1. 1.
    0
    Başımdan geçen ilginç bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum panpalar tek entryde. Bir gece rüyamda beyaz saçlı bir kadın, "Seni oglumla evlendirecegim." dedi ve gitti. Ben de uyandım, umursamadım; ama daha sonra bu rüyayı defalarca üst üste görünce korkmaya ve endişelenmeye başladım. Her gözümü kapattıgımda, o kadın geliyor ve "Seni oğlumla evlendireceğim." diyor ve gidiyordu. Ben, çok korkmuştum artık anneme babama anlattım. Babam da Benim tanıdığım bir hoca var, ona sorarım. dedi. Sonra babam sormuş, hoca da, Kızınla evlenmek istiyorlar. demiş. Babam, "Kim evlenmek istiyor kızımla?" diye sorunca hoca da, Bunların kim olduğunu sana söyleyemem. Söylersem, beni bu gece dövmeye gelirler. demiş. Babam, bunu bana anlatınca korkum daha da arttı. "Neler oluyor!" diye soruyordum kendime. Sonra, bir gece rüyama o kadın geldi ve yine Seni oğlumla evlendireceğim. dedi. Sonra oğlu geldi, Bak, oğlum budur. dedi. Ben, oğlunu görünce, rüyamda ağlamaya başladım ve yine uyandım. Kalktım, babama anlattım. Babam da, Bu böyle olmaz, ben yine hocaya sorayım. dedi. Sonra hocaya sormuş. Hoca da, Kızını yanıma getir. demiş. Neyse, babamla yanına gittik. Eline bir kağıt aldı ve Bu kagıda iyice bak; ama gözünü bir yere dik ve oraya dikkatlice bak. dedi. Ben de baktım ve o beyaz saçlı kadını gördüm. Hoca: Gördüğün kadın bu mu? dedi. Evet dedim. Sonra hoca kağıdı aldı ve yırttı. Bu kadın kim? dedim. Hoca, Zamanı gelince söyleyeceğim. dedi. Bir ay kadar sonra dayımın oğlu beni istemeye geldi, beni dayımın oğluyla nişanladılar. Sonra yine rüyamda o kadın geldi. Bana, Sen evlenemezsin, sen oğlumunsun. dedi ve elimdeki nişan yüzüğünü çıkarttı. Uyandığımda yüzük elimdeydi. Sakinleşmeye çalıştım. Aradan bir ay geçti ve nişan bozuldu; çünkü dayımın oğlu, yani nişanlım trafik kazasında öldü. Kazadan altı aya yakın zaman geçti, herşey düzene girmeye başlamıştı ki yine o rüyalar başladı. Ben de gece yatağıma geldiğimde rüyamda o kadının geleceğini, aynı sözleri söyleyecegini biliyordum. Yatağıma uzandım, gözümü kapattım. Gel oğlunla evlenmeyi kabul ediyorum. dedim. Daha fazla dayanamayacaktım. Sonra uyudum ve kadın geldi. Bana Senin göz perdeni kaldıracağım ve bizi tam olarak göreceksin. dedi. Elini gözlerimin üzerinde gezdirdi. Olanları babama anlattım ve tekrar hocaya gittik. Hoca bana, Kızım, sana cinlerin rüzgarı değmiş ve senle evlenmek istiyorlar. dedi. Dua etti ve bana muska verdi. Boynunda taşı. dedi. Gece yatmak için odama gittim. Tam yatağıma uzandım, tepemde bir bayan gördüm, yataktan fırlayarak kalktım. Bana, Korkma, ben boynunda taşıdığın muskanın için burdayım. dedi. Ne kadar dua etsem de gitmedi. Olanları babama anlattım, babam da hemen hocaya gitti. Hoca, olanlara şaşırmış. Benim hiçbir şey görmemem gerektiğini söylemiş. O bayanı her zaman görmeye başlamıştım ama eskisi kadar korkmuyordum. Rüyalarımda rahatım artık. Beş ay geçti ve ben bunları yazıyorum. Bunları yazarken bile o bayanı görüyorum.

    edit:müziği açıp okuyun

    http://www.youtube.com/watch?v=itQWlQLHgY4

    http://img5.mynet.com/ha6/c/ci14.jpg
    ···
  1. 2.
    0
    up up up gerçektir beyler
    ···
  2. 3.
    0
    özet geç bin
    ···
  3. 4.
    0
    @3 oku ...
    ···
  4. 5.
    0
    sab sabah okuycam
    ···
  5. 6.
    0
    @5 yemedimi oç
    ···
  6. 7.
    0
    ver kurtul bence panpa
    ···
  7. 8.
    0
    ananısıkiymm korktum bin
    ···
  8. 9.
    0
    okudum panpa nerden alıntı yaptın
    ···
  9. 10.
    0
    muzık trıbe sokuyor agladım kafama sıkıyordum az daha
    ···
  10. 11.
    0
    upupuppupup
    ···
  11. 12.
    0
    upupupuıupuup
    ···
  12. 13.
    0
    Başımdan geçen ilginç bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gece rüyamda beyaz saçlı bir kadın, "Seni oglumla evlendirecegim." dedi ve gitti. Ben de uyandım, umursamadım; ama daha sonra bu rüyayı defalarca üst üste görünce korkmaya ve endişelenmeye başladım. Her gözümü kapattıgımda, o kadın geliyor ve "Seni oğlumla evlendireceğim." diyor ve gidiyordu. Ben, çok korkmuştum artık anneme babama anlattım. Babam da Benim tanıdığım bir hoca var, ona sorarım. dedi. Sonra babam sormuş, hoca da, Kızınla evlenmek istiyorlar. demiş. Babam, "Kim evlenmek istiyor kızımla?" diye sorunca hoca da, Bunların kim olduğunu sana söyleyemem. Söylersem, beni bu gece dövmeye gelirler. demiş. Babam, bunu bana anlatınca korkum daha da arttı. "Neler oluyor!" diye soruyordum kendime. Sonra, bir gece rüyama o kadın geldi ve yine Seni oğlumla evlendireceğim. dedi. Sonra oğlu geldi, Bak, oğlum budur. dedi. Ben, oğlunu görünce, rüyamda ağlamaya başladım ve yine uyandım. Kalktım, babama anlattım. Babam da, Bu böyle olmaz, ben yine hocaya sorayım. dedi. Sonra hocaya sormuş. Hoca da, Kızını yanıma getir. demiş. Neyse, babamla yanına gittik. Eline bir kağıt aldı ve Bu kagıda iyice bak; ama gözünü bir yere dik ve oraya dikkatlice bak. dedi. Ben de baktım ve o beyaz saçlı kadını gördüm. Hoca: Gördüğün kadın bu mu? dedi. Evet dedim. Sonra hoca kağıdı aldı ve yırttı. Bu kadın kim? dedim. Hoca, Zamanı gelince söyleyeceğim. dedi. Bir ay kadar sonra dayımın oğlu beni istemeye geldi, beni dayımın oğluyla nişanladılar. Sonra yine rüyamda o kadın geldi. Bana, Sen evlenemezsin, sen oğlumunsun. dedi ve elimdeki nişan yüzüğünü çıkarttı. Uyandığımda yüzük elimdeydi. Sakinleşmeye çalıştım. Aradan bir ay geçti ve nişan bozuldu; çünkü dayımın oğlu, yani nişanlım trafik kazasında öldü. Kazadan altı aya yakın zaman geçti, herşey düzene girmeye başlamıştı ki yine o rüyalar başladı. Ben de gece yatağıma geldiğimde rüyamda o kadının geleceğini, aynı sözleri söyleyecegini biliyordum. Yatağıma uzandım, gözümü kapattım. Gel oğlunla evlenmeyi kabul ediyorum. dedim. Daha fazla dayanamayacaktım. Sonra uyudum ve kadın geldi. Bana Senin göz perdeni kaldıracağım ve bizi tam olarak göreceksin. dedi. Elini gözlerimin üzerinde gezdirdi. Olanları babama anlattım ve tekrar hocaya gittik. Hoca bana, Kızım, sana cinlerin rüzgarı değmiş ve senle evlenmek istiyorlar. dedi. Dua etti ve bana muska verdi. Boynunda taşı. dedi. Gece yatmak için odama gittim. Tam yatağıma uzandım, tepemde bir bayan gördüm, yataktan fırlayarak kalktım. Bana, Korkma, ben boynunda taşıdığın muskanın için burdayım. dedi. Ne kadar dua etsem de gitmedi. Olanları babama anlattım, babam da hemen hocaya gitti. Hoca, olanlara şaşırmış. Benim hiçbir şey görmemem gerektiğini söylemiş. O bayanı her zaman görmeye başlamıştım ama eskisi kadar korkmuyordum. Rüyalarımda rahatım artık. Beş ay geçti ve ben bunları yazıyorum. Bunları yazarken bile o bayanı görüyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    2016 yazında gerçekleşmişti. Ben, bu tarihte Erdek’te bir otelin barında çalışıyordum. Bu nedenle geceleri geç yattığım için öğlen kalkıyordum. Yine böyle gece, geç saatlere kadar çalıştığım bir günün ertesi, öğlen saat 4 gibi kalktım ve her zaman yemek yediğim yer olan otelin karşısındaki büfeye gittim. Orada otelin güvenliklerinden biriyle karşılaştım ve beraberce bir masaya oturduk. Yemeğimizi yerken yanımıza benim arkamdan biri yanaştı ve aynen şu cümleyi söyledi: “Falına bakmamı ister misin?” Ben, bu lafın bana söylenmediğini düşünerek tostumu yemeğe devam ederken sesinden kadın olduğunu anladığım o şahıs aynı soruyu tekrarladı: “Falına bakmamı ister misin?” Bunun üzerine dayanamayıp arkamı döndüm. Ben de herkes gibi, döndüğümde o tipik falcı kılığındaki birini göreceğimi sandığımdan hızlı ve sinirli bir dönüş yaptım -ki bunun bir diğer nedeni o güne kadar fala inanmıyor olmamdı-. Kadınla göz göze geldik ve kadın az önce sorduğu soruyu benim ona herhangi bir şey söylememe fırsat vermeden yineledi: “Falına bakmamı ister misin?” Ben de üzerimde neden olduğunu bilmediğim o bir anlık şaşkınlığı atarak hızlı bir şekilde, “Hayır!” diyerek arkamı döndüm. Bunun üzerine yanımdaki güvenlik arkadaşımın kadına, “Benim falıma bak.” dediğini duydum. “Duydum…” diyorum; çünkü o 3-5 saniye arası, sanki yaşanmamış gibi geliyordu. Arkadaşım, kolumu tutarak benim de baktırmamı, parasını kendisinin vereceğini söyledi. Ben de gayri ihtiyari, sanki bunu yapınca rahatlayacakmışım gibi kafamı olur anlamında salladım. işte tam bu sırada falcı kadın, arkadaşıma onun falına bakmayacağını söyledi ve benim yanıma gelerek sanki bir “Rıdvan” (cennetin bekçisi) gibi tepemde dikildi. Bunun üzerine ben de ne istediğini, istediğinin para mı olduğunu sordum. Falcı kadın, aynen şunları söyledi: “Falına bakıcağım!” Ben de sanki bu bir oyunmuşçasına, “Niye?” dedim. Kadın, buz gibi donuk sesiyle, “Çünkü az önce istediğini söyledin.” dedi. Az önce kaynağını bilmediğim, o irkilme sebebim gibi görünen kadın, bana bir anda çekici gelmeye başladı. Aklımdan “Neden olmasın ki, ne kaybedersin ki zaten.” denen o en tehlikeli düşünce geçti. Falcı kadına, “Tamam.” dedim. Kadın, hiç duraksamadan yanıma oturdu ve kafasını yere doğru eğerek bana sağ elimi uzatmamı söyledi. Ben de biraz yaramazlık olsun diye aklımdan sol elimi uzatmak geçiyordu ki, falcı kadının ağzından beynimdeki tüm kanı donduran şu sözler döküldü. “Sakın ha, yanlış elini uzatmak gibi haylazca bir şey yapma!” işte o an kendimi felç olmuş gibi hissettim. Oradan gitmek istiyordum; ama mümkün değildi. Ayaklarım, sanki yere mıhlanmış gibiydi. Ben, bu korkuyla karışık durumda sağ elimi kadına uzattım. Kadın, parmaklarımın arasına bir bezden sıktığı sıvıyı sürdü ve sağ elimi sol elimle kapattı. Sonra sanki bana acırmışçasına baktı. Ardından elimi açtı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bir an sustu ve bana kelimelerine hiç aralık vermeden şunları söyledi: “Bir kağıt alacaksın ve bu seni büyük bir topluluğun içine sokacak. 3 gün içerisinde çok sevdiğin iki insanı kaybedeceksin. Şu an sıkıntıların var; ama yarın bunların hepsi sona erecek. Annen, çok uzaklardan bir haber alacak.” Ve en son söylediği söz ise şuydu: “2 abinden büyük olanı, küçük olanından daha uzak bir yere gidip sizden ayrılacak.” Olayın hikaye kısmını geçerek size o hafta olan olaylardan bahsedeyim. 2 gün sonra üniversite sınav sonuç kağıdım geldi ve ben artık bir kalabalığın içinde olmaya hak kazanmıştım. Bundan bir gün sonra, kuzenimin intihar ettiği haberini aldık ve aynı gün dayım, kalp krizinden öldü. Ortanca abim, aniden askere gitmeye karar verdi ve diğer abim de üniversite için Avusturalya’ya gitti. Ben, bu olayın üzerinden yaklaşık 3 yada 4 ay sonra tesadüfen tekrar Erdek’e gittim. Aklıma bu kadın geldi ve aramaya karar verdim. Ancak tüm aramalarım boşa çıkmıştı ki, son bir kez uğradığım benzin istasyonundakilere sorarken birisi bana, o kadını tanıdığını ancak o kadının yaklaşık 3 sene önce öldüğünü söyledi. Benim o anki halini tarif edemiyeceğim için bu tarifi size bırakıyorum. Daha sonra adama olayı anlattım. Adamın bana inanmamış olduğunu anlasam da, kadının yaşadığı yeri bilip bilmediğini sordum. Bana kadının evini tarif edebileceğini söyledi. Ben, tarif doğrultusunda eve gittim. Ancak gittiğim yer, bir ev değil harabeydi. Yanmış, yıkık dökük içinde, şarap içenlerin olduğu yıkıntı bir yerdi. Ben, evin içine girdim, biraz dolaştım. içerde şarap içen insanlara böyle birini görüp görmediklerini sordum. Kimse görmediğini söyledi. Ben de ümidimi kesmiş evden tam ayrılacağım sırada, az önce çıktığım merdivenlerin üstünde kadının benim elimin üstüne sıktığı bezi gördüm. Diyeceksiniz ki aynı bez olduğunu nerden biliyorsun. Çünkü o günden sonra, sağ elimdeki koku hiç çıkmadı!
    Tümünü Göster
    ···