimiz başladık. Haplar, ağrı kesiciler, bantlar, sargılar derken bir anda çığlık sesi geldi. Bu ses Burcu'nun sesiydi. Hemen silahımı pantolonumun arkasından çekip Burcu'nun yanına doğru koştum. 2 tane insan yiyen onu köşeye sıkıştırmış üstüne doğru geliyorlardı.
BUSE: Yardım edin!! Yalvarırım yardım edin! Lütfen!!!
BEN: Sakin ol. Geliyorum.
o anda nişan aldım ve ilk insan yiyeni kafasından vurdum tam diğerini vurmak içinde hazırlanıyordum ki PAT! diye bir ses geldi. Atakan diğer insan yiyeni vurmuştu. Aslında bu bir hataydı çünkü sese doğru insan yiyenler gelmeye başlamıştı bile. Zaten alacağımızı almıştık arka kapıdan çıktık ve koşmaya başladık sığınağa doğru. Arkamızdan insan yiyenler geliyorlardı ama yavaşlardı. Sığınağa vardığımızda Mete, Atakan'ı iterek,
METE: Ne yaptığını sanıyorsun sen ha? Bizi öldürmeye mi çalışıyorsun?
Burcu, Mete'yi sakinleştirmeye çalışırken Atakan'ın ağzından hepimizi mutlu edecek bir kaç kelime çıktı:
ATAKAN: Beni dinleyin. Kaçarken gözüme bir araba ilişti. Siyah bir Ford. iyi bir arabaya benziyordu. Eee hızlı da. Bu arabayla izmir'e gidebiliriz bence. Ne dersiniz?
hepimiz bu kelimeler karşısında donup kaldık ve hepimizin yüzüne bir gülümseme yayıldı.
BEN: Madem öyle. Yarın ki planımızın ne olduğu belli öyle değil mi? -
-
1.
+3 -1Ohaaaa insan yiyenler fakat kafalarinda. Sadece hasar yiyorlar hic klise degil
gibtir deli
-
1.
-
11.
+20 -1TAM ON iKiDEN! (Part 3): ikisi de yanımıza doğru koşar adımlarla geldiler. Kız ilk olarak benimle ve sonra Atakan'la el sıkıştı. Aynı şekilde adam da bu sırayla el sıkıştı bizimle. Kızın adı Burcu, adamın ki ise Mete idi. Bizde onlara adımızı söyledikten sonra bize bir sığınıkları olduğu ve 4 kişi olursak daha güçlü olacağımızı söylediler. Bizde memnuniyetle kabul ettik. Etrafta insan yiyenler görünmüyordu. Yine de tetikteydik. Burcu'yla sohbet ediyorduk yolda.Tümünü Göster
BURCU: Annem ve babamı insan yiyenler öldürdü. Mete amca ile yolda karşılaştık. Onun kimsesi yokmuş.
BEN: Benimde sadece Atakan'ım var. Ailem şu an izmir'de. Bir planım var ve sığınakta bunu konuşmamız gerek.
dedim hepsine bakarak. Mete ve Burcu tamam dediler ve sığınağa gittik. Sığınak aslında fena değildi. Etrafta demirler çevriliydi. insan yiyenlerin burdan geçmesine imkan yoktu. Sığınağa geçtikten sonra oturduk. Bize çay ikram ettiler. Açıkçası çok iyi gelmişti çay. Onlarla oturdum ve planımı anlatmaya başladım.
BEN: Şimdi beni iyi dinleyin. Benim babam eskiden üst rütbeli bir askerdi ve askerliğini izmir'de yapmıştı. Olaylar patlak vermeden önce babam beni aradı ve izmir ve bir sığınak ve birçok askerin olduğu oraya ulaşabilirsek çok daha rahat olacağımızı söyledi. Şimdi benim planım şu: Şuan istanbuldayız ve izmir'le arası 480KM. Yaklaşık altı buçuk saate denk geliyor. Bu yüzden hemen yola çıkmamız çok gereksiz olur. Bize araba/benzin/yolluk yiyecek/yolluk su/tıbbı malzeme lazım. Zaten araba ve benzinsiz yola çıkamayız. Diğerleri olmadan da büyük sıkıntı çekeriz. Bu yüzden birkaç gün burda sığınacak gerekli şeyleri bulup öyle yola çıkacağız.
METE: Aslında harika bir plan bu. Kurşunum bolca var bugün aksilik oldu yedekleri yanıma almayı unutmuşum. Talim yapabiliriz yani.
Bu çok iyi bir haberdi. Talim en önemlisiydi. Hepsi içeri girip dinlendiler. Bende ses çıkmasın diye susturucumu takıp talim yapmaya başladım. Aradan birkaç saat geçti ve arkamdan ince ve güzel bir ses TAM ONiKiDEN! dedi. Burcu'ydu bu.
BURCU: iyice alıştın ha silah kullanmaya?
BEN: Yapıyoruz birşeyler işte.
O anda burcu yanıma yaklaştı ve sarıldı. Ağlamaya başladı. Onu anlıyordum. Ailesini kaybetmişti ve artık kimsesi yoktu bu yüzden çökmüştü. Sarı saçlarını fark ettirmeden kokluyor ve bende ona sığınıyordum. Yere oturduk ve hayatlarımızdan söz ettik. Hemen hemen 1 saat de sohbet ettikten sonra,
BEN: içeri geçelim. Olur mu?
BURCU: Peki.
içeri geçtik. Güvenlik açısından tek bir oda kullanıyorduk ve yataklar yan yanaydı. Atakan ve Mete uyuyordu. Burcu da bana iyi geceler dedikten sonra ikimizde yatağımıza yaktık. Ailemi düşünükten sonra uykuya daldım. Yarın acaba bizi neler bekliyordu? -
-
1.
0Deagle a susturucu takmak
-
1.
-
12.
+18iHTiYAR (Part 12): Uçakta kafamda olan soruyu bu olanlar yüzünden unutmuştum. Hepimiz sessizce ve çok dikkatli bir şekilde sessiz ve kasvetli ormanda yürüyor, acaba saldırıya uğrayacak mıyız diye düşünüyordum. Babamın yanına yaklaşık kafamda olan soruyu sormaya karar verdim.Tümünü Göster
BEN: Baba, ben birşey sorucam. Kaan, bize Amerika'da bu deneyi başlatan doktoru bulmamızı istedi ama kendisi neden bizimle gelmedi? Sonuçta profesör olan o.
BABAM: Onun daha önemli işleri var. O sadece bu işi yapmıyor ayrıca etraftaki düzeni de sağlıyor.
Bu cevabın ardından birkaç saniye geçmişti ki ormanın içinden bize doğru ayak sesleri geliyordu. Hepimiz farklı ağaçların ardına saklandık ve ses gelen yere doğru nişan aldık. Bir elinde baston olan ihtiyar birisi bize doğru yürüyordu. Yine de tedbiri elden bırakmamaya kararlıydık ve bizi şaşırtan birşey oldu. Adam Türkçe konuştu.
iHTiYAR: Ben sizdenim. Türk'üm. Uçağınız düşerken cihazımdan konuşmaları dinledim. Buraya yardıma gelen sadece siz değil Fransızlar da geldi. Ama aynı şekilde onları da vurdular.
BABAM: Arkanı dön ve yere çök.
Adam denileni yaptı ve üstünde ki tabancayı aldık. Adam bizi güvenli bir kulübesi olduğunu söyledi ve bizden oraya gelmemizi istedi. Biraz tedirgin de olsak geceyi geçirecek bir yerimiz olmadığı için mecburen kabul ettik. 5dakika yol aldıktan sonra etrafı telle çevrili küçük bir kulübe gördük. içeri girdik. Adam bize çay koydu ve olayları anlatmaya başladı. Biz de pür dikkat onu dinliyorduk.
iHTiYAR: Olayların başlamasına sebep olan doktorun adı Dean Finnigan. Bu herif insan metobolizmasının ölümden sonra yaşdıbını devam ettirebilme üzerinde çalışıyordu. Deneyin sonuna doğru bir aksilik yaşandı ve bu virüs meydana geldi. Doktor olaylardan dolayı Fransa'ya kaçtı. Lakin bir sorun vardı. Antivirüs. Antivirüsün içinde ekgib olan şeyi Doktor Dean biliyor ve antivirüs ise şuan burda ki laboratuvarında. Bu antivirüs olaylardan dolayı gelen kaynakları tüketti ve antivirüs tekrar yapılamaz. Yani demek istediğim Dean'in antivirüse ihtiyacı var ve bizimde. Eğer biz antivirüsü alırsak Dean'in bize bizimde Dean'e ihtiyacımız olucak. Karşılıklı kâr söz konusu olduğu için herhangi bir sıkıntı çıkmayacaktı. Ama bunlar sözde kolay. Antivirüsü alıp Fransa'ya gitmemiz gerekiyor.
Hepimiz olayları anlamaya başlamıştık 5-10 dakika daha sohbet ettikten sonra dışarıdan bir ses duyduk. Hepimiz silahlarımıza sarılmıştık. -
13.
+18AMERiKA (Part 11): Askeriyeye geleli tam 42 gün olmuştu ve benim hatalı bir deneyden bu olayların yaşandığını öğreneli tam bir ay olmuştu. Babamın bana yapmamı istediği antrenmanları ekgibsiz yerine getirmiş, tam 40 gün bu antrenmanları yapmaya devam etmiştim. Son iki gün ise babam çok iyi dinlenmem için antrenmanlara ara vermemi istemişti. Bugün Amerika'ya doğru yola çıkacaktık. Hazırlıklarımız tamamlanmıştı. Burcu'nun Amerika'ya gelmesine babam karşı çıktığı için o burada kalacaktı ama Atakan gelecekti. Elimde yüzlerce MP4 kurşunu onlarca Deagle kurşunu bir askeri çakı almıştım. Açıkçası kurşunlarımız oldukça fazlaydı. Yiyecek ve su ihtiyacımız içinde erzak almıştık. Benim bedenime göre olan askeri kıyafetleri giymiş, saçım uzadığı için gitmeden önceki gün Burcu'ya saçlarımı kestirmiştim. Herşey tamamdı. Annemle ve kardeşimle vedalaştıktan sonra Burcu'yla göz göze geldik. Gözleri doldu ve sarıldı bir anda. Boğazım düğümlendiği için konuşamadım ve arkamı dönüp, uçağa doğru ilerlemeye başladım. Uçak hızlandı ve havalandı. Çok uzun sürecek bir yolculuk olacaktı. Bende kah uyudum kah sohbet ettim. Amerika'ya çok az kalmıştı sonunda. Uçakta yaklaşık 15 kişiydik. Babam, ben, Atakan, komutan ve 11 asker. içlerinden biri uçağı kullanıyordu. Ordaki hava üssüne iniş yapacaktık.Tümünü Göster
PiLOT: We come from Turkey. We're here to help to stop the epidemic. (Biz Türkiye'den geliyoruz. Salgını durdurmak için yardıma geldik.
HAVA ÜSSÜ: If you do not leave the border airspace we'll be fired. ( Sınır hava sahasından çıkmazsanız ateş edilecektir.)
PiLOT: But we're here because we want help top stop the epidemic. ( Ama biz burdayız çünkü salgını durdurmak için size yardım etmek istiyoruz.)
Pilotun bu kelimeleri kullanmasıyla birlikte 5sn sonra bize parlak birşey gelmeye başladı babam aniden koştu ve üstüme atladı. Uçak vurulmuştu. Pilot ölmüştü. Hızla düşüyorduk. Babam, ben, Atakan, komutan ve 2 asker yaşıyor gibiydik. Hepimiz paraşütlerimize davrandık ve atlamaya hazır bekliyorduk. Kapıyı zorla açsak da ilk 2 asker ve komutan atladı. Benle babam birbirimize baktık ve Atakan'la beraber 3'ümüz atladık. El ele tutuşmuştuk ve benle Atakan çığlık atıyorduk. Hızla düşüyorduk ve ipi çektim bir anda yukarı fırladım ve paraşütüm açıldı. Benim ardımdan babam ve Atakan'da paraşütlerini açtı ve yavaşça havada süzülmeye başladık. Yere yumuşak bir iniş yaptık ve aklımda tek birşey vardı. Biz yardım ederken, onlar bize ateş ediyordu. Denildiği gibi: ''Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.'' Babam eline silahını almıştı bile. Bizde hemen paraşüt çantasını çıkarttık ve elimize silahlarımızı aldık. 3 kişi bize doğru geliyordu. Silahlarımızı onlara doğru doğrultmuş tutuyorduk.
KOMUTAN: Poyraz, sakin ol. Benim Ahmet Komutan.
Bizde silahlarımızı indirdik. Babamla komutan hemen bir plan yapmaya başlamıştı bile. Bizde etrafı gözlüyorduk. Birileri geliyordu bize doğru. Diğerleri fark etmemişti. Arkamı dönüp siper alın birileri geliyor dememle birlikte 2 el silah sesi duyuldu ve yanımda duran asker yere yığıldı.
ATAKAN: Noluyor ulan?
Tekrar 2 el ateş sesi duyuldu bu sefer bizden birisi değil karşıdan gelen 2 kişi yere yığıldı. Arkamı döndüğümde babamla, komutanın elindeki silahların üstünden duman çıktığını görmüştük. Hemen burdan gitmemiz gerekiyordu. Ben ise kafayı yemiştim. Noluyor ulan bu Dünya'da?
BABAM: Takip et Cem. Sende Atakan. Arkada kalmayın.
Ben artık bıkmıştım. Dünya'nın çivisi çıkmıştı. Birlik olmamız gereken yerde adamlar bize saldırmıştı. O sinirle önüme çıkanı vuracaktım artık. Kafaya koymuştum. -
14.
+19 -2Helikopter (Part 6): Sabaha karşı 4'de uykuya geçmişi saat 8 de uyanmıştım. Bir plan yapmıştım ve bu plan kurtuluşumuz olacaktı. Kahvaltıya otururken diğer ikisi de kötü görünüyordu. Mete'nin ölümü onları bitirmişe benziyordu ama onlara teselli veremezdim. Ben onların anneleri değildim ve olayın ciddiyetini dün onlara anlatmıştım ve planımı anlatmaya başladım.Tümünü Göster
BEN: Ben bir plan yaptım. Araba bulmamız artık çok zor. Bulsak bile araba çok dikkat çeker ve peşimizi bir sürü insan yiyen doluşur. Bu yüzden uçmayı tercih ediyorum. Bir helikopter veya küçük uçaklardan bulmamız gerekiyor. Aklınıza hemen askeriye falan gelmesin. Bunu ben de düşündüm. Askeriye de bulunan uçak ve helikopterler olayların ilk başında havalanmıştır. 1-2 tane kalmışsa bile orda sığınan askerler çoktan onları da alıp buradan kaçmıştır. Benim planım ise şu. Kuzenimin bir arkadaşı var. Onun babası çok zengin bir iş adamı ve bir helikopteri var. Holdingi binasının üstünde bulunuyor bu helikopterde. Ordaki helikopterin alındığını düşünmüyorum. Buraya yaklaşık 5KM uzakta ama. Yürüyerek gitmek sıkıntı olabilir. Ayrıca bize ses çıkarmadan ve hızlı gidebilecek bir araç lazım. Bigiblet. Bizim evin garajında benim ve kardeşimin var Atakan'ın da var ayrıca evim burdan sadece 800metre uzakta. Kısacası yürüyerek yiyecek, su ve eşyalarımızı 5KM boyunca taşıyamayız bu yüzden bigibletleri alıp sığınaktaki el arabasını 1 tanesine bağlayacaz. Sonra eşyaları yükleyip holdinge kadar bigibletle gidicez. Ordan da helikopterle izmir'e gidecez.
Planı Burcu ve Atakan beğenmişti. Hemen eve doğru yola çıktık. Burcu hala kötü görünüyordu Atakan ise onu teselli ediyordu. Bense etrafı gözlüyordum ama herhangi bir sorun yoktu. Bizim eve vardık. Evin etrafında gezdim eğer bir cam kırık veya kapı açıksa içeri de biri var demekti. Ama öyle birşey yoktu ve içeri girdik. Oradan da garaja geçtik ve bigibletleri aldık. Burcu ve Atakan kardeşimin bigibletine bindi ve Atakan gilin evinde doğru gittik. Onların garajı yoktu bu yüzden bigibleti balkonda duruyordu ve almak için eve girmemiz gerekiyordu. Tekrar eve göz attım ve yine açık bir kapı göremedim. içeri girdik. Üst kata çıktık ve Atakan'ın bigibletini almasını bekledik. Ben de o esnada tuvalete gittim. Çıkarken bir anda üstüme birşey fırladı ve beni yere yıktı. Bir insan yiyendi. Beni ısırmaya çalışıyordu. Çok güçlüydü ama tutuyordum onu hala. Bir anda ayak sesleri duydum ve Burcu'nun palasını onun kafasına geçirdiğini gördüm. insan yiyen yere yığılmıştı. Teşekkür ettim ve hızla oradan uzaklaşıp sığınağa doğru gittik. Saat daha 12'ydi. Yani kaçışımızı yarına bırakmaya gerek yoktu. Eşyalarımızı topladık ve el arabasına yerleştirdik. El arabasını da benim bigibletime bağladık ve yola çıktık. Bir kaç insan yiyen peşimize takıldı ama çok yavaşlardı biz ise bigibletli olduğumuzdan hızlıca gözden kaybolduk. Holdingin önüne varmıştık. içeri girdik. Fazlasıyla insan yiyen vardı. Asansörle çıkabilirdik ama elektrikler yoktu bu yüzden tam 16 kat boyunca eşyaları taşıyıp onlarla savaşmamız gerekiyordu. O anda Atakan beni bu düşüncelerden sıyırdı.
ATAKAN: Çok fazlalar. Savaşamayız. Aslında yangın merdivenlerinden çıksak daha az insan yiyen olur onları da öldürürüz.
Yangın merdivenlerine doğru ilerledik ve 8. kata ulaştığımızda 2 insan yiyen karşımıza çıktı sessizce eşyaları bıraktım ve ikisine de ateş ettim. Susturucu olduğu için ses çıkmadı. Yolumuza devam ettik. 14. katta da misafirlerimiz vardı onları öldürdükten sonra sonunda en üst kata ulaştık. Ama şok olduk. Helikopter duruyor ama etrafında yaklaşık 15 tane insan yiyen vardı. Eşyalarımızı yerimize bıraktık ve silahlarımızı çıkarttık. Ateş etmeye başladık şarjörlerimiz boşalmıştı Burcu ise etrafa palasını sallıyor 2-3 tanesini biçiyordu. Şarjör doldurmamız bittiğinde 6 tanesinin kaldığını ve tam dibimizde olduğunu gördük. 6sını da hallettikten sonra kapı sesi geldi. Merdivenlerden ve bir anda 30-40 tane insan yiyen göründü. Hemen helikoptere koştuk. Hepsi bize koşuyordu. Helikopterin içindeydik.
ATAKAN: Çalıştır şuna dıbına koyayım çalıştır.
BEN: Bilmiyorum ki
BURCU: Birşeyler yap artık nolur.
O esnada bir kaç düğmeye bastım ve helikopter çalıştı ve havalandım. 4 tanesi helikopterden sarkıyordu ve düşüp param parça oldular. Helikopter artık havadaydı ve bende öyle ya da böyle çat pat helikopteri kullanabiliyordum. -
-
1.
+2gibtir deli
-
1.
-
15.
+14BURCU'NUN PLANI (Part 8):Tümünü Göster
ATAKAN: Abi plan iyi güzel ama. Siz kafayı mı yediniz? Öncelikle o kamyonu geriye zütürecez, sonra onu hızlandırıcaz ve arabaları köşeye iterek yolu açıcaz. Ayrıca 2 araba ard arda yolu kapatıyor o 2 araba önümüzden çekilirse yol açılmış ve gitmiş oluruz ama diğer arabanın hazır olması gerekiyor. Diğer arabayı ve kamyonu çalıştırmak için düz kontak yapmamız gerekicek ve bunu yaparken de ses çıkacak. Çok kısa bir sürede bunu başaramayız.
BEN: Başka şansımız olduğunu düşünmüyorum.
ATAKAN: Peki. Başlayalım.
Çantalarımız ağırlık yapıyordu biraz ama içinde herşey olduğu için çanta çok önemli bir rol oynuyordu ve eğer bir sıkıntı olursa çantayı bırakmayı en son çare olarak bırakacaktık. Otobana doğru ilerledik. Etrafta birkaç insan yiyen vardı ama uzaklaşıyorlardı oradan. Burcu'nun güvenliği için onu belirlediğimiz mavi bir BMW'ye yolladık. Benle Atakan etrafı kolaçan ettik ve hangimizin kamyonu yoldan çekmek için gideceğini oylamak için ikimiz taş, kağıt ,makas oynadık ve Atakan kazandı. Bu durumda onla Burcu arabada olacak ben kamyonla diğer arabaları köşeye çarparak itecem ve işim bittiğinde onlara doğru koşacak arabaya atlayıp izmir'e gidecektik. Derin bir nefes aldım ve
BEN: Başlayalım.
Atakan arabaya doğru koştu bende kamyona doğru millet kaçtığı için anahtarları almış fakat arabaları kilitlememişlerdi. ikimizde düz kontak yapmaya başladık. BMW'nin başında Atakan vardı ve ehliyetini yeni aldığı için biraz tedirgindi. Bense ehliyetimi 1 yıldır aldığım için ondan daha tecrübeliydim. Düz kontağı ilk ben yaptım ve geriye doğru yeterince gittim sonra Atakan'ın da düz kontak yapmayı başardığını gördüm. Gazı kökledim ve hızla arabalara doğru ilerlemeye başladım. Sonradan korktuğum için biraz yavaşladım ve bana karşı yan duran ve 2 arka arkaya doğru arabaya çarptım. Sarsıldım baya ama hemen kendimi toparladım ve gazı kökledim. Plan işe yarıyordu arabalar köşeye doğru çekiliyordu ama insan yiyenler çoktan sesleri duymuş bize doğru gelmeye başlamışlardı bile. Atakan arabayı benim olduğum yerin arkasına sürdü ve bekledi. Karşıdan da insan yiyenler geliyordu. Zamanım kalmamıştı. Çok az zamanım kaldı. Kamyona varmalarına 10 metre kalmıştı ve yol açıldı. Atakan hemen kamyonun 10 metre ilerisine sürdü ve korna çaldı. Benim gelmemi bekliyordu. Kamyondan inmemle tam 1 metre arkamda yaklaşık 6-7 insan yiyen ve arkalarında 30-40 önümüzde ise bir o kadar daha insan yiyen vardı. Eğer hızlı gitmezsem arabanın önünü kapayacak bizde hızlanamayacak ve bizi öldüreceklerdi eğer hızlı gidersem kıl payı kurtulacaktık. Koşmaya başladım ama Atakan da yavaşça arabayı sürüyordu eğer yetişemezsem büyük ihtimalle beni orda bırakıp kaçacaktı. Ama burada kalmaya niyetim yoktu bu yüzden son gücümle koştum burcu arka kapıyı açmış elini uzatmıştı. Az kalmıştı çok az son bir çare ve onun yumuşacık eline tutundum ve umut ve yaşlarla dolu gözüne baktım beni içeri çekti ve Atakan gazladı. Sağ sol yaparak insan yiyenlere çarpmadan ilerledi ve bomboş otobanda sıcacık güneşin altında mavi bir araba izmir'e doğru yola koyuldu. -
16.
+13PLAN UYGULANIYOR (PART 14): Kahvaltı yaptıktan sonra bütün gözler babamın üstündeydi. Babam derin bir nefes alıp planı anlatmaya başladı.
BABAM: Umut Amca bana oranın planını anlattı. Şimdi beni çok iyi dinleyin. 4 gözcü kulesi bulunuyor. Her kule de 1 asker var. Hangarın arka ve önünde birer kapı var. Her kapıda 2 asker duruyor. Hangarın üstünde ise gözcü kulübesi var. Burda ise 2 asker bulunuyor. Hangardan 150 metre önünde ve arkasında birer kapı var. Her birinde 2 asker var. Geriye ise 11 asker kaldı. Bunların 6'sı hangarın içini korumakla görevli. Diğer 5'ini bilmiyoruz. Onlar da içerideler ama. Şimdi plan şu 6 kişiyiz ihtiyarla beraber 7. Çok iyi korunduğu için ayrılmak yerine tek bir yerden saldırı yapmalıyız. Bu yüzden ilk başta hangarın arkasında ki kapıda ki 2 askeri ve o kapıya bakan 2 gözcü kulesinde ki 2 askeri öldürücez. Ayrıca sızdıktan sonra hangarın üstünde ki 2 asker ve hangarın arka kapısında ki 2 askeri öldürmemiz gerek. Görevli olan 20 asker vardı. 8i gitmiş oluyor. Diğer 4ü ön tarafta olucak onlara birşey yapmayacaz en sonda onları haklayacaz. Hangarın içine girdiğimiz de ise çatışmak zorundayız. Gizlice giremeyiz. Bu gece saat tam 12 de planı uygulamamız lazım. Saat şuan 08.25. Plan 15 saatten fazla var. Sürenin 2/3'sini hangara yaklaşıp incelemekle geçiricez. Geri kalan süre de hazırlanıp yerlerimizi alıp planı uygulayacaz. Hepimiz elinde otomatik tufeklerimiz ve tabancalarımız vardı. Kurşunlarımızda fazla sayılırdı. Babamın verdiği askeri bıçağı kontrol ettikten sonra babamın işaretiyle hepimiz gizlice hangarı incelemek için kulübeden ayrıldık.
20:13: Hangar tam planladığımız şekilde mimar edilmişti. Hangara doğru ilerlemeye başladık. Helalleşmiştik.
23:59: Hersey tamamdı. Silahlara susturucularımızı takmıştık ve babamın işaretini bekliyorduk ve evet olan olmuştu. Babam saatini kontrol ettikten sonra saatin 12 olduğunu ve plana başladığımızı anlamıştık. Çünkü babamın ağzından şu sözcük çıkmıştı.
BAŞLIYORUZ! -
17.
+12Plan (Part 13): Babamlar sabaha kadar ihtiyar adamla sohbet etti. Adı Umutmuş. Benle Atakan ise kah uyuyor kah sohbet ediyorduk. Saat yaklaşık sabaha doğru 6'ya geliyordu ve babam ayağa kalktı.
BABAM: Toparlanın. Umut Amca ile bir plan yaptık. Sözümü kesmeden dinleyin.
Hepimiz pür dikkat onu dinliyorduk.
BABAM: inmek istediğimiz yer bir hangarmış. Çeşitli uçak ve helikopter bulunuyor. Umut orda yaklaşık olarak 25 kişinin olduğunu söyledi. Bana kalırsa oraya gidip ya konuşcaz ya da öldürücez. Başka çaremiz yok. Laboratuvar hangarın 600 metre ilerisinde ve orayı da koruyorlar. Çok güçlüler. Fazlasıyla silahları, kurşunları, erzak ve araçları bulunuyor. Onlarla konuşmak işe yaramadı. Bu yüzden orayı biz devralmalıyız. Başka çaremiz yok. Çünkü laboratuvarda da asker olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer varsa ve biz onlarla konuşmaya çalışırsak, hepimiz intihar etmiş oluruz. Bu yüzden SALDIRICAZ.
Babamın bu sözleri kulübe de ki herkezi şaşırtmıştı. Tabi ihtiyar hariç. Babam planı kahvaltıdan sonra anlatacağını söyledi ve benle atakanı kahvaltı hazırlamak için kulübenin arkasına gönderdi. iple kahvaltıdan sonrasını çekiyordum. -
18.
+12ŞANSSIZLIK (Part 7): Havadaydık. Hepimiz mutluyduk. Lakin bir sorun vardı. Nereye gittiğimizi nerden bilecektik. istanbuldaydık ve izmir'e gitmemiz gerekiyordu. Güneybatı'ya doğru bir hareket çizelgemiz olmalıydı ama anlayamazdık. Bir anda aklıma geldi.Tümünü Göster
BEN: Burcu çantanda süs amacıyla taktığın pusulayı ve şehrin haritasının arkasında Türkiye haritası var o ikisini Atakan'a ver.
Burcu hemen dediğimi yaptı ve Atakan'a uzattı.
BEN: Atakan, haritayı aç ve pusulayı istanbul'un üstüne koy. Sonra beni yönlendir.
Dediğimi yapıyordu Atakan ve bir sorunumuz yoktu suyumuz ve yiyeceğimiz vardı nolur nolmaz diye suları ve yiyeceklerin belli bir kısmını çantamıza koymuştuk. Aradan 1-1.5 saat geçti ve kırmızı bir şey yanmaya başladı. Burcu uyandı ve Noluyor? dedi. Anlaşılan yakıt bitiyordu. Aydın üzerindeydik bunu biliyordum. Hesaplamalarım da doğruydu. Sanırım düşmeye başlıyorduk çünkü yakıt ibresi 0'a dayanmıştı ve kontrol edemiyordum. Çığlık atıyorduk ama yapacak tek birşeymiz vardı. Paraşütle atlamak. Çantalarımızı bırakamazdık bu yüzden diğer çantanın üstüne bağlamak zorunda kaldı. Çok ağır olmuştu dengemiz bozuluyordu ama bunu yapmak zorundaydık. Kapıyı açtım. Bağırarak konuşuyordum.
BEN: Sakin olun el ele tutuşucaz. Birşey olmayacak.
Aslında sakin değildim ve kesin birşeyler olacaktı. Ama başka çaremiz yoktu. El ele tutuşarak çığlıklarla birlikte kendimizi havada aşağı doğru düşüyorken bulduk. Düşüşe az kalmıştı ve işaretimle herkes paraşütünü açtı. El ele tutuşuyorduk yine de kaybolmayalım diye. Beraber yere düştük. Biraz sert bir düşüş olmuştu ama yaralanan kimse yoktu. Paraşüt çantasını çıkardıktan sonra 2dk boyunca olduğumuz yerde olayın şokunu atlattık ve yola koyulduk. Aydın'a daha önce gelmiştim. Tren ile izmir arası yaklaşık 50dk sürüyordu. Kısa bir zamandı. Yürüyerek gitmemiz imkansızdı ama. Hiçbir yer açık değildi ve şehri tam olarak bilmiyorduk. Bu yüzden bir yer bulmak zorundaydık. Geceyi bir okulun güvenlik kulubesinde geçirmeliydik çünkü zamanımız hem yoktu hemde hemen ileri de bir okul vardı. Oraya doğru gittik. Dışarı da kimse yoktu ama okulun içinden inleme sesleri geliyordu. Orda sabahlamak biraz korkutucuydu ama kulube güvenli ve sıcaktı. Sabah olduğunda etrafı gezecektik ve bir araba bulacaktık. izmire bu şekilde gidecektik.
Sabah olmuştu. Kurutulmuş et yedikten sonra etrafı gözlemeye çıktık. Aslında Aydın'a düşmemiz bir mucizeydi çünkü çıktığımız da okulun hemen bir otobanın yanında olduğunu ve bir sürü arabanında olduğunu gördük. Ama yollar arabalar tarafından kapandığı için bolluk içinde fakirlik yaşıyorduk resmen ama Burcu konuştu.
BURCU: Burdan gitmemize imkan yok insan yiyenler orda yok hepsi şehire yayılmış ve şehirden yağma yapamayız bence şurdaki kamyonla yolu açalım önümüzdeki arabaları çekelim ve o anda bir araba da hazır bulunsun. Çünkü çok ses çıkacak ve insan yiyenler bize doğru geleceklerdir.
Bu plan dahiceydi ve hepimiz çok beğenmiştik. Burda kaybedecek zamanımız yoktu ve hemen işe koyulduk. -
19.
+11Beyler hikaye kesinlikle yarım birakilmayacak şuan 3 part hazır üstünde biraz daha düzeltme yapıyorum. Ayrıca bugün hesapta olmayan birşey oldu emin olun bugün partlar gelicek geç olucak biraz ogleden sonra gibi ama kesinlikle hikaye yarım kalmayacak bugün de 7-8 part gelecektir.
-
- 1.
-
20.
+10Birkaç saate yeni part geliyor.
-
-
1.
0Ozaman rez 16
-
1.
başlık yok! burası bom boş!