/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 76.
    +1
    Uppp up up
    ···
  2. 77.
    +1
    Up up up
    ···
  3. 78.
    +1
    Uppppppppppppppppppppp
    ···
  4. 79.
    +1
    upupupup
    ···
  5. 80.
    0
    yüksel başlığım
    ···
  6. 81.
    0
    yüksel başlığım
    ···
  7. 82.
    0
    yüksel başlığım
    ···
  8. 83.
    0
    yüksel başlığım
    ···
  9. 84.
    0
    upp kardeşim
    ···
  10. 85.
    0
    upp kardeşim
    ···
  11. 86.
    0
    upp kardeşim
    ···
  12. 87.
    +1
    Bi upta ben cakayim aramizda tasakli eksiciler eksiye yazsa ya olaylari
    ···
  13. 88.
    +1
    upppppppppppppppppp
    ···
  14. 89.
    +1
    Upp up up
    ···
  15. 90.
    +1
    Up up up
    ···
  16. 91.
    +1
    up up up
    ···
  17. 92.
    +1
    Up up up
    ···
  18. 93.
    +1
    Up up up
    ···
  19. 94.
    0
    Dilekçe taslağım;

    Dosya numarası (burada numara yazıyor)

    Sonuçlanan davada evrensel hukuk kuralları uygulanmamış, adil yargılanma sağlanamamıştır.

    1_Tarafıma verilen karar metninde gerekçenin ana çizgileriyle anlatılıp hükmün açıklandığı ifadesi ve verilen kararın açıkça okunup usulen anlatıldığı ifadesi yer almaktadır. Oysa ki bu yazılanlar gerçekleşmemiş, bana hangi gerekçe ile ceza aldığım anlatılmamıştır.

    2_ ilk duruşmada henüz herhangi bir savunma hakkı tanınmadan hakim reyini belli etmiş bana hüküm cezasına karar verildiği taktirde hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını isteyip istemediğim sorusu yöneltilmiştir. Bu şekilde hakim peşin hükümlü bir tavır takınmış, tarafsızlığını koruyamayarak davanın başında beni pgibolojik olarak baskılamıştır. Böylelikle masumiyet karinesi ilkesi ihlâl edilmiştir. Masumiyet karinesinin ihlâl edilmesi durumu dava sonuçlanana kadar değişmemiş, yeni hakim ile de devam etmiştir.

    3_ 10 gün öncesinden müdafi talebimi dilekçe ile bildirmeme rağmen ilk duruşma tarihine kadar müdafi temin edilmemiştir. Baro bana yaklaşık altı ay sonra ikinci duruşmanın hemen öncesinde müdafi temin etmiş fakat müdafi ikinci duruşmada mazeret dilekçesi vererek, üçüncü olan son duruşmada ise mazeretsiz olarak duruşmaya katılmamıştır. Böylelikle dava boyunca müdafi hakkından yararlanamamış bulunmaktayım. Müdafimin dava boyunca beni fiilen savunmaması ve benim bu konuda yetersiz kalmam silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Baronun temin ettiği müdafi dava sürecinin uzamasına sebep olup benim aleyhime sonuçlar doğuracak şekilde hareket etmiştir ve ilk duruşmada hükmün açıklanmasının geriye bırakılması hakkımın bulunduğunu söyleyen hakimin değişerek yeni gelen hakim tarafından hükümlü olmamı sağlamıştır. Bana temin edilen avukat dava konusunda görüşme için ofisine gittiğimde müştekiler lehine şahit olan kişilerin listesine bakıp aralarında arkadaşı olduğunu dile getirmiş, fakat kim olduğunu bana söylememiştir.

    4_ Son duruşmada hakim tarafından müdafin yok bu duruşmada karar alınacak birazdan kararı açıklayacağız istersen son sözünü söyleyebilirsin denilerek kendimi zorunlu olarak kendim savunmam sağlanmıştır son duruşma olduğu dikte edilerek.

    5_ Dava süresince silahların eşitliği ilkesi ihlâl edilmiştir.
    Müştekiler ve tanık ifadeleri alınırken hiçbir kısıtlamaya gidilmemiş, suç unsuru olmayan ve davanın seyrini etkileyemeyecek ifadeler sunan tanıkların sözü hiç kesilmeden dinlenmiştir. Önemli olmayan bu ifadeler dinlendiği hâlde bana söz hakkı tanınmamış kendimi savunmam engellemiştir. Tarafıma yöneltilen sorular maksatlı sorular olup tek kelimelik kısa cevaplar vermem istenmiştir. Bu şekilde suçlu izlenimi edindiğim ve daha detaylı açıklama yapma konusunda itirazım olmuştu. Bu hususta yaptığım itiraz kabul edilmekle birlikte, açıklama yapmam engellenerek aynı tutum sürdürüldü. Böylece itirazım fiilen geçersiz kaldı.

    Son duruşmada hakim tarafından son söz verilen müşteki (burada isim var ) yanında getirdiği 1 sayfalık bir metni okumak istemiş. Hakim yazılı olarak ifadenizi teslim edebilirsiniz cevabını vermiştir. Bunun üzerine (burada isim var) yazılı olarak hazırladığı metni teslim etmeyi reddetmiş ve hakim bunun üzerine okumasına izin vermiştir. (burada isim var) elindeki 1 sayfalık metni okumuş ve hakim tarafından özetlenerek tutanağa geçirilmiştir. Bana son söz hakkım tanındığında “iddia makdıbının elinde suçlu olduğuma dair herhangi bir delil yok” diye kuracağım ilk cümle “iddia makdıbının” dememle birlikte hakim tarafından kesilmiştir ve dizilerde öğrendiklerinizle buraya geliyorsunuz denilerek şahsım azarlanmıştır. Ayrıca henüz ilk cümlemi kurmama dahi izin verilmemişken uzatmamam ve birkaç cümle kurmam istenmiştir. Bu sebeble sadece müştekilerin elinde somut deliller olmadığını ve benim onların söylediklerinin aksini ispat niteliğinde pek çok delil sunduğumu belirtmek dışında bir şey söyleme fırsatım olmamıştır. Böylelikle müşteki (burada isim var)’e tanınan hakların aynısından faydalanmamın önüne geçilmiştir.

    Bir başka husus olarak müşteki olan kişilerin önlerinde monitör olduğu için gerekli gördüklerinde mahkeme tutanaklarındaki beyanları yazılırken itiraz ederek düzeltmeye gidebildiler fakat benim önümde monitör olmadığı ve müdafimin bulunmaması nedeniyle tutanaklara yazılanlar konusunda habersiz kaldım.

    Benim mahkemeye sunduğum delillerin müştekiler tarafınca incelenmesi sağlandığı hâlde ben müşteki delilleri ve beyanları hakkında bilgilendirilmedim.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 95.
    0
    6_ ilk duruşmada hakim taraflı davranarak beni hataya düşürmek için verdiğim ifadeleri çarpıtma girişimlerinde bulunmuştur. Hakim tarafından tehdit suçu konusunda bana sorulan böyle bir sms gönderdin mi sorusuna gönderdiğim mesajı doğru haliyle hakime aktarmamın ardından suç unsuru bulunmadığı görüldüğünde mağdur sıfatı ile mahkemede yer alan (burada isim var) “Aslında doğru söylüyor öyle ama yanlışlıkla öyle yazmış olmalı.” Gibi varsayımlarla tehdit suçu işlediğimde ısrarcı oldu. Bunun üzerine hakim tarafından “tehdit mesajı attım ama tehdit amacıyla atmadım diyorsun öyle değil mi?” denilerek bana hitapta bulunuldu ve bu şekilde mahkeme tutanağına geçirilmek denendi.

    Yine ilk duruşmada hakim davanın ertelendiği tarihi söyledikten sonra salondakilere çıkabileceklerini söyledi. Şahit sayısının fazla olması sebebi ile onların çıkmasını beklerken müşteki (burada isim var)’in hakim kürsüsüne yaklaşıp hakim ile konuşmaya başladığını görüp onları izler hâlde buldum kendimi. Bir süre ne konuştuklarını duymadığım hâlde samimi bir şekilde konuştuklarını gözlemledim. Beni fark eden hakimin duruşma salonundan çıkmamı söylemesi ile ben duruşma salonunu terk ederken konuşmalarını sürdürüyorlardı. Hakimin taraflardan biri ile duruşma salonu içerisinde böyle bir konuşma gerçekleştirmesi tarafsız duruşunu bozan hallerden biriydi.

    7_ Hakkımda hüküm verilen tüm suçlarda değişik zamanlarda birden fazla eylemde bulunulduğum kabul edilmiş, olaylar arasındaki bütünlük göz ardı edilerek zincirleme suç kapsamında değerlendirilmiştir.

    (burada isim var)’in beni davet ettiğini sms kayıtları ile kanıtlamıştım. Daha sonrasında telefonun kapalı olması sebebi ile kendisini merak edip kendisine ulaşmak istemem ve babasının beni araması, telefon görüşmesinin yarıda kalması ayrıca babasının gizli numara ile arayarak babası olduğunu iddaa etmesi ve sesinin genç bir bireye ait olduğunu zannetmem nedeni ile (burada isim var)’in iyi olduğunu kesin bir şekilde öğrenmek için babasının ofisine gitmem tekrar eden bir olay değildir. Burada uzun süre görüştüğü birinin iyi olup olmadığını öğrenmek isteyen biri söz konusudur öğrendiğinde ise hiçbir şekilde iletişim kurma girişiminde bulunmamıştır.

    “Baskın yapar gibi” ifadeleri ile olay çarpıtılarak (burada isim var)’in ofisine gitmekle suçlandım. Tek yaptığım ofisin ziline basıp sekreterine görüşme talebimi iletmekti. Müştekilerin şahit olarak gösterdiği (burada isim var)’in sekreterinin ifadesinde söylediği gibi zili çaldım ve sekretere (burada isim var) ile görüşmek istediğimi bildirdim. Herhangi bir suç unsurunun gerçekleşmemesi için kişinin telefonda ofisinden ayrılmamı söylemesi ile birlikte derhal oradan ayrıldım. Bir kişi ile görüşme talebinde bulunmak suç sayılsa idi memlekette sabıkasız kişi kalmazdı. Sekreterin işi zaten tam olarak bu, görüşme taleplerini ilgiliye iletmek. Orada olmayan (burada isim var) ile yaptığım telefon görüşmesinin ardından ise (burada isim var)’in iyi olduğuna emin olduktan sonra yaşadığım şehre dönerek bir daha onları arayıp sormamış olmam kişinin huzur ve sukununu bozma suçunu işlemediğimi gösterir, işlemiş olduğuma kanaat getirildiği taktirde ise tekrarlanmamış olduğu hükmünü gerektirir. Sevgilisini merak eden bir erkeğin başına bir şey gelmiş olması konusunda endişe duyması örf ve adetlerimizde var olan bir şeydir. Aksine iyi olduğu konusunda emin olmamış olsam, arayıp sormasam başına gelecek herhangi bir kazada ilk şüpheli olarak sorguya çekilecek kişi ben xolacaktım.

    8_ ilk duruşmada hakimin bu söylediklerin eğer doğru ise suçsuzluğun büyük ölçüde ortaya çıkar ama bize vermiş olduğun CD çalışmıyor dediği CD’nin daha önce defalarca çalışır durumda olduğunu kontrol etmiş olmama rağmen bilirkişi tarafından çalışmıyor olduğunun rapor edilmesi kuşku uyandırmıştır.

    9_ Müştekilerin yaşadığı siteye girdiğim iddia edilmiş, daha önce hiç görmediğim biri site güvenlik görevlisi sıfatıyla şahit olarak gösterilmiştir. Güvenlik kameralarının incelenmesi talebim aylarca bekletilmiş kolluk güçleri kullanılarak kamera kayıtlarına el konulmayarak delillerin karartılmasına zemin hazırlanmıştır. Aylar sonra ikinci kez talep edildiğinde kayıtların bulunmadığı cevabı alınmıştır.

    10_ Somut deliller adil olarak değerlendirilmemiştir. Benim delil sunmadığım bir an için kabul edilmiş olsa dahi müştekilerin elinde delil bulunmaması sebebiyle delil yetersizliği görüşü üzerinde durulmalıydı. Duruşma esnasında sunduğum deliller mahkemenin gidişatını etkileyecek niteliktedir. Suç işleme saikiyle hakeret edilmediği sunduğum deliller yoluyla anlaşılacak açıklıktadır. Hakkımdaki suçlamalarımı düşürecek delilleri sunmam engellenmiştir ilk duruşma esnasında hakim tarafından (t-shirtlerin faturaları). Müştekilerin şahit olarak yalnızca yakınlarını göstermesi hukuki olarak somut delil sayılmayacak kadar zayıftır. Müştekilerin yakın çevresindeki kişilerin şahitliği dışında suç işlediğime dair herhangi bir somut delilleri olmamasına rağmen benim onların söylediklerinin aksini ispat etmem beklenerek masumiyet karinesi ihlâl edilmiştir. Ardından ilk duruşmada karar hükmü çıkmaması sonrası müştekilerin ifadelerinin tam aksini ispatlayan belgeleri mahkemeye sunmam ile kendilerinin bir çok yalan beyanda bulunduğu açık bir şekilde görülmüş. Bu husus dikkate alınmayarak dava sürdürülerek iyi niyet karinesi ihlâl edilmiştir.

    Örneğin; ilk şikayet oluşurken müşteki (burada isim var) kızının benimle görüştüğünü şikayetten 20 gün önce öğrendiğini ve benimle kızının görüşmesini engellediğini söylemiştir. Oysa ki (burada isim var)’in şikayette bulunulan tarihten 1 hafta öncesine kadar benimle görüştüğü kanıtlarla sabittir. Ailesi tarafından (burada isim var)’in kendilerine uygun biri olmadığım düşüncesi ile benimle görüşmesinin baskı yolu ile engellenmeye çalışıldığı, bir süre başarılı olunmasa da daha sonra başarılı olunduğu somut bir şekilde ortadadır. Ayrıca tacizde bulunduğum iddaa edilen (burada isim var) e-posta kayıtlarında beni kıskandığını başka kızlara en ufak bir ilgi göstermemem gerektiğini açıkça belirtiyorken, benim kendisini rahatsız ettiğim sonucuna varmak hiçbir şekilde mümkün değildir.

    Bir başka hususta sevgili olmadığımız dile getirilmiş, daha önce hiç buluşmadığımız iddia edilmiştir (burada isim var) tarafından. Ben birbirimizle buluştuğumuzu ve birbirimize hediye verdiğimizi söyleyerek bunu reddetmiştim. Bunun üzerine t-shirt’ü satın aldığını söylemişti (burada isim var). Ben de t-shirt’ün faturasını, hediyemi üzerinden deneyip çektirdiği fotoğrafı göndereceğini dile getirdiği ve fotoğrafın bulunduğu e-postaları, özel tasarım t-shirt olduğu için tasarlayan kişinin lehime olan yazılı ifadesini delil olarak sunmuştum.

    11_ Ceza hukukunda suç unsurlarından biri kanunilik ilkesidir. Buna göre yapılan davranışın kanundaki tanıma uygun olması gerekir. Kanundaki tehdit etme suçuna baktığımızda kişiye yada bir yakınına zarar verme hususundan söz edilmesi gerektiği yazıyor. Oysa ki benim bu tanıma uyan herhangi bir tutumum olmadı. Aynı şekilde cinsel taciz ve kişinin huzur ve sükununu bozma suçları kanunda tanımlı şekli göz önüne alındığında meydana gelmemiştir.

    12_ Dava boyunca hangi suçtan suçlandığım söylendi fakat bu suçla hangi eylem sebebi ile suçlandığım söylenmedi. Ne ile suçlandığımı sorduğumda, yalnızca sorularıma cevap ver denildi. Hangi fiili gerçekleştirdiğim için tacizle suçlanıyorum, hangi fiili işlediğim için tehditle suçlanıyorum hususundaki sorularıma yanıt alamadım. Ben yalnızca bana sorulan sorulardan yola çıkarak ne ile suçladığım konusunda bir izlenim edinebildim. Tam olarak açıklamada bulunulmadığından dolayı kendimi savunmam için uygun fırsat sağlanmamış oldu.

    Sonuç olarak mahkeme tutanaklarında yazılı olup aleyhimde olan hiçbir ifadeyi kabul etmiyorum, bana kontrol ve düzeltme hakkı tanınmayıp sadece müştekilere bu hak tanındığından. Mahkeme tarafından alınan kararlara hem şekil hem de esas olarak itiraz ediyor, adil yargılanma hakkımın açıkça elimden alındığını bildiriyorum. Sunulan sebepler ve resen tespit edilecek sair sebeplerle temyiz yolu kapalı verilen cezanın yüz kızartıcı suç olup sosyal ilişkilerim ve geleceğim üzerindeki olumsuz etkileri de göze alınarak yeniden yargılanma talep ediyorum. Yeniden yargılama sürecinde sunduğum delillerin yerel mahkemeden temin edilip lehime delil olarak değerlendirilmesini talep ediyorum. Ayrıca yeniden yargılanma talebinin uygun görülmediği hallerde temyiz yolu açık kararların temyiz yoluyla bozulmasını talep ediyorum.
    Tümünü Göster
    ···