1. 26.
    0
    annem babama nasıl verdi hikayesi havası sezdim.. anlatış şekli, notlar falan..
    ···
  2. 27.
    0
    bütün gün misafir ağırladığını üstüne de kesilen kurban etleriyle uğraştığını söyledi. üstelik mutfak da kan içindeymiş. konuşmanın devam edeceği düşüncesiyle "sen yazarken ben de bir bardak çay doldurayım." dedim. çayı ışık hızında doldurdum. mutfaktan çıkarken arkamdan konuşulanları takacak vaktim olmadığından bu seferlik kulis yapmalarına izin verdim. hemen bilgisayar başına geri döndüm ve "bırak şu çayı. temizlik yapmaya gidiyorum zaten." diye bir mesaj gördüm. sinirim tepeme çıktı! "heme çayimdan özür dile!" diye çıkıştım. ilk önce afalladı. özür dilemezse 151,152 ve 153'üncü maddeler gereğince mala zarar verme suçundan demlik, semaver ve iki araba polisle kapılarına dayanacağımı söyledim. sonunda özür diledi tabii.

    edit: çarşamba günü gelsin ben o zaman görücem o demlik altıyla üstünü. altıma yatsalar o kalaya yollamıcam muallakleri.
    ···
  3. 28.
    0
    "bir fırt çek de anlat abi." dedi. "fırt mırt? sen iyice sokak ağzına düşmüşün be oğlum." derken gözüm yandaki telefona ilişti. gelen mesaja bakmayı unuttuğumu fark ettim ve telefonu hemen elime aldım. mesaja baktım "o"ydu. anasını satayım elim ayağım birbirine girdi. ne oluyor lan?! diye mesajı açtım. özel olarak bayram mesajı atmıştı. -8'de olduğum için karşılık veremedim tabii. ben de son çare facebook profiline gelip "bayram mesajın için teşekkürler. sana da iyi bayramlar." diye mesaj attım. biraz bekledikten sonra "n'apıyorsun? bayram nasıl geçiyor?" diye bir ekleme yaparak sohbetin devam etme potansiyelini daha da arttırdım. yaklaşık bir seven nation army uzunluğunda beklemeden sonra beklenen mesajı aldım.

    edit: "o" ve ben the white stripes'tan çok daha iyi bir grup olabiliriz.
    ···
  4. 29.
    0
    "yapma oğlum." diyor. "kolay mı amk 1500 tl saydın bana. için hiç mi sızlamaz ben dururken bulanık damacana suyu içmeye." diyor. kısaca bu dediklerini beynimin decoderinden süzdükten sonra "yavaş mavaş ama haklı şimdi." dedim. sonra konuşmaya geri dönüp; "tamam lan, sen doldur ben az pc'ye geçiyorum." dedim. mutfak kapısında çıkarken "ırıspı çıcığı"na benzer bir ses duydum. arkamı kolaçan ettim. baktım hızlı hızlı akıtıyor p.ç muallak duymadığımı sanıyor herhalde.
    ···
  5. 30.
    0
    bilgisayar başına geçince hemen facebook adresimi kolaçan ettim. bildirimlere her an takipte olmalıyım ki elimdeki kitleyle aramdaki iletişimi koparmayayım. malum çağ teknoloji çağı. böylesine kültürel tavırlar sergilememe rağmen bir adet bile bildirime rastlayamadım. baktım böyle olmayacak acil durum paylaşımlarımdan biri olan "yumakla oynayan minik kedi yavrusu" fotoğraflarımdan birini paylaştım. anında 28 beğeni aldım. giresun'un plakası olan 28 beğeniyi yorumlarda vurgulayarak ülkemi ve memleketimi de tanıtmayı ihmal etmedim tabii.
    ···
  6. 31.
    0
    içeri geçip yeniden bildirimlerimi okumaya koyuldum. kedi fotoğrafının yardımı oldukça dokunmuş olacak ki bu sefer 5 yeni bildirim beni bekliyordu. 3 tane gibkoville isteğini reddedip istek gönderenlere sövdükten sonra, kedi fotoğrafıma gelen beğenilerin 31'e çıktığını gördüm. bu sayı içimi gıcıklasa da çay keyfimi otuzbir ile bölmemeye kararlıydım. o yüzden youtube'da "gemide" filminin "bizi giberler" bölümünü izleyip kendimi ferregrafik her türlü içerikten soyutladım.
    ···
  7. 32.
    0
    anlat panpa dinliyoz
    ···
  8. 33.
    0
    bildirimlerin bir diğeri ise kendisini çok daha yakından takip edebilmek için özel takip listeme aldığım "o"nun bildirimiydi. "bayrdıbınızı kutlarım." diye genele sesleniş yapmış. kız olduğundan benim seslenişimi 25'e katlamış tabii. hemen bu gönderiden faydalanıp çevresindekilerin "o"na yavşama kapasitelerini ölçtüm. "o"na karşı fazla obsesif olduğuna karar kıldığım bazı p.çleri çayım hazır olduğunda kendisiyle tartışmak üzere fişledim.
    ···
  9. 34.
    0
    o sırada mutfaktan gelen fokurtularla sinir halinden çıkıverdim. çay geliyordu amk boru mu. bu evde en çok çayı seviyorum var ya. içi dışı bir şerronun. kültürlü de. kızlarla nasıl konuşulur edilir çok iyi biliyor p.ç. çoğu zaman fikir danışmanım olmuştur kendisi. ama bu bayram öncesi biraz kızmıştım pekekente. "abi diyor bak bu bayram; kan gölüne, hayvan katlidıbına bayram diyorsunuz! yuh size yobazlar! diye tavır takınalım. sen de bu seneyi boş geçirmemiş olursun. zaten bir triplerdesin kaç haftadır." diyor.
    ···
  10. 35.
    0
    paketi açtığım an anladım o da beni özlemiş. gerçi o olayda da benim iyiliğime düşündüğüne eminim. birkaç haftadır saçı sakalı salmıştım. "o" diye tutturmuştum. çay da bu halime en yakından tanık olandı. kayıtsız kalamadı tabii. neyse, baktım demliğin altı fokurduyor tam üstünü çekicem su fışkırttı koluma kavaşe. "normalde dibinde bir gıdım su bırakıp ateşi sonuna kadar kökler çığlık içinde kararışını izlerdim senin de sen dua et bugün bayram." diye geçirdim içimden. dıştan da söylerim de galeyana gelir üstüme müstüme fışkırtır ırıspı.
    ···
  11. 36.
    0
    devam et panpa hoşuma gitti
    ···
  12. 37.
    0
    aldım üstünü demliğin "bak oğlum gençsiniz, anlıyorum sizi ben. içiniz fıkır fıkır. ama kendinize iki dakika mukayet olun amk. bekar evi diye iyice boşladınız. her önüne gelen bana atara kalkıyor. adam akıllı durun." dedim. "tamam abi sen merak etme." diyor. arkamdan neler konuştuğunuzu bilmiyorum sanki muallakler. "neyse bak bu çayla uzun zamandır görüşmüyorum, şöyle üzerinde ne gerginlik varsa al koçum." deyip mutfağın kapısından son bir bakış attım. arada babacan tavırlar da sergilemek lazım. baskıcı tavır beraberinde isyan getirir. çayın demlenmesini beklerken youtube'dan fleet foxes'ın mykonos adlı şarkısını açtım ve bilgisayar masasının yanındaki koltuğa uzandım.

    edit: mykonos daha çok homociksüellerin tercih ettiği bir yunan adasıymış. fleet foxes'ın gay olma ihtimali var.
    ···
  13. 38.
    0
    bunları tek tek okuduğuma inanamıyorum
    ···
  14. 39.
    0
    koltukta uzanırken balkon kapısından bir gıcırtı duydum. kedidir kedi deyip kafamı yana doğru çevirdim. sonra içeriye bir gölge düştü ki o an balkonun oralarda başka bir yaşam formunun olduğunu sezdim. hemen uyuyormuş numarası yapıp beklemeye koyuldum. balkonun kapısı açıldı. içeriye giren beyaz ceketi buz mavisi gömleği ile güçlü soydemir'di. beyaz ceketinde kan damlaları vardı. "15 kişiye saldırdım, vurdum vurdum saymadım." diyordu. "gel bi' soluklan. çay var içer misin?" dedim. bir anda çayı ocakta unuttuğum aklıma geldi.
    ···
  15. 40.
    0
    taş var mitsubişi var..
    ···
  16. 41.
    0
    huur çocugu hepimizi hipnotize etti . her kelimesini , hayatın anldıbını bulmuş bir ciddiyette okuyorum.
    ···
  17. 42.
    0
    her zamanki bekleme yerimiz olan harmoni avm'nin yemek katında bizimkileri beklemeye başladım. alışkanlıklarım gereği her buluşmaya 15 dakika önceden gider, buluşma için en uygun yeri belirledikten sonra oturacağım yere en sevdiğim deodorantımdan sıkarım. bizimkiler de geldikten sonra hep beraber kalkıp avm'nin yanındaki her zamanki buluşma yerimiz dönerci neco'ya geçtik. kısa bir süre avm'nin ne kadar pahalı olduğundan ve en iyisinin dönerci neco abi olduğundan bahsettikten sonra bayramlaşma faslına geçtik. hemen ardından da asıl konuşmamız gereken konuya "bizim p.çi dövme meselesi"ne geldik.

    edit: en sevdiğim deodorant caldion.
    ···