olayı anlatıyorum. telefonuma notlar halinde yazmıştım. şimdiye kısmetmiş, hadi bakalım başlıyorum...

-sevgili günlük! nasılsın cınım? ömrümde hiç günlük yazmamıştım ve bu seninle ilk buluşmam, biraz heyecanlıyım bu yüzden.

-mesai bitimine az kala, acilen somaya gitmem gerektiğini haber aldım. apar topar, tüm ekgibleriyle birlikte çantamı hazırlayıp yola çıktım. otobüs saatim akşam 11 de idi. 8 saatlik yol sonrası sabah üniversite yıllarımı geçirdiğim Manisa'da olacaktım.

-Manisa'dan somaya geçtim. oradan beni ve diğer iş arkadaşlarımı alıp şantiyeye zütürmeye geldiler. o sırada bikaç boxer aldım, gelirken çantaya koymayı unutmuşum.
-araca bindik. biraz yol yorgunluğu var haliyle. ama her yer yemyeşil ne güzel. enerji veriyo insana.

-şantiyeye varır varmaz hemen işe koyulduk. maalesef çalıştığım şirket yeşilliğin ortasına gri bi yağmur bulutu gibi oturmuş. ağaçların dıbına koymuşlar

-telefon hattım burada çekmiyormuş. dış dünyadan izole bi hayat geçireceğim bu yüzzden bi süre. telefon hattı konusu beni hep fakirmişim gibi hissettiriyo. acaba o da öyle mi düşünmüştü
-akşama doğru hava soğudu dağın başındayız haliyle. yanımdaki en kalın giyecek yazlık gömleğim. zütüm dondu azıcık.

-akşam yemeğinden sonra yeni gelenler için bi şişe viski açtılar. 4 duble içebildiğime şaşırdım doğrusu çünkü yorgundum bayağı.
-sonra odalarımıza geçtik. eski bi iş arkadaşımla karşılıklı odalardayız. sevimli bi oda, sevdim ben. capsini aldım

2.gün
-naber günlük? bugün ofisteki modemin şifresini öğrendim. sonra biraz arkadaşlarla haberleşip instagramda vakit öldürdüm.
-iş çıkışı maça gidecektik. nöbete 3 kişi kalacaktı nöbetçilerden birini beni seçtiler. sonra tamer ben kalırım sen git dedi; fedakarlık mı yaptı yoksa başka bi işi mi vardı anlamadım ama sevindim bu duruma. bu iyiliğini unutmam

-maçı meyhanede izledik. rakılar mezeler falan geldi, hesaplar şirketten tabi rahatız. biraz hızlıca 3 duble içtim. sonra klagib sağlam içiyorsun, böyle bi içiş tarzı görmedim gibi gereksiz muhabbetler edildi. içecek halbuki amk
-rakıyı ctrl+f yapıp ayranla değiştirelim mesela, diyaloglar şöyle olur: O gün bi ayran içtik görmen lazımdı hacı. en tuzlu ben içiyorum tabi, erkeğim ya çünkü! bir iki üç derken dördüncü kadehlere geçtik. eh muhabbet de koyu olunca sarıyo meret... bizim bazı arkadaşların uykusu gelmeye başladı o kadar ayrandan sonra. ayran tabi bu bardakta durduğu gibi durmuyo. dayanamadı bunlar yığıldılar. bi duble de onlar için içtim. eni çarpmadı hala ehuehueheuhu. nasıl yaran içiyorum ama!

-neyse gibtiredin yedik içtik biraz. dönerken marketten şampuan aldım gelirken almayı unuttuydum. oda arkadaşım da getirmemiş. lazım oldu
-gelince duşa girdim sıcak suyun gelmesini bekledim 2 dk
-neyse su geldi, sürdüm şampuanı saçıma ovala ovala hiç tık yok köpürmüyo amk şeysi. sanki biri saçıma attırmış gibi.

-2. tura geçtim dedim herhalde saçım çok kirli ondan köpürmüyo. yine aynı sonuç... diş macunu bile daha fazla köpürür amk. çevirdim şapuanın ön yüzünü okudum neymiş bunun markası bi daha almayım dedim.
-dove saç bakım kremi yazıyo anasını gibem. salaklığıma mı verirsiniz yoksa alırken alkollü olmama mı size kalmış artık. neyse

-unutmadan bugün aynı işi yaptığımız kevaşenin birine çok fena ayar oldum
-klagib beyaz yaka tripleri. sen kim köpek amk altı üstü iibf mezunuyuz. ne bu haller
-ya ben çok mütevazıyım ya bu kız, bu kız, neymiş bu kız amk bişey diyemedim, giberim
-hafiften uykum geliyo günlük. dördüncü duble ayrandan sonra doğal tabi
-kağıda yazmanın tadını vermiyorsun ama olsun be digital günlük; bataryan sağolsun

3.gün
-üşüdüm, babam araba seçme konusunda acele ettirdi, akşama doğru biraz daha üşüdüm. hasta olcam gabaa. yatmadan önce biraz kitap okudum. odamda internet yok

5.gün
-tam da bugün farklı bişey olmadı, günlüğe bişey yazamıycam derken trafik kazası geçirdim. ilk darbeden sonra gözümü kapatıp kötü birşey olmamasını umdum sadece. sonra bikaç yere daha çarpıp durduk. ilk yardım eğitimimden o an için hatırlayabildiğim tek şey araadakilerin durumunu sormak oldu. cevap alamadım ama olsun hepsi yaşıyordu. üzeinden 4 saat geçti aşağı yukarı, şimdi biraz sol kolum ağrıyo bi de boynum, kendimi kastım herhalde. onun dışında iyiyim. yarın görüşürüz şimdi biraz uyuycam, iyi geceler

8.gün
-oda arkaşdaım istanbul'a döndü, giderken şampuanı zütürmüş. kızacak gibi oldum sonra yanlışlıkla saç kremi alışımı hatırladım. neyse giderken gömleğini bana bıraktı sağolsun. sıvı sabunla saç yıkamalara devam.
-hasta oldum, burnum akıyo
-odada tek kalınca beni tek kişilik odalardan birine geçirdiler. çalışanlardan biri wi-fi nin şifresini söyledi, hiç beklemezsin. iyi oldu bu
-itiraf etmem gereken birşey var. kaza yapmadan hemen önce telefonumda nude fotoğraflara bakıp odamda osbir hayalleri kuruyordum. kazadan sonra arabadan canlı çıkınca ilk iş tövbe ettim. odama gelince tövbemi bozup asılıp uyudum *
-kamp amirleri kabile reislerine benziyo

? gün
-amk yerinde kaçıncı günüm bilmiyorum. temiz çorabım kalmadı, aynı şeyleri giyip duruyorum. ekmek arası yemekten hasta olcam amk
-çalıştığım departmanda benden başka üniversite mezunu yokmuş burada. vay amk dedim içimden
-benim ne işim var burada diye sorduruyorlar insana. cıks cıks cıks...

-çalışanların çoğu kendilerini alkole vurmuş. şantiyeci adam içer derler, doğru. ömürlerinin törpülendiğini böylece akıllarına getirmemeye çalışıyorlar diye düşünüyorum
-tamam gelişmek, büyümek güzel ama. burada yapılan iş hayat standartlarımızı mı iyileştirecek yoksa birilerinin ceplerini daha daha mı dolduracak
-o kadar manyak rakamlardan bahsediyorlar ki banknot olarak düşünsen, düşüncenin altında kalırsın. maaşını bununla kıyaslayınca ehe ehe diyesim geliyo.
-en azından hak ettiğimi alsaydım(iç geçirdim).

-çalışanlarda kabullenmişlik durumu seziyorum. ihtiyacı olmasa dağın başında ne işi olsun zaten. bırakıp gitse yerini başka bi ihtiyaç sahibiyle doldururlar
-ihtiyaç sahibi ne demekse yahu! bikaç kere üst üste tekrar edince iyice mânası kaydı: bugüne bugün koskoca ihtiyaç sahibi adamım gibi. neyse(zevzek)
-bizim kaldığımız blokların yanında çinli çalışanların kampları var. zamanında köylülerden tavuk satın almışlar. duyduğuma göre tavukları canlı canlı haşladıklarını öğrenen köylüler bunlara tavuk satmayı bırakmışlar. daha sonra şantiyedeki köpek sayısında azalma olmuş *
-geçen sabah çinli bi kız bizim servise bindi. çat pat türkçe öğrenmiş giniydin, tişikkir iderim falan diyo. puslu mu gerçekten diye merak ettim, sormam lazım *

-bugün çok yazdım farkındayım sebebi biraz sinirli ve gergin olmam
-merkezdeki departman şefim benden için biraz daha orada dursun demiş
-oç'a bak ya yazarken sinirlendim yine
-hatta huur çocuğu
-kendi evinde yatsın tabi rahat rahat. iyice soğudum bu işten amk
-ve sonra neyse diyorsun ve yavaş yavaş sen de kabullenmeye başlamış oluyorsun

?+1.gün
-babam arabaya birşeyler harcamış, borcun çoğalıyor diye mesaj attı
-burada beraber çalıştığım iş arkadaşlarımın zeka seviyeleri bende soru işaretleri oluşturuyor. kibrimden falan yapıyo olamam, açık bi şekilde görüyorum.
-ortamdan soğudum bu yüzden iyice
-bi de arkadaşımın düğünü için izin istedim kimse giblemedi, gergindim bugün
-sakin kalmaya çalıştıkça birileri sabrımı uçurum kendarında duran taş gibi kıyıya kıyıya sürüklüyo en sonunda patlıycam amk
-ofiste çalışıp evine gidip gelen bi kıza, gelirken bana çorap alabilir misin dedim. kız şaşırdı tabi
-düğün davetiyesi verdi, haftaya gelin gidiyormuş.
-gece yatmadan önce birbirinden farklı farklı istifa ettiğim senaryolar hayal ettim
-mesela birinde aniden ciddileşiyorum, kağıdı aldığım gibi istifamı yazıyorum istifimi bozmadan, istifamı sunup Münir Özkul'un o ünlü sahnesindeki gibi gururlu durup kısa bi konuşma yapıp, çantamı toparlamak için odamın yolunu tutuyorum