1. 1.
    0
    - Emre kalk hadi oğlum saat 7 buçuk oldu.
    Annemin sesi... Temmuz ayının ortaları... Okuldan uzak geçirilen günler...
    ···
  2. 2.
    0
    ağzına verinde sussun amk anaokullusu
    ···
  3. 3.
    0
    Şimdilerde düşünüyorum da Yüksel Teyze hâlâ bizim sokakta oturuyor ve ortalıkta hiç çocuk yok artık. Acaba ne yapıyor Yüksel Teyze? O yaşta bakkala kendisi mi gidiyor? Yorulmuyor mu hiç merdivenlerden çıkarken? "Keşke şurada çocuklar olsa da onlara ekmek aldırsam" diye düşünüyor mu? Bilmiyorum. Artık 90'lar bitti Yüksel Teyze. O çocuklar artık yok. O çocuklar artık bilgisayar başındalar, o çocuklar artık evlerine kapandılar.
    ···
  4. 4.
    0
    "Emre hadi artık içeri, al şu parayı bir kilo yoğurt al gelirken" diye bağırıyordu annem balkondan. Eve geldiğimde doğrudan kan ter içinde yemeğe oturdum her zamanki gibi. Daha bir lokma yemeden babam yüzüme baktı: "Sen ne dedin bugün Yüksel Teyzene?" diye sordu. Anlattım derdimi, hep oyunun en heyecanlı yerlerinde böldüğünden bahsettim. Tabi ki bunlar geçerli nedenler değildi babamın katında. Babam upuzun bir konuşma yaptı o akşam. Bizim patron beni devlete şikayet etmişti. Devlet de ayarı vermişti tabii. Lokmalar boğazıma dizilmişti fakat hâlâ içimden "Gitmiyorum lan, gitmiyorum işte!" diye tekrar ediyordum. Oysaki ondan sonraki günlerde her gün tıpış tıpış gitmiştim bakkala.
    ···
  5. 5.
    0
    Ter, diz yaraları, yırtık tişörtler, şortlar ve diğerleriyle birlikte imamı hakem, ezanı hakemin son düdüğü olarak kabul etmiş 90'ların çocukları için ezan sesine karışan ebeveyn sesleri duyuluyordu. Atan galip, yiyen mağluptu o gün de.
    ···
  6. 6.
    0
    "Sanki bütün komşuların bu olaydan haberi varmış gibi hiç kimse o gün içerisinde beni bakkala yollamadı bir daha. Mutlu olacağımı düşünürken ekgibliğini hissediyordum sanki. Kapı kapı çalıp 'Alınacak bir şey var mı?" diye sormak istiyordum teyzelere. Para üstünü beklemek istiyordum. Para üstü olmasa bile teyzelerin bir şey ikram etmesini beklemek istiyordum' tarzı düşüncelerle günü geçirmiyordum tabi ki de. "Oh iyi oldu. Gitsin kendisi. Eşek miyiz lan biz burda? diye soruyordum tekrar tekrar kendime gün boyunca.
    ···
  7. 7.
    0
    dedim size şu yazar alımını açarken mülakata sokun diye amk.
    ···
  8. 8.
    0
    Benim gelmemle birlikte oyun kaldığı yerden devam etti. Arada "Sende de aynısı oldu" kavgaları güzelleştiriyordu oyunu ve ben yine adımı duyuyordum. "Emre, Emreee, Emreeeee... "

    Yine oydu, yine oydu, yine yine yine. Arkadaşlar bana öyle bir baktılar ki onlardan aldığım gazın etkisiyle daha sözünü tamamlamadan balkondaki Yüksel Teyze'ye döndüm ve "Gitmiyorum lan, gitmiyorum işte, gitmicem bundan sonra!" diye bağırdım. Arkadaşlar da bu kadarını beklemiyordu herhalde, hepsi hayretle bana bakakaldılar. Yüksel Teyze neye uğradığını şaşırmış ve içeri girmişti. Ben sanki hiçbir şey olmamış gibi oyuna devam etmemiz gerektiğini anlatan hareketlerle topu sektirmeye başladım. O anda arkadaşlardan birisi bana dönüp "Abi bizim geçen hafta kaybolan topu aşağı mahalledekilerde görmüşler" dese, 8 yaşındaki çocuktan beklenmeyecek şekilde "Yürü reis, yanına birini daha al dalalım" derdim herhalde. Öyle bir güven gelmişti işte kendime.
    ···
  9. 9.
    0
    Şimdilerde düşünüyorum da bu teyzeler kendi aralarında anlaşıp sigorta yaptırsalardı bana, bugünlerde ememkliliğime ne kadar da az kalmış olacaktı. Bakkal çırağı desen değilsin., evin oğlu desen değilsin. Altın gününden altın gününe gezen bu kadınların sigortasız çalışanısın sadece.

    "Nerde kaldın oğlum ya?" dedi Ömer. Ömer, mahallenin bakkalının küçük oğluydu. Bakkala gittiğimizde içerisinde taso var mı diye cipsleri elleyebiliyorduk Ömer sayesinde. Diğer bütün bakkal çocuklarına söylendiği gibi "Bizim bakkalımız olacaktı, her gün çikolata, cips, dondurma yerdim lan." gibi laflar ona da söylenmişti mahalledekiler tarafından ve o da bütün bakkal çocukları gibi "Biz de onları parayla alıyoruz oğlum" cevabını vermişti hiç düşünmeden.
    ···
  10. 10.
    0
    ne saçmalıyorsun dıbına koyim.
    ···
  11. 11.
    0
    90'ların kâbusu yine bir oyun sırasında kapımı çalmıştı, oyunumu çalmıştı, adeta canımı almıştı. Bazen Yüksel Teyze olarak çıktı karşıma, bazen Aysun Teyze, bazen Şadan Teyze... "ismi lazım değil, beni o zalim yıktı." Oyunu bırakıp hemen gittim bakkala. Siparişi verdikten sonra para üstünü verir umuduyla öyle bir baktım yüzüne ama "ismi lazım değil, o bir hayırsız çıktı." Yine para üstünden koklatmadı Yüksel Teyze. içimden "Almıyorum lan bir daha, gitsin kendisi alsın" diyerek çıktım apartmandan. Tam arkadaşların yanına giderken Aysun Teyze yolladı bu sefer bakkala. Parayı öyle bir ayarlamıştı ki tek kuruş kalmadı onda da para üstü olarak.
    ···
  12. 12.
    0
    Kahvaltıdan sonra evde geçireceğim her dakikanın bir kayıp olduğu düşüncesi ile kendimi sokağa attım. Tsubasa üzerine günün kritiğini yaptıktan sonra "9 aylık" oynamaya karar verdik arkadaşlarla. 9 aylık 90'ların en popüler oyunlarındandı. Ebe, kaleci olurdu bu oyunda. Diğer oyuncular farklı puanlandırılmış hareketlerle gol atmaya çalışırdı. Kafa 5'lik rövaşata 9'luk sayılırdı mesela... TSE garantisindeki kurallar yönlendirirdi bu oyunu. Kızdırmalı mı kızdırmasız mı önceden karar verilirdi. Oyun tüm heyecanıyla devam ederken birden o ses duyuldu: "Emre, Emreee, Emreeeee, bana 3 yumurta, 1 ekmek alır mısın bakkaldan?"
    ···
  13. 13.
    0
    Yazın ortasında bir çocuğu sabahın köründe kaldırabilecek tek güç olan Tsubasa'yı izlemek üzere açtım televizyonu. Tsubasa ve Misaki ikilisini izlemek 90'ların çocuklarının en büyük zevklerinden biriydi. Tsubasa bittikten sonra annem kahvaltıya çağırdı. Mutfağa girdiğim gibi hemen yapraklı takvime sarıldım. Bir gün öncesinin yaprağını kopardım ve o yaprakta fıkra olduğunu görünce mutlu oldum içten içe. Ayda bir takvimi kartonundan söküp tek tek bütün fıkraları okuyan bir çocuk için ilginç sayılabilecek bir davranıştı ama çocuktum işte. Mutlu olmaya meyilli diğer çocuklar gibi... Takvim yaprağındaki günün isimlerine baktıktan sonra "Belki bir gün benim ismim de burada çıkar" diye düşünerek kahvaltıya oturdum.
    ···
  14. 14.
    0
    Annem gözlerimi açmamı bekliyor olacak ki gözlerimi açtığımda arkasını dönüp odadan çıktığını görebildim sadece... ilk iş olarak hemen ellerimle yastığımın altını yokladım. Allah yine dualarımı kabul etmişti. "Allah neydi? Ne yapardı? Neden vardı?" gibi sorularla kendi içimde saçmaladığım dönemlerden uzaktım. Sen isterdin, o verirdi. Futblolcu kartlarını elime aldığımda Hami Mandıralı ile yüz yüze geldim. Aylar sonra öğrenecektim o kartları sabah yastığımın altına koyanın babam olduğunu.
    ···
  15. 15.
    0
    sosyal bir bin olduğun belli güzel yazım iyi bir okursun

    benim başıma genellikle annemin çağırması nedeniyle gelirdi başkası beni nadir yollardı herkesin çocuğu olurdu çünkü kapıda

    ama o duyguyu çok iyi biliyorum

    yüksel teyze ananı avradını gibim huurnun dölü bin kaşar züt veren rahatladım
    ···