günlerden bir gün otobüsteyim

güvenli bir şekilde yolculuk yapıyoruz. ayaktayım çevremde fordcu yok huzurluyum falan. otobüse binenler bozuk halde bir küsür lira verdikleri halde şurdan bir kişi falan diyorlar, sanki 2 kişilik para orda mevcutmuş gibi. içimden gülüyorum tabi. komik yani çünkü.
neyse gel gelelim, şöfor amca çok deli sürüyor, sanırsın f1 pistindeyiz. önümüze geleni solluyoruz korna falan çalıyorlar bize. tabakaneye mi yetişiyon huur çocuğu dermişcesine. Haklılar. sonra fren falan da yapıyor arada, hep hızlı gidemez yani sonuçta trafik diye bi şey var.

ne diyon sen birader ?

bu da size koyabilir deseydin en sonuna tam tipik kezban olacaktın

Böyle Mi Giriş Yapılır huur Çocuğu?

sonra onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine

beyler. En ön ikili koltukta arkadaşımla oturuyoruz, ben sağdayım. Otobüs birkaç durak daha ilerledikten sonra hınca hınç dolu kıvama geldi. Durağın birinde 4 5 kişilik 35-40 yaşlarında kadın sürüsü otobüse bindi. Arkaya ilerleyecek yer yok kadınların hepsi yanıbaşımızda ayakta bekliyorlar. Genç olduklarını ve aynı paraları verdiğimizi düşünerekten yer vermedim. Birkaç dakika göz tacizinden sonra biri söylenmeye başladı ; bu gençliğin hali ne böyle, insanlık ölmüş, elimizde poşet var insan bir yer verir, üniversite öğrencilerinin hepsi böyle vs. Çevreden birkaç orta yaşlıda kadını desteklemeye başlayınca ayar verme reflekslerimi çalıştırdım. Döndüm kadına, bakın hanımefendi benim ayağımda platin var ayakta duramıyorum uzun süre, o yüzden oturuyorum dedim yüksek bir sesle. Sonra ayarda ikinci leveli gerçekleştirmek üzere ayağa kalktım topallayarak, demire tutundum ayağımıda yamuk tutuyorum. Buyur abla sen otur o kadar laf ettin dedim. Bir arka koltuktaki yaşlı karı koca kadını dürterek yazık günah sakat insana denir mi falan vb şeylerle ayarın son basamağını tamamladılar. Durağa geldiğimizde demire tutuna tutuna yavaşça inerken kadının gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Ve bugünde ayarımı verdiğim için Tanrıya şükredip yolumuza devam ettik.