/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 1.
    +24 -4
    Mumyalama/ klonlama/3. Göz ve reankarnasyon bilgileri ile geçmişte yaşamış birinin geleceğe yani bizim bugünümüze nasıl getirileceğini anlatıyorum
    ···
  1. 2.
    +16
    Yok öyle bir şey unut
    ···
  2. 3.
    +11
    Ruh nolcak amk
    ···
    1. 1.
      +1
      3. Göz kısmında ruh da tamamlanıyo
      ···
      1. 1.
        +1
        Yok ebesinin amı
        ···
    2. 2.
      +1 -2
      Ya ruh muh yok amk malmisiniz
      ···
      1. 1.
        +1
        aha atayız
        ···
      2. 2.
        +2
        Ateist detected
        ···
      3. 3.
        +1
        Bilemessin dostum malmısın diyerekde haklıvçıkmaya çalışma
        ···
      4. diğerleri 1
  3. 4.
    +10
    Mısırlılar mumyalama tekniklerinde öylesine ilerlediler ki mumyaladıkları bedenleri iç organlarına kadar yıllar boyu muhafaza edebiliyorlardı günümüze kadar ulaşmış mumyaların olması ve o günün şartlarına göre böyle bir bilgi ile bilimsel çalışma yapılması gerçekten şaşırtıcı

    Mısırlılar ahiret hayatına inanıyorlardı yani ölümden sonra hayat devam ediyordu ve ölen kişinin sağlam bir bedene ihtiyacı olacağını düşünüyorlardı bizim yorumumuz bu yönde ama işin asıl boyutu biraz farklı

    Nazca çizgileri








    insanlar dünya dışı varlıklar tarafından ziyaret edilmiştir ve bu varlıklar mısırlılar ile de iletişime geçmiştir bunun en büyük kanıtı bana göre nazca çizgileridir .şilide bulunan 3885 km2 lik alanı kaplayan bu çigilerin dünya dışı varlıklara mesaj iletme amacı ile çizildiği çok açık çünkü çizgiler sadece hava aracı ile görülebilmektedirler .

    Mısırda da piramitler üzerinde astronot roket figürleri bulunmaktadır . Mumyalama mısırlılara dünya dışı varlıklar tarafından öğretilmiştir ve bir yandan da Dünya dışı varlıklar mısırda mumyalama tekniklerini öğretirken aslında klonlamanın ilk basamağını insanlığa öğretiyorlardı. Mumyalanan bedenlerin günü gelince klonlanacağını çok az insan biliyordu








    Dünya dışı varlıklar bir gün buraya geri döndüklerinde mumyalanmış bedenlere ihtiyaçları olacaklarını düşünmüş olmalılar
    ···
  4. 5.
    +7
    Mumyalanan bedenlerin ne için muhafaza edildiğini anladınız mı
    Evet dna .. yıllar boyu bütün bedeni çürütmeden muhafaza etmeye çalışan mumyalama ustaları aslında o bedenin dnasını kaybetmemeye çalışıyorlardı. Aslında bir damla kanda bile mevcut olan bu bilgiyi muhafaza edebilmek için nasıl çalışmışlar di mi ? Mumyalama inanılmaz bir bilgi bence. Eğer ölü bedenler gömülseydi toprağa karışacaklardı. Sadece kanı kemiği tutulsa böylesine muhafaza edilemeyebilirdi. Bedenleri her parçası ile korumaya aldılar

    Dolly klonlandı ve sonrasında klonlama ile ilgili pek fazla bir şey duyamadık. insanların kabul etmeleri zor bir çalışma oldu ve tepkileri ortadan kaldırmak için görünürde çalışmalarla ilgili bir bilgi yok

    Ben çalışmaların devam ettiğine inanıyorum ve bu çalışmaların insan üzerinde uygulandığını düşünüyorum.








    Evet inanması tuhaf ama şu an bütün canlılar klonlanabilir. Tıpatıp aynısı meydana getirilebilir. Dünya zenginleri kendilerini klonlatmış olabilirler mi ? iç organ yetmezlikleri hastalıklar ya da yaşlanma karşıtı operasyonlar için klonlarının kendi bedenlerine uyumlu olacak yedek parçalarını hazırda bekletiyor olabilirler mi ?

    Mumyaları klonlamayı düşünen bilim adamları var mıdır ? Belki de böyle bir çalışma yürüten bilim adamı vardır bile

    Bu ne demek biliyor musunuz M.Ö 15 yy a ait bir mumya klonlanabilir.aslında bulunan kemikler de klonlanabilir ama tarihe yön vermiş krallardan birinin klonlandığını düşünsenize
    ···
  5. 6.
    +1
    ne gerek var
    bide bunu zaten yapmadıklarını biliyor musun
    ···
  6. 7.
    +10
    Bilinçaltı, yani biz farketmeden bile bilgi ya da anı depolaması yapılan alan. insanlar öldüklerinde dahi organlar çalışmalarını durdurana ve tam anlamıyla ölüm gerçekleşene kadar zihinsel faaliyetlerin sürdürüldüğü asıl zihin.

    Nasıl ki bedensel kodumuz dnamızda mevcutsa zihinsel konumuz da işte bu bilinçaltı adı verilen faaliyetlerin yürütüldüğü alanda mevcuttur.








    Bu kısıma koyduğum hikayenin tamdıbını kopyaladım

    Ünlü kahin Edgar Cayce 1905 yılında bilincini yitirip, 3 gün boyunca komada kalmıştı. Hekimler tamamen ümitsizdi. Onlara göre öyle derin bir uykudaydı ki büyük olasılıkla asla uyanamayacaktı. Her türlü ilaç denenmiş olduğu halde bilincin geri döneceğine dair herhangi bir işaret görülmemişti. Üçüncü günün akşamında doktorlar yapılacak bir şey kalmadığını ilan söylediler. Fakat Cayce, komada durumundayken aniden konuşmaya haşladı. Doktorlar gözlerine inanamıyorlardı: Cayce’in vücudu uykuda olduğu halde kendisi konuşuyordu! Bir ağaçtan düşüp omurgasını incittiğini ve bu yüzden bilincini yitirdiğini söylüyordu. Altı saat içinde tedavi edilmediği taktirde beyninin zarar görüp ölümüne yol açacağını da ekliyordu. içmesi gereken bitkisel bir karışım olduğunu öne sürüyor ve onu içtiği taktirde 12 saat içinde iyileşeceğini söylüyordu. Söylediği bitkiler Cayce’in bilebileceği türden değildi ve bu karışım daha önce böyle bir vakayı tedavi etmek için kullanılmamış olduğundan doktorlar ilkin bu söylediklerinin beynin hasar görmüş olmasından kaynaklandığını düşündüler. Fakat Cayce özellikle bu bitkileri söylediği için denemeye karar verdiler. Bu otlar bulunup Cayce’a verildi ve on iki saat içinde tamamen iyileşmesini sağladı .Uyandıktan sonra kendisine bu olaydan söz edildiğinde Cayce böyle bir ilaç önermiş olduğunu hatırlamıyordu; bu bitkilerin ne isimlerini biliyor ne de kendilerini tanıyordu.
    ···
    1. 1.
      +4
      Fakat Edgar Cayce’in hayatındaki bu olay çok az rastlanan bir durumun başlangıcı oldu. Tedavi edilemeyen hastalıklara çare bulma konusunda uzmanlaştı; hayatı boyunca yaklaşık otuz bin kişiyi iyileştirdi. Önerdiği reçete her zaman doğruydu; onun verdiği ilacı alan istisnasız her hasta iyileşiyordu. Ancak Cayce bu durumu açıklayamıyordu. Yalnızca ne zaman bir hastalığa çare aramak için gözlerini kapasa, iki gözünün de iki kaşının ortasına doğru çekiliyormuşçasına yukarı döndüklerini söylüyordu. Gözleri orada sabitleniyor ve her şeyi unutuyordu; yalnızca bir noktadan sonra çevresindeki her şeye karşı kayıtsız kaldığını ve o noktaya ulaşana kadar tedavi yöntemine erişemediğini hatırlıyordu.
      ···
      1. 1.
        0
        ciddiyetle okuyordum, nicki görünce bi gülme geldi ama neyse :D
        ···
  7. 8.
    +11
    Spiritualistlerin 3. Göz adını verdikleri bu bölgenin bilimsel dildeki karşılığı epifiz bezidir. Bazıları da RUH MOLEKÜLÜ ismini vermişlerdir.

    Evet iki kaşımızın ortasında çok az yukarıda bulunan bu bölgede tıpkı dna kodumuz gibi kişiliğimizin mizacımızın hafızamızın kodu muhafaza ediliyor. Mısırda horus un gözü ismi verilen sembolün ne kadar önemli bir sembol olduğunu bolca çizilmiş olmasından anlıyoruz .

    Işık saçan güneş tanrısı ra nın gözü ve epifi bezi arasındaki benzerliğe dikkat edelim








    Horus un gözü asla kapanmayan gözü
    güneşi ve ayı yani bütün bir günü temsil ediyordu. Gözler sadece ışıkta görmez hatta asıl görme karanlıkta gerçekleşir.

    Güneş-gündüz-uyanıklık hali ve ay-gece-uyku hali

    Her iki halde de insanın gözü görmeye devam eder. Uyanıkken iki gözü ile gören-zihinsel faaliyet olarak görmek- geceleri de 3. Gözü /epifiz bezi ile görmeye devam eder. Epifiz bezi karanlıkta çalışmaya başlar

    gözler karanlık vakitte görmeye başlar/ theodore roethke

    3. Gözünüze iyi bakın onun yeterince çalışabilmesi için geceyi gece gibi gündüzü gündüz gibi yaşayın yani geceleri uyuyun uyuyun ki 3. Gözünüz melatonin ile beslensin
    ···
  8. 9.
    +8
    3. Gözümüz sayesinde zihnimiz aslında her an uyanık haldedir ve her şeyi kaydeder. Peki 3. Göz sadece bir kayıt alanı mıdır?

    Epifiz bezi istediğimiz sonucu tek başına verebilir mi ?

    3. Gözümüzün farkında olmamız ve onu doğru kullanabilmemiz için gerekli meditasyonları bedensel ve zihinsel faaliyetleri bilmek gerekiyor. Bu faaliyetler ile 3. Göz açılır ve insan asıl benliğine ulaşır. 3. Göz ümüzle görmeye başlamışsak zihinsel kodumuzun muhafaza edildiği bu bölgeyi artık çalışır vaziyete getirebiliriz yani bir önceki hayatımıza ait bilgilerin yüklemesini sağlayabiliriz .

    Televizyonda internette görmüşssünüzdür. Ben önceki hayatımda falanca kişiydim diyen insanlar çıktı. Hatta öyleki bahsettikleri aileleri ile karşılaştırıldıklarında işte bu benim karımdı bunlar çocuklarımdı ve şöyle şöyle anılarımız olmuştu şeklinde şaşırtıcı açıklamalarda bulunanlar olmuştu
    ···
  9. 10.
    +5
    Haberi kopyalıyorum

    3 yaşındaki çocuk geçmişini hatırlayıp, onu kimin öldürdüğünü gösterdi

    3 yaşındaki bir çocuk yanınıza gelip daha önceki hayatını hatırladığını, bunun üstüne de nasıl öldürüldüğünü ve bütün bunları kanıtlayabileceğini söylese ne düşünürdünüz?








    Muhtemelen küçük çocuğun oyun oynadığını düşünürdünüz. Ancak Suriye'ye yakın Golan Tepeleri'nde yaşanan bu hikaye fikirlerinizi değiştirecek cinsten! 3 yaşındaki çocuk önceki yaşdıbını hatırladığını ve bir adam tarafından baltayla nasıl öldürüldüğünü anlatınca ilk başta kimse tarafından dikkate alınmıyor fakat yaşadığı alandaki yaşlıları gömülü olduğunu iddia ettiği alana zütürünce şok edici gerçek ortaya çıkıyor! Çocuğun söylediği alan kazılınca gerçekten de bir erkek cesedi bulunuyor. Bu cesedin kafatasında bir balta izi var, bu da o adamın bir baltayla öldürüldüğünü gösteriyor. işin korkutucu noktası adamın kafatasındaki balta izinin bulunduğu nokta, 3 yaşındaki çocuğun kafasındaki doğum iziyle tam aynı nokta. Çocuk bununla yetinmeyip cinayet aleti olan baltanın yerini bildiğini de iddia ediyor ve başka bir nokta gösteriyor. Bu nokta da kazılınca gerçekten biraz derinde bir balta bulunuyor.

    • Asıl hikaye burada başlıyor
    ···
    1. 1.
      +4
      Reenkarnasyon ve benzeri konularda daha önce araştırmaları olan Gazzeli ünlü doktor Dr. Eli Lasch, bu hikayeyi oldukça merak ediyor ve öncelikle çocuğun daha önceden yaşadığını iddia ettiği köye gidiyor. Köyde yaşayanlarla konuşunca 4 sene önce gerçekten çocuğun ismini verdiği köy sakininin kaybolduğunu ve bir daha geri dönmediğini öğreniyor ve bunun üstüne çocuğu bu kasabaya getiriyor.

      Dur bi dakika! Bu okuduklarım doğru mu ?

      SunGazing'in yaptığı habere göre doğru, hatta internette binlerce defa paylaşıldı. Ama durun daha her şey yeni başlıyor.

      Çocuk kasabaya geldikten sonra olaylar daha da ilginç ve ürkütücü hal almaya başlıyor çünkü çocuk kimsenin yardımı olmadan bir eve gidiyor ve orda yaşayan adama ismiyle seslenip daha önceden komşu olduklarını söylüyor. Bütün bunların üstüne adamın kendisini öldüren kişi olduğunu belirterek herkesi şoke ediyor. Adam bu iddialar sonrasında tuhaf davranmaya başlıyor, yüzünün rengi atıyor ve baskılar sonrasında cinayeti itiraf ediyor.
      ···
  10. 11.
    +3 -1
    Lanetlenmiş soluk ay, cılız boynuzlarıyla, büyük bir upas ağacının ölümcül yaprakları arasında ışığına yol açarak, Nis vadisinde kuvvetsizce parlıyordu. Vadinin, ışığın ulaşmadığı derinliklerinde görülmemesi gereken suretler dolaşıyordu. Aşırı büyümüş otlar, uğursuz sarmaşıkların ve sarılarak ilerleyen bitkilerin yıkılmış sarayların taşları arasına yayıldığı, kırılmış sütunlara, tuhaf, yekpare taştan oyulmuş abidelere sıkıca dolandıkları, unutulmuş eller tarafından döşenmiş mermer kaldırımların arasından fışkırdıkları, kabarttıkları her yamacı kaplamışlardı. Derin hazine kasalarından içeri ve dışarı zehirli yılanlar, üzerleri pullarla kaplı adlandırılamayan yaratıklar sürünürken harap olan avlularda, devleşen ağaçların dallarında küçük maymunlar zıplıyordu. Nemli yosunların örtüsü altında uyuyan devasa taşların düştükleri duvarlar bir zamanlar güçlü ve görkemliydi. inşa edenlerin onları yükselttikleri günler adına, is içinde ama yine de asaletle hizmet ediyorlardı, çünkü altlarında gri kurbağanın evi vardı.
    Vadinin en dibinde yabani otlarla dolu, çamurlu sularıyla Than nehri uzanır. Gizli kaynaklarından doğup yeraltındaki mağaralara akar ve bu yüzden e Vadinin Demon'u, ne sularının niçin kırmızı olduğunu ne de nereye gittiklerini bilmezdi.
    Ay ışınlarını lanetleyen Cin, Vadinin Demon'uyla konuştu. "Ben yaşlıyım ve çok unutuyorum. Bana bu Taş'tan şeyleri inşa edenlerin adlarını, nasıl göründüklerini, neler yaptıklarını anlat." dedi. Ve Demon yanıtladı: "Ben Hafızayım, geçmiş zaman ilmine sahibim ama artık ben de çok yaşlıyım. Bu yaratıklar, Than nehrinin suları gibiydi, anlaşılmazdılar. Yaptıklarını hatırlamıyorum, çünkü anlıktılar. Görünüşlerini belli belirsiz hatırlıyorum, ağaçlardaki küçük maymunlara benziyorlardı. Adlarınıysa kesin bir biçimde hatırlıyorum, çünkü nehrin adıyla kafiyeliydi. Bu dünün yaratıklarına insan denirdi."
    Böylece Cin ince boynuzlu aya geri uçup harap olan avluda büyüyen bir ağaçtaki küçük bir maymuna dikkatle baktı.
    1919'da yazılmış bu
    ···
    1. 1.
      0
      Dur panpa gece gece altıma sıçrattırma şimdi ;) yarın okurum ben korkak biriyim bi göz gezdirdim korkacağım bi şe olduğuna eminim
      ···
    2. 2.
      0
      asla korkacağın bişi değil, oku bence.. zaten sana yazıldı aslında
      ···
    3. 3.
      0
      Bugün cin meseleleriyle fazla uğraştım göz gezdirip cin kelimesini görünce okumaktan vazgeçtim ama okudum şimdi

      Uyku duvarının ötesinde imiş kitabın adı ilginç merak ettim
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 12.
    +2
    rezerved
    ···
  12. 13.
    +6
    Başlığı taşıdım baya işsizlik yaptım yarın da geri kalanını yazarım
    ···
  13. 14.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  14. 15.
    +2
    Lenin jil, Lenin jiv, Lenin budet jit.
    ···
    1. 1.
      +1
      Lenin yaşadı Lenin yaşıyor Lenin yaşayacak
      ···
  15. 16.
    +1
    Şimdi aslında soru burada başlıyor. Neden? Bu soruya isterseniz Atilla'nın Roma'dan çekilmesiyle başlayalım. Herkes bir sebep sayar ama asıl sebep Papa'nın anlattıklarıdır. Papa ile Atilla bir anlaşma yapmıştır. Ona Mısır'lıların ulaştıği derin bilgileri, gizli ilimleri anlatmıştır. Ve anlaşmaya göre Atilla Roma'yı bırakacaktı fakat cesedi mumyalanıp 3000 yılında klonlanarak yeniden hayata gelecekti. Hıristiyanlar bu gerçeği bildiği için sır örgütleri kurarak tek dünya devletini kurmak için uğraşmaktadırlar.
    Burada spiritüalist oğretiyi ilk edinenlerden olan Pisagorun el.yazmalarını bilmek önem kazanıyor.
    ···
  16. 17.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  17. 18.
    +1
    Güzel devam et
    ···
  18. 19.
    +1
    Okuyalim şunu hoş bir yazı
    ···
  19. 20.
    +1
    De la résèrvation
    ···