götüme nasıl dildo girdi anlatıyorum

Sigara yaktım bu sigara bitene kadar yazmassan dildo level atlayacak, hadi baba hadi yatacaz iş var güç var ya

sanki rahmine çarpıyordu penisim, daha fazla giremiyordum. çıldırmıştım. o bana ne kadar şefkat gösterirse o kadar sertleşiyordum. vücudu acıdan kasılıyor, bazen çığlık atıyordu. dinlemiyordum. kontrolümü kaybetmiş gibiydim. sanki penisimle bir cinayet işliyordum. içinden çıktım, bacaklarını indirdim, yatar vaziyette yana çevirdim. kalçasını tuttum ayırdım, anüsüne girmek istiyordum. ona daha fazla acı çektirmek istiyordum. odamda prezervatif vardı; ama bu anın büyüsünü bozamazdım. penisime tükürdüm, anüsünü zorlamaya başladım. elleriyle yüzünü kapatıyordu. kolunu tuttum, kıvırdım. anüsü bir türlü açılmıyordu. zorladıkça inliyordu.

sonra daha sert zorlamaya başladım. başını bir o yana bir bu yana çevirip hırıldamaya başladı. bir eliyle vajinasını okşuyor, tokatlıyordu. çıkarıp tükürükleyip tekrar denedim. çok kuruydu, çok zor giriyordu. bir daha tükürükledim, kıvırdığım eliyle bacağıma tırnaklarını geçirdi. yarısına kadar girmiştim. dişlerini sıkıyor, diş sesiyle hırıltıları birbirine karışıyordu.

kalçasına öyle tokat atıyordum ki geri gidiyordu, ben de daha sert içine gidiyordum. hastalıklı gülüşlerini atmaya, yastığı ısırmaya başladı. dayanamıyordum, belinin kıvrımlarından süzülen terler bile beni mahvediyordu. vajinasına soktuğu eli taşaklarıma çarpıyordu. en derine girmek için bütün ağırlığımı üstüne verdim. koltuğun kolçağıyla benim aramda sıkışmıştı. vajinasından elini çekti, boşalacağımı anlamıştı, saçlarımı kavradı, kalçamı, göğüslerimi tırnaklarıyla çizerek "hadii hadii" diye bağırıyordu. bir elimle iki göğüsünü de kavrayıp sıkıyor, diğer elimle kalçasından güç alıyordum. böğürerek boşaldım.

boşalmam bir türlü bitmiyordu, bütün bedenim titriyordu, içinden çıkmak istemiyordum. o da yüzünde o hastalıklı gülüşle omuzlarımdan tutup kendine çekiyordu. biraz sonra içinden çıktım. yorgunluktan ölmüştüm. koltuğa oturdum, "bana bir şey getirmen lazım" dedi. beynim durmuştu. konuşamadım. "peçete falan getirmen lazım" dedi. ayağa kalktım, yürüdükçe penisime vuran rüzgar bile içimi ürpertiyordu. mutfaktan kağıt havlu aldım. silmeye yeltendim, elimden aldı. "tuvalet nerde" dedi. şurdan girince hemen karşındaki kapı, dedim. peçeteyi burdu, anüsüne doğru bastırdı. ayağa kalktı. göğsündeki terler ışıkta parlıyordu. şahane bir şeydi bu. yani zütüne kağıt havlu bastırarak tuvalete gidişi bile ciksi olabilir miydi bir insanın. bu kız işte öyleydi.

sigara içmek istiyordum; ama hareket edemiyordum. devirdiğimiz pufa baka kalmıştım. sifon sesini duydum, birkaç saniye sonra içeri geldi. kucağıma oturdu, yanaklarımı öpüyordu. yüzümü okşuyordu. "biz çantamı aldık mı?" dedi. aaa almadık, dedim. güldü. dur ben gidip getireyim, dedim. üstümden koltuğa yattı. pantolonumdan boxerımı sıyırdım, gömleği giydim, anahtarları aldım. "televizyonu açsana" dedi. açtım, işte hdmidan dijitürkü seçtim, yayın gelmedi, kapalı mı o, dedim. "tamam sen git ben açarım" dedi. çıktım. arabaya gittim, sırt çantasını aldım, eve döndüm.

hava soğuktu, altımda don bile yoktu, üşümüştüm. gel üstümüzü değiştirelim, dedim. yatak odasına girdik. "vayy" dedi, beğendin mi, dedim. "ben de gardrobumda ayna istiyorum" diye şımardı. ben de o aynada seni izlemek istiyorum, dedim, gömleğimi çıkarırken. "daha işimiz bitmedi diyosun" dedi. daha yeni başlıyoruz, dedim. gülüştük. pijamamı giydim. o da külodunu giydi, "siyah mı kırmızı mı?" dedi. siyah, dedim. siyah yırtmaçlı, kurukafa motifli geceliğini giydi. "güzel oldu mu" dedi. bayıldım, dedim. salona geçtik.

dolaptan çikolata kaplı kahve çekirdeklerini çıkardım, bir kaseye döktüm. iki tane bardak aldım, smirnoff'u yatak odasından getirdim. içmeye başladık, history channel'da bilimin ta kendisi vardı, onu izliyorduk. saçma sapan konuşuyorduk, yok işte fizikten hiç anlamam, aman benim matematiğim çok kötü, yok benim bir hocam vardı şöyle muallakydi, falan gerizekalı gerizekalı konuşuyoruz. neyse kardeşinden bahsetti, ben de ne yapıyor, okuyor mu, dedim. işte yeni kazanmış üniversiteyi, normalde bilmemkim'le kalıyormuş, sonra kardeşi gelince eve çıkmışlar beraber, bu hırsız mevzusundan sonra da tırsıyorlarmış, başka yere taşınmayı düşünüyorlarmış falan filan.

Yaz panpa gece gece heyecan oluyo eski günleri hatırlıyorum aq

sonra sohbet gene onun hegemonyasına girdi. saçma sapan bir şeyler anlatmaya başladı. sürekli kendinden bahsediyor, "ben istediğim gibi yaşamalıyım" işte "ben neden insanların düşüncelerini önemseyeyim ki" falan filan. he he, diyip dinliyorumdum. bir taraftan bugünkü ciksin parametrelerini düşünüyordum. neden bir anlığına o kadar masum olmuştu, yani illa anal tatminde mi çılgın atıyordu bu kız? peki ben neden o masumlaştıkça daha fazla hırslanmıştım. yoksa asıl anormal olan, hastalıklı olan ben miydim?

biliyosunuz ice tatlı olduğu için, hemen etkisini gösteriyor. zaten hali hazırda birasından kimkonuna içmişiz, ben iyice züt oldum. türkmax miydi, bilmiyorum bir kanalda bir film seyrediyoruz. ismail hacıoğlu'nun oynadığı bir film. adını falan hatırlamıyorum, ismail hacıoğlu böyle zemin katta yaşayan fotoğrafçı mı ne, huzurevine falan gidiyo, gibko bir film. neyse onu izliyoruz. niye izliyorsak, bilmiyorum. ben bildiğin bayıldım. uyumuşum. boynum böyle ters dönmüş, nefes alamadım bir an uyandım. bir baktım kucağıma yatmış o da uyuyor. ama benim boyun felç, tutumuş. neyse, dedim, hadi yatağa yatalım. mızmızlana mızmızlana yatağa gittik. gözlerini açmadan yatağa yattı. yorganı altından çektim, örttüm. yanına yattım. döndüm işte kıza doğru, bu bana doğru döndü, kafamı aldı koynuna, saçlarımı okşamaya başladı. uyumuşum.

rüyamda bir müzik sesi duyuyorum, duyuyorum; ama bir türlü çözemiyorum. sonra fark ettim uyuduğumu, sonra müziği bir daha duydum. hassgibtir, dedim. müzik dediğin benim telefonun melodisiymiş. kalktım, çalar saatim var; ama bir ayarı var, basıyorsun sonraki günler hep o saatte çalıyor. ben de haftasonu kapatıyorum tatil günü radyo bağırtısıyla uyanmayalım diye. öyle yannan gibi yatınca tabii, saati falan unuttum ben. neyse kalktım, kız benden beş metre ötede bayılmış şekilde uyuyor. salona koştum, telefona baktım yedi tane cevapsız, iş arkadaşım. aradım, "nerdesin lan sen toplantıya giricez yarım saate" diyo. hay dıbına koyim geliyorum, uyumuşum, falan derken hazırlanmaya başladım. kızı uyandırmaya çalışıyorum, bir türlü uyanmıyor. bir banyoya giriyorum saçları düzeltiyorum, hadi uyan, diyorum. gidiyorum dosyaları, laptopu falan topluyorum, geliyorum, hadi kalk artık, falan. yok kız yarı ölü gibi uyuyor. dedim bu uyana kadar geç kalırım, bir not yazdım. ben işe gidiyorum bir türlü uyandıramadım * , diye. arabaya bindim, zar zor toplantıya yetiştim. toplantıya başlamadan bir mesaj attım kıza, uyanınca haber ver, dolapta kahvaltılık var * falan gibilerinden. sonra telefonun sesini kapadım.

ee.. dinliyom ben devam et sen

neyse toplantı bitti, sonra benim birkaç işim daha vardı, onlara baktım, ettim. telefona baktım bir sürü mesaj; "ya neden uyandırmıyorsun ):", "dersim vardı bugün sen bırakacaktın ):", "a454random salladım nerden geçiyor burda", "öff" falan diye mesajlar. hasgibtir, dedim. aradım, açmadı. sonra beş dakika sonra çağrı yaptı, tekrar aradım. sanki annesini gibmişim gibi bir "alo". ben tamamen unuttum okulunu, sabah da uyandırmaya çalıştım, bir türlü uyanmadın, dedim. "şimdi ben tekrar otobüse binicem, sonra konuşuruz" dedi, çat diye kapattı. giberim böyle işi, dedim. attım telefonu, kafam dağılsın diye masa değiştirdim.

neyse öğle yemeğinde baktım tekrar, ne bir mesaj, ne bir arama... ulan madem bu kadar önemli dersin, okulun, ona göre hazırlığını yap. ben sanki saatinde kalkıp işe gittim de, seni uyandırmadım. biz de geç kaldık dıbına koyim, laf yedik. neyse, işe geri döndüm. dün gece karşılaştığımız gruptaki kızı gördüm. selam falan verdik, naaptınız falan, işte anlatıyor, ordan oraya geldik, zor uyandık, falan. dedim, ben de geç kaldım, işte o da geç kaldı okula bırakacaktım, unuttum geldim, falan dedim. "hadi ya gitmiş mi bari okula" dedi. dedim, bilmiyorum, bana trip atıyor, cevap vermiyor, dedim. "ya o kız biraz öyle" dedi. nasıl yani, dedim. "biraz dengesiz" dedi. he ben onu anladım zaten, dedim. "siz nerden tanıştınız" dedi. anlattım işte, ortak arkadaş falan. "anladım" dedi. sonra görüşürüz, dedik, ayrıldık.

kardeş ne tak yiyosun dıbına koyayım ya, el gibte beklemeyi bırak, olum sardı lan hikaye kızı merak ettik burda itoğlu it, azıcık hızlı yaz masum çakal.

işemeye gidiyom çabuk yaz

sonra düşündüm, ulan dedim, ben bu kız hakkında hiçbir tak bilmiyorum. yani ortamlar, arkadaş çevreleri çok kesişiyor da harbiden tanımıyorum, etmiyorum. bizi tanıştıran arkadaşımla da zaten iş arkadaşlarıydılar, öyle pek muhabbetleri yoktu. iki kere bir yere içmeye gittiler, ikincisinde ben kızı gördüm, feysten ekledim. kızın ne cins olduğunu insanlara sormama gerek yoktu; ama en azından hakkında daha çok şey öğrenmek istediğimi fark ettim. az önce konuştuğum kız da "ya o biraz öyle" falan diyince, demek ki bir şeyler olmuş diye düşündüm. bir çok insanla ortak arkadaştık; ama anlat bakalım kim bu huurcuk, diyebileceğim kadar yakın bir tek arkadaşım vardı. ona mesaj attım, dedim nabuosun, ne ediyosun, falan. neyse bana gerek kalmadan o sordu, dedi "takılıyormuşsunuz", evet, dedim. "iyi hayırlı olsun yarrağa yedin" dedi.

dünden beri hikayeni takip ediyorum bu işin sonu nereye gitcek merak etmeye başladım.

niye lan, dedim. "biraz işim var, on dakkaya ararım" dedi. sigara içme bahanesiyle terasa çıktım. aramasını beklerken bir tane içtim hatta. neyse aradı en sonunda. "olm dün haberim oldu arayacaktım, manyak mısın olm sen?" dedi. niye lan, dedim. "o kız bildiğin hasta, bir sürü saçma sapan mevzuları oldu, gib, takıl da hemen sal gitsin." dedi. olm zaten neler yaşadığımı bir bilsen, dedim. "abi tahmin edebiliyorum, gerçekten o kızın pgibolojik sorunları var, hiç bulaşma, sonra konuşuruz" dedi. anladım, konuşuruz, dedim. neyse işe döndüm; ama moral falan kalmadı. şimdi o 'bir sürü saçma sapan mevzunun' içine eğer benim dildo hadisem girerse, yannanı yedim, diye düşündüm. kıza duyduğum sempati, sevişme arzum, hayvani çekim falan kalmadı. direk dildoyu düşünüyordum.