PART17

Oğul girdiğimiz evdeki yaşlı cin dedemin dedesi yani faruk dedeyle anlaşma yapan cinmiş. Yanındaki çarşaflı ise karısı değil geliniymiş. gelini cin değil insanmış köyden kaçırılan kızın torunuymuş. Ben oraya gittiğimde buraya neden geldin diye sordu bana bende anlaşma yapmak için geldiğimizi söyledim. Önce biraz kızdı bana çünkü benim dedem onları oraya hapsettikten sonra insanlarla anlaşma yapmayacaklarına söz vermişler kendilerine. Ben ortamı biraz yumuşattıktan sonra seni tanıdığını ve daha önce buraya geldi dedi. eğer geceleyin girseymişsin bir daha çıkamazmışsın oğul bana bunu söyledi. Ben resmen çok şanslı olduğumu düşünürken söze devam etti dedem : Anlaşma için ne istediklerini söylemedi kendi halkıyla istişare yapıp öyle karar vereceklermiş. O yüzden yarın gelin dedi. Kadının verdiği şeyi içmemeni istedim çünkü onların bünyesi ve metabolizması bizden farklı çalışır o içeceği içseydin vücudun farklı reaksiyonlar gösterebilir ve hastalık sahibi olabilirdin. Dönerkende insanları oraya hapsolduktan sonra sevmeyen o kavm sana bekir ve hayrinin suretinde görünüp aklını bir zamanlar onları buraya hapsettiğimiz gibi onlarda seni buraya hapsetmek istediler. Sende onların arasında kalınca hemen yanına koşup elimdeki taşla bizi daire içine aldım bu arada yanına gelirken dairede bir boşluk açmak için birini yakmak zorunda kaldım. Daire içine alıp dualar okuduktan sonra dairenin içini korumaya almış oldum. Ama daireye girdiğim ilk 5 dakika boyunca yani hala olayların etkisindeyken ellerini göğe açmış, benim o ara dikkat edemediğim arapça birşeyler söylüyordun oğul. Ben o anda beynimden vurulmuşa dönmüştüm çünkü o anlarda sadece başımın döndüğünü ve bana birşeyler fısıldadıklarını hatırlıyordum kollarımı havaya kaldırıp arapça birşey söylediğimi hatırlamıyordum. Bu konuşmanın ardından dedemle biraz havadan sudan muhabbet ettik ve dedem koyunları otlatmak için oğlu sameti yanına alıp dışarı çıktı. Ben yavaştan tırsmaya başlamıştım ama ne kadar korksamda selman dedemi oraya tek başına gönderemezdim. Bu gece oraya tekrar gidip anlaşma yapıp olayı bitireceğimizi sanıyordum lakin öyle olmayacaktı. Evde gergin saatler geçirirken saat 15:00 gibi dedem geri dönmüş ve evin etrafını tekrar daire içine alıyordu.Bu sırada yine dua okuyordu tabi. evin etrafında dua okumayı bitirdiğinde hava kararmıştı. Eve döndü ve akşam yemeği yedik. Yemekten sonra selman dede yine köyden getirdiği kitabını alıp dün gece yaptığı muskayı tekrar yazmaya başladı.

bugünün son partını atıyorum beyler cumartesi günüde 2 part ve evin son kez ailemle birlikte geçen yaz gittiğimdeki dışdan görünen halini atıp bitireceğim hikayeyi

PART18

Bende dedemin yanına gidip söze girdim: Dede bunları dün yapmadınmı neden bir daha uğraşıyorsun dedim dedem bana baktı ve tebessüm etti ardından cevapladı : yapılan muskalar güneşin doğmasıyla etkisini yitirir ve hiçbir şeye yaramaz oğul bu yüzden her akşam bunu tekrar yapmam gerekir. dedikten sonra fazla işine karışmak istemeyip yalnız bırakmaya karar verdim dedemi odaay çekildim ve Bekir abiyle hayri abinin sinanla ettiği muhabbete katılmak istedim. Onlarda olan olayların farkına varmış bazı şeylerin kötü gittiğini sezmişlerdi ama onlar bu yüzden buradan ayrılmak için plan yapıyorlar sinan buna karşı çıkıyordu. Ben o arada hayri abiye bu gömü işinin nereden kafasına estiğini ve haritayı nereden bulduğunu sordum. Aldığım cevaba bir anlam verememiştim çünkü bu evi abdullahın önerdiğini ve haritayıda abdullah aracılığıyla bulduğunu söyledi. Ama ortalıkta yoktu bu adam Bu işte bir terslik vardı ama çözemiyordum. Abdullahı nereden tanıdığını sordum. Mahallesine yeni taşınan birisi olduğunu ayrıca samimi olmadığı biri olduğunu söyledi ben tedirgin olmaya başlamıştım yine. Çünkü bu adamı daha tam anlamıyla tanımıyordu bile. Evi nasıl bulduklarını sordum hayri abiye Abdullahla 3 aylık kirasını birlikte verdiklerini abdullah vasıtasıyla kirayı ev sahibine ulaştırdıklarını söyledi.Bu olay iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyordum ama şuanda bununla uğraşamazdım. Çünkü dedemle birlikte anlaşma yapmaya köye gitmemiz gerekiyordu. Tekrar dedemin yanına gittiğimde muskaları bitirmiş üstüne montunu giyiyordu. Bende hazırlandım ve dedemle birlikte cinlerin köyüne gideceğimizi sanıyordum ama saat daha 24:00 dı dedem evden çıkmadan arabanın anahtarlarını almamı söyledi nedenini sormadan aldım ve arabaya bindik. Arabayı çalıştırmadan dedem kendi köyüne gitmemiz gerektiğini söyledi. Soru sormaya vaktimizin olmadığını dedemin hareketlerinden anlıyordum bu yüzden hiçbirşey sormadan gömü alanının doğusunda yer alan dedemin köyüne gitmek için hareket ettik. Kısa bir yolculuğun ardından dedemin köyüne gelmiştik fakat bir sorun vardı köyün girişine az bir mesafe kala benzinimiz bitmişti neyseki bagajda yedek benzin bidonu vardı ve oradan takviye etmiştim arabaya.Ama bu da bizi fazla zütürmez diye düşünüyordum. Köye giriş yaptık ve dedemm evinden bir ayna, Aynanın üstünde kapalı küçük bir kutu ve yanında yürüyüşünden ahlaklı ve edepli olduğu anlaşılan bir çocukla geldi çocuk benden 3-4 yaş küçük gösteriyordu ve dedemle birlikte arabaya bindi. Dedeme bu çocuğun kim olduğunu sordum o da kur'an dersi verirken en başarılı olan öğrencisi olduğunu geçen hafta köyde olan olaylardan sonra ailesini kaybetmiş bir çocuk olduğunu onu bu halde burda bırakamayacağımızı söyledi. Hem gelirse bize faydasınında dokunacağını söyleyip cebindeki muskayı çıkarıp arkadaki çocuğa al Fatih diye uzattı. Çocuğun adının fatih olduğunu o zaman öğrenmiştim. Tekrar bizim eve sürdüm arabayı. Evin önüne gelirken benzinin bittiğini haber veren araba tekliyordu. Ama çok şükür eve kadar getirmişti bizi. Anahtarları aynayı ve kutuyu eve bıraktıktan sonra bu sefer üç kişi olarak yola köyulduk cinlerin köyüne doğru. köyün başına geldiğimizde bizi farkeden cinler geçenki geldiğimize göre daha kalabalıklardı ve sinirli bir şekilde garip hırıltılarla üzerimize koşmaya başladılar.

PART19

Başbakanın etrafını çeviren arabalar gibi çevirmişlerdi etrafımızı. yine o fısıltıları duyuyordum fakat bu sefer ne başım dönüyor ne de başım ağrıyordu. En sondaki eve vardık ama sinirli olan yaşlı cin bizi eve almadı ve bağırarak üstümüze yürüdü arapça birşeyler söyledi bizi tehdit eder gibi. Dedem cevap vermedi ve bize eliyle köyün çıkışını işaret etti köyden yavaş adımlarla çıkıcaktık bu sırada bizim etrafımızı saran köy halkına yaşlı cin birşeyler söyledi. Hiçbiri peşimize takılmadı ve 10 dakika içinde köyden çıktık.1 saat sonra eve vardık. Dedem getirdiği aynayı penceresi olmayan eskiden yakupla kaldığı odaya koydu. Bir tanede çarşaf aldı ve aynanın üstünden kafasına örttü dışarıda kalan kapalı kutuyuda aynayla kendisinin arasına aldı. Fatih ile bana istersek çıkabileceğimizi söyledi. Fakat fatihde bende çıkmak istemedik. çarşafın altındayken kapalı kutunun içinden birşeyler döktü yere ve kum sesi çıkarıyordu. büyük ihtimal toz gibi birşeydi. Bunu döktükten sonra arapça birşeyler söylemeye başladı. O arada penceresi olmayan odada bir anda gölgeler kararmaya ve yoğun bir karartı haline gelmeye başladı. Dedem o anda birşeyler söylemeyi bıraktı. Yaklaşık 2 dakika boyunca tozların sesi geldi ve ardından dedem tekrar arapça birşeyler söylemeye başladı gölgeler hareket haline geçmeye başladı. Dedem sanki biriyle konuşuyor daha çok soru soruyor gibiydi. Çarşafın içinden fatihe kendisinin köyden getirdiği kitabını almasını ve 329.sayfadaki 7. cümleyi durmadan okumasını söyledi. Bunu yapmak için fatih odadan çıktı ve kitabı alıp geri döndü. Fatih sayfaları çevirmeye başladı ve bir süre sonra sayfaları çevirmeyi kesip okumaya başladı fatih okudukça gölgeler hareket ediyor devam ettikçe gölgelerin hareketi çoğalıyor ve hızlanıyordu. fatih bir süre sonra bağırarak okumaya başladı bağırdı bağırdı ve bir süre sonra okumayı bırakıp bayıldı. Dedem çarşafın altından çıktı ve istediğini almış gibi bir ifadeyle ışığı yaktı. Fatihi gösterdim normal olduğunu ve birkaç dakika sonra uyanacağını söyledi. Ben gördüklerim karşısında şaşkınlıktan kaskatı kesilmiştim. odaya tekrar göz attığımda sanki bunların hiçbiri bu odada yaşanmamış gibiydi ama dedem o arada çarşafı ve aynayı toplamış aynayı siyah tarafı üste gelecek şekilde yere yatırmıştı yerde kalan ve değişik bir şekil oluşturmuş beyaz tozlarıda kutuya koyup fatihi uyandırmaya çalışıyordu. Fatihi uyandırdıktan sonra bir bardak su içirdi ve odanın kapısını çekip çıktık olan biteni bizim odada anlatacaktı dedem. Bizim odada sinan vardı ama sinanda çekineceğimiz birşeyimiz olmadığı için anlatmaya başladı dedem : Bakın beyler geçen gittiğimizde seni halkanın ortasından kurtarmak için bir cini yakmak zorunda kaldım bu yüzden bu kez gittiğimizde bize daha sinirlilerdi ve anlaşma yapmak istemediler. Bende eve gelip başka cinlerden yardım almak için iletişime geçtim ve olanları öğrenmeyi başardım. Şimdi kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle oğul. Dedem bu kavmi buraya hapsettiğinde elinde bir sürü koyun kemiğiyle dışarıda kalan ve içeriye giremeyen bir cin varmış. bu cinin sevdiği kız köyün içindeymiş. Fakat içeri girmesi içinde bu taşların büyüsünü bozması gerekiyormuş o yüzden taşların olduğu yerin haritasını çıkarıp yıllarca milleti kandırmaya çalışmış ve sizin elinize geçen haritada budur oğul. kim vasıtasıyla aldıysanız o haritayı tekin birisi değildir ve size kötülük etmek istemiş oğul. O anda kafamda şimşekler çaktı ve Abdullahı düşündüm. Ayrıca dedem cinlerden yardım aldığını ve kendi kitabını ve haritayı vermesi karşılığında bu dertten kurtaracağı anlaşmasını yapmış. buna sevinmiştim dedem tam söze tekrar girecekken evin önünde bir araba sesi duyuldu ardından hızlıca kapılarının kapanma sesi duyuldu...