Merhabalar arkadaşlar.
2007 Hakkari Çukurca Kurudere köyünde doktor olarak vazifeye başlamadan önceki hayatım hakkımda ufak özet geçeyim size.

Izdırap hayatım oldu defalarca öldüm, dediğim oldu. defalarca öldüm öldüm dirildim.

Ben Bursa'da yetim büyüdüm, bir garip anam bir ben ne abim olduğunu bilirim ne de kardeşim. Baba sevgisi nedir bilmem bende isterdim sizler gibi babam olsun sarılayım kokusunu içime çekeyim ama olmadı. Ömrümde bir kere bile babamı göremedim, (Babanız hayattaysa değerini bilin gerçekten bu duyguyu hiç tatmamış bir insan olarak söylüyorum gittiğinde anlarsınız değerini.) Anam beni zor şartlar altında okuttu, yeri geldi yırtık ayakkabıyla yırtık önlükle gittim okula.

Yeri geldi sınıftaki arkadaşlarım ayakkabılarıma bakıp burun kıvırdılar, bana pislik gibi baktılar ama yılmadım.

Babam olmadığı için belki başka insanların babalarını sevdiklerini kurtarırım umuduyla köpek gibi çalıştım nefessiz koyduğum hedefe doğru koşar adım can çekişe çekişe ulaştım.

Etrafımda hasret giderecek ne bir dost, ne bir arkadaş, ne bir sevgili, sadece anamın sevgisine tutunarak deliler gibi çalıştım, belki sevgiye hasret olan insanları sevdiklerine tutunsunlar umuduyla.

Belki birkaç hayat kurtarırım umuduyla o Namus ve şerefim üzerine ettim tayinim nereye çıkarsa çıksın farketmezdi. . .

Velhasıl, doktor olarak Hakkari Çukurca Kurudere köyüne tayin edildim. Biletler kesildi bavulum hazırlandı, Anamı tek bırakıp gidecektim biliyorsunuz terör olaylarından anamın yüreği el vermiyor oğlum gitme ben sensiz ne yaparım diyor. O zamanlar da kıyamet oralar...

Ana hele bi dur, bi gideyim Allahın izniyle yemin ettim ben anam orda bi ev alırım senide aldırırım yanıma diyorum teselli etmeye çalışıyorum.

Ama ana yüreği işte ne yapsın, kem küm etsede ağlasada gidecektim başka yolu yoktu.

Helalleştik otobüse bindim. Son kez baktım anama, hayattaki tek varlığımı arkamda bırakıyordum.

Başkaları sevdiklerini yalnız başına, arkalarında bırakmasın diye.

Babamda bizi bırakmıştı arkasında , hayattaki tek amacım bu oldu bunun için gidiyordum oraya.

Kısmen uzun bir yolculuğun sonunda vardık Çukurcadaydım. Otobüsten indim, Şimdi nasıl yollar yapmışlar o zamanlar toprak yol bile yok...

Sordum otobüs şoförüne gitmeden çukurca kurudere köyü nerde diye hemen karşıdaki tepeyi görüyormusun dedi, onu aş arkasındaki ovada tek tük köy evlerini görmeye başlarsın dedi.

O tarafa yol yok, giden minibüs vs herhangi bir ulaşım aracı yok.

Başladım yürümeye...

Yürürken bir yandan tepeyi kesiyorum nerden baksanız 500 metre var.

Bavulum elimde ceketi sıcaktım biraz yürüdükten sonra terlemeye başladım, bi 15 dakika yürüdükten sonra tepenin yamaçlarında koyun otlatan bir çoban gördüm.

Ben tepeye doğru ilerliyorum aramızda 50 metre var yok üstüme doğru bir canavar koşmaya başladı ama nasıl koşuyor boynunda çelik tasması.

Ben başladım geldiğim gibi kaçmaya çobanda onun arkasından koşuyor bağırıyor bijiler dereler bereler ovalar nehirler artık anlamıyorum ne diyorsa.(Şimdi anlıyorum bıssekıne diyormuş dur , yeter demekmiş sonradan öğrendim.)

Meğerse ben kaçmasam köpek bişey yapmıycak ama kafayı gör köpek değil öküz bildiğin kangal 2 metre boy var ayağa kalksa kaçmamak eldemi.

Bavulumda o kadar büyük değil ufak tefek malzemeler almışım hani para koyulan çantalar olur ya mafya filmlerinde o tarz biraz daha büyük.

Kaldırdım suratına doğru salladım kışşt diye bağırdım, bu hayvan sıyrıldı patileriyle bi atladı üstüme arkamda kuytu vardı yağmurdan su birikmiş düştüm üstüm başım çamur oldu hep.

Çoban geldi o sırada yanıma, kaldırdı beni bijiler mijiler heyeler aladereler falan bişeyler diyor.

Ne diyosun anlamıyorum dedim.

De kırmançı nızanım dedi.(Anldıbını sonradan öğrendiklerimi yazacağım.)

Anlamıyorum sizi dedim.

Yaaaaav dediiim eyyysiiin bişeyin yoh yaa. Eymisin diyurum nerden geliyon nere gidiyon

Bursa'dan geliyorum Kurudere köyüne gidiyorum, nerde bu köy?

O dağı gördüüün?

Evet.

iştee o dağın argasındaaa, hele otur bi soluhlan gel geç bagalım(kendi şivelerinde yazıyorum yanlış anlamayın böylesi daha iyi yaşamış kadar olursunuz.)

Geçirdi beni kenara Allah razı olsun su verdi elini yüzünü yıka iyi gelir dedi.

Sağol teşekkür ederim dedim.

Dur sen hele dedi başladı koşmaya,

Lan diyorum nereye gidiyor bu nefes nefeseyim bir yandan da su içiyorum... Koşa koşa gitti eşşeğin yanına şalvarla penye getirdi,

Hele giy şunları elbiselerinde o arada gurulansın diyor...

Teşekkür ettim aldım geçtim arka tarafta çalılık bir yer vardı. giyiyorum bir yandanda ulan ne güzel insanı varmış buranın diyorum, söyledikleri kadar kötü değilmiş... (Nerdee)

Dur hele abim ben sana bi çay demliyim garnımızı doyurah dedi koydu semavere çayı, adam çoban işi burda herşeyi var tam takır o çayı koyarken silahı takıldı gözüme.

Yok yani silahtan yana sıkıntı değilde pompalı falan olur, Keleş diye tabir ettiğimiz silah var bunda bildiğiniz.

Neyse o arada geldi hemen sofra bezi elinde, açtı yere koydu.

Beyler öyle hani söyledikleri gibi değil cidden bambaşka has kürtler. Direk azığını ekmeğini koydu önüme Allah razı olsun.

Hele gurban açsındır bıyır. O arada beze sarılı tandır ekmeğini çıkarıyor.

Sağolasın, kusura bakma, senide yordum.

Yoh canım ne yorgunlugu daş attımda golum mu yoruldi? Hele di ye yemeğini.

Not: Kalabalığa anlatmak istiyorum kendinizi belli edin oranın yaşam şartları ve zorluklarıyla ilgili , hikayeyle ilgili sorular sorabilirsiniz.

Neyse bu çayı getirdi beyler doldurdu, ama gözlerinin içi parlıyor adamın ben böyle şevkat ömrüm boyunca sadece anamdan gördüm, zaten başkada kimsem yoktu...

Çaya şeker attım, birazcık ekmek kopardım koydum içine biraz da peynir.

Bu güldü ardından vıııy dedi,

Dedim bu niye gülüyor.

Dur hele duuur dur seen dedi, baktım bi ekmeğe komple peynirin yarısını boşalttı çiğ köfte kıvırır gibi kıvırdı altınıda katladı verdi bana. Bende mal mal bakıyorum al bıyır afiyet olsun dedi...

Hele de bağam Kuruderede ne ararsın?

Doktor olarak görev yapmaya geldim, onun için gidiyorum.

Suratı asıldı biraz yüzü düştü, dedim lan noluyor amk yanlış bişeymi dedik. Neyse öyle yedik yemeğimizi topladı ardından yola koyulduk beraber.

Yollarımız ayrılıyor galiba?

Eee bizim köy bu teraftaa, (dedim misafir edecek heralde lan dağ önümde sabırsızlanıyorum göreve başlıyacam dağı aştımmı tamamdır.)

Bende bu dağa doğru gidiyorum öyle mi?

Tedirgin bir şekilde bence gitme dedi, dağa varmadan hava gararır hem geceyide dağda geçirmesi teeğlikelidir. Sen en eysii geceyi bizim göyde geçir. sabbah yola cıkman daha hayırlı olur.

Tepeye baktım, ulan bu adam niye böyle diyor acaba tedirgin gibi bi hali var terörist falan olmasın keleş de vardı bunda, korkuyorum bir yandan gitsem mii gitmesem mi. Neyse dedim adam buranın yerlisi ben ondan iyimi bilecem lan ne kadar sabırsızlansamda tamam dedim.

Sen öyle diyorsan öyle olsun hadi bakalım.

Bi yarım saat yürüyüşden sonra köy kahvehanesine misafir etti beni herkes bana bakıyor, Selam verdim oturdum.

Sardılar etrafımı 25 kişi lan dedim noluyor amk yiyecek bunlar beni heralde hepsi puşili falan terörist gibiler,

Aralarından biri çobana eee misafırımız gimdir dedi.

Doktordur abey Kurudere köyüne gelmiştir dedi.

Yüzleri gülmeye başladın aralarından bi dede meşallah meşallah demah dohtorsun, dedi. Ben tabi 30 kişinin arasında bi şaşırdım övgü afallama tedirginlik hepsi birbirine girdi başımı eğdim tebessüm ediyorum.

Biri demah kurudere köyüne gidiyorsun uzahtır orası uzah dedi, birisi çay söyleyin hele dohtorumuza dedi.

Çoban dedi dohtor abi yorgundur müsade ederseniz biz gidelim.

Yooo yooo gattiyyen olmaaaz, dohtor bey bu akşam benim misafırım olacağ mahmut goş yengenlere haber ver ahşama gözel bi sofra hazırlasınlar ne duruyyon oglum goşş.

Ben sessiz sessiz oturuyorum bir yandan diyorum vay amk ne adamlar var beni misafir etmek için paylaşamıyorlar.

Akşam oldu yemeği yedim o adamın evinde Allah razı olsun. tekrar kaheye indik, adamın da adını öğrendim Zeynelmiş.

Oturduk yine köyün bütün ahalisi bana bakıyor ama nası sanki yiyecekler, sanki insan görmemişler, hani durakta beklersiniz otobüs geçerken içindeki insanların hepsi üzerinizde olur ya gibecekmiş gibi bakarlar, bi söversiniz. Aynı öyle bakıyorlar hala çekiniyorum.

Bi sıkıntınmı var oğul hayırdır dedi beni misafir eden adam.

Yoo iyim sadece çok şaşırdım Zeynel bey, yani size çok zahmet verdim, tüm bunlara gerek yoktu çok teşekkür ederim.

Yaaauv Allah aşkına doktor bey oğlum, ne yaptık ki ? dedi köylüye bakarak.

Heee diye ses geldi ahaliden, ardından misafir bele mi ağırlanır dedi.

Neyse tedirginliğim biraz da olsa geçmişti. Tamam dedim bu adamlar terörist falan değil işleri olmaz baksana lan ben hayatım boyunca öyle ağırlanmadım, gerçi hiç ağırlanmadım.

Bu arada bu arkadaşımızı gözümün önünde kurşuna dizdiler ilerde geleceğim oralara.

Dedi daha adamın sözü bitmeden çoban geldi,

Haaaah bizim çöban da geldiiiiii, gel gel memed hah getir.

Türk kahvesi yapmış beyler getirdi Allah razı olsun.

Doldurdu bir fincan buyur beyim, dedi. Teşekkür ettim bende tabi.

Bi yudum aldım fincanı masaya koydum. Vııııııy diye ses geldi memedden.

Baktım herkes bana bakıyor, lan ne oldu dıbına koyim bu adamları anlıyamıyorum. Bi on numara insanlar bi anda değişiyor ruh halleri ne yapacaklarını kestiremiyorum. Yine ne tak yedim diyorum gibecek gibi bakıyorlar.

Zeynel ağa dedi, ne yaptın oğul?

Yanlış bişey mi yaptım.

Fincanı bırahtın?

Anlamadım Zeynel bey.

Şımdi sen bizim çöban memedi everecağsın,

Lan afalladım mal gibi suratına bakıyorum, bi Zeynel'e bakıyorum bi çoban Mehmet'e lan ciddi ciddi kafa sallıyor oda noluyoz moduna girdim bi tedirginlik bastı. Bu sefer dedi ki.

Ya da fincanı altınla dolduracağsın.

E nasıl yani?

Ula kayfeyi bitirmeden fincanı yere goydun, sana düşen ya bu oğlanı evermek, ya da fıncanı altınla doldurmağ.

Suratım falan düştü iyce bi olum cebimde 5 kuruş yok amk, ne diyor bu modundayım haracamı bağlıyorlar bizi anlıyamıyorum.

Iğiğağağhahah tarzı hanzo gibi bi gülüş attı gorhmaa dohtoor gorhma bizim buralarda adettir. Hep beraber memedi everiyoruz, o da işin bahanesi.

Ben tabi şaşkınlıktan hala anlıyamadım safım biraz da ordan kaynaklı şöyle cevap verdim.

Mehmet mi o daha çok küçük, çok geenç çocuk sayılır,

Ağaam ne çocuğu tohuma gaçtı bee bahsana gosgocaman adam olmiş, ahranları çohtan çocuğ çocuğ sahıbi oldii, yoğsa sen bekar mısın ağam?

Evet.

Allaseevn , gerçehtenmi, öyle şaşkın bir söyleyişi var akıllara zarar. Eee o zaman senide evereeek dedi, beni bi gülme tuttu hafiften. Yav hele dohtor senin zamanın da biraz geçmiş sankii dedi hafif dürttü omzuumu yine hanzo gülüşü attı.

O gece Zeynel beyin evinde kaldım Allah razı olsun çok iyi ağırladılar beni, sabahın erken ışıklarında kalktık, yine o köyün ahalisi toplandılar beni yola vuracaklar.

Beyler çok güzel bişey sevginin ne demek olduğunu orda öğrendim düşünsenize 30-40 köy hanesi bütün evler boş herkes arkanızda hepsi sizi yola vuruyor, çocuklar önümü kesiyor yan yana yürüyceğiz diye. O yaşıma kadar tatmadığım duyguları tatıyordum, tüm duyguları ya hat safhada ya en düşük seviyede ortasını istesenizde istemesenizde tadamıyorsunuz.

Allah yolunu açığ etsin, dedi Zeynel ağa.

Teşekkür ederim inşallah dedim.

Sağdan soldan eller uzanıyor önüme lan noluyor, bi baktım herkes bohça veriyor içine azınlık koymuşlar yolda acıkır yerim diye. 5-6 tane verdiler en az.

Aldım hepsini ikramdır sonuçta, teşekkür ederim bu kadar şeyi nasıl yerim dedim tebessüm ederek.

Yersin yersin delikanlı adamsın dedi sen Zeynel bey. Ardından heh memed, dohtor beye yarı yola kadar eşlik et ha, Temam temam dedi o da.

Çok teşekkür ederim bu misafirperverliğinizi aslaa unutmuyacağım Zeynel abi dedim.

Hadi yolun açık olsun Allaha emanet ol dedi, biz ilerlerken arkama baktım 20 kişi var nerden baksan hepsi el sallıyor güle güle diyor Allah razı olsun ne kadar temiz kalpli insanlar var ülkemin taşına toprağına her santimetrekaresine kurban.

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından Mehmet beni yarı yola getirdi ardından geri döndü, Önümde sadece bir tepe kaldı aşıcam köye varacağım, uzakta bir kuyu ve başında su çeken teyze vardı, yanına gidiyim dedim bi yolu sorayım ne olur ne olmaz diye hemde bu köydense belki beraber gideriz diye düşündüm.

Yaklaştım biraz daha kadın oturmuş yorgun gibi bir hali vardı.

Afedersiniz teyze.

Buyur?

Ben Kurudere köyünü arıyorum, kayboldum galiba.

Yo yo gaybolmamışsın şu yamacı dön, köy orda.

Hayırdır kimi arıyosun?

Köyün doktoru tayinini başka yere istemiş onun yerine ben göreve geçeceğim buraya atandım.

Hm çok kısık bir sesle kendi halinde dedi.

Sağol teyzecim teşekkür ederim, dedim.

O sırada o da yola doğru koyuldu beraber ilerliyoruz.

Köye girdik. Teyzeye sağlık ocağı ne tarafta diye sordum.

Dümdüz burdan aşşağı in dedi koyuldum yola biraz ilerledikten sonra bi ağacın üstünde 4-5 çocuk gördüm meyve çalıyorlardı sanırım ki beni görünce gaçın la gaçın diye sesler geldi atladılar koşuyolar. Sonra aralarından biri gaçmayın la bu yabancıymış dedi. Bende sağlık ocağını sormaya gidiyorum teyze dümdüz aşşağı git dedi ama bir sürü dönüş yol ayrımı var aşşağı düz ama hangi aşşağı düz.

Sağlık ocağı nerde çocuklar?

Yolun sonundan sağa dönersin.

Dikkat edin yakalanmayın ;)

Çocuk bir güldü ben aşşağı doğru yürümeye devam ettim, ardından sağlık ocağı göründü ama önünde bir hareketlilik var. 15-20 kişi sağlık ocağının önünde hepsinin ellerinde keleş bağırıyorlar camlara taş atıyorlar, dedim aya yarrraaa yan bastın olum ilk günden gibecekler seni, ama yapcak bişey yok terörist sanıyorum ben bunları. Hepsinin kafada puşi elinde keleş şalvarla geziyorlar amk. Ocağa mecbur gidicem yani aga orası benim, Allah büyüktür dedim devam ettim yürümeye.

Ulan ben sağlık ocağına yaklaşırken paaaaaaaaaaat diye bi ses geldi dedim aha birini vurdular heralde, ama sağlık ocağından gelmemişti. Velhasıl ocağın önüne doğru iyce yaklaştım bağırıyorlar nerde bu toktoooooooooor nerdeeeeeeeeeeee diye darmadağın etmişler ortalığı. Hemşire var birde garibim yapmayın diyebiliyor başka ne desin. Ne gelir elinden. Ama alışkın belli ben donmuş kalmışım ayakta kütük gibi.

Sonra yaklaştım biraz daha adam sende kimsin dedi ben Doktorum dedim, diğer doktorun yerine ben görev yapacağım.

Lan sırtına atmış keleşi, demezmi demek doktorun arkadaşısın heeeee, lan ne yaptım ben şimdi amk.

Söyle bakalım nerde o?

Nerde olduğunu bilmiyorum.

Ben Bursadan geliyorum o memleketine geri dönecekmiş tayini istemiş bildiğim tek şey bu.

Yalan söylemeee.

Lan bunlar çevreledi beni 15 kişi hepsinde keleş bağırıyorlar yalan söylemeee yalan söyleemeee, dedim aha yarra yedik amk Bursa gibi değil ki meydan dayağı atsınlar kurşuna dizerler amk.

O ırz düşmanını saklama yalan söyleme, nerde olduğunu bilirsin.

Lan bide ırz düşmanıymış vay amk kesin birinin kızını gibti kaçtı diyorum iiçimden bir o kadarda olaydan kendimi ayıklamaya çalışıyorum ama hayvan gibiler laf anlatamıyorum ki adamlara her lafımı 2 letiyorlar inanmıyorlar amk.

Çocuk geldi yanımıza bitane bora ağanın oğlu vuruldu dedi.

Dedim vay anasını o duyduğum paaaaaaaaaaaat sesi oydu demek ki.

Hemşire mesleği gereği atladı hemen.

Vuruldu mu? , Neresinden?

Göğsünden, dedi çocuk.

Eyvahlaar olsun bırakın doktoru da çocuğa bir an önce yardım edelim, şehre zütürmemiz gerekebilir, dedi hemşire.

Şehre mi? Şehre yetişmesi imkansız, dedim.

Sanane lan sen kim oluyorsun, dedi terörist kılıklı zütveren.

Ben doktorum dedim ya. (Bazen anlama kıtlığı olabiliyor bunlarda özellikle kavga mevzuda.)

Velhasıl hızlı bir şekilde çocuk bize yol gösteriyor biz gidiyoruz ulan baktım bu çocuk ağaçtaki çocuklardan, ağacın oraya doğru gidiyoruz bahçeye Allahım dedim inşallah çocuk iyidir dua ediyorum . Nolur diyorum Allahım bişey olmasın çocuğa koşa koşa gidiyoruz ama ayaklarım zütüme vuruyor en öndeyim.

Vardık çocuğun başına toplanmış 10 kişi yine hepsi silahlı aşiret, Başında oğlum oğlum diye sesleniyor babası arada kalkıp adamın üstüne gidiyor nası doktor sanar vurursun göremedin mi el kadar çocuğu diyor geçiriyor bir tane.

Ben tabi ufaktan da şoktayım, pgiboloji falan kalmadı gibip attılar, ama bu yola bi kere baş koyduk o yemini ettik hemen bi silkelendim geçtim çocuğun başına.

Babası itiledi beni attı, sende kimsin beee çekil oğlumun başından dedi vay dıbına koyim. Hemşireyi tanıyorlar ya o geçti başına, babası sordu nesi var diye. Kanaması var kanı durdurmak lazım dedi hemşire.

Babası oğlum kurtarıcam seni yavrum diyor çocuğu öpüyor sonra hemşireye bişeyler yap diyor, hemşire ben ne yapabilirim ki doktor değilim diyor.

Ben doktorum diyorum bu sefer babası doktor mu sen de nerden çıktın bee diyor. Ulan ruh hastası adam önce onu tedavi etmek lazım.

Doktor köye yeni tayin edildi dedi hemşire. Ben o sırada dedim yeter amk çocuğa acil müdahele edilmesi lazım mendil istedim temiz bi mendil bulun dedim acil. Babası hemen verdi al doktor dedi.

Göğsünden vurulmuş çocuk açtım göğsünü hemşireye yaranın alt kısmına hafif bastır dedim kan kaybını önlemek için, gözlerini açıp baktım 2 sinide bembeyaz çocuğun gözler dönmüş, bildiğiniz gidici şuurunu kaybetmiş. Çocuğun acil ameliyata alınması gerek dedim.

Şehre zütürelim hemen dedi babası.

Şehre yetişmesi imkansız, hemen müdahale edilmezse ölür.

Babası hazırlık yapın atları getirin hemen cabuuh diyor, lan adam sorunlu amk.

Doktoru duymadınmı Bora amca, ameliyat edilmesi lazım şehir çok uzak diyor hemşire.

Uzak olsun biz zütürürüz oğlumu diyor babası.

Lan benden iyimi bilecekler, hasta uzun yola dayanamaz. Kan kaybından ölür, diyorum.

Halaa ben oğlumu zütürürüm kurtaracam ben oğlumu diyor yalan olmasın o an ister istemez içimden, senin ben ananı gibeyim huur çocuğu dedim.

Köyün ağası doktoru duydun Bora yolda ölür diyor, dedi.

Bırakalım da burda mı ölsün diyor ağaa?

Ameliyatı ben yaparım diyorum.

Sana nası güvenecem diyor.

Başka çaren varmı Bora diyor köyün ağası,

Hadi çok zaman kaybettik yardım edin de sağlık ocağına zütürelim diyorum hadiii...

(ilk entry şuku gerisini gibtir etseniz de olur uzun yazıyorum emek var beyler : )

Çocuğu aldılar kucaklarına sağlık ocaklarına zütürüyorlar babası geldi yakama yapıştı.

Tohtoooor, oğluma bir şey olursaaa yaşatmam seni.

Senin ananın dıbına koyayım huur çocuğu çocuk ölecek anasını gibtiğim evladı yeter bi dur. Diyemiyorsun işte.

Biraz daha oyalanırsanız çocuğu kaybedeceğiz diyorum. Bırakıyor yakamı.

Hepsi sağlık ocağına koşuyor Köyün ağası durduruyor beni bu sefer.

Doktooor, hayat kurtarmak istiyosun ama çocuk ölürse bu köyden sağ çıkamazsın diyor.

Senin de ananı gibeyim huur çocuğu diyeceksin, ama diyemiyorsun.

Hemen koşa koşa bende sağlık ocağına gidiyorum cevap vermeden, içeriyi darmadağın etmişler herşey darmadağın yok böyle birşey camlar kırık kapı kırık bütün cerrahi malzemeler sağa sola uçmuş. Toparlıyorum işime yarayacak önemli malzemeleri hemen sedyeye yatırıyorum çocuğu. Başlayacağım ameliyata odada var 15 kişi.

Çıkın lan dışarı huur çocukları. Diyeceksin diyemiyorsun...

Yaranın etrafını temizledim önce halaa aşiret başında bekliyor çocuğun.

Lütfen dışarda bekler misiniz? diyorum.

Kimsenin gibinde değil gelde çıldırma ben şimdi nasıl ameliyat yapayım çocuk öldü ölecek. Aptal aptal yüzüme bakıyorlar, ama sövemiyorsun. Babası düşman gibi bakıyor gözümün içine sanki anasını gibmişim huur çocuğunun. (Kusura bakmayın o anları hatırlayınca ister istemez sövüyorum.)

Oğlunuzun iyileşmesini istiyorsanız, lütfen dışarı çıkın. Diyorum.

Babası birşey demiyor kitlenmiş suratıma bakıyor düşman gibi.

Hemşire el attı Allahtan doktor bey haklı dışarı çıkın hadi ağalar, dedi. Bora ağaya hadi dedi herkesi çıkardı. Tam aldım elime neşteri başlıyacağım kapının ağzından bana doktor, dedi. Yüzüne baktım.

Oğluma birşey olursa yaşatmam seni. Ben artık zor tutuyorum kendimi üzerine doğru yürüdüm dışarı çıkarıp kapıyı kapattım. Kapıyı kapatsam ne yazar 3 harfli gibi kapının camlarını zaten kırmışlar ordan içeri bakıyorlar. Pgiboloji falan bırakmadı orosbu cocukları hani bize stajlarda da böyle öğretmediler ki başında gelecek 20 tane aşiret orosbu cocuğu baskı yapacak demediler ki...

Hemşire malzemeleri gösterdi sadece bunları toparlayabildik doktor bey, dedi.

Temizledin mi? hepsini dedim.

Evet, dedi.

Aldım elime nejteri babasının ağlama sesi geliyor kapının ağzından, elim ayağım titremeye başladı boşaldım. Ben meslek hayatım boyunca böyle bir şey görmedim. Bi 10-15 saniye duraksadım dondum, Hemşirenin sesiyle irkildim.

Bu şartlarda ameliyat olmaz!.

Başka çaremiz yok?.

Doktor, çocuk ölürse...

Biliyorum, bende ölürüm.

Elim ayağım iyice titremeye başladı... Yaallah bismillah dedim makasla deriyi tuttum hafiften neşter le de hafiften kurşunun ilerlediği yöne doğru küçük bir kegib attım makasın gireceği şekilde, muhabbete bak makasla kurşun çıkarıyorum meslek hayatımda bir ilk daha neler göreceğiz kimbilir bu daha ilk günüm amk. Tabii çocuk kurtlursa.

Hafif kestikten sonra makasla girdim içeri kurşunu ucundan tuttum tam çıkarıcam hemşire kötüleşti bu sefer, dikkatli bir şekilde geri çıkardım. Kendine gel, Dikkatini kaybetme! dedim. Başıyla onayladı oda.

Tam yaraya bir daha giricem kapının önünden feryat figan sesleri kulaklarımı tırmalamaya başladı, anası çocuğun ana yüreği ne yapsın kadıncağız feryat figan da içeri niye sokuyorsunuz be ulan. Yavriiiiiiiii yavriiiiiii, ez jıte gurbane yavriiiii diye firyat figan kadın lan yine giremedim yaraya. iyice odaklandım makasın ucunu soktum kurşunu yakaladım tam biraz daha dibe kaydı göğüsten karaciğere doğru ilerlemeye başladı tam tutucam biraz daha kaydı. En son yakaladım Allaha şükür çıkarttım kurşunu. Dışardan halaa feyat figan ses geliyor bittim o an öldüm öldüm dirildim adeta ölüyorum ama ölmüyorum öyle bişey can çekişiyorum amk. Boncuk boncuk terler damlıyor suratımdan. Hemşire kalbini dinliyor çocuğun o sırada, doktor bey Kalp atışları durdu, dedi. Aldım bide ben dinledim, ulan harbiden durmuş Allahım sen yardım et kurban olduğum dışardakilerden korkum yok gencecik çocuğa yanıyorum.

Başladım kalp masajı yapmaya bir umut deniyorum, taktım kulağıma steteskop'u bir yaptım yok.
2. Masajı yaptım yok.
3. Masajı yaptım yok.
4,5,6,7,8,9,10,11 hayat durdu gözümün önünde artık kilitlenmişim ağır çekimdeyim sanki devam ediyorum Yaallah bismillah dedim. 12. de beyler Tam 12.de çocuğun kalp atışlarının sesini duymaya başladım nasıl sevindim anlatamam Allahıma şükürler olsun, hayatımda ilk defa kalp masajı yapmıştım. Ortam pis tabi sardım yarasını babasına teslim ettim çocuğu, çıkarıyorlar dışarı Babası diyor diggat edin yavruma, Bora ağanın babası oğlun nasıl Bora diyor, Allahıma şükürler olsun diyor. Anası orda halaa eze gurbane oğıııl diye feryat ediyor, ben buruk bir sevinç biraz hüzünle izliyorum.

Bora ağanın babası bu da digerleri gibidir diyor.

Millet bağırmaya başlıyor biz köyümüzde dohtor istemiyoruz lan o an yerin dibine gömüldüm sanki ben suç işlemişim, benden önceki orosbu cocuklarından örgüt mensubu olanlar bile varmış ileriki zamanlarda anladım, terör örgütü pkk'ya ilaç yardımı yapıyormuş para karşılığı. Onlara da şimdi biraz da olsa hak veriyorum, ama yani bu kadar da olmaz.

Bora ağanın bağırışı susturuyor hepsini, Hepiniz susuuuuuuun! Susuuuuun, SUSUUUUUN!. Oğlum iyi oluncaya kadar dohtor burda galacağ, bana dönüyor bakıyor, öyle değil mi doktor? diyor.

Suratına bakıyorum sadece, sadece bakıyorum, sadece. Ama o bakışın altında senin ben şerefini haysiyetini namusunu siikeyim huur çocuğu cümlesi yatıyor, diyemiyorsun sadece bakıyorsun. Bora ağa bağırıyor haydeeee hayde gideliiiim yörüyüüüüün. Hepsi dağılıyorlar,

Hemşire dönüyor bana, ilk defa bir ameliyat gördüm. Hem de bu şartlar içerisinde, belli ki iyi bir doktorsunuz, diyor.

Yarım yamalak buruk bir tebessümle sağol diyebiliyorum sadece. Sağol... Sen bora ağanın oğlunun yanına git onu güzelce yatır diyorum.

istediğiniz bir şey var mı? diyor.

Bu geceyi geçirebilecek bir yer, diyorum sadece.

Yanımızda bizi dinleyen çocuğa, doktoru lojmana zütür. Diyor. o da Tamam diyor...
Çocuk beni eve zütürdü, içeri bi girdim darmadağın orayıda dağıtmışlar 2 saat evi toparladım, yolda aldığım azıkları bavula koymuştum, onlardan çıkardım 2 - 3 atıştırayım dedim açlıktan ölcem. Ama gel ki boğazdan geçmiyor o 2 lokma yiyemedim, tam o sırada Hemşirenin sesi geldi kapının önünden, Doktor bey. Doktor bey. cam zaten kırık ordan bakıyor.

Ne oldu?
Bir kız vurulmuş yetişin doktor bey, belki kurtarırsınız.
Hemen ilk yardım çantasını al dedim. Bende hiçbirşey almadan fırladım peşinden. Zaten sağlık ocağı lojmana yakındı, o kadar büyük bir köy de değil hani 10 dakika geçti geçmedi bi eve girdik hemşireyle.

Kızın boynuna attım elimi nabız yok, bileğine attım yok. Ölmüş! Ölmüşşşş ölmüşşşşş! Defalarca ölmek istedim o an yediremyorsunuz beyler yediremiyorsunuz kendinize Doktor olanlarınız anlar halimden ancak, Gözlerim hafif doldu, Hemşire steteskop'u uzattı, başımı eğebildim sadece. Sadece o gibik başımı eğebildim. Anası başında feryat ediyor... Babasının abisinin gözünde tek bir gözyaşı yok, Neden mi kaçan doktor vardı ya hani bu kızın namusunu bozmuş, töreye kurban gitti kız yani anlıycağınız, 8 yaşındaki kardeşi vurmuş 8! Düşünün nasıl bir yer olduğunu...

Anası halaa ağlıyoooor ooooooooooy gurbaneeeee gözümden yaşlar süzülüyor, boğazım düğümlenmiş. Anası sarılıyor öpüyor, kızın başına başörtüsü örtüp kapatıyorlar. Usulca ayağa kalkıyorum. O an kendimden nefret ediyorum, benim suçum gibi geliyor bana. Sanki ben vurup öldürmüşüm gibi. işte böyle bu adamlar beyler hafife almayın doktorların işini, Köyün Ağası kızın babasına Bedir, diyor. Cenazeyi kaldırmak lazım böyle olmaz günah diyor. Adam kızına bakıyor donmuş, Ağa bidaha bedir diyor duymuyor musun beni? diyor. Çocuk böyle ortada mı kalacak?

Bu kadar ağa diyor, benden buraya kadar diyor. Baba işte böyle baba, namus böyle birşey orada hani batıda birbirinin yan yana takılırken anasına söven gençler varya heh bi yaşasalar orda görseler...
Dahasını isteme diyor babası dönüp arkasını gidiyor. Abisi giriyor sana konuşması golaydır ağa diyor. Hele bi sağına soğuna bağ görürsün bu milleti hepsi bizim rezilliğimize dökülmüştür, diyor.

Ağa bidaha Bediiiiiir. Diyor. Kızın abisi.

Yeter artıh garışma işimize. Diyor.

Sakin olun beyler diyorum. Bana dönüyor

Sen ne konuşuyorsun lan, Allahtan belanımı ararsın seni ırz düşmanı nerde sahlıyorsun o iti söyle!. Diyor yine şerefsiz. Ulan benim tanımadığım bir adamla ne alakam olabilir aptal huur çocuğu diyeceksin.

Ama diyemiyorsun adam zaten anlamıyor seni o bildiğini okuyor, töreyi okuyor.

Sakin olun lütfen, kendinize gelin, kimseyi gizlediğim yok bu olayla bir ilgim olmadığını söylemiştim. Diyebiliyorum sadece ananı bacını gibeyim demek yerine ağzının ortasına geçirmek yerine...

Çocug mu gandırıyorsun sen be bilmiyormuyuz sizi, hepiniz aynısınız, rezil herifler diyor gırtlağıma sarılıyor. Ağa bağırıyor gençleeeeeeer. Bu binin babası bağırıyor Reşooo ismini gibtiğim bini.(sinirlendim yine kusura bakmayın). Yeter artık diyor babası. Bitti. Diyor, bırakıyor yakamı...

Hemşireyle geri dönüyoruz. Sitem etmeye başlıyorum.

Niye böyle diyorlar anlamıyorum? ben onlara ne yaptım.

Onun yerine geldiniz, bir de doktorsunuz.

Evet? Nasıl yani.

Buraya gelen bütün doktorlar bu insanları incitti, kimi yüzüstü bırakıp gitti, kimi de dolandırdı. Son kaçak doktorun vakasını zaten biliyorsunuz. Yani hep terkettiler.

Hiç tereddüt etmeden devam ettim, Eğer her gelene böyle yapıyorlarsa terk edilmelerine şaşmamalı.

Öyle Doktor bey, haklısınız, şaşmamalı. Siz bi lütuf şehire kaçıp giderken, geride bıraktıklarınız size kızgın olmamalı. Zaten buna hakları var mı ki? Niye kırılsınlar niye öfkelensinler ki? , Diyor hemşire ve yüzüme bakmadan önden gidiyor.

Anlatamayacağım duygular ile bende biraz geriden yürüyorum lojmana gidiyorum tekrar. Hemşire lojmanın önünde bana dönüp, Ben sağlık ocağına gidiyorum başka bir isteğiniz var mı? diyor.

Bora ağaların evine gidip oğluna bi bakıver Hemşire hanım diyorum.

Olur, bakarım diyor yüzüme bakmadan devam ediyor.

Tekrar dönüyor hıı bu arada lojmandan ayrılmayın, bu köy tehlikeli sizin için, diyor.

Teşekkür ederim diyip içeri geçicem. Bir daha konuşuyor.

Bu kargaşa içinde unuttuk, siz açsınızdır? Yanımda birazcık azığım vardı ama yetmez heralde, birşeyler olsa iyi olur. Zahmet olmazsa tabii.

Hıım Ömerle gönderirim bir şeyler, diyor.

Teşekkür ediyorum ve gidiyor.

Eve girdim uzandım bi, yorgunluktan olduğum gibi kalmışım. Gözümü bi açtım hava kararmış. Pencerenin önünden bir gölge geçti hafiften ayaklandım, kim var orda diye seslendim ses yok. Biraz daha yüksek sesle seslendim KiM VAR ORDA, yine ses yok. hafiften bir daha uzandım bir rüya gördüm, yağmur yağıyor gök bir gürlüyor bembeyaz oluyor ortalık dağın tepesindeyiz. ben bir kayanın üzerinde oturuyorum. Bir kadın bağırıyor oğluuum diye ama tanımıyorum bu benim annem değil. Sonra bir asker beni kucaklıyor kaçıyoruz kaçarken beni düşürüyor uçurum boşluğuna doğru düşerken uyanıyorum. Yataktan kalkıyorum boncuk boncuk terlemişim gözümden sular süzülüyor, tam o anda kapının önünden ses geliyor.

Doktoooooor.

Hemen doğruluyorum,

Dohtor çık dışarı, diyor bir erkek sesi bu Reşonun sesi belli. o yakama yapışan bin varya heh o.
Birdaha bağırıyor, doktor çık dışarı.

Ayaklanıyorum cama doğru yaklaşıyorum, 1-2 ses daha geliyor yabancı çık dışarı diye bağırıyor, Ardından Reşo nereye sahladın o iti söle diyor taş atıyor camdan içeri. Çıh dışarı çııııh diye bağırıyor nası bi taş atışsa o kafam kadar kayayı camdan içeri salladı koca sobayı devirdi. Ben camın sağ tarafına duvar dibine yapıştım içeri taş yağmaya başladı dohot çıh dışarı dohtooor diye bağırıyorlar. Taşların biri gaz lambasına isabet etmez mi.(Malum elektrik yok her yerde o zaman.) Gaz lambası yere düştü hallının üstüne kırıldı bi alev aldı içeri alev almaya başladı dışardan halaa ses geliyor. Sen çıhmazsan biz çıharmasını biliriz çıhsana dışarı, Köşede sıkıştım kaldım hala bağırıyor tohtoooooor, içeri taş yağıyor halaa.

Alevler iyice yükseliyor halıyı kaldırıyorum olduğu gibi ters çeviriyorum yastıklarla da ateşin üzerine vuruyorum içeri simsiyah duman altı bir yandan nefes almakta zorlanıyorum öksürüyorum. Dışardakiler taş atmayı kesip kaçınca kendimi zar zor dışarı atıyorum öksüre öksüre. Ben dışarı çıkar çıkmaz duvarın dibinde saklanan Reşo ve yandaşları sarıyor etrafımı. Reşo

O namussuzu ver bana, diyor.

Boşuna ısrar ediyorsunuz nerde olduğunu bilmiyorum, diyorum.

Argadaşşını goruma ver onu bize dohtor, diyor.

Kaç defa söylemem gerekecek, nerde olduğunu bilmiyorum, bilmem de mümkün değil zaten, diyorum.

Nefret dolu gözlerle bi bana bakıyor bi yanındakilere, Alaycı bi tavırla, Bah helee bir de dikleniyor gaçışın yok dohtor, ya o namussuzu verirsin, ya da onun cezasını sen çekersin diyor.

Belinden bıcak çıkarıyor ama bıçak palanın bi küçük modeli vursa kafamı tekte zütürür, Tam kaldırıyor kafama sallıycak. Ağa geliyor yine, REŞOOOOOOOOOO diye bağırıyor. Ne var ne istiyorsunuz adamdan? yakışıyor mu size? AYIPTIR AYIP, nedir bu yaptığınız eşkiyalıktır diyor. Hade dağılın hadeee diyor yüzüne bakıyorlar bidaha bağırıyor Haydeeeeeee, diye.

Reşo bini hade diyor gidiyorlar.

Gündüz uyandığım gibi bir de ben Bora ağanın oğluna bakayım dedim koyuldum yola, eve gittim bi muayene ettim çocuk gayet iyiydi maaşallah turp gibi olacaksın dedim, Beyler bana karşı o kadar kin güden, o kadar nefretle bakan adam gitmiş bir anda melek gelmişti sanki, e ben artık müsadenizle kalkayım dedim.

Dohtoor, ahşama yemeye beklerim.

Teşekkür ederim ama olmaz.

Eee çocuğun hali ne olacak geldiğinde bağarsın hem.

Hemşire kontrole gelir, sizde ilaçlarını ihmal etmeyin hem tekrar geçmiş olsun.

Peki saol dohtor.

Bu arada size Bora ağanın abisinden bahsedeyim, 60 lı yaşlarda palet gibi burnu var adı rojhat, bunların bir de kan davalıları var Hemşireden öğrendim. Kan davasını bitirmek için imam'a gitmişler kadılık yapsın diye, imam da kan alacak tarafa(aslında kan değil can almaları lazım ailede erkek yok ana kız.) kan parası ödenilirse bu iş halledilir demiş, E gariban kadıncağızda bunun parasını geciktiriyor, bu palet suratlı 60 yaşındaki muallakde bunun kızını istiyor eğer para vermezsen takside bölmüşler parayı. Para gününde verilmedimi kızı alırım demiş. Ama para bahane gözü kızda, o geldi kapının önüne bu arada kızın adı ayten, anasının adı zilan onlarıda ayıktırayım ilerde geleceğiz o konulara,

Neyse Çıktım dışarı, Sağlık ocağına gittim 2-3 parça eşya unutmuştum onları almaya, dışarı çıktım Hemşire denk geldi hemşire de Zeynep geç oldu ama olsun ben en son ;).

Zeynep Anneme telefon açmak istiyorum da köyde telefon var mı? diye sordum.

Hım hı, muhtarlıkta var oradan arayabilirsiniz, dedi.

Teşekkür ederim dedim.

Bu arada ablasını vuran 8 yaşındaki çocuk jandarmaya teslim olmamak için saklandı, ve terör örgütü pkk tarafından ele geçirildi daha doğrusu köyün muhtarı terör örgütüyle işbirliği yapıyormuş sonradan öğrendik tabi gelcez oralara da spolier vereyim bi ufaktan.

Muhtarın evine vardım, Hayrola dohtor? dedi.

Bi ailemi aramak istiyorum dedim.

Telefon?

Parası neyse veririm.

Eeee geç et bağalım istediğine et ehehe.

Aradım annemi, efendim dedi.

Alo anne.
Oğluuuuuum meraktan öldürdün bizi oğluuuum,

Lan bi baktım hat gitti, Muhtar pis pis gülerek girdi içeri dedim nooldu? hat kesilmiştir dedi, ee dedim nasıl düzelicek volla ne zoman düzeleceği belli olmaz dedi.

Anamın sesini duyduguma mı seviyenim, yoksa doya doya konuşamadığıma mı üzüleyim, nasılda özlemişim garip anamı hayattaki tek varlığım oğluuum sesi içimi ısıtmıştı hemencik.

Neyse muhtarın evinden ilerliyorum bi baktım ilerde köyün imamı, Zilan, Ayten var karşıdan bana doğru geliyor onlar da.