+28
-2
bilgisayarda oynadığım zaman oyundaki karakterimin hayatı ne kadar eğlenceli oluyor diye düşündüm. dedim para var, araba var, ev var, karı var. sokakta herkes bundan korkuyor. dedim gerçek hayatda neden olmasınki amk? sonuçta oyundada polis var hayatdada ama zeka seviyelerine bakarsan ikiside aynı. oyundada politikacı var gerçek hayatdada ama zeka seviyelerine bakarsan oyundakiler daha zeki amk. hatta oyundaki siviller bile daha zeki amk. üzerlerine araba sürünce kaçıyorlar, kırmızı ışıkta duruyorlar. ulan kafama yattı gittim giydim paltomu, üzerimede bir ceket geçirdim oturdum görev bekliyorum. telefonumuda masaya koydum.
ilk görev oğlum git ekmek al. annem girdi içeri. masamın üstüne 4 lira bozuk para koydu. aldım parayı cebe. dedi git ekmek al kalanıylada kola al. güzel 3 lira bana kalıyor. ayağa kalktım ve annemin elini sıktım. olmuş bil dedim. konuşurkende ellerimi, kollarımı falan olabildiğince oynatmaya özen gösterdim. sonra bir sigara yaktım ve çıktım dışarı. baktım bizim komşu emekli ali abi renault clio arabasına biniyor. beni görünce gülümseyip selam verdi. kısa mesafe olmasına rağmen hızla koşarak yanına gittim. hey men, nice car! diye bağırdım. bu ne diyorsun oğlum iyimisin? diye sorunca suratına bir tane patlattım. bunun gözlükleri suratında parçalandı. daha sonra bunu kolundan tutup hızla kenara ittim. bu kaldırıma yuvarlandı. anahtarı aldım elinden bindim arabaya ve hızla gaza bastım. bu arkamdan eşşek oğlu eşşek, apartmandan attıracam lan sizi diye bağırıyor amk.
arabaya bindim. gene gazı köklüyorum. arabanın ön tarafı içine göçmüş. dikiz aynasının biri yok. bi baktım ekip otosu park etmiş yanda beni görünce açtılar sireni amk. bunlar peşime takılınca bende gazlamaya başladım. bunlar mikrofondan dur falan demeye başladılar. dedim tommy vercetti olsa napardı amk. sonra girdim ana caddeye bunlarda hala peşimde baktım önde iki polis arabası barikat yapmış. ben hızla girdim arabaların arasına polisler kaldırıma kaçtılar. arabalar büyük hasar gördü. bende direksiyon hakimiyetini kaybettim araba ters döndü amk. baktım bunlar koşup etrafımı sardılar. indim arabadan yüzümde çizikler, kolumdada bir ağrı vardı belliki çatlamış. ben ağrı sızı dinlemeden zıplaya zıplaya kaçmaya başladım amk. polisin teki geldi boynumdan tuttu yere devirdi beni diğer ikiside joblamaya başladı. sanırım bi 3 yıldız olmuşum amk silahım olsa kaçardım.
bunlar beni yaka paça karakola zütürdü. sorgu odasına girerken hey man! you are police! diye bağırdım. bunlar beni döverek sorgu odasına soktular. girerken cebimdeki çakıyı falan aldılar. amir girdi içeri. dedi manyakmısın oğlum sen? cevap bile veremedim. o an mission failed yazısı belirmişti gözümün önünde. ağlamaklı oldum. bu bana geldi bir tane patlattı. dedim pes etmek yok. carl olsa böyle yapmazdı diyerek ayağa kalktım. amiri tutup ittim bu sandalyeye takılıp yere yuvarlandı. benden böyle aptalca bir saldırı beklemiyordu. hemen silahını aldım ve amirin başına dayayarak dışarı çıktım. polisler beni görünce silahlarını çıkarttılar. bırak onu falan. dedim ekmeği getirin lan bana. hangi ekmeği? bimden aldığım ekmeği getirin! diye bağırdım. bunlar yırtılmış poşetin içinde ekmeği getirdiler. o anda ağlayarak annem girdi içeri. oğlum ne işin var burda? diye bağırıyordu. ben ekmeği ona vermelerini söyledim. annem ekmek poşetini anlamsız gözlerle eline alınca kahkaha attım. başarmıştım. kazanılan para 3 lira. görev tamamlandı.
gözümü açtığımda hastanedeydim amk. tek hatırladığım polislerin silahımı elimden kapıp beni sorgu odasına tekrar zütürmeleri ve saatlerce dayak yemem. etrafıma bakındım hey man! nerdeyim diye sordum amk? hala oyundan vazgeçmedim. hemşire geldi bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında olduğumu söyledi. dedim ben deli değilim amk çöz beni huur. bu eline iğneyi alınca fuck you bitch! diye bağırdım. iğneyi batırdı gözlerim yavaşca kapanmaya başladı. görüş açımın sol üst tarafında siyah bir kare içerisinde yazılar gördüm. “karakola girdiğinizde polisler silahlarınızı ve paranızın bir kısmını alır. rüşvet vermek zorunda kalırsınız. çıktığınız zaman yıldızlarınız söner. yıldız azaltmak için gizli noktalardaki yıldız simgesini alabilirsiniz” dedim senin dıbına koyim. şimdimi söylüyorsun bunu amk.
neyse amk 1 ay sonra ben akıl hastasıdır raporuyla hastaneden çıktım. babam ve annem yanımdaydı. bana acıyan gözlerle bakıyolardı amk. ben dedim oğlunuz diaz olacak siz hala inanmıyorsunuz. hastanenin kapısından tam çıkarken ben olduğum yerde durdum. babam döndü yürüsüne lan diye bağırdı. oyundada hastanenin çıkışında bir süre bekletiyordu. gözümü kapadım. sol üste siyah kare geldi tekrar. “hastaneden çıkarken bir miktar paranız gider. kalp simgelerine tıklayarak sağlığınızı arttırabilirsiniz. ambulans görevi için bir araç bulup 2`ye basın” sonra olduğum yerde bir kaç kere zıplayıp yürümeye başladım. o anda babam kemerini çıkarmış bırak öldüreyim şu it oğlu iti diye bağırıyordu. annem yapma bey diye yalvararak babamı tutuyordu. sinirlenmiştim. babamın yüzüne bakıp fuck you! diye bağırdım. kel kafasına bir tane patlattım. sonra hızla yandaki ambulansa doğru koşmaya başladım.
bindim ambulansı açtım sirenleri gidiyorum amk. arabalar çekiliyor önümden. avcılar tarafında bir silah dükkanına gittim. ambulansıda sirenleri açık şekilde dükkanın önüne çektim. girdim içeri dedim bana bazuka ver. adam dedi dalgamı geçiyorsun sen benle. dedim yoksa ak47 falan ver. bu ruhsatın varsa deagle verebilirim dedi. sinir oldum amk. malikane basıcam ben ufacık silahlamı çatışayım. girdim içerde dolanıyorum. baktım beyzbol sopası. aldım bunu elime dedim bunu alıyorum. adam geldi 30 lira dedi. bunun suratına indirdim sopayı yere yığıldı. bir kaç silah alıp ambulansın bagajına koydum. sonra görev yerime doğru gitmeye başladım.
mahalleye geldim. bizim bakkalın önünde durdurdum ambulansı. bagajdan aldım tüfeğimi elime girdim içeri. beni görünce şükrü amca ayağa kalktı. hoşgeldin evladım falan diyor. bide yüzünde aptal bi gülümseme. dayadım silahı bunun alnına züt gibi kaldı. sonra bırak şakayı oğlum ne istiyosan söyle işim gücüm var oyalama beni dedi. itti silahı eliyle. nerden aldın bunu kırtasiyedenmi diye sordu bide. lan ben dellendim. sıktım bunun bacağına bi tane. bu bağırışlar içinde hayvan oğlu hayvan diye bağırıyor. dedim kasadaki bütün paraları koy masaya. bu kasadan 50 lira çıkarıp attı önüme. dedim bu kadarmı amk. dedi süpermarketler küçük esnafı bitirdi biliosun. neyse aldım parayı koydum cebime. sonra raflardaki çubuk krakerlere falan nişan alıp sıkmaya başladım. silah sesini duyan komşular bakkalın önüne toplandılar. şimdi ne yapcağımı biliyorum amk. sonra bir baktım kanal d haber ekıbındeki kameramanlar etrafıma toplandı vay pıc ne ara geldı lan bunlar dedım ıcımden sonra o an ambulansın ustune cıktım çekme ananı bacını sıkıyım çekme o garıyın amuha goydum dıye bagırdım ve yukarı baktım ne goruyorum polıs helıkopteri dedim şimdi yannanı yedık çelik yelegımız de yok
çıkardım sol cebimden el bombasını. çektim pimini. salladım dışarı amk. amcalar, teyzeler nasıl kaçışıyor. bu büyük bir gürültüyle patladı. baktım helikopter sesi falan geliyor. polis sirenleri falan. şükrü amca eğilmiş ellerini başının üstüne koymuş. please! don`t shot me! diye bağırıyor. ulan yaşlı başlı adamsın. benim yaşımda çocuğun var amk. kurduğum cümleyi gibeyim. taradım bunu beş dakika falan. baktım polisler bakkalın çevresini sardılar. her yer polis arabası. çatışma başladı. kapana kısıldım amk. sonra merminin teki sağ omzuma isabet etti. kalktım ayağa aspirine diye bağırıyorum. baktım hala kanıyor. korsan cd ondanmı acaba amk. ulan koşarak çıktım dışarı. polisler bana ateş ederken ben bağırarak koşuyorum. helikopter havadan ışık tutuyor bana. kanlar içinde yere düştüm. wasted yazısını görür gibi oldum amk. sonra gözlerim karardı. cehennemin dibini boyladım. keşke eve uğrayıp mutfakta kaldığım yeri kaydetseymişim amk.
the end
Tümünü Göster