/i/Kültür Sanat

  1. 1.
    0
    Şu şiiri nasıl paylaşmazsınız amk

    Boşlukta uçuşan kemiklerin kanattığı karanlık: Sürekli,
    geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca
    çalınan sabah: Esrik tin. Sehpada unuttum başımı, us yitik. Di-
    vansızların bembeyaz ayetleri gibi peşin hüküm giydik. Gözlerim
    deniziğnesi.
    Kırıl benliğimin benli gözenekleri
    içinde, sürgünlerin gizli sessizliği.
    Alnıma dayarım güz görümlük ömrümü, seherin cılız eliyle. Uzakta-
    ki vahşi güle hüzün kokarım. Ve ölüm ardıma leke düşer,
    gözlerimden çekilen sıcaklık korkuluk yüzümde
    soğur soğur, iki kaş arasında yenilir kendine uzun yol.
    Çiçek tüter düşler karanlığı kısıp pencerede,
    gök uçurtma çeker yıldız çölüne.
    Bir ışık örtüsü açılacak göğe, acılaşan gecede; suya ateş
    düşüp kirpiklerime gömülecek, yüzüme sıkışmış erguvan
    ölüleri. Dilenci kızlara serpinti yağmurun kırık sesi.
    Ay batışı gözlere iki ezgi gibi hüzün çökerim, tetikte
    yalnız kalan gölgemle. Sıkıntımın yıldız sefası, n’olur
    kapatma kollarını, sakalıma basma sabah. Denk cepheli çatışmalar
    ederi kadar başlık paramız, asmayın bizi.
    Güvercin uçuşu, alabildiğine rüzgâr;
    gez arpacık göz tetikte.
    Ölüm açmazda bekleyen kuş seslerine sağanak: Bakire
    umutlar. Görünmez viranlığım. Çiy damlacıkları…
    Soluğunda sevişen fesleğenleri, üç kulaç kurşuni sudan gözlerini
    saran kokusu: sendeleyen hoş bir yaşam,
    inanç yüklü gülüşlerde. Gecenin sararmış mühründe billurlaşan
    sessizliğe dolunay doğarım.
    Düş artık yakamdan
    güneş kırıklarına dadanan sevda.


    Kaan ince
    ···