+9
-6
istanbul Sarıyer'de üç arkadaşıyla dergi dağıtırken 28 Eylül 2008 tarihinde gözaltına alınan Engin Çeber, polis sorgusunun ardından Metris Cezaevi'ne konuldu. Karakol ve cezaevinde gördüğü işkence sonucu beyin kanaması geçiren Çeber, 7 Ekim 2008 tarihinde Şişli Etfal hastanesinde hayatını kaybetti.
Çeber'le birlikte gözaltına alınanlardan Aysu Bakkal, karakol ve cezaevinde yaşadıklarını "Savcılığa zütürüldüğümüz ana kadar her sebeple dayak yedik, tuvalete gitmek istedik dayak yedik. Üstümüz tacize varana kadar aranmak istendi, buna karşı çıktığımız için dayak yedik. Yasadışı davrandıklarını söyledik, dayak yedik. Birbirimize kemerle bağlandık köpekler gibi, aramıza geçip fotoğraf çektirdiler" sözleriyle anlattı. Cihan Gün, "Bir buçuk gün sürekli dayak yedik. Üzerlerimize sular dökülerek, kapının demiriyle dövülerek, kafalarımız duvarlara sıkıştırılarak dövdüler", Özgür Karakaya ise "Doktorlar bedenimizdeki yaralara baktılar hep. Kemiklerimiz, ciğerlerimiz, böbreklerimiz, beynimiz, kalbimiz, onlara bakmadılar hiç. Engin Çeber bana yakın bir koğuştaydı, durumu sorduğum zaman kısık bir sesle ‘iyiyim’ diyordu ama ben kötü olduğunu anlayabiliyordum. Aradan bir buçuk gün geçtikten sonra Engin’in hastaneye kaldırılıp beyin ölümünün gerçekleştiğini öğrendik" sözleriyle yaşananları dile getirdi. Türkiye Cumhuriyeti yıllarca sol görüşlü insanlarına terörist muamelesi yaptı lakin en çok onlar sevdi Cumhuriyeti dünyayı. Solun suçu türkiye amerikaya bağlı kalmasını istememisidir türkiye bağımsız olsun istediler ama onlar sırf amerikaya yalakalık uğruna astılar yıktılar katlettiler. HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ.