1. 51.
    +67 -2
    @103 tokatlıların tamamı huur çocuğu değil tabi ki, arada senin gibiler çıkıyor sadece işte oç
    ···
  2. 52.
    +68
    sitede öğretmen bi hatun var. yaklaşık 35 yaşlarında, edebiyat öğretmeni. entel dantel muhabbetlere kaçmamak kaidesiyle arada kafede denk geldiğinde inceden edebiyat konuşuyoruz. yeni araba almış bu. direksiyonu pek iyi değilmiş, benden yardım istedi, biraz trafiğe falan çıkalım dedi. iyi dedim amk, yardımcı olayım ama bi büyük rakı alırsın. sonuçta vaktim kıymetli kendi çapımda. neyse ertesi gün aradı beni, hazırım ben aşağıda otoparkta bekliyorum. baktım çalıştırmış arabayı, beni bekliyor. açtım kapıyı, oturdum yolcu koltuğuna; hadi bakalım dedim. taktı geri vitese. hani gerigeri giderken bi hareket vardır, sol el direksiyondayken sağa doğru kıvrılıp sağ kolunla sağ koltuktan destek alarak arkaya doğru bakarsın. bu mal o hareketi yapayım derken koltuğa tutunacağına bana elense çekti amk şaaakk diye, resmen şaplattı ensemi. ulan dedim, kasten mi yapıyorsun! gözümden yaş geldi bacısını gibeyim, hatun diye çakamadım da bi tane, indim aşağı. gibicem dedim arabasını da, direksiyonunu da şimdi. bıraktım karıyı, çıktım eve. doldurdum bi duble rakı, ulan dedim okçu bi rakı için enseye yedin şaplağı karıdan. bi paket beyaz leblebi açtım, sinirden çatır çutur yedim amk dişlerimi çatırdata çatırdata. belliydi, o gün ters giden başka şeyler de olacaktı
    ···
    1. 1.
      +7 -3
      ulan her okuduğumda bu entry de yarım saat gülüyorum. gözümden yaş geldi
      ···
    2. 2.
      +1
      efso entari. yıllar geçse de eskimeyecek.
      ···
    3. 3.
      0
      yine okumaya başladım bu entry nerde diye aq diye bakıyordum çıktı yine karşıma haahaahahahahaha
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 53.
    +67
    @53 140 tl aidat veriyorum lan, az mı amk?
    ···
    1. 1.
      +8
      o ne dıbına koyim bide 7 yıl önce yuh

      tek tek gibsen harbiden anca hesaplaşıyosun
      ···
    2. 2.
      0
      Yuh amk
      ···
    3. 3.
      +1
      7 yıl önce 140 lira ne amk.
      ···
    4. 4.
      0
      9 yıl olmuş aq
      ···
    5. diğerleri 2
  4. 54.
    +67
    @318 eyvallah kardeşim

    o akşam motogibletle çarptığım kapıcımız sadik ile yönetici olacak zütveren bloktaki daireleri tek tek dolaşıp blok ve site hizmetlerinden memnun olup olmadıklarını soruyordulardı herkese. tabi sesler geliyor, çözdüm olayı anında. yan dairedelerdi. sıra bana geliyordu. koştum banyodan diş fırçamı aldım, diğer elimde de tüp çokokrem vardı. zili çaldılar, kapıyı açtım. hayırdır dedim. bu meyanda çokokremi diş fırçasına sıktım ve başladım dişlerimi onunla fırçalamaya. bana bakışlarını görücektiniz ama, hayalet görmüş gibi sanki. sonra birbirlerine baktılar öylece. ben bu meyanda çokokremle dişlerimi fırçalamaya devam ediyorum ama bunlara bakarak ve kaş göz ile evet anlatın bakalım baabında mimik yapıyorum. eee dedi yönetici boru sesiyle, iyi akşamlar dileriz; yan daireye geçtiler. kapadım kapıyı. hemen bi yudum su içerek bunların duyacağı şekilde gargara yaptım gürültülü bir halde. yöneticinin sesi geliyor yan taraftan hay allah belanı versin yaa diye. kapıyı açıp yan dairenin oraya baktım bunlara doğru tiptip, tekrar içeri girdim. sonra bi daha kapıyı açıp bunlara baktıktan sonra tekrar içeri girdim. amk pgibolojilerini gibip attım orada iki dakikada. sonra bi duble rakı doldurdum ve kendi kendime gülmeye başladım amk, ulan okçu biraz daha kalırsan burada herkes kafayı yiyecek diye
    ···
    1. 1.
      +5 -3
      Tövbeler olsun hayal bile edemiyorum napmışın abi sen yav
      ···
  5. 55.
    +64 -1
    arada güzel şeyler de olmuyor değil tabi bu gibik yerde. kurban bayramı sonrasıydı, cumartesiydi. sitede birkaç tane ergen bin var. düzgün çocuklar ama. hani sahilde kız ayarlarız diye akdeniz akşamları çalan ya da ne bileyim, böyle gözlüğün ardına sığınıp entelektüel takılarak yaşıtlarının dikkatini çekmeye çalışan tipler değil. anladım ne olduklarını, yaşım 30 ve çok şey gördüm. neyse, sitenin lokalinde küçük bir oda var boş ve bu çocuklar kapı kapı dolaşıp bundan bahsediyorlar. rahat olup müzik yapalım kendimizce, bir şeyler okuyalım, izleyelim diyorlar. bunun için kendi çaplarında kermes düzenlemişler pazar gününe. haber vermeye gelmiş binin biri bu konuyla ilgili olarak işte. bornozla çıktım kapıya amk, kafam zaten bangladeş. tamam olm, dedim, yaparız bir şeyler.
    ···
  6. 56.
    +61 -2
    geçen hafta bi arkadaşım geldi akşam rakı içelim diye. sitenin misafir otoparkında yer yoktu, içeri alalım bari arabayı dedim. ama gibtiğimin uzaktan kumandası uzaktan kumanda edemiyor maalesef, mecbur aşağı inmek durumunda kaldım site girişine kadar ve arabaya bindim. öbür türlü misafir aracı diye içeriye almıyorlar çünkü, güvenlik sebebiyle. sizin güvenliğinizi gibeyim ben. elini versen kolunu kaptırırsın burada. neyse, bana ayrılan parkın yan tarafına parkettik arkadaşın arabayı. araçtan indik, tam yürümeye başladık ki, bizim komşu, bloktan bağırıyor aşağıya doğru benim park yerimden aracınızı çekin lütfen diye. ulan dedim, senin araban bile yok, neyi çekicez? olsun dedi, benim yerim orası. öyle mi, öyle. tamam dedim amk, bir yan taraftaki parka çektirdim arabayı. eve çıktık, 10 dakika geçmeden aşağıya indim ve adamın park yerine zamanında shell'den yakıt karşılığı aldığım gibindirik f1 arabalarından bir tanesini koydum. sonra çıktım bunun kapısına, çaldım zili. açtı kapıyı, dedim ki ya senin arabayı görmemişiz biz, kusura bakma. ne arabası dedi, araba park ediyormuş orada küçük bi şey vardı dedim ve iyi akşamlar dileyerek daireme geçtim.

    güzel bir geceydi, sonra hatunlar da geldi. rakı da güzeldi ama biraz asabımı bozmuştu zütveren. boşver dedim sonra, bi duble daha rakı doldurdum
    ···
  7. 57.
    +61 -1
    sitenin bi servis minibüsü var, pejo. hani okul servisleri olurdu, aynı ondan. ne olucak ki zaten amk, vip transporter mı koyucak zütverenler. saat başı belli güzergahlara hareket ediyor. bi gün ziyaretime gelen iki arkadaşımı dönerlerken bindirdim. inecekleri yer son güzergahtan biraz daha ilerideymiş. belki 1-2 km kadar ve rica etmişler oraya kadar bırakabilir misiniz diye şoföre. yok demiş bizim görev adamı, kurallar var maalesef güzergah dışına çıkamıyoruz. hatunlar aradı sonra, söylediler bunu bana. ulaştım bu bine bir şekilde, dedim ki bırakamaz mıydın misafirlerimi, ne oldu yani? kurallar böyle, kusura bakmayın dedi. öyle mi, öyle. tamam amk. sonra hep hatasını kolladım yaklaşık 2 ay boyunca ama bi gece, işte o gece var ya hiç ummadığım bir yerde çıktı o fırsat karşıma. bizim sitenin yakınlarında fazla bilinmeyen ıssız bir kuytu köşe var. tesadüf eseri alışveriş yaparken tanıştığım komşu sitelerden birinde oturan bi hatun öğretmişti orayı bana. arabayla gidip arabada içebiliyorduk mekanda. genelde hep birkaç tane araba oluyordu. saat 22:00 sularıydı. bi baktım sitenin servis minibüsü orada amk. tanınmamak için sweatshirtün kapşonunu geçirdim başıma. arabanın kenarında turladım dikkat çekmeyecek bir şekilde. arabaya karı atmış amkmun evladı, içki içiyorlar. şöför tarafına geçip camı tıklattım. kapıyı açtı bu, çektim fotoğrafını telefonla. öyle bir kare aldım ki ama, hem bu mal, hem yanındaki mal, hem de konsoldaki biralar görünüyor. kurallarda bu da var mı lan dedim. tanıdı beni, abi napıyorsun ya dedi. yarın görürsün dedim muallak, sitenin minibüsüyle ne taklar yiyorsun sen. abi kulun kölen olayım dedi, yalvarırım aramızda kalsın, işimden olurum, yanarım dedi; artık çok geç zütveren dedim. nasıl yalvarıyor ama görseniz. yarın ola hayrola diyip eve geldim. bulmuş bu numaramı artık nereden bulduysa, gece saat 01:00 civarı aradı beni. abi diyor, ben ettim sen etme, gözünü seveyim anla halden falan. sen dedim bi büyük rakı al, vardır bu saatte açık bi tekel illaki, benim daireye getir şu numaraya bekliyorum. bi baktım geldi 15 dakikaya kalmadan. 100'lük rakı almış bi de yağcı bin, yanında şalgam suyu falan. şalgamı geri verdim, kim istedi dedim, bunu sen iç. rakıyı aldım tabi. zorla 1 litrelik şalgam suyunu içirdim bine kapının önünde. tamam dedim sonra, git sen. sabaha tekrar konuşuruz. gitti tabi, sabah arıyor zütü tutuşmuş bir şekilde abi ne yapıcaksın kurbanın olayım falan diye. tamam dedim, şikayet etmicem seni. şimdi kuru temizlemeciden tut, cips almaya kadar gönderiyorum iti. hatta geçen tv ünitesi almaya bile zütürdüm. isterse gitmesin amk, benimle uğraşmak ne demekmiş çok iyi anladı
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      -4
      Ayraç mq
      ···
  8. 58.
    +54 -7
    fitness salonuna gittim bi akşam. dışarısı soğuktu, sadece koşu bandında tek başıma yürümek için gitmiştim oraya. yürüdüm biraz tek başıma. sonra kafeye geçtim. kafede site yöneticisini gördüm. sizi mescitde de görmek isteriz dedi bana. tabi dedim, geliriz oraya da tabii ki. yatsı okunuyordu herhalde, topladı etrafındakileri. giderken bana baktı hadi sen de gel hesabı, ben de eyvallah dermişçesine onayladım. mescite gidiyordum. bu arada tanrıya inanırım. giderken bi yavru kedi buldum ve aldım polarımın içine. adamlar cemaat kurup namaza durdu, ben de bakıp kılıyorum tabi. yöneticinin secdeye yattığı bir an, kafamı kaldırıp çıkardım koynumdan kediyi ve sırtına attım binin. hayatımda bu kadar içten bi aalllahh sesi duymadım ama, herkes irkildi. kedi bini de nasıl tırmıkladıysa artık, ortalık karıştı tabi. kedi kaçtı dışarı nasıl yol bulduysa artık, konsantrem bozuldu diye çıktım ben de mescitten. eve gittim sonra, kurufasülye yapmıştı bi hatun, onu yiyip bi su bardağına kırmızı şarap doldurdum
    ···
  9. 59.
    +59 -1
    Havalar serinlemeye başladı. içebildiğim sürece havanın soğuk ya da serin olması zerre umrumda değildi. Bu yaz sezonun sonunda havuz başı muhabbetine takıldım sitede. O an bir hatunla tanıştık. Hoşbeş muhabbet derken, peyzaj mimarı olduğunu öğrendim. Doğaya, çiçeğe, böceğe meraklı bir insan. Gerçekten güzel de bir hatundu. 21 aralık 2012 muhabbetinden tut, meşhur trompetçi Charlie parker’ın eroinden ölmesine kadar baya bir şey konuştuk. Akşam yemeği için beni evine davet etti. iyi dedim madem, sen davet ettiysen biralar ve midye dolmaları da benden ama yemek yemem pek. Sen yersin. Güneş bir tak çukuruna doğru düşüyordu ağır ağır. Ben de eve çıktım. Dolapta dün geceden kalma neredeyse çeyrek şişe vodka vardı; Onu vurdum harbi ev yapımı limonata ile. Bu arada çok güzel gidiyor ve limonatanın içindeki doğal şeker vodkanın etkisini biraz daha artırıyor, tavsiye ederim. Biraz uyudum sonra, dinlenmeliydim.

    Saat 20:00’da telefonun alarmı çaldı ve uyandım. Sonra duşa girdim ve çabucak hazırlanıp dışarı çıkarak tekele gittim. Hatun kısmının fazla içemeyeceğini biliyordum. Ver dedim oradan 10 tane tuborg gold. 30 tane de midye dolma, bol limonlu olsun. Poşetleri alıp siteye girdim. Güvenlikler de gib gib bakıyor geldi yine bela diye. Zaten bu yaz fazla kalmadım evde. Genelde dolaşarak geçirdim koskoca yazı. Belki biraz da kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Hatta dönüşte elimde bavulla yönetici olacak muallak görmüştü beni ve okçu bey, uzun zamandır görünmüyorsunuz ortalarda dedi. Ne oldu endişelendin mi diye sordum? Hayır dedi. Aidatları da göndermedim mi banka hesabına? hiç ekgib yok, kontrol ettim dedi. iyi o zaman, daha ne amk deyip eve çıkmıştım. Varlığım dert, yokluğum ayrı bir dert olmuş zütverene anlaşılan o ki. Alışmış lan bana, özledi belki de, haha. Neyse. Elimde poşetlerle hatunun bloğuna girdim. Kata çıkıp kapıyı. Çaldım. Tanrım; karşımda cidden bir afet duruyordu. Hatunun eve sinen kokusu, kapıyı açmasıyla birlikte beynimin en detaylı kıvrımlarıma kadar işlemişti. Elimden poşetleri almak istedi ve içeri buyur etti. Ama vermedim poşetleri. Lütfen dedim, ben hallederim. O halde mutfak şurası diye gösterdi. Benim evin aynısıydı ama çok farklıydı çünkü düzenliydi. Veresiye satan ve peşin satan tablosu kadar fark vardı amk arada. Sen hazırla bari dedi, ben odada bir telefon görüşmesi yapmalıyım. Malumun, iş güç mevzuları. Eyvallah dedim, bak sen keyfine. Sanki babamın evindeyim ya, bak sen keyfine diyorum kıza. iki tane bira ayırıp kalanları dolaba istifledim. Midye dolmalarını da tabağa gayet düzenli bir şekilde dizdim. ulan Bi baktım, kahpe tekelci limon koymamış. hatunun dolapta da limon yok. Girişte dikkatimi çeken minyatür bir limon ağacı vardı. Onun üzerinde bir tane limon görmüştüm. Gidip onu kopardım ve dilimleyip tabağın etrafına dizdim. Salon masası çok güzel hazırlanmıştı. Biraları ve midye tabağını masaya yerleştirdim. Biradan sağlam iki fırt asıldım ve etrafa bakınmaya başladım. Çok güzel çiçekler vardı evin her tarafında. Holde, mutfakta, salonda, balkonda. Cennet böyle bir yer olmalı diye geçirdim içimden. Sonra hatun geldi. Muhabbete başladık. O da birasından bir yudum aldı. Çiçekleri sordum ona, ne kadar güzeller dedim. Benim işim bu dedi ve hepsini çok seviyorum. Özellikle de holdeki pencerenin önünde duran limon ağacını. Üzerinde bir limon vardı, bilmem dikkatini çekti mi. iki senedir açmasını bekledim, üç ay oldu açalı. Ulan ben de tam midyenin üzerine limon sıkıyordum, öyle bir yutkundum ki anlatamam. Ne tak yiyeceğimi şaşırdım. Aklıma bir şeyler gelmeliydi yoksa gibi tutacaktım, hem de ilk geceden. Bir tuvalete gitmek için müsaade istedim, stresten dolayı sıçmam gerekiyordu. Kadın evinde sıçmak çok iğrenç bir duygudur, yapanlar bilir. En rahat kendi evinde sıçarsın çünkü. O meyanda aklıma bir şey geldi. Çıktım banyodan ve bunun yanına gidip evde bir şey unutmuşum, sen masada bekle, ben hemen geliyorum dedim. Hatta kapı aralık kalsın, kalkıp açmana bile gerek yok. Tamam dedi. Evden sakin bir şekilde çıktım ama çıktığımda asansörü bile beklemeden topukladım. Benim eve girdim. Dolabı açtım. şansıma bir Limon vardı. Şimdi bir de bana bir seloteyp bant lazımdı. Onu da buldum amk. Koştum tekrardan bunun evine. Kapı aralıktı hala. içeri girdim. Telaşı atlatmış gibi görünüp selam verdim ve banyosunda biraz önce telefonumu unuttuğumu ve getirmesini istediğimi söyledim. Telefon cebimdeydi oysa. O banyoya doğru telefonu almaya gittiğinde ben ağacın oraya yanına gidip nizami bir şekilde bantladım limonu. Sonrasında ne olacağı önemli değildi. Önemli olan, lanet limonun en azından o gece ağacın dalında kalmasıydı. önemli bir geceydi o gece. ve evet; olayı halletmiştim. içeriden seslendi, telefonunu bulamıyorum diye. Ya dedim, çok özür dilerim, telefonum arka cebimdeymiş. Kusura bakma. Salona geçtim hemen. Hayırdır dedi, niye gidip geldin evine? Ya dedim, çıkmadan bir kahve içmiştim, çaydanlığı kontrol ettim acaba altı açık kaldı mı diye ama kapatmışım. Tamam dedi. Sonra anlatmaya başladı tekrar; nerede kalmıştık? Valla dedim en son çiçek diyordun. Hayır dedi, limon ağacından bahsediyordum. Görmek ister misin? Yapacak hiçbir şey yoktu. kaderime razı olup Birayı fondipleyerek, iyi madem dedim. Bakalım şu ağaca. Ağacın yanına gittik, hafif karanlıktı hol. Tam anlatıyor bu işte limon ağacı şöyledir, böyledir falan derken, pıt diye bir ses amk. Bizim limon sere serpe yerde, gibtiğimin bandı tutmamış. Işığı bir açtı, limonun üzeri bantlı bir şekilde beceriksizce sarılmış bir mumya gibi yerde duruyor. Bu ne ya, ne oluyor dedi. Limonu aldı eline, hem bu benim limonum değil, o daha küçüktü. Gözlerimin içine baktı. Zeus’un şimşekleri gibi çakıyordu gözleri. Bu ne demek oluyor diye bağırdı. Tamam dedim, anlatıcam. Mevzuyu anlattım, gözlerinden yaşlar süzülüyordu. gibtir git dedi bu evden, hemen gibtir ol git. Lan hiçbir kadının evinden bu şekilde kovulmaya alışkın değilim ben de tabi. iyi be dedim, yarın alırım sana bir kasa limon manav yakup'tan. Çabuk gibtir ol git yoksa polis çağırıcam dedi. Tamam dedim, ama biralarım ve midyelerimi ver. Gözleri yaşlı bir şekilde topladı ve kafama atarcasına verdi poşetleri. Bir daha yüzünü görmek istemiyorum senin defol! iyi lan dedim, gidiyorum.

    Gittim eve. Bir midye dolma açtım ve bir şişe de bira. Baktım, evde limon yoktu. Benim mevcut tek limonum da hatunun evinde kalmıştı. Şimdi artık gidip isteyemezdim. O saatte dışarıdan alabileceğim bir yer de yoktu. Limonsuz bir şekilde yemeye başladım midyeleri ve birayı da ağır ağır yuvarlıyordum. Sonra düşündüm ve gülümsedim kendi kendime; Adalet dediğin, tam olarak böyle bir şey olmalıydı
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Keşke devam etsen
      ···
    2. 2.
      0
      Keske ulan keske
      ···
    3. 3.
      0
      Ahahhahah efsane yaa
      ···
    4. 4.
      0
      Ahahhahah efsane yaa
      ···
    5. diğerleri 2
  10. 60.
    +56 -1
    pazar öğleden sonra indim aşağı. baktım ne var ne yok diye kermes tezgahında. selam verdi çocular abi hoşgeldin diye. bitanesi efes extra çıkardı, buyur etti. olm dedim, ben bu taku üniversitedeyken çok içtim, iç organlarınız anasının dıbını görür, fazla bulaşmayın deyip zütürdüm birayı. satışlar nasıl bari, oda yapılacak kadar var mı dedim. inceden oluyor birşeyler dediler esnaf ağzıyla. yukarı çıktım birayı içip. evde iki hatun vardı, bi de sap arkadaş. durumu anlattım. kızlardan biri fularını verdi üzerine parfümü bulaşmış, diğeri para vereyim dedi önce, olmaz dedim. güzel bi gümüş bilekliği vardı, onu çıkarıp verdi. bizim sap arkadaş da güzel bi kalem verdi. ben de ok ve yayı alıp indim aşağı. alın dedim çocuklar satın bunları. baktım yönetici orada, kafamı çevirdim huur çocuğuna. eski bi tost makinası vardı, onu aldım 10 liraya bu arada ama tost makinası derken ocakta ısıtıyorsun, elektrikli değil.
    ···
  11. 61.
    +56 -1
    @320 spontane gelişiyor her şey, planlı olmadığı için öyle akılda kalacak bir şey tasarlamayı düşünmedim hiç

    hayat zaten spontane amk. plan program yapsan ne gibe yarayacak ki? bi kız arkadaşım vardı. hediye olarak ördek getirmiş bana. bildiğin yavru ördek işte. bi ördeğimiz ekgibti zaten. yaz aylarıydı, terasta besliyorum tabi ama bu zütveren hayvanlar çok pis. sakın kız arkadaşlarınıza ördek falan almayın sevimli olucam diye ya da ördek getiren kız arkadaşlarınız olursa anında koyun kapıya. ulan her tarafa sıçıyor musibet, bi de çok pis kokuyor. küçükken sevimli belki de gerçekten, evet ama büyümeye başladıklarında hiç çekilmiyor bu tarz hayanlar. hatun geldi bi akşam, rakı içiyoruz. dedi ki okçu bu aralar çok içiyorsun. ulan dedim, biz seninle nerede tanıştık? barda. daha ne amk, neyin tafrasını yapıyorsun şimdi bana. yok işte ne olucak böyle, nasıl yapıcaz falan. yöneticiden betersin dedim, ayık kafayla demek ki hiç çekilmeyeceksin, o yüzden içiyorum. baktım çantasını falan toplamaya başladı, bırakıp gidicek yani. gibtiğimin ördeğini de al dedim, almadı. geri gelmek için bahanesi olsun istiyordu belki de. iyi dedim amk; aldım ördeği kucağıma ve aşağı inip süs havuzuna bıraktım. şimdi orada hala, daha da büyüdü. işin enteresan tarafı, herkes de ilgi gösteriyor amk. ulan diyorum bazen, şuradan bi ok salla şuna ama kıyamıyorum sonra boşver diyorum. neyse, benden uzak olsun da, yüzüyor mu artık sıçıyor mu, ne tak yiyorsa yesin
    ···
    1. 1.
      -14
      Abi bu efsane olmuş
      ···
    2. 2.
      +11
      Abi bu efsane olmuş
      ···
  12. 62.
    +54 -1
    @116 aynen panpa, diyorum ya, ben onu bıraksam o beni bırakmıyor. bi arkadaşım da sapan getirdi hediye olarak. dedesine yaptırmış. dedesi baston yapıyormuş normalde, kız rica etmiş böyle böyle bir şey yap diye. sapan gürgen ağacından ama adam sadece y şeklinde yollamış. lastiği falan yoktu. serum lastiği taktım amk. çok ilkel insanlarız yaa
    ···
  13. 63.
    +54
    eylül ayıydı. henüz akşam olmamıştı, bira almış eve gidiyordum. siteye girdim, bi baktım körler orkestrası konser veriyor amk. bilirsiniz onları, istanbul'da her yerde görülebiliyorlar. kartal marka arabanın içinde oradan oraya taşınan üç kişilik bir orkestra işte ve bir kişi de para topluyor sağdan soldan. site yönetiminden izin alıp açmışlar tezgahlarını bizim buraya; bi kadın solist, bi tanesi klavye çalıyor, diğeri de saz. zaten nick cave and the bad seeds'i ya da ne bileyim portishead'i bekleyecek halim yok, idare ederiz bari dedim. en azından evde içeceğime makara yapalım biraz diye düşündüm.

    neyse; çöktüm süs havuzunun kenarına, bi bira açtım. cebimde biraz bozuk para vardı. para toplayan adamı çağırdım yanıma, bi kısmını çıkardım ve al dedim. bak bu parayı veriyorum ama zeki müren'den bir yanıgının külünü yeniden yakıp geçtin'i çalsınlar, yoksa geri alırım. bi de sigara yaktım. paranın tamdıbını özellikle vermedim çünkü daha sonra yine istek çaldırıcaktım, öbür türlü çalmayabilirlerdi. yaklaşık 1 dakika dolmadan başladılar benim şarkıyı çalıp söylemeye. amk arada anons yapıyorlar, yardımsever site sakinlerinden desteklerini bekliyoruz falan diye. sadece bir kişi para attı bizim bloktan, adam hemen koşup aldı tabi. karşı bloktan da para attılar, oraya da depar attı lavuk, sağlam ciğer vardı adamda. yaşlı bir teyze de sanırım birkaç tl falan verdi, onun dışında para veren görmedim. ben şarkıya konsantre olmuşum, bi yandan bira çekiyorum, bi baktım para toplayan adam karşı bloğun oraya fırladı. hayırdır dedim, döndüğünde. kimse yoktu ki orada, niye koştun? abi dedi, karga ağzından ceviz bıraktı da onu almaya gittim. ulan dedim, allah belanı versin muallak. bizim orada taa eskiden kalma bir ceviz ağacı var, inşaat sırasında kesmemişler. o sıralar da tam ceviz mevsimi zaten. meğersem kargalar yerden ya da daldan ceviz alıp yüksekten aşağı bırakırlarmış sert kabuğunu kıramadıkları için. ceviz haliyle kırılıyor tabi yere düşünce, karga da yere inip cevizin içini yiyor ama bizim karga muhtemelen bilmiyordu o esnada orada kendinden uyanık bir zütveren olduğunu. birayı bitirip yukarı çıktım, bozukluklar cebimdeydi. böyle tek tek, hiç üşenmeden 2 dakikada bir para atıyordum, koşup geliyor parayı alıp gidiyordu. öyle 5 kere koşturdum bini. sonra toplanıp gittiler zaten. üçüncü birayı açmıştım ve hayat ne kadar garip diye düşündüm, bir karganın kısmetine bile göz dikebilen muallakler yaşıyor içimizde. sonra bir bira daha açtım; akşam oluyordu ve gökyüzünün akşam turunculuğu güneşten çok ısıtmaya başlamıştı içimi
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    +52 -1
    @25 ya panpa sen burada yaşasan gülmekten komaya girersin, her gün başka bir makara. komşularla uğraşmayınca vakit geçmiyor. bir de mimlendim şimdi, kimse karışamıyor da arızaya bağlicam diye
    ···
  15. 65.
    +47 -6
    kısa boylu bi komşumuz vardı aynı blokta oturduğumuz, asansöre binerken bi mevzu yaşamıştık; bahsetmiştim ondan. bi akşam arkadaşlarla muhabbet ediyoruz evde, hadi dediler bari aşağı inip tenis kortunda maç yapalım, bi ter atarız. tenis kortu çok amaçlı olarak kullanılıyor sitede. içinde minyatür kale var iki tane. adı tenis kortu zaten, başka herşey yapılıyor. roger federer kim diye sorsan traktör derler burada amk. birkaç özenti dışında tenis oynayanı görmedim bugüne kadar. onlar da hava olsun diye oynuyor kevaşeler, iki kere denk geldi de baktım, topa sanki balkonda halı dövermiş gibi vuruyorlar raketle.

    neyse, biz dört kişiydik. sahada üç kişi daha vardı boş duran, onları da dahil ettik maça. 1 kişi ekgibti, bi baktım bizim kısa komşu oradan bize bakıyor. gelsene birader dedim, maç yapıyoruz. geldi tabi hevesle. dedim karşı kaleye geç sen. ben kaleci olmam dedi. iyi dedim, seni forvet yapalım, kafa topuna çıkarsın amk. te allaam ya, geçeceksen geç kaleye yoksa çık sahadan dedim. iyi madem deyip gecti kaleye. birisi yorulursa ileri geçerim diye düşündü belki de bilemiyorum. ama uyuz oldum bine. karşı kaleye ataklarla saldırıyorduk. bi ara boş bulundum, gol atma fırsatım varken al ulan muallak deyip zımbaladım bunu topla bilerek. göğsüne geldi top, zaten küçücük bişey adam, topla kaleye girdi amk. arkadaşlar koştular, buna nefes aldırdılar falan. sonra çıktı bu sahadan devam edemicem diye. biz de yorulmuştuk, eve çıkıp biralama yaparız dedik. baktım bu sahanın kenarında, gitmemiş bin, oradan bize bakıyor. baktıkça gülesim geliyor ama; böyle kaşlar düşmüş, sanırsın iki ünite kan vermiş de süzülmüş. çıktık sonra yukarı ve buz gibi biralarımızı içtik, biraz da eski kaşar kestim. o gece yine sahanın yıldızıydım, arada böyle ter atmak lazım diye düşünüyordum
    ···
  16. 66.
    +53
    geçen çarşamba akşamı mangal yaktım terasta yağmur sonrası. hava serindi baya, birkaç dilim sucuk attım ızgaraya, rakıyla birlikte yuvarlıyorum inceden. bi hatun arkadaş geldi o arada, ona da bi duble doldurdum, muhabbet ediyoruz. ahh dedi, keşke kestane olsaydı şimdi, ne güzel yapardık mangalda. amk hiç dışarı çıkıcak halim yoktu, aşağı baktım bizim emolardan biri dolanıyor ortalıkta. fiyuuftt, ıslık çaldım. baktı yukarı. alıştırdım bunları, ıslık çalınca anlıyorlar ben olduğumu. yukarı gel yukarı diye bağırdım, çıktı geldi. 10 lira verdim, git dedim kuruyemişçiye, onda kestane vardır. qesthane diye yüzüme baktı amk. ulan dedim bildiğin kestane işte. 10 liralık al, ama geçen seferki gibi olmasın bak, kestane bulamazsan en azından kuruüzüm al dedim. bu arada bu muallaknin ismi de basri. ulan basri diye emo mu olur amk? hayır yani bakkal basri olur, nalbur basri olur ama emo basri olmaz. babasını mahkemeye vericekmiş zaten, ismini değiştiricekmiş, öyle diyor. neyse, aldı geldi bu kestaneyi. gel dedim içeri, öğren amk bu işlerin nasıl yapıldığını. sizin nesil anlamaz bunlardan. önce halis behçet bursa çakısıyla kestaneleri çizdim inceden. sonra dizdim birbir itinayla mangalın üzerine. mis gibi kokular gelmeye başlamıştı. banyoya git ellerini yıka, oyalanma çabuk gel dedim emoya. kestaneler olunca direkt kabuklarını soysun diye bu mala uzattım maşayla çünkü kendi ellerim yanabilirdi. kestane soymak çok taktan bi iş gerçekten yaa. oflaya poflaya hepsinin kabuklarını soydurdum ite. sonra gazete kağıdından külah yapıp içine yedi tane kestane koydum. neden yedi tane koydum bilmiyorum ama. hadi bakim dedim, ufak ufak yol al sen. emo uzaklaştı kendi dünyasına doğru. ben rakıya devam ediyordum, hatun ise kabukları soyulmuş kestaneleri arsız bir sincap gibi didikliyordu. güzel bir geceydi, yıldızlar ve ay görünmüyordu ama ben orada, tam tepemde olduklarını biliyordum
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Adam filozof olacakmış yazar olmuş amk
      ···
  17. 67.
    +51
    bi zütveren komşu var, yaklaşık 50 yaşlarında; ne zaman görse sigara istiyor amk. en son dedim, bak dayı bu böyle olmayacak. ergen binler havuz kenarında sigara içiyorlar akşamları. tanıdık falan gördüklerinde ya da aileleri bunları eve çağırdığında paketlerini zulalayıp evlerine çıkıyorlar. sen bence bu paketlerin peşine düş. baktım ertesi sabah havuz kenarında sigara arıyor bu sığır. ne oldu, var mı bişeyler diye bağırdım terastan aşağı, yok dedi. olur olur dedim, bak sen. neredeyse 2 hafta kadar sigara arayıp durdu ama bi tak bulamadı tabi. kimlerle oturuyoruz yaa. bitanesinin çamaşır makinası sanki evde depar atıyormuş gibi çalışıyor. ben gürültü yaptığımda şikayet eden zütler kendi çıkardıkları gürültünün farkında değil. bi akşam film izliyoruz evde. çalıştırdı makinayı alt komşu. amk dayanamadım indim aşağı, dedim ki abla senin çamaşır makinesi bize gelmiş, birini gönderip aldırıver. kadın şaşırdı, gitti içeri baktı yerinde duruyor mu diye. yoo dedi, burada. alla alla dedim, geri döndü herhalde. çıktım yukarı, nar suyu sıktım. vodkayla karıştırıp diktim kafaya tek nefeste. o gece başka türlü bitmeyecekti ama benim de karşılığında yapacağım bir şeyler olucaktı pek tabi
    ···
    1. 1.
      0
      bu ne amk aasdlffjdhdhs
      ···
  18. 68.
    +50
    evet apartmanlar daha samimi böyle çok katlı bloklardan ya da sitelerden. en azından herkes birbirini tanıyor. oysa ben her gün gelip giderken tanımadığım bir sürü insanla karşılaşıyorum. bi akşam aşağı inmek için asansör bekliyorum katta. bizim yaşlı bi komşu ölmüştü, daha önce bahsetmiştim. onun evinden iki kişi çıktı. bi tanesi hatun, cidden çok da güzel bi hatun. diğeri ise mıymıntının tekiydi. sanırım taziyeye gelmişler. asansör geldi ve girdik kabine. ben tam z düğmesine basıcam, bi baktım bu mal atladı hemen kendisi bastı. ulan dedim töbe töbe. bu arada hatunu da kesiyorum tabi inceden. aynı gülşen bubikoğlu'na benziyordu, öyle bir güzellik işte. neyse, asansör tam zemin kata inmek üzereyken durdu, kapıyı gördük ama bir yarım metre kadar daha var tam kapının açılabilmesi için. yine elektrikler gitmişti anladığım üzere, nasıl olsa bir dakikaya kalmaz gelecekti, biliyordum. daha önce başıma geldi çünkü. baktım benden önce düğmeye basan angut panik halinde zıplıyor asansörde aşağı insin diye, yarım metre kalmış ya hani, basıncıyla aşağı indirecek asansörü; mantaliteye bak amk. napıyorsun lan gerizekalı dedim, kız güldü. tanrım, gerçekten çok güzel gülüyordu. ben de biraz daha gülsün istedim ve hadi dedim, biz de uyalım bu sivriye madem, hep beraber zıplayalım amk, belki bi tesiri olur. biraz zıpladık. sonra jeneratör devreye girdi zaten ve asansör kata indi tam anlamıyla. açtım kapıyı, çıktık dışarı. hatun iyi akşamlar dedi bana ve bi baktım yönetici yardımcısının oturduğu dairenin kapısına gitti. hani o ayağını fare ısıran züt var ya, o işte. ulan meğersem o adamın kızıymış. hagibtir dedim okçu, kısmetine bak amk.

    rakı alıp döndüm eve. fasülye turşusu da vardı biraz ki gerçekten çok severim. ilk dubleyi doldurup fondip yaptım, ikincisini ise ağır yudumlarla içerken bi yandan fasulye turşusu yiyip diğer yandan da düşünüyordum amk öyle bi sığırdan böyle bi kız nasıl meydana gelir diye. karanlık çökmüştü. bu sefer zeki müren değil de, bi halil sezai açayım dedim, yanıma gel diyordu. ikinci duble de bitti; yenisini doldurdum. hayat gerçekten tuhaftı
    ···
  19. 69.
    +49
    insanın bekar evi olduğu zaman gelip gideni haliyle fazla oluyor. baya eş dost var ama genelde normal değil onlar da pek. bitanesi geldi mesela geçen gün, terasta rakı içiyoruz. dedi ki, ya okçu şuraya bi güvercin kümesi yapalım, güzel olur falan. isteğe bak amk. dedim bi de piknik tüpünde çay demleyelim yanında, sen kuşçu ol, ben miroğlu; deliyürek'i baştan yorumlayalım çatıda. hep beni buluyor zaten; bi kız arkadaşım yavru ördek getirmişti mesela. başka bir tanesi kedi getirdi. ördeği atmıştım zaten havuza biliyorsunuz, kedi mevzusu ise bir garip oldu. ulan garibimin sesi çıkmaz amk, kendi çapında oynuyor halıyla, takla püsürle. bir gün kapıcı sadık geldi abi bi isteğin var mı falan diye, bi dakika deyip kediyi tutup kucağına fırlattım, at şu muallakyi bahçeye dedim. sadık kapıda bayıldı, kedi üzerine yapışmış. lan dedim ne oluyor, kaplan saldırdı sanki amk . sonra ayılttım zütvereni, korktum tabi ölür mölür diye. anlattı kendine gelince, askerden önce memleketinde eğlence yapmışlar. bu içkiyi fazla kaçırmış, gece bahçede sızmışlar. sabah ayılmış, bi bakmış üzerinde beş altı tane kedi. çığlık atıp bayılmış birden, marazlanmış ondan sonra. o günden beri kedilerden korkarmış; memlekette lakabı kedi sadık'mış zaten. o değil, motogibletle çarptığım yetmedi, bi de kediden sebep paket edicektim adamı yaa. ama nerden bileyim ben amk, sonuçta makara olsun diye kediyi saldım üzerine. şimdi ne suçum var söyleyin allasen
    ···
    1. 1.
      0
      ayrac56
      ···
  20. 70.
    +48
    mevzunun aynı akşamı daha enteresan bir şey oldu. rakı aldım, tekelden dönüyordum. asansöre bi hatunla birlikte bindik. kızın altında eşofman, üzerinde mont ve elinde de market poşedi var. gayet de hoş hani. ben en üst kata bastım, ondan bir hareket gelmedi. alla alla dedim, çıktık kata. kapıyı açıp, buyrun dedim. teşekkür etti ve iyi akşamlar dileyerek tam koridorun karşısındaki daireye doğru yürüdü. ben de girdim eve. bir dakika geçmedi, zil çaldı. kız elinde poşetlerle gelmiş, yaa kusura bakmayın dedi. biz buraya yeni taşındık, markete gidicem diye çıktım ama anahtar içeride kalmış. ev arkadaşım henüz gelmemiş. kapıyı açmama yardımcı olur musunuz dedi. iyi dedim amk, kaptım evden bi bıçak, gittik bunun kapıya. tabi yiğitliğe tak sürdürmicem ya, böyle kırk yıllık çilingir mustafa gibi başladım kapıyı kurcalamaya. uğraş uğraş açılmıyor, bu böyle olmayacak dedim. kız bu arada arkadaşını aradı, yarım saate kadar geliyorum demiş. madem öyle siz gelin benim eve, arkadaşınız gelene kadar bekleyin dedim. neyse salona buyur ettim, muhabbet ediyoruz. kedi ortalarda dolanıyor koşturuyor falan. hatun bir hastanede hasta kabulde kayıt işleri ıvır zıvır yapıyormuş. çok kafa bir hatun ama, belli yani. ev arkadaşı da hemşireymiş. bir şeyler içer misin dedim, ne var diye sordu. valla dedim ne ararsan var. ben rakı içicem ama seni bilmem dedim. bira var mı dedi, olmaz mı dedim. kendime bi rakı doldurdum, buna da bira açtım. bardak? istemem dedi. biz tabi muhabbete koyulmuşuz, o esnada çıpırt etti; bizim kapı açıldı. bi baktım benim hatun açmış kapıyı anahtarla amk, eve giriyor. biz salonda rakılı biralı eşofmanlı muhabbet tabi. ulan dedi ne oluyor burada. ben anlatana kadar anahtarları kafama doğru fırlattı, eğildim. sıyırmıştı amk. kediyi aldı kucağına, allah belanı versin okçu dedi, bastı gitti. olay o kadar hızlı gelişti ki, ağzımı açıp bir şey söyleyemedim bile. hayır yani, o halde, o durumda söylesen zaten ne gibe yarayacak? hatun gitti, kedi gitti. 15 dakika sonra arkadaşı geldi ve komşu hatun da gitti. yalnız kaldım, bi duble rakı doldurdum ve okçu dedim, gökten am yağıyor, senin kafana düşene bak
    ···