-
1.
0yazdığım bu yazdıda şu an olan olayların (bülent arınç , hakan şükür , yolsuzluk operasyonu vb.) bile haberini vermişim. buyrun okuyun ;Tümünü Göster
ERDOĞAN NEDEN GEMiLERi YAKTI?
-Amerika Merkez Bankası (Federal Rezerv System) 1913’de Rockerfeller ve Rochchild aileleri tarafından kurulmuştur. Bu aileler o tarihten ititbaren dünyadaki para ve ekonomik yönetimin yanı sıra yer altı kaynaklarını yönetmeye başladılar (altın , petrol vb.). Bu ailelerin kurduğu petrol fimaları firmalar “YEDi KIZKARDEŞ” olarak da bilinmektedir. Bunlar BP , Shell , Exxon, Mobil, Chevron, Gulf, Texaco şirketleriydi. Merkez bankasını da elinde bulunduran bu aileler dünya bazında para birimini DOLAR olarak kabul görmesini sağladılar. Bu yüzden halen tüm ülkelerin milli gelirleri , gayri safi milli hasılaları , borçları , alacakları , ticari anlaşmaları vb. tüm ticari durumlar artık DOLAR ile belirlenmektedir. Bunun dışında tüm uluslararası ticaret yasalarına PETROL ÇIKARTMA HAKKI OLAN FiRMALAR maddesini ekleterek kendilerini güvene aldılar. Çünkü zaten böyle bir şeye bu ailelere ait olan başka hiçbir şirketin girmeye ne gücü nede cesareti olabilirdi.Bu maddeden sonra ülkeler , petrol kendi topraklarında dahi olsa çıkartma hakları elinden alınmıştır.
-CFR ve BILDERBERG (mason pramidinin en tepesini oluşturular) dünyanın en büyük şirketlerinden oluşan bir yapıdır. Bu yapılanmanın başında bulunan rockefeller ve rochcihild aileleri , dünyadaki para akışının yönünü bu yapının kuralları çerçevesinde ve toplantılarda alınan kararlarla yönetmeye başlamışlardır. Bu toplantılara ülkenin en zenginleri , en büyük firma sahipleri ve CEO’ları , ülkelerin önde gelen siyasetçi ve aydınları da katılmaktadır. Bu toplantılara çağırılıp da yüz çeviren hiç kimse yoktur ki sağlam kalabilsin. Bu kuruluşlar alt yapıda masonları ve Yahudileri kullanmaktadırlar. Onları daha çok “günah keçisi” gibi gösteren bu kuruluşlar , onların arkasına saklanarak daha rahat bir gizlilik yaratabilmektedirler.
-Bugüne kadarki bütün Amerikan başkanları rockefeller ve rothschild aileleri taraından desteklenen başkanlardır. Bu Kennedy de dahildir. Fakat Kennedy Amerika’nın kendi merkez bankası olması görüşünü savunarak bu ailelere bir şok yaşattı. Kendi yetiştirdikleri ve kendilerinin o noktaya getirdikleri insan şimdi onları yok etmeye çalışıyordu. Bu hikayenin sonu nasıl bitti hepimiz biliyoruz. Kennedy suikaste kurban gitti. Yerine gelen Lyndon Baines Johnson ilk iş olarak Amerikan Merkez Bankasının gerekliliğinden bahsederek Kennedy’in artıklarını temizledi ve taslağı hazır olan yasayı geri çekti. Rockefeller ve Rochcihild aileleri eski güzel günlerine geri döndüler. Bu olay Kennedy vakası olarak kaldı. Kendi içlerinden birisi onlara sırt çevirmiştir.
- Şimdi gelelim kendi siyasetçilerimize. Abdullah Gül bugüne kadar 2 kere CFR toplantılarına çağrılmıştır. Bunlardan ilki 1997’de 2. Si ise 2001’de gerçekleştirilmiştir. 1997’de gittiğinden hemen sonra refah partisi seçimlerden zaferle çıkmıştır. 2001’de ise toplantıdan hemen gelir gelmez AKP’yi kurmuştur. Bu arada Erdoğan hapisteydi. Abdullah Gül bir süre başbakanlık görevini yürüttükten sonra Erdoğan için çıkartılan özel bir yasayla yerini ona devretti. Erdoğan hapisten çıkar çıkmaz gidip mason locaları tarafından nişan aldı. Bu localardan daha sonra cesaret madalyası da alacak Erdoğan için bu ne ilk nede son ziyaretti.
- Arabistan yarımadasında yapılan araştırmalarla bu iki ailenin en korktuğu şeyin olması manasını taşımaktaydı. Bu da Arabistan yarımadasındaki petrol rezervlerinin tükenmekte olduğu gerçeğiydi. Bu durumdan sonra gözler diğer petrol ülkelerine çevrildi. Bu ülkelerin tavırları çok önemliydi. Diğer petrol ülkeleri (arap baharı olan ülkeler) bunu fırsat bilip olayı lehlerine çevirmeye çalıştılar. Bir araya toplanan bu ülkeler artık dünya petrol piyasasını elinde bulundurma kararı aldılar ve bunu tüm dünyaya açıkladılar. Ve beklenen oldu , bu açıklamaların hemen akabinde 2 hafta içinde Arap baharı başladı.
-R. Tayyip Erdoğan 16 mayıs 2013 de ABD ziyareti gerçekleştirdi. Bu konudaki haberlere isterseniz bir göz atalım isterseniz ;
“ABD yönetiminin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, diğer ülke liderlerini ağırlarken çok fazla görülmeyen şekilde sıcak ve samimi ev sahipliği yapması, Erdoğan'ın Washington ziyaretine damgasını vurdu.”
“SOMUT ADIM SERBEST TiCARET ANLAŞMASI KONUSUNDA GELDi
iki liderin görüşmesinde somut adım serbest ticaret anlaşması konusunda geldi.
ABD yönetimi bir müddettir Türkiye'nin, ABD ile AB arasında müzakerelerine başlanacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması'na yönelik kaygılarını dikkate aldığı mesajını veriyordu.
Erdoğan'ın Washington ziyaretiyle Türkiye'nin bu kaygıları hem ABD yönetiminin en üst düzeyinde karşılık buldu hem de somut bir başlangıç hamlesi geldi.
Ortak basın toplantısında Obama, "AB ile yeni ticaret ve yatırım konusuyla ilgilenirken, Türkiye ile ekonomik bağlarımızı da derinleştireceğimizi açıklık getirmek istiyorum" diyerek, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımı artırmaya odaklanan üst düzey komite kurulduğunun duyurusunu yaptı.
Komite ve serbest ticaret anlaşmasına dair sürecin nasıl olacağının ayrıntısı ise ABD Ticaret Odası'nda konuşan Biden'dan geldi. Biden, Obama ve Erdoğan'ın ABD ile AB arasındaki görüşmeler sürerken, ABD ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşmasına doğru çalışma yönünde çabalara başlama kararı aldığını açıkladı.
Biden, "Türkiye'yi sadece AB ile görüşmelerin her aşamasında bilgilendirmekle kalmayıp, aynı zamanda serbest ticaret anlaşması bağlamında aramızdaki bazı bölünmelerin ve farklılıkların üstesinden gelebilmemiz halinde, o noktaya AB ile yeni ticaret anlaşmasını yapmadan gelebilmemiz halinde, bunun Türkiye için büyük bir fırsat olacağına inanıyoruz. Bu, onların zorlayabileceği bir açık kapı olur" diyerek, ABD ile Türkiye arasında ticari alandaki kanun ve uygulamalar ile iki tarafın ekgib bulduğu konuların, ABD ile AB arasındaki bir anlaşmadan önce çözülmesi halinde, ABD'nin AB ile anlaşmayı imzalamasından hemen sonra Türkiye'nin de serbest ticaret anlaşması için adım atmaya hazır olabileceği mesajını verdi.” -
2.
+1-Tayyip Erdoğan’ı sıcak karşılayan ve her türlü yalakalığı yapan Amerikan hükümetinin gündeminin en önemli maddesi ne Reyhanlı’daki olaylar nede Kürt Açılımı idi. Amerikan hükümetinin tek derdi yapılacak olan bu serbest ticaret anlaşması idi. Bu ticaret anlaşması tabii ki gizli maddeler içermekteydi ve bu maddeler ise Türkiye topraklarında ve karasularında , kalitesi ve hacmi ile hatırı sayılır bir rezerv bulundurduğu PETROL içindi. Amerikan hükümeti burada Erdoğan ile bu konuda anlaşamdılar. Türkiye’ye geri dönen Erdoğan , tamamen Türkiye’nin karına olan bir PETROL YASASINI meclisten geçirdi. Bu yasada uluslar arası tücaret kuralına göre mecbur kalınarak sadece petrol çıkartma ruhsatı olan şirketler , yani rockefeller ve rothschild ailelerinin sahip olduğu firmalar çıkartacaktır fakat bu petrol çıkarken Türkiye devleti olarak hatrı sayılı bir pay bırakmak zorunda kalacaklardır. Bu kanun , senelerdir Arap’ları altına boğarak alınan bedava petrol karşılığında çok pahalı bir durum olmaktaydı.Tümünü Göster
-Bu arada IMF’ye olan borçların bitmesi ve Türkiye’de bulunan IMF bürolarının kapatılması tabii ki kimsenin hoşuna gitmedi. Bir ülkeyi ele geçirmek isterseniz o ülkeyi borçlandırırsınız. Bu kuralı Erdoğan ihlal etti. Bugüne kadar inönü ile başlayan IMF borçlarını azaltabilen başbakanlar sırasıyla Menderes , Özal ve Ecevit’tir. Özellikle Ecevit her başa geldiğinde ülkede ciddi krizler çıkmasının nedeni hiçbir zaman bu kurum ve kuruluşları dinlememesinden kaynaklıdır.
-Erdoğan CFR ve BILDERBERG kuruluşlarına kendilerini güvende hissetmelerini ve güvenle Türkiye’ye yatırım yapmalarını söylemiştir ve bunun önünü açacak birçok yasa ve taslak sunmuştur. Hatta özelleştirmeler ile bu kuruluşların yada bağlantılarının Türkiye’ye trilyonlarca dolar yatırım yapmasını sağlamıştır. Avrupa’dan Asya pazarına kayan para akışında Türkiye’nin yeri çok önemliydi. Artık Avrupa iş gücü ve hammadde yönünden çok masraflı olmaya başladığından bu kuruluşlar artık yatırımlarını Asya ülkelerine kaydırmaya karar verdiler. Bu arada kalan ve jeopolitik önemi gitgide artan Türkiye’ye ve Erdoğan’a çok önemli görevler yüklemekteydi.
Peki şimdi ne oldu? Ne değişti de Türkiye’de bu tip durumlar ortaya çıkmaktadır? Erdoğan’ın akıl almaz söylemleri neden? Kendini padişah zannetmesinden ötürü mü yoksa farklı sebepler mi var?
Gezi parkı olayına bir göz atalım. Polis orada duran ve hiçbir şey yapmayan eylemcilere 3 gün ard arda aşırı şiddet kullanmıştır. 1. Günde pek kimse sahiplenmedi oradaki insanları ve polis biraz tartaklayıp geçti. 2. Gün ise polis ciddi ciddi dayak attı eylemcilere , birkaç cılız ses çıksa da gene olaylar büyümedi. 3. Gün ise şiddetin dozunu iyice arttırarak hem eylemcilere aşırı şiddet gösterdi hem de çadırlarını ve eşyalarını taksimin ortasında yaktı. Sanki polis “artık öldürelim mi? Kimse bir şey demiyor. Bir şeyler deyin artık!” der gibiydi. Ve istenilen 3. Gün sonunda oldu. Eylemcilerin bu acınası halini gören bazı topluluklar eylemi başlattı. Bir anda ortalık karıştı. Tüm ülkede olaylar bir anda alevlendi. Polisler ile eylemciler arasında çatışmalar çıkmaya başladı. Herkes Erdoğan’ın istifasını istemekteydi. Peki Erdoğan konu hakkında ne yaptı? Çıkıp ortalığı yumuşatması gerekirken yangına körükle gitmekteydi. “isterse kıyamet kopsun o park yıkılacak!” gibi söylemlerle zaten galeyana gelen halkı daha da çok provake etmekteydi. Peki bunca sene bu ülkenin başında kalan Erdoğan neden aklı başında davranmamaktaydı? Bu eylemlere dış basından ve ülkelerden alşırı destek geldi. Hatta öyle ki ; Kurtuluş savaşında bizi kağıt üzerinde bölmek isteyen bütün ülkeler bir anda Türkiye sevdalısı ve Türk aşığı olup çıktılar. Bazı ülkelerin milletvekiller direnişçileri desteklediğini belirterek olayı “Türk Baharı” olarak adlandırdılar. Hatta bu davranışları karşısında her zaman Erdoğan’ın yanında olan Nur Cemaati bile Erdoğan’ı kınadığını yazılı bir bildirge ile açıkladı.
Neler oluyor???
Sebebi şunlardı ;
1)IMF’ye borcunun bitirip , Türkiye’deki IMF bürolarını kapattıran Erdoğan’ın bu yaptığı bazı kişilerin hiç hoşuna gitmedi. Borçsuz ülke esir edilemez.
2)Akp’de bulunan diğer destekçilerle birçok konuda ters düşmeye başlayan Erdoğan , parti içinde ipleri eline almaya çalışmaktaydı. Parti içinde çok seslilik gibi gözüken bu durum , aslında ciddi anlaşmazlıkların göstergesiydi. Hatta kendisi başbakanlığı bıraktıktan sonra yerine gelecek olan ismin kendine çok yakın isimlerden veya parti içinden biri değil de Numan Kurtulmuş olması parti içindekilere güvensizliğini alenen açık etmekteydi. Bu durum da malum kuruluşarın desteklediği ve tavsiye ettiği kimseye tevazu etmeyen bir Erdoğan görüntüsü çizmekteydi.
3)Senelerce rockefeller ve rochcihild ailesinin destekleriyle ve CIA’ın koruması altında Amerika’da yaşayan (CIA kendi sitesinde Gülen ve cemaati ile işbirliği içinde olduğunu resmi belgelerle açıklamıştır ve Gülen’de bu konunun hiçbir zaman aksini iddaa etmemiştir) ve Erdoğan’ın akıl hocası olan Fetullah Gülen , cemaatini desteğinden çekti. Bunun sebebi artık laf dinlemeyen bir Erdoğan olması kimsenin hoşuna gitmemesiydi.
4)Erdoğan kendisine güvenmelerini sağlayarak Türkiye , güçlü ekonominin Avrupa’dan Asya’ya kayarken köprü görevi üstlenmesini sağladı ve özelleştirmeler dahilinde bu kuruluşların Türkiye içinde trilyonlarca dolar yatırım yapmasını sağladı. Fakat petrol yasası ile 2. Kennedy vakasını rockefeller ve rochcihild ailesine yaşatan Erdoğan , hodri meydan dedi. “Ben batarsam sizde batarsınız!” dedi. Bu şekilde meydana çıkıp kalabalığı daha çok provake eden Erdoğan , iMKB endeksinin 3 günde %14 e kadar düşüşünü sağladı. Bu durumda Türkiye’de çok büyük yatırımı olan bu kuruluşlar bir anda çok büyük zararlara uğradı. Erdoğan’ın bu hamlesi karşısında elleri kolları bağlandı. Çünkü tüm Avrupa-Asya ticaret bloğu ve Türkiye’deki yatırımlarını Erdoğan tek başına mahvediyordu. Bunun üzerine herkesin memleketten kaçtığı sandığı Erdoğan isviçre’de 4-6 haziran arasında yapılan ve Türkiye’den de her zaman ki gibi Koç ve Sabancının katıldığı BILDERBERG toplantısına çağrıldı. Burada alınan kararlarla petrol yasası olduğu gibi kaldı ve Erdoğan “köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme” ve ekonomik taktikleriyle Türkiye'yi kendi imparatorluğu haline getirmeye kararlı gibi gözüküyor.
Peki bundan sonra ne olacak?
Bu kapitalist düzende tekrar aynı şeyler tevekkür edecektir. Sonuçta Erdoğan da burdan gelmiş biridir. Şu an yaptığı ve kendini "halife" olarak görmesi , Türkiye'yi kendi istediği gibi bir devlet yapma çabasının öne keslecektir.
Bu durumda erdoğam ile CFR mecbur bir kısımda buluşacaklar yada seçimlere yakın parti içinde ciddi çatlaklar veya çamurlarla yaratılarak Erdoğan alaşağı edilmeye çalışılacak. Artık görecez ne olacağını. Hayırlısı diyelim...
edit : bu yazımdan 3 gn sonra erdoğan çıkıp "faiz lobisi" ve "koç" a savaş açtığını ilan etti. "benim borsada param yok , ben batmam , siz batarsınız!!" diyerek beni doğrulamış oldu. -
3.
0@3 valla gayet net bir şekilde yazıda yazmakta = ))
-
4.
0@4 valla dostum en kısa hali budur , kusura bakma. bu bile aslında çok kısa konu itibari ile.
-
5.
0upp upp
-
6.
0upp upp
-
7.
0@10 imf borcu olmaması gerçekten öenmlidir. hemde çok.
-
8.
0@10 dış borç ise büyüyen ekonomide zorunluluktur. büyük ekonominin dış borcuda çok olur. örneğin dünyanın en büyük ekonomisinn abd olduğunu biliyorsundur. fakat en büyük dış borcunda abd ye ait olduğunu biliyormuydun? bu birazda ithalat ve işgücü ile ilgili bir durum dersek yanlış olmaz. ama bu borçdaki en önemli faktör kesinlikle "hammadde" dir. yani petrol doğalgaz vb...
-
9.
0@12 tabiiki değil , senden belli zaten = ))
-
10.
0@15 kusura bakma kardeşim ama fazladan 1 cümle bile yok emin ol. hatta en kısa halleriyle bu şekilde. anlatmak istediğim durum çok uzun olunca böyle oldu. kusura bakma.
-
11.
0@17 lütfen @18 = ))
-
12.
0@22 şu an yapılan şeyleri şu şekilde açıklayayım ;
1.öncelikle bakan ve milletvekilleri yada yakınlarından paraya zaafı olanlar bulundu.
2.bu adamların para yürütmesi için en güzel imaknlar ellerine verildi
3.bu adamlar bunu yaparken kesinlikle "dexer"in duymaması sağlandı.
4.midene diksen kaçıramayacağın şeyleri adamlar ayakkabı kutusunda yurt dışına çıkartıp bunun farkedilmemesi imkansızdır. örnek olarak eniştem libyada çalışırken yanında 10.000 dolardan fazla para getirememesi ve didik didik aranması gibi.
5.bu adamların bu salaklıklarından faydalanılarak çok faiş miktarlarda para çalmaları sağlandı. adamlar o kadar aleni bir biçimde yaptılarki artık bu işi , facebooka bile fotograf attılar.
6.planyacılar burdan sonra devreye girdi.
7.bu adamlar seçime yakın dönemde ortaya sunuldu. bu şekilde hem devletin güveni sarsıtıldı hemde parti kanadı çökertildi.
8.bu operasyonda cia ile bağlantısını hiçbir zaman inkar etmeyen "nur cemaati" ve onun gücü kullanıldı.
olay budur bana göre. -
13.
0yani gerçekten para çalınmıştır. bunun şüphe zütürecek tarafı yoktur. ama buradaki amaç kesinlkle farklıdır.
-
14.
+1gerçi yukarı tükürsen bıyık asağı tükürsen sakal. kim ne kazanırsa kazansın gene olanlar bize olacaktır halk olarak.
-
15.
0@26 bana kalırsa herhangibir uç partinin iktidar alması sakıncalıdır. bu hepar olabilir , işçi partisi olabilir yada bdp de olabilir. bu şekilde soykırımlar ve bölünmeler baş gösterecektir.
fakat ben osman pamukoğlunun bazı fikirlerini severim o ayrı = ))
-
başlığımi küfürlüye taşıyan kardeş
-
kayra bora bakırcan kelek got
-
vajinaya cok yakından bakınca
-
sözlük bitmiş beyler 2025
-
kayra kıl donmesı amelıyatı oldunmu dalga
-
0020 sozlugun en buyuk huur cocugusun
-
16 eylul 2078 huur cocukları
-
kavga bıtıkten sonra olay yerıne gelmek
-
habıscan bulge hakında haklı cıktım
-
la kayra ciddi soruyorum
-
bu saate şuku alabilirmiyim
-
helix bu dumbki ne soyluyor
-
ampute bir çeşit ampuldür
-
taşagımdaki kanı içtiler
-
milletin yağları göbeğinde birikir
-
hayattaki tek amacim futbol
-
beyler neden mutsuz olmamı istiyorsunuz
-
bugün balili sevgilime hediye verdim
- / 1