göt eden cevaplar

anneannem ile az önce aramızda geçen kısa muhabbet:
- oğlum buraya resim koymak paralı mı? (facebook'u kastederek)
+ hayır anneanne niye ki?
- paranla rezil olma diye dedim oğlum. (profil fotoğrafımı kastederek)

merhum necip fazıl kısakürek'in 1954 lü yıllarda çıkardığı büyük doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini
necip fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
''içinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı osmanlı arması var. siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye haykırması...

lazio taraftarı : oh nooo !
roma taraftarı : siz hayır diyorken anneniz evet evet diyordu.

rivayete göre bedia muvahhit 'i gören bir genç kız koşarak "ay ben size hayranım bedia hanım, bende sizin gibi aktrist olmak istedim ama annem huur olursun diyerek izin vermedi" der. bedia muvahhit kızı süzüp lafı yerleştirir.

"peki sonra nasıl oldun?"

-oscar wilde hayranı:benbile bukadar cok kitap okumama rağmen sizin gibi sözler kitaplar yazamıyorken siz kmbilir kaç kitap okumuşsunuzdur .)))

-oscar wilde: hanfendi okuyanlar vardır yazanlar vardır

isviçre denizcilik bakanı türkiye'ye gelmiş vakt-i zamanında. kendisini bizim bir bakanımız karşılamış. merhaba merhaba, nasılsınız falan derken bizim bakan sormuş:

"sayın bakan, yanlış anlamayın ama bişey saçma geliyor bana... isviçre'de deniz yok ama denizcilik bakanlığı var. garip değil mi?"

isviçreli bakanın cevabı:

"ona bakarsanız sizde de adalet bakanlığı var sayın bakanım... "

şapka kanununa muhalif bir şeyh ile atatürk karşı karşıya gelir. atatürk şapkayı şeyhin kafasına takarak sorar:

- şimdi şu şapkayı kafana taktığım zaman dinden çıkmış mı oldun sen?
- hayır.

sonra şapkayı alır ve kendi kafasına takarak yine sorar:

- peki ben şapkayı taktığımda dinden çıktım mı?
- evet.

atatürk şaşkındır.

- neden?
- çünkü ben şapkayı cebren taktım fakat sen kendi isteğinle taktın

der şeyh ve akıbeti bilinmez bundan sonra...

romen diyojen savaş öncesi, alparslan'ın ordusunun dört katı olan ordusunun verdiği gazla: ''türkleri anadoludan atıp geldikleri yere göndereceğim, alparslan'ı atımın kuyruğuna bağlayıp sürükleyeceğim veya bir demir kafes içinde diyar diyar gezdireceğim. benim ordum kadar kuvvetli ordu yoktur.'' diyordu.
savaş meydanında türkler maharetlerini çabucak göstererek bizans ordusunu darmaduman etti ve imparator diyojen esir edildi. alparslan diyojen'i çadırına aldırdı ve sordu:
- beni yakalasaydınız ne yapardınız.
romen diyojen utana sıkıla yapacaklarını söyledi.
alparslan tekrar sordu:
- benim, size ne yapacağımı sanıyorsunuz?
+ ya boynumu hemen vurduracaksınız yahut da benim size yapmayı tasrladığım gibi demir kafes içine koyup diyar diyar gezdirecek, zaferinizle övüneceksiniz.
alparslan ayağa kalkıp imparatoru göstererek.
- işte aramızdaki fark dedi.
- sizi serbest bırakacağım, imparator.
romen diyojen dondu kaldı. diyecek hiçbirşey bulamadı. yutkundu ve olduğu yere çöktü.
+ ne kadar büyük olduğunuzu şimdi anlıyorum diyebildi.

rereererererre

@20 ya araba çarparsa

- baba sen o kızı sevmiyomuydun ne oldu ?
+ yok be koçum çokda fifi giber atar gider yatarım.

reserved

bir adam, dinine pek bagli olmadigi söylenen keçecizade fuat pasa'ya (muhtemelen kasten) sorar: "pasa'm helada sakiz çignemek caiz midir?" fuat pasa ayari verir: "degildir, zira biri görecek olursa tak yedigini zannedebilir."

kolluk güçleri ile mahir çayan arasındaki diyalogtur..

- hapisten kaçarken kazdığınız tüneldeki toprağa ne yaptınız ?

+ topraksız köylüye dağıttık..

necip fazıl birgün bir topluluğa konuşma yaparken genç bir öğrenci kürsüye salatalık (hıyar) fırlatır. necip fazıl hıyarı yerden alır ve; "biri kimliğini düşürmüş, lütfen gelip alsın." !...

tayyitp ertdoğan - daha istanbulda yolunu bile bilemiyorsun sen hey gidi hey..

kemal kılıçdaroğlu - ben yolumu bulmaya değil yolunu bulanları bulmaya geliyorum..

kadıköy kaymakamı "vajina monologları" isimli oyunun gösterimine izin vermemiş. kaymakam "oyunun ismini telaffuz etmeye bile utanıyorum." demiş. oyunun yönetmeni buna karşılık: "vajina tıbbi bir isim, utanacak birşey yok, o asıl kaymakam sözcüğüyle uğraşsın" demiş.

sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur
herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur
sadıkane belki ol alemde serdar olur
yar olur ağyar olur serdar olur didar olur

reserved

öğretmen okulda mini etek giyen bir öğrencisine dik dik bakmaktadır. öğrenci ayar vermek amacıyla:
-hocam bakmayın öyle. kendimi tren gibi hissediyorum.
öğretmen istifini hiç bozmadan:
+bana da günde 500 kişi binse ben de öyle hissederdim.
-babama söyleyeceğim sizi.
+söyle bakalım, çok da gibimde ahhahahahahaha.
-babam bu okulun müdürü.
+error.dll