1. 1.
    +22 -6
    çoğunluğumuza göre gta serisinin en iyi oyunu vice city olarak akıllarda kalsa da, gizemlerin ve sırların en çok miktarda bulunduğu gta oyunu san andreas'ti.

    hazırsanız, san andreas'in sır perdesini aralayacağız. birçok forum sitesinde yazdığı gibi, yok "el castillo del diablo'daki ceset torbaları", bilmem "area 69'un günümüzde varlığı tartışılan area 51'in bir parodisi olduğu" işte ne bileyim "şu mezarlıkta şu saatte bekleyince ruhların çıktığı" gibi bilmeyenin kalmadığı konulardan bahsetmeyeceğim.

    oyunu ilk 2006'da, 6.sınıfa gidiyorken oynadım; o zamanlar ingilizce'm şimdiki gibi değildi.
    bir de itü hazırlık okulunu upper intermediate kurunda 90 puanla geçip üstüne work and travel patlatıp oynadım, beyler oyunda ciddi göndermeler var. bizim oynadığımız senaryo aslında ana senaryo değil, "annesini kaybetmiş johnnson ailesi groove street çetelerini tekrar topluyor, bu esnada yaşadığı maceraları da gta san andreas oyunculara sunuyor." olayı değil. işin içinde hükümetin gizlediği uzaylı dna'sından tutun da masonluğun bir parodisi olduğunu düşündüğüm epsilon tarikatına kadar binlerce giz var.

    hazırsanız başlıyoruz.

    edit: benim girilerimi takip ediniz> http://ccc.incisozluk.cc/...rcekler/@kendinibilenadam
    ···
  2. 2.
    +8 -1
    insanın ağzının açık kalmamasının imkanı yok, nereden başlasam diye düşünürken aklıma the truth geldi. evet evet, sürekli meditasyon yaparak rahatlayan ve ilk olarak şu büyük biçme makinesini çalma görevinde karşımıza çıkan şu yaşlı hippi karakter. peki ne olmuştu o görevde, ve onu takip eden diğer "the trust" görevlerinde?

    hatırlarsanız oyunun kötü polisi officer tenpenny, ağır bir uyuşturucu müptelasıydı. işte truth'u bizimle tanıştıran zat da tenpenny idi çünkü uyuşturucu ekimi için the truth'a ihtiyacı vardı. bunun üzerine the truth da bizi o büyük aracı çalmamız için bir çiftliğe yolluyordu.

    devdıbını anlatmadan evvel, biraz da epsilon tarikatından bahsetmek istiyorum nitekim anlatacaklarım birbiriyle bağlantılıdır.
    ···
    1. 1.
      0
      fakir gel iki el bizim evde gtav atta. gizemin kralımı gör.
      ···
    2. 2.
      0
      gta v bende orjinal online oynuyorum günde 1 saat. at yarra.
      ···
  3. 3.
    +1
    ilgilenen yoksa hiç girişmeyeceğim, çünkü bu, eğer kendimi tutmassam sayfalar tutabilecek bir başlık olabilir.
    ···
  4. 4.
    +5
    beyler caps, video desteği olacak, merak etmeyin. ilgilenen olmadığı için bir ara sözlükten çıktım, ne bileydim bu kadar gta hayranı olduğunu?! bu arada, merak etmeyin; her bir ayrıntısını anlatacağım ve ağzınız açık bir şekilde beni dinleyeceksiniz. sözüm söz. ama gececi tayfadanım, bu gece uyuyamadım. san andreas'i zaten dün bilmem kaçıncı kere bitirdim ama bu kez, dediğim gibi, her şeyi çok iyi anladım ve geçmişten gelen bilgimle beraber her olayı mükemmel değerlendirdim. her olayın birbiriyle bağlantısı var ve çok esrarengiz şeyler dönüyor. hepsini anlatacağım ama uykusuzluktan ölüyorum ve aklımı biraz toparlamam gerekiyor.

    öğlen 14 gibi kalksam, 16 gibi bilgisayarcıya gitsem akşama dönerim. bu akşam burada olun, her şeyi açıklayacağım.
    ···
  5. 5.
    +1
    başlıyoruz. ancak evvela ilk entry'de anlattıklarıma yönelik birkaç caps vereyim.
    the trust olarak bilinen yaşlı hippimiz şuydu: http://imgim.com/79511the_truth _(sa_-_art).jpg (aradaki boşluğu kaldırın)
    oyunun kötü karakteri officer tenpenny: http://imgim.com/franktenpenny-artwork.jpg
    şu da, tenpenny'nin bizi the trust ile tanıştırması sonucu, the trust tarafından çiftliğe gönderildiğimiz ve bir yığın pgibopat çiftçinin bize saldırdığı görevdeki çalmamız gereken araç: http://imgim.com/farm_attack.jpg

    şimdi bu noktadan sonra epsilon tarikatını anlatmaya başlayabiliriz, akabinde ise the trust'a devam edeceğiz nitekim bu adam olayların merkezindeki adamlardan birisi.
    ···
  6. 6.
    0
    epsilon, gta serisi oyunlarında cris formage tarafından kurulmuş, yani insan tarafından oluşturulmuş bir din. ilkeleri bana soracak olursanız oldukça acayip ancak hoş. onlara katılırsanız, atalarınızla konuşup ölümsüz oluyorsunuz. gta san andreas'te kendisiyle ilgili kısımlarda geçen cümle bu, ben demiyorum. yazdıklarımın hepsi gta san andreas'te geçen konuşmalardan alıntıdır. ben içine kendi yorumlarımı da serpiştireceğim.

    gta san andreas'teki bu tanıma göre şu çok açık ki epsilon, gerçek hayattaki tarikatların bir parodisidir.

    şimdi daha da derine inmeden önce, cris formage kimmiş onu bir tanıyalım.
    ···
  7. 7.
    +5
    cris formage
    tarikat hakkında gta oyununda wctr radyosundaki röportajında oldukça bahsediyor. söylediklerini anlamak başta bana çok zor geldi, çünkü hepsi birbiriyle bağlantılı ve oldukça tuhaf bilgilerdi. ancak çözdüm beyler, youtube'da 4-5 defa dinledim, ama çözdüm.

    anonsçu: en ama en sıkıcı şov, şimdi yeni bilgisayarıyla! amerika'dan lazlow ile zevk alın. (lazlow adındaki dj'e bilgisayar göndermesi yapmışlar. hani bizde de olur ya, "best fm'i keşfedin, yeni transferimiz dj x bize kumandanlık edecek." gibinden bir dolaylama.

    lazlow: amerika'dan zevk alın'a, wctr'ye hoşgeldiniz. medya olarak, bizden nefret ediyor olabilirsiniz ama şunu söylemek zorundayım ki biz kendimizden daha çok nefret ediyoruz. bizleri fazla liberal olmakla suçlamayın! ne de büyük bir tak yığını! bu radyo kanalı ammunation'a ait. demek istediğim, bu istasyonda silahlardan şikayet eden birisine hiç rastgeldiniz mi? sunucular onlar (silahlar) tarafından hep saldırıya uğrar ancak bu sürekli geçiştirilir. ama bu aynı zamanda bir işim olduğum anldıbına geliyor. eğer hiç ölmek istemiyorsanız, ölümsüzlüğe ulaşma çabasındaysanız işte size çözüm! bütün amerika'nın ruhsal meselelere olan yaklaşımıyla tanıdığı adam burada! o binlercesine yardım etti, cris formage, epsilon tarikatı kurucusu. selam cris.

    cris: kifflom, brother brother

    lazlow: ahah.. bu da ne demek? epsilonizm ile alakalı bir şey mi? sadece bir sıçmık yığını mı yoksa geleceğin ta kendisi mi?

    cris: sen ne düşünüyorsun, lazlow?

    lazlow: bilmiyorum, yani kastettiğim, ben kendi dinimin içinde büyüdüm ve yetiştirildim ancak bu işlere bir ara verdim. demek istediğim, siz çocuklar etrafta koşuşturup lip balm ilahisi söylüyorsunuz!

    cris: hayır, kifflom.

    lazlow: her neyse ondan işte, her ikisi de kulağa bağımlılaştırıcı geliyor. bilirsin işte, sadece popüler insanlar her ikisine de bağımlıdır. telefon varmış.

    arayan: selam cris! epsilon kulağa mükemmel geliyor. ama eğer fosil kayıtlarını okuduysan, avcı-toplayıcı kankiler yaptırmış. demek istediğim, kadınlarını saçlarının etrafında süründürenler. buldukları her şeye burnunu sokanlar! bu, lanet olsun, çok iyi! bir zamanlar bütün erkekler o günler için gözden kaybolurdu, ve sen sadece haykıran, avazı çıktığı kadar bağıranları duyardın.

    lazlow: bilirsin, bir zamanlar müzeye giderdim. ve adam bana katılıyor.

    cris: bu konu dışı, lazlow! sana bir soru, mutlu olmak ister misin?

    lazlow: bu nasıl bir soru böyle? elbette isterim.

    cris: öyleyse neden diğerlerinin mutluluğuyla alay ediyorsun?

    lazlow: demek istediğim, burası vinewoord, hepimiz biraz pgibopat olmak durumundayız. büyük balık küçük balığı yutar, bilirsin işte, git ve en iyi arkadaşının karısını düz! demek istediğim, ben şu son adamlardanım. hepimizin ilkel yanları vardır cris, demek istediğim, ciksenlerde yaptığım müziği duymalıydın! gerçekten çılgındı!

    cris: bir sünger tarafından bastırılmanın ve de bunu bilmiyor olmanın nesi çılgınca?

    lazlow: hah?

    cris: dünya sadece ve sadece 157 yaşında ve değişmez iken, milyonlarca yıl yaşında olduğunun söylenmesinin neresi eğlenceli?

    lazlow: bu eğlenceli falan değil, bu, garip. bilirsin, senin sesin. kahretsin! söylediğin şeylere inanabilirim.

    cris: benim zamanım geldi lazlow, ve izin verirsen, seninki de!

    lazlow: hmm, bilirsin, kulağa hoş geliyor... hey, bekle.. beni orduya yazdırmayı deneyecek misin? bu bana daha önceleri de olurdu. kastettiğim, insanları öldürmek ve söylemeliyim ki öldürme işlemi bittikten sonra ağlarım.

    cris: bak dostum, alay edebilirsin, ama senin hakkındaki gerçeği biliyorum. şakalarının geçmişini ve içindeki korkak çocuğu biliyorm, dostum, birçok insan gibi sen de kandırılıyorsun.

    lazlow: sana nihayet büsbütün katıldığım bir nokta. inversiyon (altüst etme, evirme) terapisi! anneme büyük bir özür borçluyum, ahh ah..

    cris: dinle, sen yeni yalanlar al. ben böyle gayet iyiyim. bir soru, en son ne zaman seviştin, lazlow?

    lazlow: yalan söylediğimde, dur biraz, ben fos değilim!

    cris: ben bu sabah seviştim, ikizlerle.

    lazlow: whoa!

    cris: ikisi de fos çıktı, ve onlara form doldurttum.

    lazlow: sen ne diyorsun? ulu ve abazan bir din lideri, hem de bir kahvaltı bağımlısı. buna bayıldım. bilirsin, ben bir kültü taşların tam merkezine koyarım. oh bekle, zaten bir tane var ve buna da "güney" deniyor.

    cris: son kez söylüyorum, bu bir kült değil, lazlow. bu özgürlük ve başarı madalyaları için aynı zihne sahip ve gelirinin yüzde onunu yatıran yetişkinlerin bir kardeşlik. her bir gönüllüye yaptığımız şey onları salıncakta sallamak ve her şeyi düzenlemek

    lazlow: niçin şu koca şehirde herkesin bir salıncağı var? hadi telefona bakalım.

    arayan: selam lezlow. hey, kilisedeki hatunlarla ilişki kurmaya bayılıyorum.

    cris: mükemmel, bize katıl. özgürlüğe değer yatırıyoruz, ve emin ol para ödemeye değer. bak, ciks zaferlerini, aileye ihaneti, yer edinme savaşını arzuluyorsan ve kendini bir şeylerin parçası olarak görmekte can atıyorsan, sadece yap! sadece yap ve epsilon'a katıl!

    lazlow: aa.. cris, insanları üye yapmaya çalışıyorsun, bırak şunu.

    darius: selam, l-lazlow!

    lazlow: ah! darius fontaine! bak sana kaç kere beni yalnız bırakmanı söyledim!

    darius: bak bak annene olan gerçekten talihsiz bir hadiseydi ama oldukça açıktım: büyükannen, annen değil. bunun işe yaramaması senin suçundu.

    lazlow: neredeyse hapsi boyluyordum lan! yapmamı söylediğin şey birçok eyalette illegaldi.

    darius: herneyse. bak, cris formage bir yalancı ve düzenbazdır. bunları kafasından uyduruyor. hiçkimseye yardım ettiği falan yok, buna kendisi de dahil. ve işin aslı, insanlar korkularıyla yüzleşmek zorunda! hatırla, ben hep söylerim: korkularınla yüzleş asla ondan kaçma!

    cris: darius fontaine kıçımı öpebilirsin.

    darius: oh, bunu istiyor musun? gerçekten mi?

    cris: sanmıyorum, ve neden biliyor musun? çünkü sen şeytansın. tanıdığın insanlar gerçekten ürkmüyor. ama sen onlara ailelerini öldürtüyorsun.

    darius: korkularla yüzleşilmelidir! her zaman derim! lazlow'a sor!

    lazlow: bu arbedeye beni de katma darius. bu, siz iki deli arasında bir şey. yani, benden uzak dur darius. biliyorsun bana bir men emri verildi.

    cris: lazlow, atalarınla iletişime geçmenin tek yolu benim gibi birine ödeme yapmak. bir dene, değneğime bir dokun.

    lazlow: bu büyük şehir adamım! çok fazla film izliyorsun, dostum.

    cris: mutlu olabilirsin. dinle. bize katıl. ünlü ol. doğru olan kendini bul. bir göğüs ya da burun ameliyatı, ne istiyorsan yap. haftada dokuz hatunla cinsel ilişkiye gir. bu her şeyi anlamlandıracaktır. kadının yok mu, artık olsun: kumdan çöpten gökten! zenginler de ağlar, lazlow.

    lazlow: hmm. bir zamanlar tıbbi ilaçlarla olduğu görünen enteresan bir teori... ama biliyorsun, kendimi zengin olup da ağlıyor bulmak istiyorum. çünkü şu an fakirim ve ağlıyorum. burası west coast, tamamen lezbiyenlerden hoşlanıyorum adamım.

    cris: bu kader. vinewood seni sadece hayal kırıklığına uğratır. ama epsilon tarikatında asla böyle olmaz. gider, gider ve gitmeye devam eder. seni asla yalnız bırakmayız.

    lazlow: hmm, fakat bu şovu şimdi yalnız bırakmak zorundayız. mükemmel, ilk şovum ve adamlar beni neredeyse öldürüyordu, ve şu an eski sosyoloji öğretmenim ve kendini ilahlaştıran alkolik bir kültist tarafından bezmiş durumdayım. lütfen, artık east coast'a geri dönmek istiyorum.

    anonsçu: kültürel olarak bu ülke ölmüş durumda ve şimdi neden olduğunu biliyorsunuz.

    • **
    bilin ne yaptım? oyunda cris formage'i ses aktörlüğünü yapan fred melamed'e daha çok bilgi için mail attım ve şu an onunla konuşuyorum. onunla olan röportajımı da derleyip önünüze sunacağım.

    bu arada, darious fontaine kimdir? onu da açıklayacağım.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +1
    son belirttiğim ve cris'i daha yakından tanıyabilmek için gösterdiğim radyo progrdıbının orjinali: http://www.youtube.com/watch?v=U_2PVfhmkhU
    ···
  9. 9.
    +1
    fred melamed ile olan röportaj tamamlandı, ancak bunun öncesinde radyo yayınının ortasında katılıp cris'i sürekli suçlayan ve aynı zamanda radyo programı sunucusu lazlow'un da eski sosyoloji pgiboloğu olan, inversiyon terapileriyle meşhur darius fontaine'i ve gizemini çözelim.

    http://imgim.com/8442incic973534.jpg
    yıllarca, çıplaklıktan- yokluktan kanım donmuş olabilir. ama şimdi müthiş bir striptizciyim. korktunuz! biliyoruz! bu yüzden bu kitabı satın alın! darius fontaine san andreas eyaletindeki insanları 14 yılı aşkın süredir mutlu ediyor.

    (not: buradaki espriyi anlamamış olmanız normal, dedim ya abd'Ye gittik diye. yani "yıllardır yokluk içindeyim, çırılçıplağım ama şimdi tam bir striptizci oldum, bunu kullanmasını iyi bildim." manası veriyor. mesela az önceki radyo progrdıbını da ben düz çevirmeye çalıştım, ufak tefek arızalar meydana geldi. halbuki onların da kendilerine ait sanatları, dokundurmaları, nükteleri var. fakat yine ana temayı anlatabilmişsem ne mutlu bana, tam 4-5 defa dinledim o youtube linkini kulak aşinalığı olmasına rağmen anlamadım.

    (elbette ben siz gta severlerle bir şeyler paylaşabilme uğraşındayım, merak etmeyin, sık sık böyle cümleler sarfedip yazıyı gölgelemeyeceğim ancak sizler için yaptıklarımı da bilmenizi istedim sadece. ve de devam edeceğim, bunu büyük bir zevkle yapıyorum.))

    kimdir bu fontaine, neden canlı yayının ortasında programa bağlanıp cris'i karalamaya çalışıyor?

    her iktidarın bir muhalefeti olur, epsilon'un da bir muhalefeti var ki o da "greek epsilon team" bu konuya şimdilik uzun uzadıya girmeyeceğim ama konuyla ilgili 3-5 sayfa rahat çıkar, onu da çıkartacağız, ama yerinde. "greek epsilon team"in bazı faaliyetleri dine karşı.

    bizim profesör darius da gerek inversiyon terapisiyle gerek kendi zihniyetiyle yine anti-dinci. ve "guru"nun tuhaf beyin aydınlatma methotlarına inanıyor, yani gta epsiloncuları gibi kifflom'a değil. kifflom, zaten gta epsilon tarikatının tanrı olarak kabul ettiği varlık.

    ancak gelin görün ki her ikisinin ana amacı aynı: insanı korkularından arındırmak (ve de paralarını almak)
    şuna bir bakın: http://www.rockstargames.com/fearitdoit/

    darius'a gta san andreas'te nerelerde karşılaşabiliriz?

    1-) wctr'daki cris formage röportajında duyabilirsiniz.
    2-) los santos'taki tenis kulübünün yakınlarında siyah giyinmiş bir kadının "inversiyon terapisini denedin mi? darius bir dahi!" dediğini duyabilirsiniz. ( http://imgim.com/therapymemberzx1.jpg )
    3-) http://imgim.com/gookt7.jpg bakın burada san fierro'dan jeremy smith ne demiş?
    "inversiyon terapisinden çok daha iyi. şimdi kardeşliğe katıldığım için annem çok daha iyi uyuyor."
    -rockstar games tarafından yapılan http://www.epsilonprogram.com/ sitesinden alıntı.
    4-) gta iv isimli oyunda, bir radyo sunucusu var: beatrix fontaine, onun da garip bir terapisi var.
    her organdan bilgiye ulaşmak istediğimden her bildiğimi bir de araştırıyorum. http://imgim.com/5973incif4991404.png
    şu kesin ki, beatrix fontaine epsiloncuların en büyük düşmanı darius fontaine'in kanından.
    5-) la noire oynayanlar bilir ki ben manyaklarından, müdavimlerinden biriydim, bir davanın en ince ayrıntısını didik didik etmeden o görevi geçmeden oynardım; orada da soyadı fontaine olan ve cinayete kurban giden bir terapist var. bahsettiğim oyun rockstar games yapımıdır.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +4
    beyler cris formage'in oyunda geçtiği, konuştuğu sadece 4 tane yer var. seslendiren aktöre mail yoluyla ulaştım, cevabı da aldım. buyrun, sizin için de çeviriyorum.

    hey fred

    your voice carries a legendary feature for those who always try to investigate epsilon program and listen it again, again and again in order to deduce. i wonder if you remember how many texts you were given to record. more than 4? do you keep them?

    selam fred

    sesin epsilon olayını araştıran birçok oyunsever tarafından bir tür efsanevi nitelik taşıyor, sesini sürekli, sürekli ama sürekli dinliyoruz. rockstar games şirketinin sana seslendirmen için kaç yazı verdiğini anımsayabiliyor musun? 4'ten fazla mıdır? elinde sakladığın var mıdır?

    fred'in cevabı gecikmedi:

    selam kendinibilenadam

    yıllar öncesiydi ama inanıyorum ki rockstar bana 4 tane text verdi.

    korkarım ki textleri stüdyonun dışına çıkarmadım. rockstar projelerinin gizliliğine ciddi şekilde önem veriyor ve koruyor. yani hiçbir aktör yazılı bir materyali toplantılarda alamaz ya da silemez.
    ben cris formage rolünü üstlendim, kayıt boyunca da text dışına çıkıp bazılarını doğaçlama yapan laslow ile birlikteyken de çok eğlendim.
    macintosh bilgisayarım ve bir de wii'm var. rockstar oldukça cömert şekilde oyunların bir kopyasını bana göndermesine rağmen henüz daha gta san andreas'i oynamadım.

    sonrasında hangilerinin doğaçlama olduğunu sordum, çünkü doğaçlama olanları kafadan eleyip asıl text'e odaklanabileceğimden bahsettim.

    reklamlarla ilgili olan kısmın doğaçlama olduğunu yazmış, cris ile ilgili hiçbir doğaçlama olmadığını söylemiş. bir de espri yapmış, eğer espilon dünyasında bir kadınla ilişki kurmak istersen beni haberdar et, sana yardımcı olurum. demiş amk.

    eyvallah, sağolsun. biz işimize dönelim, tam gaz devam ediyoruz.
    ···
  11. 11.
    0
    b'ara tekrar başlarım.
    ···
  12. 12.
    0
    arkadaslar, bilgisayar ile ilgili sorunlar yasiyorum. format attirmak ve temizletmek uzere bilgisayarciya verdim. teknisyenler olmadigi icin de ancak pazartesi gunu halledilebilecekmis. su an sizlere abd'den, chicago'dan aldigim iphone 5 araciligiyla sesleniyorum. lutfen sabirli olunuz.
    ···
  13. 13.
    0
    yedeklerini alip harici hard diskime attigim dosyalar arasinda word dosyasi var. bu baslik altindaki bir onceki girimin 3-4 kati buyuklugunde civarında bir yazinin yarisi tamamlanmis halde duruyor.
    merak etmeyin, butun gizemleri irdeleyecegiz.
    ···
  14. 14.
    0
    beklediğim rate değerlerini bir türlü alamadığım başlık. onu geçtim microsoft word'de bir sürü yazı birikti, sadece kırpma ve kaynak- caps ekleme işlemlerini yapıp sözlüğe yollamam gerekiyor ancak yapamıyorum nitekim bu başlık en beğenilen giriler bölümünde yükselmedikten sonra gta'nın sırlarını unutun.
    ···
  15. 15.
    0
    hadi hadi başlıyoruz, şaka yeter.
    ···
  16. 16.
    0
    işte şimdi the truth ve görevlerine kaldığımız yerden devam edebiliriz. yukarda* arkadaşın biri, tarikatın belirlediği kuralları da özet şeklinde sunmuş, kendisine de teşekkür ediyorum.

    http://ccc.incisozluk.cc/e/129192538/

    body harvest
    en başta da anlattığım gibi, uyuşturucu müptelası officer tenpenny, bizim adamı uyuşturucu yetiştirebilen the truth ile tanıştırıyor. the truth ise uyuşturucu yetiştirebilmek için çiftlikten çalmamız gereken o koca biçme aracına ihtiyaç duyuyor ve bizi oraya yolluyor. görevin linkini de aşağıda verdim.
    görevin introsunda the truth bizim karaktere çiftçilerin ırkçı ve survivalist olduğunu, onlardan nefret ettiğini söylüyor ki bunları söylemesi bizi tek bir kanıya ulaştırması için rockstar games tarafından hazırlanmıştır: the truth epsilonist değildir.

    neden?
    http://imgim.com/thecultfarm.jpg
    gariptir ki çiftliğe gittiğimizde, o mülke kimsenin girmemesine yemin etmiş garip ve saldırgan çiftçilerle karşılaşıyoruz. konuşmalardaki hiçbir şey onların epsilonist olduğuna dair bir kanıt sunmuyor ancak çiftliğin isminin "the cult farm" olması beni araştırmaya iten şeydi.
    şu bir gerçek ki bu çiftliklerdeki pencerelerden her gece mavi ışık saçılıyor. ve bu da epsilonizm ile alakalı.
    http://imgim.com/thecultfarmbluewindows.jpg

    araştırmamın başında konuşmaların epsilonizm ile bir alakası olmayacağını düşünmüştüm çünkü ırkçı ya da survivalist olduklarını söyleyen doğrudan bir kaynak yok. şunlar hariç:

    1-) epsilonistler survivalisttir, nereden mi biliyorum? marvin trill, wctr'deki area53 sunucusu ve area53 web sitesinin kurucusu. bu adam dünya'nın sonunun yakın olduğuna dair sır veriyor, y2k*'nın kasoa yol açacağını söylüyor, ve kendisinin bir çöle, yeraltındaki bir sığınağa gömüleceğini anlatıyor.

    • y2k: 2000 yılı öncesinde ortaya çıkan, o güne kadar makineler hep son iki hane kullanılarak (97,98,99) oluşturulduğu için 2000 yılında bir dijital kıyamet gerçekleşeceği söylenmiş. 2000 yılına giren bütün makineler tarihi 19100 olarak göstermiş mesela, bununla ilgili diğer sapıtmaların da meydana gelebileceği düşünülüp vakti zamanında birçok insanın korktuğu bir olaymış.

    marvin bir epsilonisttir, ve her epsilonist gibi genel düşünceyi taşımaktadır. ne demişti cris formage? "son kez söylüyorum, bu bir kült değil lazlow. bu, paralarını özgürlük ve başarı madalyaları için oluşumumuza yatıran ve benzer kafa yapısına sahip yetişkinlerden oluşan bir kardeşlik."

    eğer marvin bunu düşünüyorsa, bu diğer epsilonistlerin de aynı şeyi düşündüğünü gösterir ki epsilonizm survivalist bir oluşumdur, tıpkı çiftçiler gibi.

    wctr'deki leanne forge bakın epsilon hakkında ne diyor(belki daha çok şey diyordur da benim oyunda duyduğum, anladığım şuydu): -epsilon ile ilgili konuşurken- "hükümeti ve vinewood'u işleten/ yürüten/ yöneten pgibopat ve güç delisi bir kült. ya da zamanı gelmiş bir fikir."

    (not:bu arada bazen anlayabilmeniz için kelimeleri / ile bölüyorum, çünkü "running the government and vinewood" diyor. run kelimesi "run a company, run the government, run a place, run forrest run:)" şekillerinde kullanılabilen ve değişik anlamlar ifade edebilen bir fiil, türkçe karşılığı bazı kullanımlarında "kelimeye kelime" bazında şak diye veremiyoruz. ancak yukarda ayırdığım o üç fiilin anlamı bir "run" ediyor. böyle gibik bir diliz işte, neyse.)

    2-) epsilonistler aynı zamanda ırkçıdır.

    bir başka kültist de vctr'de "new world order" isimli programın sunuculuğunu yapan dwayne thorn. çok açık bir şekilde amerikan üstünlüğünü belirtiyor ve ziyaretçilerden nefret ettiğini kendi ağzıyla belirtiyor. işte buradan da anlıyoruz ki epsilonizm ırkçı bir külttür.

    (not: birkaç örnekle bu kadar kesin yargılara nasıl vardığımı soranlarınız olacaktır, beyler rockstar games zaten bu ufak ayrıntıları hemen yakalayabilmemiz için gözümüze sokarak veriyor bunları, yani biz bu programı gta radyosunda dinlediğimizde rockstar zaten bize epsilonizmin ırkçı bir kült olduğunu bilmemizi istediğini anlıyoruz.)

    bu arada, muhalif taraf olan greek epsilon kültü de enteresan bir şekilde bunlar gibi ırkçıdır.
    hadi yeri gelmişken bir enteresan ortak noktadan daha bahsedeyim. gta san andreas'te elvis adında bir giyim şirketi var. bu giyim şirketinin sembolü epsilonizm kültünün sembolüdür.

    marvin thrill ve san andreas'teki diğer epsilon reklamları hakkında yeri gelince bir yazı dizisine gireceğim.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    the truth adındaki garip hippinin görevlerini irdelemeye devam ediyoruz.

    are you going to san fierro
    yapılan uyuşturucu hazır olunca, the truth yüklemede ve san fierro'ya zütürmede yardımcı olması için carl'ı arıyor. bu görevde the truth, cj'i "namaste" diyerek karşılıyor. bu doğu kültüründe gelen misafiri karşılamak için kullanılan bir kelimedir. ve biz biliyoruz ki epsilonistler selamlaşırken kifflom ya da krant diyor. bu bize bir kez daha the truth'un bir epsilonist olmadığını gösteriyor.

    görevin devamında polislerin haber aldığı öğreniliyor, cj'in bütün uyuşturucuyu yakması gerekiyor. burada the truth "inşallah/ kuvvetle arzuluyorum- umuyorum ki gaia bizi işlediğimiz bu suçtan ötürü affeder." gaia dediğimiz yeryüzünün yaratılışıyla ortaya çıkan çok eski bir tanrı, 20 bin yıllık dini bir inanış. dolayısıyla the truth, dünya'nın yaşının 157 ve değişmez olduğunu belirten kifflom'a inanmıyor. bir kez daha the truth'un bir epsilonist olmadığını kanıtladık.

    yolda giderken bizim truth, kafasına bir alüminyum bez yerleştiriyor. carl "bu ne?" deyince truth bunun insanların aklını ele geçirmek isteyen mikrodalga ışınlarına karşı olduğunu söylüyor. ek olarak 23 hükümetin uydusunun istediği her an istediği her yeri uydularıyla görebileceğini, bunları kullanarak casusluk yapmaya çalıştıklarını söylüyor. bunun yanında, pentagonda 23 adet dini kalıntının yer aldığını ve saklandığını söylüyor.

    23 kelimesini üzerine basa basa söylemesinde de bir mana var gibi.

    bir sonraki yazımızda 23'ün gizemine ineceğim. epsilon ile olan bağlantısını irdeleyeceğim.
    şu an yunan alfabelerine girdim, numerolojiden yardırıyorum, önemli bir şey bulmaya çok yakınım.
    ···
  18. 18.
    0
    araştırmamı bitirdim, sonuçların hepsini kendi bildiklerimle de yoğurup müthiş bir yazı ortaya çıkaracağım. belki de en uzun yazılardan biri olacak, part part atabilirim nitekim entry'nin aşırı uzun olduğuna dair bir hata mesajı alabilirim.

    şu an olmasa da yarın en geç 20'de sözüm söz, başlayacağım.
    ···
  19. 19.
    0
    bu arada, başlığın adı gta san andreas çünkü tamamen san andreas'e odaklanarak açıklıyorum. gta iv'te, hatta gta vice city'de de yine epsilon'a dair görülebilecek şeyler var. bunları da ek olarak yanında olduğu kadarıyla anlatmaya çalışıyorum, vice city'yi de manyaklık derecesinde oynadım ancak gta iv ve ek oyunlarını bitirmeme rağmen pgibopatça ve anlayabilmek için her görevi ikişer kere oynamadım.
    bugün saat 22'de burada olunuz, muhtemelen yazı dizimi paylaşmış olurum.
    ···
  20. 20.
    -1
    296, kişisel cevaplara karşıyım hele ki böylesine herkesi ilgilendiren başlıklarda ancak ağzının payını vermek icab eder.
    abd'ye gittim, hazırlık okulunda ingilizce üzerine 7-8 ay kafa yordum. ve sana diyorum ki, ingilizce dil olarak türkçe'den çok daha zengin içeriklidir; öğrenilmesinin daha kolay olmasının yanısıra bu dilde kendini ifade edebilmek çok daha kolaydır.

    belirttiğim duruma yanlış bir açı ile yaklaşmışsın bu yüzden seni züt etmem için güzel bir zemin hazırlamışsın. yine "run" kelimesinden yola çıkalım, ingilizce'de run fiilini transitive ve intransitive olarak kullanabilirsin.

    intransitive kullanımından birkaç örnek vereyim:

    she was running towards the building.
    i runned away when i saw him look at me.

    özel ve pek de kibar olmayan bir kullanımı da vardır:

    i ran like hell when i found an opportunity.
    (topuklarını zütüne vura vura kaçmak anlamında)

    transitive kullanımına bakalım:

    my father runs a restaurant.
    in my opinion, the priminister runs the country well. there is nothing wrong with the government.

    bir diğer anldıbını karşılayan cümleye bakalım:

    planes are not running because of the air condition.
    (bringing people to planned destinations)

    burada bir time table durumu olduğundan her daim present simple ile kullanılmalıdır ancak yukarda verdiğim örnek "temporary" yani geçici bir durum olduğundan ötürü present continious ile kullanılmıştır.

    yoksa "the bus 23 runs to the downtown" cümlesi de kullanıma şak diye oturur.

    something will run and run: gelecekte ve şu an insanlar tarafından ilgi duyulan bir tartışma, olay, durum, vs. için kullanılır.

    this is a story that will run and run.

    phrasal verb kısmı da var, benim bildiklerim:

    run across: tesadüf eseri karşılaşmak
    run after: kovalamak
    run around: atlamak, zıplamak, koşuşturmak (şen şakrak halde yapılmalıdır.)

    sen bir kelimeyle dünyaların anldıbını ifade edebiliyorsun, bizim dilimizde bir durumu açıklamak için 40 takla atman gerekiyor.

    i have slept ile i slept arasındaki farkı türkçe'de belirtebilir misin?
    i was playing ile i have been playing arasındaki farkı türkçe'de belirtebilir misin?

    hadi bunları geçtim, run kelimesinin yukardaki kullanımlarıyla eş anlama gelen onlarca kelime ve onların da kendi içlerinde onlarca anldıbının ve farklı prepositionlarla farklı kullanımlar oluşturduğunu bir düşün.

    run kelimesine yakın olanları söyleyeyim:
    -işletmek anlamında manage, operate,
    -koşmak- yarışmak anlamında race, go like a fast wind

    phrasal verbler için örnek verdirtme gözünü seveyim, binlercesini bulursun. adı üzerinde phrasal verb, run across yerine encounter kullansan ya da carry on yerine continue kullansan, run after yerine chase kullansan bi gibim değişmez yani.

    fark sadece bu değil, ingilizce ve türkçe'yi karşılaştırmalı olarak ele almaya kalksam, sana bildiğin angiblopedi çıkartırım ve bu farklar yalnızca kelimelerin birebir çevrilimi- çevrilememesi durumuyla ilgili değil. inan bana arada o kadar çok fark var ki, ne yazık ki bu farklardan yalnızca bir tanesi türkçe'de daha önde: o da küfür etmek. türkçe'de küfür etmeyi başka hiçbir dilde küfretmeye değişmem. neyse.

    son not: bu verdiklerim de sadece benim bildiklerimdir.
    al link buldum, http://www.merriam-webster.com/dictionary/run , oku bakayım.

    bir de tdk'yı aç, hepsini ayrı ayrı bul sözcüklerin (işletmek, meneje etmek, koşmak, something will run and run -türkçe karşılığı yok-, harekete geçmek), bak bakalım bunun kadar ediyor mu?

    evet beyler sizleri de gece 22'de bekliyoruz.
    Tümünü Göster
    ···