1. 951.
    0
    gelmiş yine tipini sktiğim. devam et okçu arkandayız
    ···
  2. 952.
    0
    daha sık yaz be reyis
    ···
  3. 953.
    0
    takipteyiz reyisss
    ···
  4. 954.
    0
    uzun yaymı kundaklı mı ?
    ···
  5. 955.
    0
    yazılarını bekliyoruz reyiz (:
    ···
  6. 956.
    0
    updullah

    upduallaj
    ···
  7. 957.
    0
    adam hem kültürlü alkoliklerden, reserved.
    ···
  8. 958.
    0
    okçu reyiz
    ···
  9. 959.
    0
    okçu reyiz. enlargeyourpenis reyizden sonra en sevdiğim yazar. yaz reyiz yaz. arada isimler veriyorsun, belli ediyorsun seviyeni, farkındayız...
    up up up
    ···
  10. 960.
    +28 -1
    Son zamanlarda havalar fena gitmedi. Emolar hala gitar çalmaya çıkıyorlar dışarı. Bi akşam yine elimde biralar tam eve girecekken bunları gördüm bloğun kenarında. Baktım, bizim Basri elinde imç’den alınmış 40 liralık gibimsonik bir klagib gitar, Nejat Yavaşoğulları hesabı saçma yemiş ördek gibi gaak guuk diye bağırarak bir şeyler çalıyor arkadaşlarına. Ne yapıyorsun lan dedim? Gitar çalıyorum dedi. Çok güzel çalıyorsun Basricim dedim, allah nazardan saklasın. Oturdum bunların yanına, açtım bi bira. Bırak o gitarı ve benim eve çık. içeride bir ablan var. Ona de ki, okçu abim gitarını istiyor. Amfiyi de al. Dönüşte Sadık’a uğra, o da bloğun uzatma kablosunu göndersin dedim Basri’ye, hadi bakayım koçum. Emolardan diğerine dönüp, sen de Basri’yle git. Salak şimdi gitara zarar vermesin , sağlam tutun gibmiyim belanızı diye haykırdım.

    10 dakikaya geldiler. Basri gitarı uzattı. Biradan sağlam bir fırt alıp çıkardım çocuğu kılıfından. Abhie dedi, bhu ne böylea? Üsherinde PRS yashior, pırhasa gibhie. Şlap diye patlattım ensesine. Amcık dedim, o PRS dediğin Paul Reed Smith. Amerikan malı, Santana gibi dünyaca ünlü gitaristlerin kullandığı marka. Bi doğan slx parası bu. Bak, amfinin üzerinde de Marshall yazıyor, nalburdan aldım hafta sonu evi boyarım diye amk. Neyse, ufak tefek ayarlamalardan sonra Nirvana’dan Smells Like Teen Spirit’e başladım. Sağlam inlettim ama. Yukarıdan birkaç tane üniversiteli çıktı pencereye. O tipleri hatırlıyordum. Bakırköy’de Carousel alışveriş merkezinin karşısındaki fem dersanesinin penceresinden sarkıp Carousel’in önündeki yavrulara ıslık çalan, ucundan koparttıkları küçük silgi parçalarını onlara fırlatan anadolu çocuklarıydılar sanki ve bundan keyif almış görünüyorlardı. Şarkı bitti. Basri gitarı aldı ve önce gitara sonra bana baktı, aynı Back to the Future filminde, Marty’nin 1940’lar sekansında balo sahnesinde geçen Chuck Berry’nin Johnny b Good şarkısını söyleyip, sonunda metal solosu çalarak gitarı zenci gitariste teslim ederken, o zencinin Marty’ye bakışı gibi. Sonra toparlandım ve eve çıktım. Bu kadar konser yeterliydi.

    Madem biradan başladık, o halde biraya devam edelim dedim ama bu sefer yeni keşfettiğim bir caz müzisyeni olan Hediye Güven albümünü açtım. Eğer yanınızda bir hatun varsa ve ikiniz de samimiyseniz caz dinlemek fena gitmiyor. Ama bu sefer bir aksilik vardı. Hatun gelirken kedisini de getirmişti yetim babası okçu’ya. Kedi haylaz bir bin kurusunun tekiydi ve koskoca evde girmediği bir tek zütüm kalmıştı. Neyse, biz hatunla sarmaş dolaş falan derken bu bin gitmiş mutfağın halısına sıçmış. Kıskanmış herhalde hatunu, bilemedim. Nasıl da kokuyor ama. Kuru mamalardan olsa gerek dedi hatun. Valla dedim, kuru mama mı, lahmacun mu, artık her ne gibimse git temizle.

    Geceye dair hiçbir şevkim kalmamıştı. Yatak odasına geçtim ve kapıyı kapatıp yatağa uzandım. Kendimi o lanet olası kediden korumam gerekiyordu ve iki sevişicez diye evimi tak zütürmesine razı olamazdım. O geceye dair güzel olan tek şey müziklerdi. Tıpkı Jim Morrison’ın dediği gibi, “sanki her şey kırılmış ve dans ediyordu.”
    Tümünü Göster
    ···
  11. 961.
    0
    hediye güveni takip ediyorum panpa ve attığın şarkılarda çok güzel teşekkürler...
    ···
  12. 962.
    +33 -1
    Geçtiğimiz yaz sitede bir hatunla tanışmıştım. Sigorta acentesinde çalışıyormuş kendisi.Ev arkadaşı ise özel bir hastanede hemşireymiş. Neyse, gel zaman git zaman samimiyetimiz arttı. Gece mesajlaşmaları, öpücük yollamalar falan. Bi akşam saat 6 suları aradı beni. Telefonda konuşmayı pek sevmiyordum esasen. Tam kapatacakken, hadi bana çiçek al dedi. Ya dedim kim uğraşacak şimdi amk. Ama lütfeen falan. iyi dedim, alıp getiricem. Gittim bir kilo çilek aldım. yanında güzellik olsun diye pudra şekeri de tabi. Sonra elimde kesekağıdı, tıklattım kapısını. Hatun kesekağıdını görünce şaşırdı. Bu ne dedi. Çilek dedim, istemedin mi? hayır dedi, ben çiçek istemiştim. Lanet telefon konuşmalarını sevmediğimi söylemiştim ama. Elimi daldırdım kesekağıdının içine. Tombala çeker gibi rastgele bir çilek çektim içinden. Bak dedim, bunun da kıçında yaprağı var. Yaa dedi, ama ben çiçek istemiştim. Yok çiçek falan diyerek bastım geldim evime; çilekleri de aldım tabi. O saatten sonra yapılacak en güzel şey çilek kompostosuydu ve vodkayla iyi giderdi. Pudra şekerini de yarın birkaç tane yumurtayla değiştiririm büfeden diye düşündüm. iktisattan az biraz anlardım, kafaya takılacak bir durum yoktu yani.

    Salonda iki arkadaş haberleri izliyordu. Bi baktım, chp eski lideri Deniz Baykal demeç veriyor. Baykal’a bak dedim amk, traş olmuş. Çocuklar başladılar gülmeye. Hani bir insan saç traşı olunca yüzü gözü açılır ya, Baykal’ın yeni traş olduğu belliydi. Mutfağa geçtim ve çilekleri tencereye koyarak üzerine biraz su ilave edip kaynatmaya başladım. Tam kadehe rakı doldurup sigara yakmıştım ki, o sırada bir mesaj geldi bizim sigortacıdan; “hayvan” yazıyordu. gibtir lan dedim ve iki dilim sucuk kestim. Takribi bir on dakika sonra başka bir mesaj geldi ev arkadaşı olan hemşireden. “selam tatlım, naber?” yazıyordu. Gülümseyerek rakıdan sıkı bir yudum aldım. Biliyordum, hiçbir kadın melek değildi çünkü melekler sıçamazdı. En azından kutsal kitaplarda o şekilde tasvir ediliyorlardı.
    ···
  13. 963.
    +28 -1
    Bu kış şanslıyız ki havalar iyi gidiyor. Soğuk havalardan pek keyif alamıyorum çünkü terasta içmeyi seven bir insanım. Hem dışarıdakilere de saracak bahane bulabilmek kolaylaşıyor o şekilde ve vakit geçiyor öyle. Böyle insanların yoğun olarak yaşadıkları yerlerde illa bir mevzu patlamadan güç geçtiği olmaz. En nihayetinde her şey bir kıvılcım neticesinde yayılıyor. Etrafı gözlemlemek de eğlenceli oluyor aslında. Gözlemlemek diyorum ama hee, röntten bahsetmiyorum. Bakıyorum mesela, sitedeki gençlerin bir kısmı bıyık bırakmış. Yaa tipleri göreceksiniz amk. Herifin bıyıkları yeni yeni çıkmaya başlamış ama yine de özenerek bıyık bırakma girişiminde bulunmuş. Kendisini malkoçoğlu bali bey sanıyor fakat esasında hun imparatoru Atilla gibi görünüyor. Emolar da vampir modasına uymuşlar. Basri suratına talk pudrasını basmış, Edward Cullen oldum sanıyor amk. Geçen baktım, hepsinin suratı bembeyaz görünüyor kızlı erkekli. Bu ne lan Basri diye sordum. Abhie bis bi wamphir qolonisi oldhuk dedi. Gırtlağınızı giberim sizin, ne vampiri lan dedim. Şeytan kulağına kurşun amk. Alevli ok fırlatıp yakmak lazım hepsini diye düşündüm. Hem olaya biraz da heyecan katmış olurduk.

    Eve çıkmıştım. Geceden kalma birkaç tane bira vardı. Patlattım bir tanesini. Sonra hatunun teki aradı, okçu ne yapıyorsun diye. Farklı bir şey yok dedim. Tamam o halde, yarın farklı bir şey yapalım ve trekking’e gidelim dedi. Bakın dostlar, uyarıyorum buradan. Sakın ola böyle aşırı sosyalim ayağına yatan hatunlarla takılmayın. Bunlar genelde plazalarda çalışırlar ve cumartesiyle pazar günleri kimliklerinden sıyrılarak, bir nevi ipini koparmak da diyebiliriz, öyle bir hale gelirler ki dertleri bitmez. Bir gün trekking’e, öbür gün paintball’a, başka bir gün galata’yı fotoğraflamaya, günübirlik kartalkaya’ya kayağa falan. insanın kafası karışıyor amk. Hayır, insan o zumreye ait olsa anlarım ama gereksiz yere pahalı olan ve genelde ayı takımının gittiği gece külüplerine gitmeler, doğum günü kutlamalar falan. Herkes kimliğini bu tarz aktivitelerle gizleme çabasında ve bu çaba bana çok komik geliyor. O yüzden sırtında dövmesi ya da dilinde piercingi olan ve pizzayı eliyle yiyerek şişeden bira içen hatunlar hep daha saygı duyulası ve daha ilgi çekici geldi bana. Neyse, hastayım dedim hatuna, gelemem. Bu soğukta deli gibmedi ki beni trekking’e gideyim. Kapattım telefonu ve bir tane daha bira açtım. Çıkardım gitarı kılıfından, bağladım anfiye; başladım chop suey çalmaya. Gitara abandıkça kendimi daha iyi hissediyordum. Sesi biraz açtım, baktım alt komşu vuruyor alttan rahatsız oldum hesabı. gibtir lan dıbına koyduğumun evladı dedim ve son ses devam ettim:

    “i don’t think you trust
    in myself righteous suicide
    i cry when angels deserve to die”
    Tümünü Göster
    ···
  14. 964.
    0
    abi çok sevindim be geri döndün demek allahına kurban
    ···
  15. 965.
    0
    Bir başkasın bilader ne diyim
    ···
  16. 966.
    0
    reserved
    ···
  17. 967.
    +1
    ahahahaha elf gözlerin neler görüyor legolass
    ···
  18. 968.
    0
    devam panpa
    ···
  19. 969.
    0
    oha lan bu başlık nasıl 32 sayfa olur
    ···
  20. 970.
    0
    rezerve edildi
    ···