/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 12.
    0
    rezerved

    köy adını özelden yolla bakalım
    ···
  2. 11.
    0
    Rezz devam
    ···
  3. 10.
    0
    devamı yok mu bin
    ···
  4. 9.
    0
    Rizörvid
    ···
  5. 8.
    0
    Rez rez
    ···
  6. 7.
    0
    Devamı var mı amk
    ···
  7. 6.
    0
    Rezerve
    ···
  8. 5.
    0
    panpa nere oldugunu söylede gidip bende gezeyim
    ···
  9. 4.
    0
    rez
    ···
  10. 3.
    0
    okudum lan
    ···
  11. 2.
    0
    gecmıs olsun
    ···
  12. 1.
    +6 -2
    selamın aleykum beyler, hayırlı cumalar...

    size anlatacağım olay, 2009 senesinde jandarma asteğmen olarak askerliğimi yaptığım .. iline bağlı bir ilçenin, şehir merkezine 4 saat uzaklıkta köy demeye bin şahit isteyen bir yerinde yaşanmıştır ve olay gerçektir. Olayın içinde paranormal durumlar yoktur, belki olabilir ama kesin emin değilim. Kısa bir mevzu, gerçekten yaşanmış bir olay.

    Askerliğimi ismini vermeyeceğim bir ilçe de karakol komutanı olarak yaptım, karakolun mevcudu fazla değildi, benim dışımda bir kd. başçavuş, iki ast. çavuş, bir tanesini pek görmediğim iki tane de uzman vardı. bir de geri kalan er, erbaş. sakin bir ilçeydik, en fazla hayvan kaçakçılığı, hırsızlık, kız kaçırma, hırsız kovalama, düğün mevzularına müdahale ederdik. bildiğin polis gibiydik.

    Bir yere telefon telimi, elektrik bilmenenesi mi ne döşenecek, tam hatırlamıyorum. Belediyeden yazı gelmiş, gece kablolar çalınmasın diye tim istiyorlar şantiye alanına. Bende bir uzman, 3 er görevlendirdim.
    Akşam olay yok, şunları bi dolaşayım diye yanıma diğer uzmanlardan birini aldım.
    Yola çıktık, gidiş güzergahımız üzerinde bir patika yol var, patikanın önünde bir tabela döşenmiş ama karayolları müdürlüğü tarafından değil, tahtanın üzerine boyayla köyün ismini yazmışlar. Geçerken yola şöyle bi baktım aydınlatma falan yok, uzmana dedim;

    - sorumluluk sınırlarımızın krokisinde görmedim bu köyü

    - asteğmenim o köyü gibtir et ya, saçma sapan şeyler söyleniyor hakkında, dedi.

    -ne söyleniyor abi? dedim

    bu arada bilmeyenler için asteğmenler ile astsubaylar ve uzmanlar abi-kardeş gibidir genelde, en azından bizim orada öyleydi. neyse.

    - bende tam bilmiyorum da, çok hikayeler duyduk.

    uzman konuya pek devam etmedi, anlatmaya istekli değil gibiydi. ertesi gün, karakolun eskilerinden bir kd. başçavuşa konuyu açtım. zütüreyim sen oraya kendi gözünle gör dedi.
    kd. başçavuş, iki tane er, bir de ben bindik devriye aracına çıktık yola, tabeladan patikaya girdik, asfalt yıllar önce atılmış belli. aydınlatma direklerinin çelik kısmı paslanmış, yolun girişinde iki çöp konteyneri var, bir tanesi devrilmiş, çöpler yerde, diğeri ağzına kadar dolu. belki aylardır çöp toplanmıyor. yola girip 300 metre ilerliyoruz ormanlık bir yol, köstebek yuvası gibi, karşımıza bir ağaç gövdesi çıkıyor, yolu boylu boyunca kapatmış.

    başçavuş dedi ki 8 yıldır bu karakoldayım, hala burada, benden önce de buradaymış komutanım isterseniz yürüyerek devam edelim, iki askeri bıraktık aracın yanına, yol boyunca yürüyoruz, en ufak bir insan emaresi yok, 15 dakika daha yürüdük, karşıdan tek tük evler gözüktü. ilerliyoruz biz hala, yol ileri de bitiyor, ormanlık alanla kesiliyor, yolun bitiminden bir 50 metre geri de toprak patika var, oradan köye giriliyor.
    evlerin hepsi istisnasız tek katlıydı, köyde elektrik direği falan yok, eski, yırtık giysiler ile kadınlı, erkekli, çocuklu bir güruh geziniyor köy meydanında. ilginç olan kısım köyde cam, muhtarlık, kahvehane, bakkal gibi bir bina da görmedim. her şeyi geçtim, tarla, ahır falan da yok.
    başçavuşa sordum, buranın hali ne; adam tek bir cevap verdi;

    -kimse bilmiyor.

    evler sağlı sollu iki yanımızda ortası boşluk, çocukların çoğu çıplak, biz yürüdükçe insanlar bize bakıyor, köyde onlarca köpek var, ben bu kadar sokak köpeğin aynı yerde görmedim şu an nereye baksam irili ufaklı köpekler, köyün orta yerinde taşlar ile bir nokta ayrılmış, yanında da bir çöp yığını var, daha doğrusu kül yığını. taşların ortasında yeni söndüğü belli közler var.
    bir kaç erkek bize yaklaştı, hepsinin saçı sakalı uzun, leş gibi kokuyorlar. beni hiç takmadan, başçavuşa yöneldiler.

    -sorun mu var?
    -yok bakmaya geldik, dedi benim başçavuş

    adamlar tek kelime etmeden geri gitti, köyde ki herkes bizi izliyordu.

    o esnada gözüm kül yığınına takıldı, köpek patisi, karga ayakları, hangi hayvana ait olduğunu anlamadığım bir boynuz parçası, ve pis bir koku.
    başçavuşa gidelim dedim, yolda anlattıklarını şöyle özetleyeyim; bu köyün kuruluşu hakkında bir bilgi yok, köyde elektrik, su, telefon hattı gibi iaşe hizmeti yok. muhtarlık, ticari faaliyet, ibadethane gibi bir imkan yok. kışın yollar kapandığında nasıl hayatta kaldıklarını kimse bilmiyor, çoğunun nüfus kaydı bile yok. buraya gelen komutanların bir kaçı uğraşmış ama hepsi gizemli bir şekilde vazgeçmiş, bir tanesi istifa edip ortadan kaybolmuş. belediye başkanı dahi bir ara uğraşmayı denemiş, sonra adamın çocuğu kaçırılmış. o esnada adam uğraşamamış burayla, sonra emekli olmuş zaten. Köyün hepsi akıl hastası, çoğunun zaten ağzı yüzü farklı şekilde belli bir sıkıntı olduğu..

    neyse rezleri alın beyler,
    Tümünü Göster
    ···