-
1.
0Hiç okumadım ama okurum
-
-
1.
0Niye yoksun len pezzo kaç saattir xd
-
-
1.
0işimiz gücümüz var zibidi xde
-
1.
-
1.
-
2.
0önceden not: anlatacağım şeylerin hakkında haberler, internette yazılar, tutanaklar vs. olduğu için isim mekan gibi şeyleri değiştireceğim/paylaşmayacağım sizlerle arkadaşlar. herhangi birisinin bana veya bu hikayedeki önemli dostlarıma veya sevdiklerine ulaşmasını göze alamam lütfen kusura bakmayın. anonimlik vazgeçebileceğim birşey değil şu anda umarım anlarsınız.Tümünü Göster
sadece benim yazdıklarım için http://www.incisozluk.com...insan-i%C3%A7in/sahibi/1/
şunu belirtmeliyim ki sözlük benim için içerisinde arkadaşlık barındıran bir yer olmadı hiç. haliyle dertlerimi hikayelerimi hiç paylaşmadım. genelde de sessizdim aklımın çöplerini attığım bir yer olarak gördüm burayı yıllarca. haliyle sizinle paylaşacağım kelimeleri seçerken, üslubumu belirlerken nasıl davranacağımı bilmiyorum. bir süredir hayatımda karışık şeyler olmakta. bu konuda profesyonel destek de alıyorum fakat bazen gerçeklerin ağırlığı çok bunaltıcı olabiliyor ve insan tabiri yerindeyse içini açmak istiyor. okuyanlar olursa sorularınızı da cevaplamayı böylece sohbet gibi devam eden bir hikaye oluşturmayı düşünüyorum. hadi bismillah.
herşey 6 sene öncesinde başladı. liseyi bitirmiş güzel bir yaz tatili geçirmiştim ve artık okul başlıyordu. bir egeli olarak çok da seyahat etmemiştim ve küçük sayılabilecek bir çevrede büyümüştüm. haliyle hafiften bi heyecan vardı bende. ailecek beyaz citroen arabamıza battaniyedir terliktir işte klagib yurt eşyalarını alıp yola çıktık. yol uzundu ve birimiz hariç bilmediğimiz yerlerdi ama neyse ki canımdan çok sevdiğim ablam da aynı okuldan mezun olmuştu. şehre 5 6 saatte vardık ve okul şehrin dışında olduğu için de 1 saat kadar okuluma gitmemiz sürdü.
güvenlikten geçtikten sonra da bir iki dakika arabayla gittik ve aman allahım ne kadar güzel biryerdi. her şeyden izole, yeşil ve mavi. sanki türkiye değildi burası, gerçekten bir yılımı burada geçireceğime inanamıyordum. ne taklar yenmezdi ki burda. kocaman yeşil çimler büyük bir orman, çimlerin sonunda göz alabildiğine iki yana uzanan sahil. 4 tane bina ve binlerce yeni insan. binlerce gençlik ateşi içinde yanan muhteşem insan.
neyse yurdumu bulduk zaten giriş kalabalık herkes anahtar alıyor liste kontrol ediliyor burları geçiyorum nihayetinde odanın kapısını açıyoruz kimse yok ilk ben gelmişim iyi güzel en güzel yatağı seçip yerleşiyoruz. ailemle kafeteryaya gidiyoruz yemek yiyoruz. onlar benden daha mutlu nasıl olmasınlar ki. zaten en başından beri vay çemçük demek burda okuyacan ha bak kıymetini bil, şimdi genç olmak vardı onlar zaten benden heyecanlı. neyse artık ailemi yolcu ediyorum, yurdun önünden arabaya binip gidiyorlar. zaten bir süre daha burada olacaklar teyzemle, bu bir veda değil.
artık yalnızım.
tamamiyle özgürüm.
ilk bi yurda gideyim de saatlerdir içemediğim sigaramı alayım saklanmadan açık açık içeyim diye yukarı çıkıyorum.
bordo kırmızı kapımın ardından sesler geliyor kanka bak şurda bu var vaay zart zurt. açıyorum kapıyı iki tane yağız delikanlı.5 yıllık üniversite hayatıma giren ilk iki insan. birisi sarışın uzun boylu hafif zayıf, gözleri bal rengi baya taşaklı yakışıklı bi çocuğa benziyor, diğeri de hafif tıknaz kahverengi gözleri ve hafif açılmış saçlarıyla dikkat çekmekte. seldıbınaleyküm beyler diyorum cemcuk ben işte tanışıyoruz. uzun olan diyor ertuğrul ben de kardeş burada kalıcam, diğeri de liseden arkadaşıyım ben de furkan yalnız onların aileleri gelmemiş birtek ikisi. diyorum nası geldiniz la buraya kadar diyorum az valizle gelmişler buralılarmış. işte bölüm ne napıyosunuz tanışma odayı yerleştirme, sonra dedik ki hadi yemek yiyelim. yemekhane daha açılmamış okul iki gün sona açılıyor kafeteryada da güzel şeyler yok napalım. napalım sahilden bakınca bir yarım saatlik mesafede evler falan var hadi gidelim bakalım. zaten kampüste sigara da satılmıyor hem depolarız başlıyoruz yürümeye. -
3.
0Rezerşevşenko
-
4.
0beyler bu arada ben bir yemek yiyeceğim, eğer yazıda beğenmediğiniz okumayı zorlaştıran şeyler olursa onları da yazın da güzel birşey olsun yarım saate ikinci part
-
5.
0sipariş verdim artık yerken yazarım bi yandan. şu da arkada çalsınTümünü Göster
https://www.youtube.com/watch?v=hoq021gAaz4
sevdim bu çocukları diyorum onlar da mühendismiş. o zamanlar dota1 oynuyorduk onlar da wepladaymış kafalar da tuttu metal müzik dinliyolarmış işte ottan taktan konuşuyoruz yürürken. bu arada sahil dediğim de kumsal zor yürünüyor dalgaların vurduğu yerden yürüyoruz batmayalım kuma diye el şakaları falan şimdiden iyiyiz çocuklarla. bi yarım saat kadar yürüyoruz birkaç plajın içinden geçtik bikinli hatunlar falan kasılıyoruz böyle kesişme falan alırız diye, anladık ki burda çok gibiş dönecek gülüyoruz falan. geldik kumsalı bi restoran kesti yandaki kaldırımdan köye girdik balıkçılar var iki üç kahve var yol yukarı çıkıyor bi 50 metre kadar. keşfedelim diyoruz işte bi mecburiyet yolu gibi bir yeri geçiyoruz kısa bir yol bikaç balıkçı tekel yine kafe tarzı şeyler. salaş bi balıkçı buluyoruz oturuyoruz.
hakan abiyle de o gün tanışmış bulunduk.
dükkanda birtek biz varız sipariş veriyoruz hakan abi ızgaraya geçiyor işte memleket nere okuyonuz siz de herhalde genel muhabbetler. çocuklar da aslen bitlisliymiş. şaşırıyorum bi an herhalde belli de etmişim. ertu da diyor gerçek kürtler sarışın olur gülüşüyoruz.( yalan ismi de hiç iyi düşünmemişim bu arada ertuğrul diye kürt mu olur lan) neyse hakan abi de kafa çıktı sohbet muhabbet açtı getirdi bize kokoreç de tak gibiymiş abi diyemedik tabi. Abi diyoruz nereyi gezelim burda. Diyor kayalıklar var gidin bi bakın. Çocukları da yeni tanıdık sorsam mı iki bira yuvarlayalım mı diye tam da vakti güneş batacak güzel vakit derken furkan diyor içsek mi ki diyorum senin daşşanı yiyim hadi gidelim hava kararmadan. Tekele gidiyoruz napsak ikisi de 3 tane alıyor okey ben de 3 alıyorum sigara da alıyoruz çıkıyoruz. Hafif evler falan seyrekleşiyor tepe çıkıyoruz biraz. 10 dakika sonra yol bitiyor bu sürgülü bi kapı arabalar için, kimse de yok geçiyoruz yanından toprak bi yol 2 arabalık, solda deniz sağda hafif ağaçlar yolu takip ediyoruz solda çok güzel manzara. Bi 5 dakika sonra deniz feneri görüyoruz gidelim diyoruz yanına, bu arada son 10 dakikadır 5 insan ya gördük ya görmedik. Gidiyoruz yanına uçurum tarzı bir yerin ucuna kurulmuş ama yüksek değil. Kayalıkları o zaman anlıyoruz uçurumun altında koca koca kaylalar sonra 2 metre deniz sonra tekrar kara ama sadece kaya. Kayalar sağa doğru artıyor sol tarafsa gelirken gördüğümüz denizin sahili gibi düşünün. Biz fenerin altına yumuluyoruz güneş soldan batıyor bizim kampüsün oraya doğru dönüyoruz. Bir müzik başlıyoruz demlenmeye.
Meğer çocuklar da benim gibi bayadır içiyorlarmış, ben lise ikiden beri düzenli içerim onlar da o civarlarda başlamış muhabbetimiz de güzel. Ulan diyorum hep buydu hayalim, biz memlekette dağa taşa kaçardık içmek için eğleniyo muyuz eziyet mi çekiyoruz anlamazdım dedim. Biraz durakladım. Asıl güzeli de aklımda hiç böyle insanlarla tanışacağım yoktu hiç değilse ilk günden, bozulmasın arkadaşlığımız lan hiç dedim. Onayladılar. Neyse karanlığa kalmayalım diye hızlıca içtik uzun da bir yol var önümüzde. Geri dönmeye başladık tekelin önünden geçerken birer tane daha aldık 4. Bira artık güzelleşmeye başladık hava alacakaranlık daha sahilden yürüyoruz gelmek üzereyiz kampüse. Baktık bizim sahilin hemen o yanındaki plajın bir de barı gibi birşey var yukarda. Zaten bilirsiniz içtiğin bira sayısı arttıkça bir dahakini içmek için daha çok arzularsın dedik devam edelim. Bi yurda uğradık üstümüze hırka neyin aldık tuttuk barın yolunu.
Biraz millet toparlansın atıcam yarım saate diğer partı. -
6.
0bu arada herkes odada parfümleniyo aynanın karşısına geçiyor belli yani ava çıkıyoruz. neyse indik merdivenlerden hava karardı iyice önden iki kız telefon ışıklarıyla yol bulmaya çalışıyor çünkü bar içerideki kısımda ve bir derevari birşey geçiyor, denize doğru üstünden atlayarak geçebiliyoruz derenin ama içeride yayılmış çamurlu sazlık birşey. Bata çıka ilerleyen kızların yanına gidiyoruz bara mı gidiyosunuz sizde şu ilerde köprü var bitane a evet hani nerde falan derken tanışıyoruz ediyoruz. Bu arada karanlıktan ızları tam seçemiyorum ama şıngır mıngır giyinmişler belli uğraşmışlar kendileriyle haliyle güzel olmasalar bile güzel gözüküyorlardır diye düşünüyorum. Giriyoruz bara. Yani bar sandığımız yere.Tümünü Göster
Genişçe bir alan yerler tahta. Ortada bi soba var ve sobanın yanında bi 20 metrekarelik boşluk. Geri kalan yerlerde masalar var ve biz arka kapı gibi bir yerden girmişiz önden bir kapı daha var. Tezgah var arkada içkiler dolu okey ama burası bar değil, bildiğin meyhane. Çocuğun biri bardan içki alıp gidiyor self servis olduğunu anlıyoruz gidiyoruz alıyoruz içkileri. Geçiyoruz bi masaya. Yalnız içerisi de boş. Bizden başka 4 masa var ama mekan çok büyük. Hay anasını diyorum zaten arabesk tarzı şeyler çalıyor kimse de yok. Sonra asıl sorun başlıyor, biz 3 kişiyiz onlar iki. Ben biraz geri çekiyorum kendimi pek yavşamasız konuşuyorum kısmen kısa cevaplar, ama bu iki ayı nasıl yürüyolar anlatamam. Haliyle canım da sıkılmaya başladı, aslında sıkılmadı eğleniyorum bu iki aptalı izlerken ama etkisiz elemanım. Neyse saat erken gelir daha millet diyorum ki haklıymışım da on dakika sonra 3 4 kişi geliyor. 2 dakika sonra bi 2 3 kişi daha sonra daha fazla derken mekan yarım saate doluyor. Ben bunaldım diyorum zaten içeride de sigara içiliyor dışarı çıkıyorum balkon tarzı biyer ama büyükçe dört beş masa da atmışlar. iyiymiş diyorum oturuyorum manzara da güzel yarım içeriyi kesiyorum yarım manzaradayım. içerisi şenlenmeye başlıyor bikaç insan ortadaki yerde dans etmeye başlıyor. Bende bir bin gülümseme. Neyse diyorum içeride merak edicek birşey kalmadı bahçenin yanındaki korkuluklara yaklaşıyorum uzaktaki gemileri izliyorum vay aq diyorum koca demir batmıyor gülüyorum kendi kendime tabi içimden mal mal izliyorum dışarıyı. Sonra arkadan biri pardon ateşinizi kullanabilir miyim diyor. Bir kadın sesi. Dönüyorum arkamı.
Belli etmemeye çalışıyorum ama gördüğüm an resmen tanrının varlığını anladım. Bu nasıl güzellikti bu nasıl bir afet. Böyle bir ten olamaz, bir dudak bir yüze bu kadar yakışamaz. Bir kahverengi göz bu kadar parlayamaz yahu. Bu kadar endamlı durulamaz. Neyse resmen bir melekti. Tabi dedim verdim çakmağımı. Çok bunaltıcı değil mi içerisi dedi. Tabi ki de sen ne dersen öyledir nolur sev beni diyemedim. Ne diyeceğimi de bilemedim. Neyse işte biraz konuşuyoruz herkes gibi o da öğrenci adı burcu. Diyorum ben de yalnız kaldım, bizim iki salağı işaret ediyorum, tam da o sırada birisi dirseğini masaya koyup elini şakağına yaslayıp kızın gözlerinin içine bakmaya başladı gülüştük. Bi süre içeri girmedik muhabbet etmeye başladık kız tam bir gizem. Bir felaket, her kelimesini seçiyor, inceden işveleniyor. Sanki fight clubdaki brad pittin sevgilisi gibi, hep o gelir aklıma burcuyu düşündükçe. Baya kafa kız çıktı o da. bende alkol etkisini göstermeye başlamıştı içeri girdik, gittim garip bi kokteyl aldım allah belasını vermesin öyle içkinin. Baktım kızın içine düşmeye başlıyorum ama böyle gayet de düzgünüm kelimeler belki normal ama, ahvalimle aşık olmaya başlayan bir aptal gibiyim. ben sanırım biraz kapıldım alkolün etkisine dedim, kapıl dedi. Öpüşme öncesi kısa bir bakışmadan sonra havai fişekler patladı, herkes cemcuk diye tezahürata başladı, bir ara güneş doğdu tekrar battı anneler çocuklarını askerden karşıladı ercan taner geldi ve cemcuk attı şampiyonluk geldi diye bağırdı.
O öpücüğü hala unutamam.
Duygunun kesinlikle bir günlük bi kız olmasını istemiyordum, o yüzden sarhoş arkadaşlarımı bahane edip kaçtım. Kızlar da bunları ekmiş mal gibi oturuyolardı zaten. Yürüyün dedim erken başladık yamulduk sonra geliriz. Şarkılar söyleye söyleye odaya geldik, furkan ayrıldı. Ertu kendi odasına geçti iyi geceler dedik ve vedalaştık.
beyler bu arada şimdilik bu kadar yeter. zannettiğimden de yorucu çıktı. gece yatmadan önce bir part daha salarım, okuyanlar kendini belli etsin hele de motivasyon olsun.
başlık yok! burası bom boş!